2010 yılında If Film Festival kapsamında ülkemizde gösterime giren bir belgesel. İnternet’in patlamaya başladığı 90ların başında en büyük internet öncülerinden Josh Harris’in yaşam hikayesini ve yaptığı garip deneyi konu edinir. Ta o zamanlarda insanların bir kutu içinde sıkışıp kalacağını gören Harris, yüzü aşkın sanatçıyla birlikte yerin altına inşa ettiği çok katlı otele sırf bir vakit ünlü olabilmek için kendi rızasıyla gelen insanları koyar ve bu kişiler otelin her yerine monte edilen kameralarla 24 saat kayıt altına alırlar. Tuvalette, banyoda, yatakta davranışları ve ne yaptıkları kare kare belleklere alınan kişiler ortamın verdiği rahatlıktan ve bilinçaltlarındaki “her şeyimiz meydanda” olgusuyla çıkmaza doğru yol alırlar. Proje tam da Harris’in tahmin ettiği gibi sonuçlanır. Emniyetin bir baskın düzenleyerek projenin son bulmasıyla bu kez Harris kendi hayatını izleyicilere açar. Evinin her köşesine yerleştirdiği kameralarla kendisinin ve kız arkadaşının yaşamını online olarak sanal ortamda paylaşır. Bir süre sonra tam da denek olarak kullandığı kişilere benzemeye başlayan Harris için son çok da uzakta olmayacaktır.
Ondi Timoner’in Sundance’te jüri büyük ödülüne layık görüldüğü bu belgesel, zamanımızın çoğunu facebook, twitter gibi sanal âlemde harcadığımız bizleri ve teknolojinin nereye doğru gittiğini suratımıza tokat gibi çarpan bir yapım.
Sanal ortamda aslında nasıl da herkesin her şeyi meydanda yaşadığı günümüzde, bu eğilimin nelere mal olabileceği çarpıcı bir şekilde sorgulanıyor.
90 dakika uzunluğundaki belgesel bir nevi kendi hayatımızdan kesitler sunarken, aynanın karşısına geçip kendimizi izliyor havası yaşatıyor.
Filmin IMDb puanı 7.2/10 ve metascore’u 69/100.