uzak

Siyahın matemine büründüğüm gecelerde yalnızlığı arkadaş edinen kelimelerde sensizliği arıyordum. Tutunamıyordum… En soluk mavi bile uçarı kalıyordu flu hayatıma. Tanımlarım takılıyordu bir yazarın aslında demek istediklerine. Ve benim kelimelerime katık oluyordu sonra o dile gelişler... Yani demem o ki; bazı insanlar vardı, yaralarıyla doğan, bebek kalbine bırakılmış çetin bir ızdırabı taşımaya mahkum edilen ve yaşama tümlenememe sebepleri olan iç sızılarına saygıda kusur eden... Yaralı insan her daim kanıyordu, ruhunu kemiren o illeti bir türlü atamıyordu. Olağanca hızıyla düşüyordu matemine beden yontularının… Tıpkı benim gibi, tıpkı beni ele veren kelimelerim gibi.. Acıya doğmuş bedenlerden biri olduğumu yineleyen kaybedişlerimde kabullendim ben de. Alıkonulan bir parçam vardı beni tanımlarken benden ayrılan, beni bana düşman eden, ömrüme yalnızlık boyunduruğu takan… Soluğumu daha uzun hissettiğim gecelerde ondan kurtulmak için tarifi imkansız savaşlar veriyor ve kendimden yenik düşüyordum. Bazı günler öyle acıyordu ki bedenim, öyle kalabalıklaşıyor ki yalnızlıklarım… Bedenime kenetlenmiş acılarımı sürgün etmek istiyorum başka mahkumluklara.. Ey beni bana düşman eden kirlenmiş yabancı! Yeter artık git, ne olur bırak peşimi, hayallerimden kaçır sızılarını... Seni taşımaktan yorgunum, yoruldum… Sırf seni unutmak adına kaçıyorum yasaklı şehrime, kaçıyorum en bilinmeyene. Uzaklara gidince tükenir sanıyorum ama kendimden uzağa gidemiyorum ki… Kıyıya vuran dalgaların sesinde kanayan yaralarım dile geliyor, şehir sen kokuyor ya da ben… Muhtelif zamanlarda pusuya yatmış yalanlar gözlüyor beni bu şehrin izbe sokaklarında... Kulağıma çalınan sesler bilindik, karşımda beliren yüzler sarhoş. Belirgin olmayan düşlerden uyanıp binlerce kaçak suratı, yüzlerce dudak palavrasını taşıyorum bir şehirden öteki şehre… Beni bu şehre salan yaralarım daha da belirginleşiyor gecemi sabaha uzatan göz kapattığım yenilgilerimde. Her isyanın katma değer vergisi düşülüyor ömrümden, yaralarımın merhemini başkalarının hayatlarında sınamam en ağır darbeyle tökezletiyor son isyan kalıntılarımı da. Şakağına aydınlık vurmuş kara kaplı insanların dev gölgeleri düşüyor kaldırımlara.. Ufalıp silikleşiyorum bakışsal darbelerinde ve şehir büyüyor gözlerimde… Yeni gitme vakitlerine gebe iğreti yaşamıma her geçen gün daha fazla uzaktan bakıyorum, çok daha uzaktan... Uzak...
paylaş:

0 YORUM:

Yorum Gönder