danny boyle etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
danny boyle etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

trance (2013)

Yönetmen: Danny Boyle
Senaryo: Joe Ahearne, John Hodge
Oyuncular: James McAvoy, Vincent Cassel, Rosario Dawson
Tür: Suç | Drama | Gizem | Gerilim
Yıl: 2013
Süre: 101 dakika
Ülke: Birleşik Krallık
Dil: İngilizce, Fransızca
Trans (2013) on IMDb 

Ünlü bir müzayedede görevli olan Simon, olası bir soygun durumunda en doğru şekilde nasıl davranılacağının eğitimini iyi almış bir görevlidir. Milyon dolarlık tablolar, antika vazolar ve değerli eşyalar açık artırma yolu ile satışa sunulur ve müzayededen sorumlu kişiler yılların verdiği deneyimle gerekli tedbiri alırlar. Ona göre eleman yetiştirirler, değişen teknolojiyi kullanılar. Bununla birlikte aynı gribal enfeksiyonda virüslerin savunma mekanizmasına karşın evrimleşmesi gibi soygunu gerçekleştirenler de evrilerek her yeni olayda farklı bir yöntem geliştirirler. Bunlardan birinde önemli bir tablonun kaçırılması planlanır, her şey olması gerektiği gibi işlerken iyi eğitim almış görevliler olması gerektiği gibi kargaşa halinde tabloyu hızlı bir şekilde ortamdan uzaklaştırma çabasındadırlar. Lakin durum hiç de tahmin edilen gibi süregelmez ve soyguncular tabloyu ele geçirirler. Aldıkları eğitimde hiçbir eşya ne kadar değerli olursa olsun insan hayatından daha değerli olamaz mottosunu beyinlerine kazıyan Simon, bu düşünceden bir an sapar ve tabloyu korumak ister. Başına aldığı darbeyle de yaptığının pek de mantıklı bir eylem olmadığını görürüz. Ve sonunda tablo, o muhteşem savuma sisteminin bulunduğu mekanın göbeğinden kötü adamların eline geçmiştir. Bu böyle zannedilir, ta ki çantanın içine bakılıncaya dek. Simon o durumda tabloyu çerçevesinden kesip çıkarmış ve bir yere saklamıştır ama başına aldığı darbenin etkisiyle hiçbir şey hatırlamaz. Bu hafıza olayını çözmek için de eski bir usul olan hipno-terapi devreye girer. Film çoktan başlamış ve biz Danny Boyle’un dünyasına geçiş yapmış oluruz.


Yılın merakla beklenen yapımlarından biri olan Trance şayet bundan bir on yıl önce çekilip beyazperdede izlenme imkanı bulsaydı şu anki başarısından fazlaca konuşulacak ve şu anda olduğundan daha fazla sevilecekti. Fakat yönetmenin istediği pek de gerçekleşmedi ve izleyiciler ikiye bölündü. Bir tarafta yalın anlatımı ve anlatımında kamera oyunlarındansa kendi imajını sinemaya yansıtmış bir yönetmenin filmini sevenler diğer yanda günümüze gelene kadar hipnoz olayı ile ilgili filmlerin zaten çoktan çekildiği haliyle şu anda hipnoz ile pek de bir bağıntı oluşturamayan az da olsa Danny Boyle’dan fazlasını bekleyen izleyici var.
Olayı yer ve benzerliklere yorup İngilizlerin Inception’ı olarak tasvir edenler bile var. Inception kadar iyi mi bilemiyoruz ama çok da günümüze uymasa da izlenmesi gereken bir film olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Hem Vincent Cassel’i ihtiva ediyor.

paylaş:

28 days later (2002)


Yönetmen: Danny Boyle
Senaryo: Alex Garland
Oyuncular: Cillian Murphy, Naomie Harris, Christopher Eccleston
Tür: Korku | Bilim-Kurgu | Gerilim
Yıl: 2002
Süre: 113 dk.
Ülke: İngiltere
Dil: İngilizce, İspanyolca, Fince, Fransızca
Ödül: 7 ödül, 21 adaylık
IMDb puanı: 7.6/10
Metascore: 73/100

Kendisini tartışılmaz en iyi korku-gerilim filmleri listelerinde daima gördüğümüz bir film 28 Days Later. Adından da anlaşılacağı gibi patlak veren bir olaydan 28 gün sonrasını anlatır. Bahsi geçen olay ise denek olarak kullanılan hayvanları kurtarmak için araştırma laboratuarına gelen aktivistler, araştırmanın ne düzeyde ve ne üzerine olduğunu bilmeden hayvanları serbest bırakmak isterler. Araştırmayı yürütenlerden birinin gelmesiyle işler sarpa sarar. Her ne kadar denek hayvanlarına “öfke” enjekte edildiği söylense de kafesin kapağı açılır ve ısırılan aktivist saniyeler sonra canavarlaşır. Kan yoluyla bulaşan virüs çok kısa bir zamanda bedeni ele geçirir ve insanda öldürme istediği yaratır.
paylaş:

127 hours (2010)

Gerçek yaşam hikâyesinden sinemaya aktarılan 127 saat bir macera düşkünü dağcının keşif sırasında kaya parçasına sıkışmasını ve bundan sonraki saatlerini konu edinir. Kendini videoya çekip rahatlatmaya çalışan genç bir süre sonra açlık ve susuzluktan bitkin düşer ve halüsinasyonlar görmeye başlar. Ailesini ve yaptığı hataları düşünmek için önünde bolca zaman vardır. En sonunda da kolu ile hayatı arasında bir seçim yapar.
2010 yapımı filmler arasında kendinden bolca söz ettiren 127 Hours dram, macera, biyografi kategorisinde izleyicisiyle buluşuyor.
94 dakika uzunluğundaki filmin başrolünde James Franco var. Yönetmen koltuğunda ise Danny Boyle oturuyor.
Filmin 6 Oscar ve 70 farklı adaylığı olmasına rağmen elde ettiği ödül sayısı 6. Bu durumun gerçekleşmesinde filmin içeriği mi, başarısı mı ya da aynı dönemdeki filmlerin başarıları mı etkili bu biraz tartışılır ama olay bakımın biraz eksik olduğunu söylenmeden geçilmez.
Filmin 7.9 IMDb puanı var.
Soğukkanlılığın ne olduğunu rahatça bize anlatan filmin gerçek bir hikayeyi anlatması içimizin daha da ürpermesine neden oluyor.

paylaş:

trainspotting (1996)

Aslında onlar c vitamini illegal olsa onu bile uyuşturucu niyetine kullanacak gençler. İskoç, pis, bağımlı, aşağılık, kendine zarar veren bir tür genç grubu onlar. Her geçen gün kendilerine zarar verdiklerini bilerek bağımlılıklarını yineleyen, bundan gocunmayan hatta devlet sorunlarına, azınlıklara bile göndermeler yapan, aklı başında değil de başka bir taraflarında olan ve ileride adam olmaya çalışan yetenekli beyinler. Onlar, Renton, Spud, Sick Boy, Tommy ve Begbie, hepsi birbirinden farklı, hepsi tıpatıp aynı.
Suç, dram, gençlik gibi kategorilere sığmayan film usta yer altı edebiyatı yazarı Irvine Welsh’in romanından uyarlama ve yönetmen koltuğunda Danny Boyle var.
Başrollerde Ewan McGregor, Ewen Bremner ve Jonny Lee Miller var. Film Oscar’a aday gösterilmiş bunun yanında 18 farklı ödül almış ve 13 adaylığı bulunuyor.
94 dakika uzunluğundaki 96 yılı yapımı film, yaklaşık 165bin kullanıcının oylamasıyla 8.2 IMDb puanına layık görülmüş ve bu puanıyla top250 listesinde 153. sırada.
Uyuşturucunun kötülüklerini anlatan filmlerden biraz daha farklı olan Trainspotting, bu farkı kesinlikle eğlenceyi de barındırmasından dolayı sağlıyor.



paylaş: