asfaltta karanlık

Orada biri var, nesne, yüklem, ünlem. Kadın ağlıyor, siyahların üzerinde, saçları karman çorman. Gözyaşları yanaklarından süzüldükçe dudakları çatlıyor.
Asfaltın üzerinde kan var, kırmızı, koyu, kuruyacak. Yerlere saçılmış giysiler, kanlı, yırtık.
Kafamızı durup durup çukurlara sokuyoruz, çukurlar karanlık. İç çekiyoruz, içimiz çürüyor. Kokuşmuşluğumuzun sebebi derinlikler, buz gibi, sular damlıyor.
Asfaltın üzerinde bir duvar, yıkılacak bir gün, içimiz dışımıza çıkacak, kan, her yerde, kopkoyu. Ağladıkça sakinleşiyor bir de kadın.
O bir anne, kardeş ya da bir yabancı. Halimiz duman, saçlar darmadağın.
Kuyunun içinde bir çukur, beyazlar ve siyahlar. Ayrım yapılan bir dünyanın kuyruksokumu, kırılacak bir gün.
Gelecek, yarından sonraki gün, ilerledikçe başparmağımızla gösterdiğimiz yere, sonsuzluğa doğru kaçıveriyor. Oralarda bir yerde, asfaltın üzerinde, bir kadın, bir gömlek, bir nesne.
Her yer kan, biri ağlıyor, kadın ya da erkek, halimiz duman, elimizin içi kaşınıyor.
Geliyorlar, bizim için, ağır ağır yol alıyorlar. Gömlekte bir leke, kollar kıvrık, çizgili. Kurumuş kırmızılık, cebi delik, kafamızı koyacak bir omuz.
Ortada bir ölü, havada sinekler. Karanlık ortada, elimizi kaldırıyoruz. Omuz eski, yanlış yapmaz, bize yanlış hiç yapmaz. Yanılıyoruz. Gerideyiz, küçüğüz, küçümseniyoruz.
Ortada bir beden, kırmızı, ölü, çıplak, asfalt ortada, siyah. Sıcak her yer, omuz soğuk. Düşündükçe deliriyoruz.
Biri var orada, başında bir nesne, ağlıyor, saçları uzun, siyah, beyaz. Ölü var ortada, cansız, kurumuş, sinekler altında yatıyor, yastık, kılıf.
Gömlek kanlı, beden susuz, omuz soğuk. Ortada bir mesele var.
Mesele büyük, derin ve karanlık. Kafamızı sokup sokup çıkarıyoruz, görmek için, duymak için. Gözler çoktan sağır olmuş, kulaklar kör.
Ellerimiz kaşınıyor, avuç içlerimiz yukarı bakıyor. Medet umduğumuz yanıltacak bizi, derinlerde bir yerde, koyu bir karanlık.
Yıkıp bedenimizi, taşlarımızı biz dizeceğiz, omuz bakakalacak, omuz hiç olmadığı kadar yalnız kalacak.
Soğuk, her yer. Aşağılardayız, yukarılarda bir omuz, ayna ters, yalın, sert. Tokat patlayacak, ellerimiz kaşınıyor, suratın tam ortasına, avuçlar göğe dönük, omuz yerle bir, dudaklar çatlak. Kan akacak, gömlek yırtık, beden susuz, diplerde karanlık. Soğuk yakacak, sinekler tepemizde, delireceğiz.
İçimiz çürüyecek, kokuşacağız, söveceğiz halimizi, anlayacaklar bizi, omuz bizi anlayacak, bir baş arayacak.
Orada bir asfalt, asfalt sineklerin altında, arada bir beyin, kafası dağılacak. Kıçımızın üzerine oturup susacağız. Biri ağlayacak, biri ölecek, nesne, yitik bir omuz, öksüz.
Ortada kalacak, kimsesiz, susayacak, kırmızı bir gölek, çizgili, kolları kıvrık. O surat sadece bakacak, gözler çizgili, tek başına.
Acıkacak, bir dilim ekmek bulamayacak, suçlu arayacak, laf sokacak, o bir sinek, kafamızın üzerinde kafamızı ütüleyecek.
Bir nesne, asfaltın üzerinde, bir yerlerde ağlayanlar, anlamayanlar, küçümseyenler. Ortalık kızışacak, birileri susacak, derinlik içimizde, içimiz karanlık. Koyu bir kan, süzülecek yanaklardan, dudaklar çatlayacak, ortada bir delik. Kafamızı sokup sokup çıkarıyoruz, gördüğümüz tek şey karanlık.

paylaş:

8 yorum:

  1. ''Ayrım yapılan bir dünyanın kuyruksokumu, kırılacak bir gün.'' umut zerkeden bir cümle şad oldummm

    YanıtlaSil
  2. bir gün gerçekleşecek, biliyorum.
    güzel olmaz mı?

    YanıtlaSil
  3. ütopyalar güzeldir

    YanıtlaSil
  4. güzeldir güzel olmasına ama biraz uzaklarda sanki, ütopya olmanın verdiği bir özellikle.

    YanıtlaSil
  5. Gerçek dışı olmasına rağmen okurken sanki o kadar gerçekmiş gibi hapsediyor ki hayran kaldım...

    YanıtlaSil
  6. @~ mine

    her ne kadar gerçek dışı, hayal ürünü gibi görünse de aslında o anki kızgınlığımın mükafatı bu bana. yaşanmışlıkları dizginleyen hayal mahsulü, kalbimize düğümlenen kevgir yumağı, bir de kedimiz var bizim, tırnakları yürek odacıklarında.
    yorumun için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  7. götyüzüne kırılmış bir yumurta tanrının gördüğü düş, o düşün hayatları gereklilik kipinde, yüklemine bir soru işereti. takılmış firik fibulası gibi: sallanmakta saat 3:30 sarkacı yerine.düş; karanlık, düş aydınlık düş yeniden doğrulup devrilen zamanın aynadaki hali. düşün sonu karanlık. kırmızı, kanı bozuk bir kahraman. sonunu bile bile dölkuşağına ulaşmış bir maceracı, kırmızı bir zaman.

    YanıtlaSil
  8. yerin dibine hoş geldin tevabil.

    YanıtlaSil