Chuck
Palahniuk bir ''rock star'' değil, ama olabilir de. "Dövüş Kulübü" ve
"Invisible Monsters"ın (Görünmez Canavarlar) yazarı Palahniuk konser
salonlarında ''okuma günleri'' düzenliyor, seyircilerine şişme erotik bebekler
atmakla tanınıyor ve hayranları ismini kollarına yazdırıyor.
Yazarın
resmi web sitesi kendilerini açıkça "the Cult" diye adlandıran
47.000'in üstünde çılgın hayranıyla dolu. Onlar tanıtım tişörtleri ile müzik
piyasasını canlandırıyor, konser biletleri satıyorlar.
Son
kitabı "Pygmy" (Pigme) öğrenci değişim programıyla Orta Amerika'ya
gelmiş ergen bir öğrencinin/gizli ajanın terör planlarını konu ediniyor.
Palahniuk
yeni romanı ile ilgili TIME dergisine konuştu ve tüm Alman ulusuna yanlışlıkla
nasıl hakarette bulunduğunu ve "the Cult " için gerçekte neler
düşündüğünü anlattı.
Bu kitapla ilgili
fikir nasıl oluştu?
"Fight
Club" filmi yayınlanmaya başladığında, tam zamanlı yazabilmek için işimi
bıraktım. Beni yataktan erken kaldıracak bir şeye ihtiyacım vardı. Ve gönüllü
evsizlere ''çorba yapmaya'' başladım.
Kimse
kim olduğumu ve niye orada olduğumu bilmiyordu. İnsanlar benle ilgili hikaye
üretmeye başladılar. Kimilerine göre tescilli bir seks suçlusuydum, hapisten
yeni çıkmıştım ve kamu hizmetiyle cezalandırılmıştım. Kimilerine göre ise bir
katildim… bir kundakçı. Bütün bu dehşetengiz düşünceler bana yöneltilmişti
çünkü kimse bu adamın neden her sabah 5 te gelip ekmek kızarttığını bilmiyordu.
Ve sen bozmadan
devam ettin…''katil değilim'' demedin öyle mi?
Demedim.
Onların hikayesi gerçekten daha iyiydi. Öylece devam ettim.
Nasıl Pygmy'e
dönüştü hikaye?
Neşeli
ve karşılaştığınızda güçlük çekmeden açıklayamayacağınız bir karakter oluşturma
fikri hoşuma gitti. Bu, Pygny'yle tanışan herkesin en kötü önyargıyla, kendini
beğenmişlikle ve bağnazlıkla yüzleşmelerini sağlıyor. Kimse onun hangi ırktan
olduğunu bile bilmiyor. Gerçek ismi "Pygmy" bile değil.
Kitaptaki
karakterler, Amerika'nın dünyadaki ya en iyi ülke ya da en kötüsü olduğunu
düşünüyor. Aslında kitap politikayla iç içe.
Bana
göre bu, politik bir kitaptan ziyade bir olgunluk romanı. Halkının en iyi halk
olduğunu düşündüğün o 10-11 yaşlarını hatırlar mısın? O yaşlarda onlar her şeyi
bilirdi ve onların dediği doğruydu. VE sen büyüdün; bu berbat döneme
ulaştığında onların birden şeytan, zorba ve hiçbir şey bilmeyen alıklar
olduğunu gördün.
Pygmy'yi
konuk eden aile, Amerika'yı her şeyin mükemmel olduğu bir yer olarak tanıtır
oysa Pygmy Amerika'yı bir zorba ve şeytansı bir aptal olarak görecek şekilde
eğitilmiştir. Sonuçta her iki aşamanın ötesinde ailenin mükemmel olmadığını ama
seni sevdiğini ve sana en iyisini vermeye çalıştığını kabullenirsin. Pygmy, bu
insanları sevgi dolu ama çoğu şeyden ''bir haber insanlar'' olarak tanımladı.
Pygmy çok özel ve
kırık bir şiveyle yazıldı. Kitabı okuduktan sonra kendimi o şiveyle düşünmekten
alıkoyamadım. Nasıl bir şeydi bu şekilde yazmak?
Gerçekten
de tahripkardı. Düzyazı yerine şiir yazmak gibiydi. Kasten yanlış yapıyordum ve
birçok nedenim vardı. Örneğin; önek kullanmadım… unhappy, unconscious gibi.
Onun yerine "no happy, no conscious" şeklinde yazdım. Benim de no
conscious dediğim çok oldu. Bu dili içselleştiriyorsunuz ve düşünce şekliniz
kafanızda ve bilincinizde korunuyor. Bu WalMart, megakilise gibi gündelik ve
taze şeylerde daha sıradan düşünmemi kolaylaştırdı.
Tanrının insanları
cezalandırmak için onların günah işlemelerine ihtiyacı olduğuyla ilgili birçok
bölüm var kitapta. İlginç bir yaklaşım. Biraz bahseder misiniz?
Alman
ulusal radyosuna berbat bir röportaj vermiştim. Bir yerinde ''Sieht so aus als
haettest du all dein Deutsch vergessen'' demek istedim ''Sanırım Almancayı
unutmuşumdur'' anlamında. Sadece tek bir fiili yanlış kullanmıştım. Vergessen
yerine Vergast. Programdan çıktığımda yayıncılar bana çok kızgındı. Vergast,
"insanları ölüme sürüklemek" fiilinin geçmiş zaman haliydi. Almanca
sözcüğünü de yanlış telaffuz etmiş "r" harfini eklemiştim. Anlamı
Almanca yerine Alman halkına dönüşmüştü ve ben "Almanları ölüme
yönlendirdiğim için üzgünüm" demiştim. Çok utanmıştım.
Ne oldu… hiç tepki
aldınız mı?
Hayır.
Sıvıştım, trene binip oradan uzaklaştım; kendimi çok kötü hissediyordum.
Binlerce kişiyi aşağılamıştım. Bunları nasıl söyleyebildim? Bizim ayıbımız olan
bu korkunç yanlışların, Tanrı'nın canımızı alırken keyiflenmesine vesile olduğunu
düşünmeye başladım. Kim bilir belki de bu günahlarımız Tanrıya bize sonunda
kanser hastalığını verirken üzülmemesi için bir tür teselli oluyordur.
Çok sıkı bir hayran
kitleniz var.''Cult''larla ilişkiniz nasıl?
Yaklaşık
10 yıl önce, 3 kişi New York'taki ''okuma etkinliğine'' geldi ve resmi hayran
sitemi kurmak istediklerini söyledi. "Hiçbir şeyi düşünmenize gerek yok biz
halledeceğiz" dediler. Bir çeşit tevekkülle ''Tamam, yapın'' dedim. O
günden beri site çok büyüdü. Yazılanlara, eleştiri ve tavsiyelerimle katkı
sağlıyorum. Her ay bana 6 veya 8 hikaye gönderiyorlar ve ben de görüşlerimi
belirtip geri yolluyorum.
Sizin ''kitap
okuma''larınız normal okumalara benzemiyor. Daha çok konser gibi, kutlama
günleri gibi. Bütün bu çılgın şeyleri neden yapıyorsunuz?
7
yıl kadar önce, okumaların sıkıcı geçtiğini fark ettim. Oraya çıkıp etkinlik
boyunca uyurgezer gibi kitabımdan pasajlar okuyordum. Daha çarpıcı bir şeyler
yapmalıydım. Hoplamak, zıplamak istiyordum; böylece etkinlik daha heyecanlı
olabilecekti. Her seferinde farklı bir yol buldum eğlenmek için. Kaldığım
otelin oda numarasını veya uçağımın koltuk no'sunu hatırlamam ama her
organizasyonum aklımdadır.
Plastik vücut
parçalarını insanların üstüne attığınızı duydum…
İnsanlar
benden vücutlarına imza atmamı istiyorlardı. Ve ben bir sonraki etkinlikte
herkesin imzamı dövme yaptırdığını görüyordum. Ve insanların vücutlarına imza
atmamaya karar verdim. Artık onlara kol ve bacak verecek ve istediklerinde bu
kol ve bacakları imzalayacaktım.Bir iki yıl boyunca insanların üzerlerine
kol-bacak fırlattım ve sonra yüzlerce ucuz erotik bebekler atmaya başladım. Bir
yarışma düzenliyorduk ve kim daha hızlı bebek şişirirse kitap kazanıyordu.
Bu seferki
etkinlikte ne yapıyorsunuz?
Penguen.
Gerçekten mi?
Bütün
kışı şişirerek, imzalayarak ve tarih atarak geçirdiğim 200 şişme penguen. Her
organizasyona 250 penguen gönderdim. Çeşitli yarışmalar düzenledik. İnsanları
eğlendirmektenhoşlanıyorum. Daha çok duygu ve kaos eklemek iyi oluyor.
Çeviren:
Artun Kendirli
(edebiyathaber.net
aracılığı ile)
0 YORUM:
Yorum Gönder