en iyi 20 stephen king korku uyarlaması

3. yıllarını kutlayan harika bir site Korkusitesi. Uzun süreden beri takip ediyorum. Harika kritiklere sahip yazılar yazarak ilgi uyandırıyor. Hiçbir kitabını okumama rağmen birçok film uyarlamasını izlediğim Stephen King hakkında aşağıdaki yazıya ulaştım. Linke tıklayarak kolayca siteyi ziyaret edebilirsiniz....
paylaş:

yatak odasında felsefe ya da ahlaksız eğitmenler | marquis de sade

La Philosophie dans le boudoir. Marquis de Sade’nin 1795 yılında yayınlandığı, Türkiye’de 2003 yılında çevrilip basılan, basıldıktan sonra halkın ar veya hayâ duygularını incitmesi ve cinsi arzuları istismar eder nitelikte yayın yapması gerekçesiyle 'müsadere ve imha' kararı ile toplama emri...
paylaş:

dead end (2003)

Korku, komedi, gerilim, gizem öğeleri içeren sağlam filmlerden sadece biri Dead End. Bitmek bilmeyen bir yolculuk, aile içi diyaloglar, ergenliğin getirdikleri, ebeveyn olmanın sorumlulukları ve yol kenarından alınan kucağında bebekle bir kadın. Esrarengizliğin içine doğru gidiş, düşüş ve olayların...
paylaş:

funny games u.s. (2007)

Michael Haneke’nin yine seyirciyle bir güzel dalga geçtiği, 1997 yapımı filmin yeniden çekimi. Açıkçası orijinalini seyretmeyi de düşünmüyorum. Bunun sebebi kesinlikle filmin kötü olması gibi bir neden değil. Filme kötü demek en büyük hakaretlerden biri olur zannımca. İzlememe isteğimin sebebi...
paylaş:

chuck palahniuk'tan yazmak isteyenlere 13 tavsiye

Fight Club’ı okumayan var mıdır bilemiyorum; en azından herkes izlemiştir. İşte o kült filmin yazarı Chuck Palahniuk. Derin düşünce adamı, yeraltı edebiyatının vazgeçilmezi. Kitapları bir bir beyaz perdeye aktarılıyor her ne kadar siyah olsalar da. İşte bu adam hakkında arama tarama yaparken Samed...
paylaş:

gösteri peygamberi | chuck palahniuk

Survivor. Arka kapağı şöyle anlatır konusunu: Yalnızlık, yabancılaşma, şiddet, pornografi, tüketim ve şöhret açlığı… Söz konusu yazar Chuck Palahniuk olunca akan sular duruyor. Yeraltı edebiyatının önde gelen ismi olmak, başarmak, ya da tam aksine diplere inmek, küçülmek, işte mesele bu demek… “İntihar...
paylaş:

barton fink (1991)

Joel Coen ve Ethan Coen’in taşlamalarla örülü filmi olan Barton Fink, kült denilecek düzeyde. Filmdeki taşlamaların en göze çarpanları aslında klasik olgu gibi görülen ama popülarite aşığı senaristlerdir. Şöyle ki, filmin başkarakteri Barton Fink daima, yeni bir tiyatrodan bahsetmekte, halkın içine...
paylaş:

en başarılı 35 sinema kötüsü

Madde Bağımlısı adlı site bir istek üzerine sinemanın en kötü karakterlerini seçmiş. Öncelikle belirtilmelidir ki sıralama yine bir kişinin(deniztan) film zevkine göre düzenlenmiştir; göreceli bir kavram. Bu yüzden listede olması gerektiğini düşündüğüm bazı karakterleri vermek istiyorum. Bunlar...
paylaş:

kynodontos / dogtooth (2009)

Yönetmen: Giorgos Lanthimos Senaryo: Giorgos Lanthimos, Efthymis Filippou Oyuncular: Christos Stergioglou, Michele Valley, Aggeliki Papoulia Tür: Dram Yıl : 2009 Süre: 94 dak.  Ülke: Yunanistan Dil: Yunanca Ödül: Oscar'a adaylık, 10 ödül, 5 adaylık IMDb puanı: 7.2 Onların dilinde telefon,...
paylaş:

gazete parçasına hayatı saklamak

Biz oturup rakı masasında memleketi bile kurtarırdık, istemek başarmanın yarısıydı anlatılanlara göre. İstemedikten sonra yapacak bir şey yoktu. Alkolle midemizi yıkayıp, çişimiz geldiğinde rakı tuvalete çıkarır mı yahu diye sorup dururduk nedenini. Çünkü tarih derslerinde hep olayların nedenlerini...
paylaş:

the exorcist (1973)

1973 mahsulü The Exorcist’te küçük bir kızın içine şeytan girmesi anlatılır. Regan adındaki bu kız garip hareketler yapmaya başlar. Kızın hareketlerinden şüphe duyan annesi kızını doktor doktor gezdirir fakat hiçbiri kızın durumuna çare bulamaz. En son da doktorlardan biri kızın rahibe gösterilmesini...
paylaş:

asfaltta karanlık

Orada biri var, nesne, yüklem, ünlem. Kadın ağlıyor, siyahların üzerinde, saçları karman çorman. Gözyaşları yanaklarından süzüldükçe dudakları çatlıyor. Asfaltın üzerinde kan var, kırmızı, koyu, kuruyacak. Yerlere saçılmış giysiler, kanlı, yırtık. Kafamızı durup durup çukurlara sokuyoruz, çukurlar...
paylaş:

metropolis (1927)

Thea von Harbou’nun romanından beyaz perdeye uyarlanan Fritz Lang’ın yönettiği 1927 yapımı Metropolis, işçi sınıfıyla yönetici sınıfındaki farklara değinen bir kült film. İşçi sınıfı her zaman çalışan, sistematik hareketlerle yapılması gereken işleri bitirmeye çalışan bir sınıfken, yönetici sınıfındaki...
paylaş:

good bye lenin! (2003)

Daniel Brühl’ün başrolünde oynadığı Good Bye Lenin, Almanya’nın karışık dönemine ışık tutar. Sosyalist bir annenin oğlu olan Alex, bir eylem sırasında gözaltına alınır. Bunu gören anne kalp krizi geçirir ve hastaneye kaldırılır. 8 ay boyunca komada kalan annesine bakan Alex’in hayatında büyük değişmeler...
paylaş:

das weiße band - eine deutsche kindergeschichte (2009)

The White Ribbon. Birinci Dünya Savaşı öncesinde Almanya’da bir köy ve köyde geçen talihsiz, beklenmedik olaylar. Sinemanın zor yönetmeni Michael Haneke’den huzursuz edici bir film. Aile bağlarını, aile içi şiddeti, eğitimi, dini bir güzel sorgudan geçiren Haneke, cevapsız kalan soruları açıklamak...
paylaş:

127 hours (2010)

Gerçek yaşam hikâyesinden sinemaya aktarılan 127 saat bir macera düşkünü dağcının keşif sırasında kaya parçasına sıkışmasını ve bundan sonraki saatlerini konu edinir. Kendini videoya çekip rahatlatmaya çalışan genç bir süre sonra açlık ve susuzluktan bitkin düşer ve halüsinasyonlar görmeye başlar....
paylaş:

we live in public (2009)

2010 yılında If Film Festival kapsamında ülkemizde gösterime giren bir belgesel. İnternet’in patlamaya başladığı 90ların başında en büyük internet öncülerinden Josh Harris’in yaşam hikayesini ve yaptığı garip deneyi konu edinir. Ta o zamanlarda insanların bir kutu içinde sıkışıp kalacağını gören...
paylaş:

kanalizasyonda kaybolan bir beyin

Işık huzmelerinin göz bebeklerime açtığı bir savaşın içinde, güzel kokuları çektikçe içime, beynimde dalgalanan olguların varlığını düşününce, yerine getirmem gereken zorunluluklarımı hiçe sayarak, beyaz klozet kapağında oturduğum, yukarılardan metalin üzerine düşen kaya parçasının çıkardığı...
paylaş:

darkened room (2002)

8 dakika uzunluğunda bir David Lynch kısası, lakin bir Lynch filminde olması gereken tüm özellikleri ihtiva ediyor: karanlık, sonuçsuzluk, gizem, garip bir olgu… Atmosferi durağanlıktan çıkarıp gerilime sokan fondaki soundtrack’e zaten söylenecek bir söz yok. 8 dakikada gerçeklesen olay ise iki...
paylaş:

everything is illuminated (2005)

Ailesinin köklerini bulmak için Odessa’ya gitmeye çalışan, vejetaryen bir koleksiyoncu, kör bir şoför, Michael Jackson hayranı bir rehber ve Sammy Davis Jr. Jr. isminde bir köpekle geçen bir yol hikayesi ve fazlası. Jonathan Safran Foer’in aynı isimli romanından uyarlama filmin yönetmen koltuğunda...
paylaş:

eraserhead (1977)

Ve olaylar gelişir… Her zaman bir anlatılmak istenilen olguyu anlama çabası güderiz ve eğer anlamazsak ya çamur atar ya da anlayan birilerine sorular sorarız. Tam açıklamanın ne olduğu kişinin kendisine göre değiştiği durumlar vardır. Çünkü kendi mantık çerçevesine hangisi tam oturuyorsa kişi ya...
paylaş:

dancer in the dark (2000)

Şarkılar her zaman insanı mutlu etmez ve müzikallerde kötü şeyler olmaz. Bu iki önermeyi alt-üst eden, yüreğimizi burkan bir film Dancer in the Dark. Lars von Trier’in yazıp yönettiği ve başrollerinde Björk ve Catherine Deneuve’un oynadığı ağlatan bir film. Selma, gözlerinde kalıtsal bir problem...
paylaş: