Sahi, ne diyordum ben?

Kha*. Altın renkli kham. Yanıma yaklaştığında, her nefes alıp verişinle burnunun çevresinde uçuşan altın rengi tozları görebiliyorum. Üstelik kanatların da var, altın rengi. Kanatlı kha olur mu? Oluyormuş demek ki. Belki de hep uçup gitmek, kaçıp gitmek, yok olup gitmek isteyiş nedenimdir...
paylaş:

bugün bana deli dediler

Bugün bana deli dediler. Bana deli diyenler kendi delillerini döktüler dilleriyle ve bana deli dediler. Duvarın arkasında bıraktım onları, susuzluklarından birkaç gün içinde ölecekler. Çığlıklarını duyacağım, can havliyle birbirlerini ezecek, tırnaklarını geçirecekler duvara ve ben kulaklarımı...
paylaş:

zıplamak

Göğün milyon ton ağırlıktaymışçasına yük olması gibi sırtımıza, taşıyamayacak ve düşürecekmiş gibi bedenimizi sabitlerken toprak ananın üzerine, dizlerimizin bıkmışlığından yavaşça eğilirken yere sanki büyük bir kuvvetle itiyormuş gibi dünyayı, bedenimizi gererek zıplıyoruz ulaşabileceğimiz en üst noktaya....
paylaş:

bedeninin koordinatları

Gördüklerimin, duyduklarımın, bildiklerimin hepsi bacak aramın kalbine açtığı bir holiganlık savaşı ve yaptığımız herkesin herkese karşılığı, bir tür terör. Kalbinin koordinatlarını bilse karanlıklarım, füzelerimi çoktan salmıştım üzerine, sonrasında gelen yanmış et kokusu. Takvimlerin arkasına sığınmış...
paylaş:

korkuluklar

Küçük aklımızla büyüklere taş atar, bilmişliğimizi konuşturmak için elimizi kolumuzu sallar, laf dalaşına girerdik. Üfleseydik balon olurdu zamanında düşlerimiz. Gözlerimizde çapaklar, uyanırdık sabahları öğleye bağlayan takvimlerde ve bir de pate gibi saydam düşlerimiz. Korkuluklara sığınırdık kargalardan,...
paylaş:

haramın dişeti

Korkmak için değil sahip olmak için sevmişken birini, gelip de kör kuyulardan çıkarken yeryüzüne durup, diplere bakmak lazım. Arkamızda bıraktıklarımıza resti çekip de dilimiz düğüm olmuşken ağız kafesimizde, çıkmayan-çıkmayacak olan cümlelerimizi, sırf başkaları mutlu olsun diye söylemek, korkaklığın...
paylaş:

dokunmak

Parmak uçlarım dudaklarım olduğunda, yağmurlarını yağdır üzerime, çıplak bedenimi karanlıklardan temizle. Ezim gezinirken teninde, azıcık olsun günahlarına dokunursa, çekinmeden vur elime, ama dur, elimi kendin götür yasaklarına. Yavaş olur tabii, bunların hepsi kısa kısa dakikalara sığar, biz kendi...
paylaş:

gizli abise*

Kendi başına bir hayatı olacak, hayatımı gerçekten de tehlikeye, bilerek üstlendiğim bir tehlikeye atacak bir şey yaratmaya çalışıyorum. Lazarus’u 2 oynamak istiyorum bir nevi. Bu bir trajedi olacak. Adını bile bilmediğim ülkelerin kara büyücülerinin kehanetimsi mırıldanışlarına, çıt diye...
paylaş:

Yastıksız Uyku ve Kahve Kokusu

Hani bazı kitaplar vardır, adında bir şeyler vardır, daha okumayı sökmeden babanın kitaplığında gördüklerin gibi, çok merak edersin ama uzanamazsın. Sonra okumayı öğrenince, okumayı dener, anlamaz sıkılır bırakırsın. Yüzüklerin Efendisi’ni ilkokulda okumaya çalışmak gibi aynen… Ağır gelir, okunmaz....
paylaş:

ağlamak

Anılarımızın ücra köşelerinden kendimize en sivrilerini seçtiğimiz o unutulmaz dakikaları hatırladığımızda, göz pınarlarımız coşar da umutsuzluğumuzun elinde mahkûm duruma düşeriz, yalnızlığımıza dem vurup dizlerimizi karnımıza çekip, geçmiş günlerin bitmişliğini unutup, yaşadıklarımızı şeritler halinde...
paylaş:

uzak

Siyahın matemine büründüğüm gecelerde yalnızlığı arkadaş edinen kelimelerde sensizliği arıyordum. Tutunamıyordum… En soluk mavi bile uçarı kalıyordu flu hayatıma. Tanımlarım takılıyordu bir yazarın aslında demek istediklerine. Ve benim kelimelerime katık oluyordu sonra o dile gelişler... Yani demem...
paylaş:

Alive

Geceyi aydınlatacak ilk ışık huzmesi güneşten ayrıldıktan 8 dakika sonra ulaşır yeryüzüne. İşte o 8 dakika, ışığın 8 dakikalık o yolu gecenin en karanlık zamanıdır. Ay batar, yıldızlar görünmez olur, gökyüzü ışıktan olabildiğince yoksun uzayın en karanlık tarafına bakar. Şafaktan önceki son saniye...
paylaş:

yeraltına tırmanmacalar

Kusmuk bulamacında yüzüyorum, çek elini üzerimden. Organsal vitesi üçten dörde değiştirirken bastığım debriyaj kadar bir yerim yok dünya kavanozunda ve bir de kulaklarda çınlayan resepsiyon zilleri. Mürekkep desen, balıklarından püsküren malum sıvısal fışkırma. Hey, çek elini üzerimden. Değiştirdim...
paylaş:

yerçekimli zamanlarda

Acılara gülerdik bir zamanlar, uzun uzun yollara koyulan ayaklarımız vardı başımızın derdini çeken. Oturmuş bir balkon köşesine gelen geçene bakıp vakti tüketiyorduk ve bir de sigara içiyorduk durup durup, dudaklarımız acı mı acı. Şekersizdi çayımız belki de bundandır acılarımız. Teyzeler vardı bir...
paylaş:

yanılsamalar

Ve tanrı hayal kahvesinden çıkma bir günü suratlarımıza sıvamış, biz yarabbi şükür demişken, susup da konuştuklarımıza sardığımız yumakları kedilerin patileri arasına vermiş, kaçan farenin peynirini tuzlayıp beyinlerimize katık edip yemişken, bizler, o sıfat yakıştırılamayan insanlar, çamurlayıp vücutlarımızı...
paylaş:

tanrısal sinekler

Tek derdimiz uyumaktı aslında, olmasaydı sivrisinekler. Avucunu açıp patlatınca duvara kanımız yapışıyordu elimize ve katil oluveriyorduk bilmeden. Tek derdimiz okumaktı aslında, olmasaydı sivrisinekler. İki elimizle kitap kapağını tutup kapattığımızda fışkırıveriyordu sayfalara bağırsakları,...
paylaş:

Hoşça-kal

Bu kadar az alkolle hiç bu kadar başım dönmemişti daha önce. Gece çok soğuktu, çok üşüyordum, yürüyorduk hatta bazen koluma dokunuyordu kolun, ellerimiz ceplerimizde, ben konuşuyordum, sen susuyordun. Gece kendini bırak diyordu, zaten soğuk, kal olduğun yerde, Medusa’nın gözleriyle karşılaşmış titanlar...
paylaş:

vişnenin felsefesi

Hani kızınca başını çevirir de hızlanıp saçların savrulur, o gözüne kurban olduğum yeller saçını okşayıp taşır ya kokunu, hani ben son kibritle sigaramı yakmışımdır, içerim içerim de senin de canın çeker, kibritimiz bitmiştir, başkasından ateş istemek yerine, kıvrım kıvrım süzülen, boşlukta dumanları,...
paylaş:

rahibeler ve fahişeler

Apış arasından çıkan çığlıkları susturmanın yolu nedir fahişe hanım? Üzerine lapalar mı basmak lazım? Hey o gözlerinin içine şeytanlar düşmüş, pelerinli hanım, söyle bana kalbindeki karaların çaresizliği kimdendir? Kimler geçmiştir bacaklarından, hangileri girmiştir kapı aralarına ve kimler soluklanmıştır...
paylaş: