BAFTA Awards | 2012



İngilizlerin Oscar’ı olarak görülen BAFTA ödülleri 12 Şubat’ta gerçekleştirilecek olan törenle sahiplerine verilecek. Bu yılın çok konuşulan filmi The Artist 12 dalda adaylığıyla geceye damgasını vuracağı bekleniyor. The Artist’ten sonra en fazla adaylık sahibi film ise Tinker, Tailor, Soldier, Spy.



Kazananlar

En İyi Film: The Artist
En İyi Yabancı Film: La Piel Que Habito
En İyi İngiliz Filmi: Tinker, Tailor, Soldier, Spy
En İyi İlk Film: Tyrannosaur
En İyi Yönetmen: Michel Hazanavicius / The Artist
En İyi Özgün Senaryo: The Artist
En İyi Uyarlama Senaryo: Tinker, Tailor, Soldier, Spy
En İyi Görüntü Yönetimi: The Artist
En İyi Erkek Oyuncu: Jean Dujardin / The Artist
En İyi Kadın Oyuncu: Meryl Streep / The Iron Lady
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Christopher Plummer / Beginners
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Octavia Spencer / The Help
En İyi Belgesel: Senna
En İyi Animasyon: Rango
En İyi Kurgu: Senna
En İyi Kostüm: The Artist
En İyi Prodüksiyon Tasarımı: Hugo
En İyi Özgün Müzik: The Artist
En İyi Ses: Hugo
En İyi Görsel Efekt: Harry Potter and the Deathly Hallows: Part 2
En İyi Saç & Makyaj: The Iron Lady
En İyi Kısa Film: Pitch Black Heist



Adaylar şöyle:

En İyi Film
The Descendants
The Artist
Drive
The Help
Tinker, Tailor, Soldier, Spy

En İyi Yabancı Film
Incendies
Potiche
Pina
La Piel Que Habito
Jodaeiye Nader az Simin

En İyi İngiliz Filmi
Senna
Shame
My Week with Marilyn
Tinker, Tailor, Soldier, Spy
We Need to Talk About Kevin

En İyi Yönetmen
Martin Scorsese / Hugo
Nicolas Winding Refn / Drive
Tomas Alfredson / Tinker, Tailor, Soldier, Spy
Michel Hazanavicius / The Artist
Lynne Ramsay / We Need to Talk About Kevin

En İyi Özgün Senaryo
Bridesmaids
The Artist
The Guard
The Iron Lady
Midnight in Paris

En İyi Uyarlama Senaryo
The Descendants
Moneyball
The Help
The Ides of March
Tinker, Tailor, Soldier, Spy

En İyi Görüntü Yönetimi
The Artist
The Girl with the Dragon Tattoo
Tinker, Tailor, Soldier, Spy
Hugo
War Horse

En İyi Kurgu
The Artist
Drive
Senna
Hugo
Tinker, Tailor, Soldier, Spy

En İyi Makyaj ve Saç
The Artist
Jane Eyre
Hugo
Tinker, Tailor, Soldier, Spy
My Week with Marilyn

En İyi Görsel Efekt
The Adventures of Tintin: Secret of the Unicorn
Harry Potter and the Deathly Hallows: Part 2
Rise of the Planet of the Apes
Hugo
X-Men: First Class

En İyi Belgesel
George Harrison: Living in the Material World
Senna
Project Nim

En İyi Ses
Harry Potter and the Deathly Hallows: Part 2)
Hugo
The Artist
War Horse
Tinker, Tailor, Soldier, Spy

En İyi Özgün Müzik
The Artist
The Girl with the Dragon Tattoo
Tinker, Tailor, Soldier, Spy
Hugo

En İyi Animasyon
The Adventures of Tintin: Secret of the Unicorn
Arthur Christmas
Rango

En İyi Erkek Oyuncu
Brad Pitt / Moneyball
George Clooney / The Descendants
Gary Oldman / Tinker, Tailor, Soldier, Spy
Michael Fassbender / Shame
Jean Dujardin / The Artist

En İyi Kadın Oyuncu
Bérénice Bejo / The Artist
Meryl Streep / The Iron Lady
Michelle Williams / My Week with Marilyn
Tilda Swinton / We Need to Talk About Kevin
Viola Davis / The Help

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu
Jonah Hill / Moneyball
Christopher Plummer / Beginners
Jim Broadbent / The Iron Lady
Philip Seymour Hoffman / The Ides of March
Kenneth Branagh / My Week with Marilyn

En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu
Carey Mulligan / Drive
Jessica Chastain / The Help
Judi Dench / My Week with Marilyn
Melissa McCarthy / Bridesmaids
Octavia Spencer / The Help



paylaş:

!f ankara | 2012


!f Ankara, !f İstanbul Film Festivalinin Ankara durağı.
Bu yıl 1-4 Mart tarihleri arasında Cepa Alışveriş Merkezindeki sinema salonlarında gerçekleşecek olan festival her ne kadar İstanbul durağındaki kadar zengin içeriğe sahip olmasa da görülmesi gereken bir etkinlik.
Farklı bakış açısıyla sinemaseverlere iyi vakit geçirten festival Ankaralılar için de es geçilmeyecek bir nimet.
Şimdiden planların yapılması gerekli diye düşünüyoruz. Aynı saatteki farklı filmler arasında seçim yapmak oldukça güç.
Festivalde olmak istiyorsanız yerinizi şimdiden ayırtın.
!f Ankara programına şu bağlantıyı kullanarak ulaşabilirsiniz.
paylaş:

the code

Bir yanda zombiler, bir yanda seri katil, bir yanda vampir, diğer tarafta bir goril, ortada ise ilk gecelerini yaşayan bir porno yıldızı ve sarışın hatun.
Şimdi düşünelim, klişe korku filmlerinden çok sıkılmadınız mı? Geceleyin ortaya çıkan bir canavar ve ölecek olan kişi. Sıkıldıysanız, iyi seyirler.


paylaş:

23. ankara uluslararası film festivali


Dünya Kitle İletişimi Araştıra Vakfı tarafından düzenlenen Ankara Uluslararası Film Festivali bu yıl 15-22 Mart tarihleri arasında 23’üncü kez sinemaseverlere kapılarını açıyor.
Festivalde gösterilecek olan Uluslararası kısa film ve belgesel film listesi belli oldu.

Uluslararası Kısa Film (19 Film)

Nonna Si Deve Asciugare, Grandma Must Get Dry - Alfredo Covelli
Yom Nifla, A Wonderful Day - Yossi Meiri
My Tired Father, My Tired Father - Maya Vitkova
Sudd, Out Of Erasers - Erik Rosenlund
İoma, İnan - Maciej Bocianski
Khule Darwaaze, Open Doors - Ashish Pandey
Un Mal Golpe, A Bad Hit - Xavier Ruax
1937 - Svetozar Golovlev
Samvedanam, Communication - Methil Komalankutty
Pızzangrillo, Lighthearted Boy - Marco Gianfreda
Ein Schuh Geht Barfuss, One Shoe Walks Barefoot - Jie Lu
Lone-Illness, Virginia Llera
Ghost - Dahci Ma
Znikniecie, Vanishing - Bartosz Kruhlik
Revolution Reykjavik - Isold Uggadottir
Mezanin, Mezzanine - Dalibor Matanic
La Media Pena, Half As Bad - Sergio Barrejon
Bani Adam - Noureddin Zarrinkelk
Unanimated, Desanimado - Emilio Martí

Kore, Almanya, Bulgaristan, İtalya gibi pek çok ülkeden katılımcıların yoğun ilgisini gören, Uluslararası Kısa Filmler programı yaklaşık 150, Uluslararası Belgesel Filmler programı ise 75 başvuru arasından değerlendirmeye alındı.

Belgesel (8 film)

Beneyto Desdoblándose - Adriana Hoyos
Con Fidel Pase Lo Que Pase - Goran Radovanovic
La Vie Est Ailleurs - Quinette Elsa
My Sweet Canary- Roy Sher
The Well - Voci D'acqua Dall'etiopia - Riccardo Russo
Hijas Del Monte - Patrizia Landi
White Men - Alessandro Baltera
Schönheit - Carolin Schmitz

Festival ile ilgili tüm gelişmeleri festival internet sitesinden takip edebilirsiniz.
paylaş:

birgünbirgünbir(...)evedegelmişkimseyok

Gündelik hayat çok yavan, sıkıcı ve bayağı değil mi? Kalk, işini yap, yemek ye, sohbet et, oyun oyna, çay iç, uyu, dışarı çık, doğum günü kutla, televizyon seyret… çok tekdüze.
Berrak Çolak’ın filmi tam da bunu anlatıyor. Filmin SİYAD’tan da ödülü var.
İyi seyirler.


paylaş:

one man band

Yeteneğimizin değer görmesini istiyoruz ya bazen, hatta bu yetenekle karnımızı doyuruyoruz, biri çıkıp bizden daha iyi olduğunu gösteriyor ve talih kuşunu önümüzden çalıyor, işte öyle bir durum bu. Ama fark ediyoruz ki bir elin nesi var, iki elin sesi var.
İyi seyirler.

paylaş:

everybody wants to be unique

E tabii herkes belirli bir süre için bile olsa farklı/benzersiz olmak ister. Hatta bu farklılık bir süre sonra taklit edilmeye başlandığında koltukların kabarmasına, omuzların dikleşmesine bile sebep olabilir. Peki, bu taklitten sonra benzersizlik nerede kalıyor?



paylaş:

12 drawings a day

Denis Chapon, 3 yıl boyunca her gün 12 sayfa çizerek bu 4 dakikalık kısa filmin meydana gelmesini sağlamış. Aslında film herhangi bir plan çerçevesinde oluşturulmuş bir şey değil, çizdikçe şekillenmiş. Bu da Chapon’un zekasının bir göstergesi olsa gerek.
İyi seyirler.


paylaş:

granny o'grimm's sleeping beauty

Animasyonla kara mizahın birleştiği 6 dakikalık film, Oscar’dan da adaylık sahibi.
Yaşlı, sinirli bir büyükanne torununa en sevdiği masallardan birini anlatır, güzellikle alakalı bu masala kendi kafasından bölümleri de ekleyen büyükanne torunun uyuması için yardım etmekten çok korkuttuğunun farkında bile değildir.
Hem iç güzellik mi önemlidir yoksa gözle gördüğümüz mü? Bir de güzellik bir süre sonra kaybolur mu?
İyi seyirler.



http://www.imdb.com/title/tt1382454/
paylaş:

the fantastic flying books of mr. morris lessmore

Bazen anne ve babadan çok aile dediğimiz kavram etrafımızdaki bizi iyi hissettiren varlıklar olabiliyor. Ve kitaplar arkamızdan iş çevirmeyen, bize asla kötü davranmayan arkadaşlarımız.
Şayet bir kitap bırakabilirsek arkamızda, biz zaten hiç veda etmiyoruz bu hayatta.
Oscar’a adaylığı bulunan The Fantastic Flying Books of Mr. Morris Lessmore karşınızda.
İyi seyirler.



http://www.imdb.com/title/tt1778342/
paylaş:

support (2008)


Hayat bize en kötü oyunlarından bir perde sunabiliyor bazen, düşündükçe içinden çıkamadığımız dertlerin dibine batabiliyoruz, kurtuluşu kaçmakta arıyoruz da nereye kadar kaçabiliriz. Sadece fişi çekmek kalıyor geri.
Kaderimizden kaçmak için çok güzel intihar ediyoruz da bu bizden çok çevremizdekileri etkilemiyor mu? İşte sorunun cevabı: 




http://www.imdb.com/title/tt1365653/
paylaş:

legolarla albüm kapakları

Yaratıcılıkta sınır yok, sanırım bunu artık herkes anladı. Çocukken vazgeçilmezlerimizden olan legolarla yapılabilenlere de şaşmamak elde değil. Araba, robot derken buyurun efendim, legolardan albüm kapakları. İyi eğlenceler.
kaynaklar:






















paylaş:

kabil | josé saramago


Karşımızda kardeş katili Kabil, José Saramago’nun son romanı. Aslında adından dolayı biraz tereddütle yaklaşılabilir kitaba fakat yazarın zamanında kendi hükümetince dini eleştirdiği için bol bol sansürlendiği düşünüldüğünde en azından çok da dinsel bir kitap olmadığı görülecektir.
Kitabın anlattığı olay ise adem ile havva’dan tutun da ilk katil kabil’in dinlerdeki tüm büyük olaylara parmak atması. Kitapta havva’nın nasıl yılan tarafından kandırıldığı, nuh’un gemisinin sular üzerinde nasıl yüzdüğü vs. her şey mevcut.
Karakterler ise tam da yazarın diline uygun ve komik. Toprakla nasıl ilgileneceğini kestiremeyen bir adem, cennetten kovulduktan sonra acıkınca cennet kapısındaki meleği göğüslerini göstererek ayartan bir havva, cinsel dürtüleri biraz fazla kaçmış lilith, kendi durumu el vermeyince soyunun devam etmesi için karısının başkalarıyla yatmasına göz yuman nuh, zamanda yolculuk yapan bir katil kabil, babasının oğlunu kurban edecekken çocuğu kurtarıp din tarihine adını altın harflerle yazmayı planlarken bu kurtarma işinde biraz geciken bir melek, dev bir gemiyi dolduran hayvanlar, mikroorganizmalar…
Çoğu Nobelli yazarlar konusunda Nobel’i hak edip etmediği tartışıla dursun José Saramago ödülü en çok hak edenler arasında. 1998 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülmüş yazarın ölmeden önceki son kitabı olan Kabil, Işık Ergüden tarafından dilimize çevrilmiş ve Kırmızı Kedi Yayınevi’den çıkmış.
146 sayfalık bu eğlenceli kitap bir solukta okunan cinsten.
Arka kapağında şöyle yazıyor:
“Gerçeğin ironik, yalın ve dolaysız dilini kullanan Saramago bu son romanıyla bize tüm zamanların sorusunu miras bırakmış oluyor: İnsan türü evrendekş yerini ve varlığını hak etmiş midir?”
İyi okumalar.
paylaş:

boksör böcek | ned beauman

Başlangıçta kapağı için bile alınabilecek kitaplar arasında gösterilebilir Boksör Böcek ama daha fazlasına da sahip. Zaten kapağı ödül almış.
85 doğumlu Ned Beauman’ın ilk kitabı olan Boksör Böcek’in karakterleri ise en az kapağı kadar enteresan: Nazi eşyaları koleksiyonu yapan bir genç, 1.50 m boyunda dokuz ayak parmaklı, eşcinsel, Yahudi bir boksör, üstün ırk üzerinde çalışmalar yapan bir bilimadamı, üzerinde gamalı haç olan bir anapthalmus hitleri.
Kitap dilimize Sabri Gürses tarafından kazandırılmış ve Domingo Yayınları’ndan çıkmış.
Geçmiş ve günümüz arasında gidip gelen bir konu ihtiva eden kitabı yazarı şöyle anlatıyor:


paylaş:

rotting hill (2011)

Yönetmen: James Cunningham
Senaryo: Guy Hamling
Oyuncular: Bruce Hopkins, Anna Hutchison, Jason Smith
Tür: Kısa film | Korku | Komedi | Romantik
Yıl: 2011
Süre: 4 dk.
Ülke: Yeni Zelanda
Dil: İngilizce

Aşkı bulmak sanıldığı kadar kolay değil, özellikle bir yerleriniz bedeninizden kopup düşüyor, gözünüz yuvasından fırlıyor ve leş gibi kokuyorsanız. Karşınızda bir zombi aşkı, 4 dakikalık güzel bir kısa film. Korkuttuğu kadar güldürüyor da.
İyi seyirler.


paylaş:

the man who never cried (2010)


Yönetmen: Bradley Jackson
Senaryo: Bradley Jackson
Oyuncular: Keir O’Donnell, Jess Weixler, Dora Madison Burge
Tür: Kısa film | Komedi | Dram
Yıl: 2010
Süre: 24 dakika
Ülke: ABD
Dil: İngilizce
IMDb puanı: 9.1/10

Doğduğunuzdan beri hiç ağlamadığınızı hayal edin. En acı günlerinizde bile gözünüzden bir damla yaş gelmediğini, ailenizdeki herkesi teker teker kaybederken, tüm işleriniz hüsranla sonuçlanırken, bu kadar da çok ağlaya uğraşırken ağlayamadığınızı düşleyin. Belki de ağlayabilmek için çok üzülmektense çok mutlu olmanız gerekir.
Bradley Jackson'ın yazıp yönettiği bu 24 dakikalık eser ağlayamamayı anlatırken ağlatan bir yapıda.
Filmin internet sitesine şuradan ulaşabilirsiniz.
İyi seyirler.

paylaş:

!f istanbul | 2012


!f İstanbul 

Bu yıl on birinci kez gerçekleşecek olan !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali, 16-26 Şubatta İstanbul’da, 1-4 Martta Ankara’da ve bu yıl ile birlikte 2-4 Martta İzmir’de gerçekleşecek.
Farklı duruşuyla festivaller arasında yerini ayırmış olan !f İstanbul, bu yıl da dolu dolu geçeceğe benziyor.
Keş!f, hit filmler, !f müzik, fantastik filmler, arka bahçe, gökkuşağı filmler, ev, yol, e-şıkkı, !f kült, nöbetçi sinema, !f özel gösterimler, ACID 20. Yılını kutluyor, Sundance özel bölüm ve !f kısalar bölümlerinden oluşan festival, şehrin çeşitli sinemalarında seyirci karşısına çıkıyor.
!f İstanbul olmasa da !f Ankara ile siz okuyucuların karşısına daha sık çıkacağız.
Son olarak, festivalin belki de tek sorunu bilet fiyatları. Bir bağımsız filmler festivalinin bu fiyatlarda gösterim yapmaması gerektiğini düşünüyoruz.

!f İstanbul (16-26 Şubat 2012)




paylaş:

zombie in a penguin suit (2011)

Yönetmen: Chris Russell
Senaryo: Chris Russell
Oyuncular: Michael Wetherbee, Chris Russell, Jared Stern
Tür: Kısa film | Korku
Yıl: 2011
Süre: 7 dakika
Ülke: ABD
Dil: İngilizce
IMDb puanı: 5.6/10
Biz 7 verdik.

Bir alışveriş mağazasının kapısında penguen kıyafeti giymiş maskot, etrafında bir anda başlayan zombi salgını, bir insanlık dramı ve fondaki güzel müzikle etrafı kana bulayan zombiler.
Chris Russell'in yazıp yönettiği bu kısa filmde "insanlık"a da bir dokundurma yapılmıyor değil. Melodik bir savaş gibi seyreden film,  kanlı bir fikirden çıkma zeki bir katil gibi ortaya seriliyor.
Filmin sitesi için burayı, facebook sayfası için şurayı kullanabilirsiniz.
İyi seyirler.
paylaş:

2011de gerçekte kimler dinlendi | best of 2011 | last.fm


Müzik, iyi günümüzde de kötü günümüzde de yanımızda oldu. 2011 yılı biteli bir ay oldu ve müzik adına yüzlerce liste yayımlandı. Peki, gerçekte kişiler 2011 yılında ne dinledi?
Bunu soracağımız en iyi kaynak tartışmasız last.fm, kendileri de hazırladıkları uygulamayla tüm sorulara cevap veriyor.
Last.fm kaynaklarına göre 2011 yılında dünya çapında 11,353,666,092 tane şarkı skroplanmış ve bunların toplamı yani 2011 yılında müzik dinlemeye ayrılan toplam süre 71,596 yıl 345 gün 7 saat.
Peki, geçtiğimiz yıl en çok dinlenen sanatçılar/gruplar kim? İlk sırada kimin olduğunu tahmin etmek çok da güç değil. İlk 20 ve kaç kişinin dinlediği şöyle,

1- Adele : 818,395 dinleyici
2- Lady Gaga : 460,356 dinleyici
3- Foster the People : 449,925 dinleyici
4- Britney Spears : 424,877dinleyici
5- Natalia Kills : 372,846 dinleyici
6- J. Cole : 354,336 dinleyici
7- The Strokes : 329,327 dinleyici
8- Foo Fighters : 326,810 dinleyici
9- Radiohead : 295,314 dinleyici
10- Avril Lavigne: 284,885 dinleyici
11- Christiana Perri : 274,991 dinleyici
12- Fleet Foxes : 274,601 dinleyici
13- Coldplay : 269,985 dinleyici
14- Incubus : 267,245 dinleyici
15- Bon Iver : 258,040 dinleyici
16- James Blake : 248,386 dinleyici
17- The Vaccines : 235,613 dinleyici
18- Beyonce : 229,148 dinleyici
19- Diddy - Dirty Money : 225,098 dinleyici
20- The Naked and the Famous : 222,445 dinleyici

Bununla birlikte yeni keşfedilenler listesini de görmek mümkün. Ayrıca uygulamada ülke ve tür ayrımı yaparak da en çok hangi grupların dinlendiğini bulunabiliyor. Örneğin tüm müzik türlerinde Türkiye’de ilk beş şu şekilde,

1- Adele
2- Radiohead
3- Incubus
4- Lady Gaga
5- Coldplay

Ayrıca ilk 20’de 8.sırada The Strokes’u, 12.sırada Björk’ü ve en çok da 16.sırada Mowai’i görmek bizleri sevindirmedi değil. Uygulamayı biraz daha kurcalarsak, örneğin Türkiye’de experimental türünde en çok Oh Land dinlenirken ilk 20’ye 6.sıradan Panda Bear, 18.sıradan da Maybeshewill’in girmiş olması yine yüzümüzde gülümsemeye sebep oldu.
Bunun yanında uygulamada enteresan skroplama eğrilerini de görebilirsiniz. Örneğin Amy WineHouse’un 200,000lerde seyreden skroplamaları ölümü olan 23 Temmuzdan sonra Ağustos ayında 1,400,000e çıkmış.
Siz de uygulamayı kurcalamak isterseniz bu bağlantıyı kullanabilirsiniz.
paylaş:

siyad: en iyi 20 yabancı film | 2011



Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) 2011 mahsulü yabancı filmlerin en iyilerini seçti. Siyad’a göre 2011 yılının en iyi 20 yabancı filmi şunlar:

1- bir ayrılık (jodaeıye nader az sımın)
2- hugo
3- ömrümüzden bir sene (another year)
4- bisikletli çocuk (le gamın au vélo)
5- siyah kuğu (black swan)
6- hayat ağacı (the tree of life)
7- benim adım aşk (io sono l’amore)
8- içimdeki yangın (incendıes)
9- aşk ve küller (blue valentine)
10- bıutıful (biutiful)
11- yağmuru bile (también la lluvıa)
12- paris’te geceyarısı (midnight in paris)
13- pına
14- zoraki kral (the king’s speech)
15- imkânsızın şarkısı (noruwei no mori)
16-gerçeğin parçaları (winter’s bone)
17- çölde kutup ayısı (de helaashaid der dingen)
18- ölümüne kaçış (essential killing)
19- üç (drei)
20- başka bir yerde (somewhere)
paylaş:

oscar ödülleri | academy awards | 2012



Bu yıl 84.sü düzenlenecek olan Akademi (Oscar) Ödül Töreni her yıl olduğu gibi sinema dünyasının nabzını tutacak. Tartışılmaz en popüler ve prestijli ödül olan Oscar için yarışan adaylar ise şöyle:
paylaş:

sonic youth | top 10


Yılların eskitemediği bir grubu gösteriyor bu kez parmaklarımız: Sonic Youth. En çok dinlediğimiz şarkılarından yola çıkarak oluşturduğumuz top 10 listesini dinleyebilirsiniz. Parçalar mükemmelden en iyiye doğru (kötü kelimesini kullanamayız) sıralanmıştır. E tabii belirtmeden geçmeyelim, liste pek subjektiftir.
paylaş:

uluslararası 2. el film festivali | 2012


Tamamen bağımsız ve amatör kimliğe sahip Ankara Kısa Filmciler Derneği tarafından düzenlenen 2. El Kısa Film Festivali, hiçbir belediye, vakıf, şirket, holding vb. bünyesinde olmaksızın faaliyetini sürdürmekte. Bu yıl ise uzun metrajlı filmlere de el atmak planlanıyor.
En orijinal film festivali olduğunu iddia eden festival, biraz da diğer festivallere gönderme yapmıyor değil. Festivalin “2. El” olmasının sebebi diğer festivallerde elenmiş/dışlanmış filmleri bünyesine katıp jüri tarafından yorumlanıp hediye verilmesine dayanıyor. Yani bir nevi kullanılıp beğenilmemiş bir eşyanın yeniden alınıp kullanılması gibi.
Kısa filmlerin festivallerde gerekli ilgiyi görmemesinden yakınan kısa filmciler tarafından oluşturulan festival, bu şekilde kısa filmlere gerekli önemin verilmesini de amaçlıyor ve diğer festivallere örnek oluşturmayı hedefliyor.
Festivale katılma koşulu da şu: En az bir festivalden ön elemeyi geçememek. Yani festival için hazırlanıp bir ürün vermiş bireyler için de yeni bir umut. Tabii diğer festivallerden ödül almış ama yine bir festivalden ön elemede kapının dışına koyulmuş filmler de festivale katılabiliyor. Kısacası herhangi bir festivalde ön elemeyi geçememiş bir filminiz varsa festivale başvurabiliyorsunuz. Üstelik herhangi bir tür sınırlandırması da yok. Koşul (kısa filmler için) 20 dakikayı geçmesin ve festival kuruluş yılı olan 2007den önce çekilmiş olmasın.
Şu ana kadar toplamda 1280 filmin gösterildiği festivale 13109 kişi seyirci olarak katılmış.
Geçen yılki kapanış konuşmasında kısalardan sonra uzunlara da el atılacağını belirten festivalciler bundan sonra her yıl belirli bir konseptte hareket edeceklerini açıkladı. Örneğin bu yılın konsepti futbol. Başlıkların ise “önümüzdeki festivallere bakacağız”, “şike var”, “film asla 90 dakika değildir”, “dar bütçeyle kısa film çekmeler”, “hakem hatası” olması planlanıyor. Bunun yanında madem konsept futbol e o zaman haydi maça diye düşünen festivalciler kısacılardan, destekçilerden, sinema yazarlarından, yönetmenlerden, oyunculardan oluşan 6 kişilik 6 takım oluşturarak ANKAmall Alışveriş Merkezinde turnuva düzenliyor. Böylelikle festivale renkli bir hava da katılmış olacak. Üstelik bu turnuvada kazanan takım birinci gelen değil “ikinci olmak zordur!” düşüncesiyle ikinci takım oluyor. Böylelikle 2. El festivali adı da anılmış olacak.
Festival bu yıl 29 Şubat-4 Mart tarihleri arasında Büyülü Fener’de. (Kızılay)
Son başvuru ise 1 Şubat.

paylaş:

sundance film festivali'nden 15 film | 2012


Hollywood’a karşı en sağlam bağımsız filmler festivali olarak kabul edilen Sundance Film Festivali her zaman olduğu gibi bu yıl da ocak ayında ABD’nin Utah eyaletinde gerçekleştiriliyor. Başarılı bağımsız katılımcı filmleriyle festival sonrası çokça konuşulacağı kaçınılmaz gibi görülen festivalden muhakkak görülmesi gerektiği söylenen 15 film ise şu şekilde sıralanıyor:
paylaş:

en iyi post-rock albümleri ve grupları | 2011



Post-rock facebook grubu 2011’in en iyi post-rock albümlerini ve yılı en iyi yeni gruplarını seçmiş. Yaklaşık 4000 kullanıcının oylamasıyla oluşan liste şu şekilde:

En iyi 20 post-rock albümü

1. *shels - Plains of the Purple Buffalo

2. Explosions in the Sky– Take Care, Take Care, Take Care

3. Mogwai – Hardcore Will Never Die, But You Will

4. Maybeshewill - I Was Here For a Moment, Then I Was Gone

5. This Will Destroy You – Tunnel Blanket

6. Russian Circles – Empros

7. And So I Watch You From Afar – Gangs

8. Sigur Ros – Inni

9. Exxasens – Eleven Miles

10. Immanu El – In Passage

11. Up There: The Clouds - EP 2011

12. TotorRo – All Glory to John Baltor

13. The Allstar Project – Into the Ivory Tower

14. Sleepmakeswaves – ..And So We Destroyed Everything

15. Kasper Rosa – First Breath. First Blood

16. Collapse Under the Empire – Shoulders and Giants

17. The End of the Ocean - Pacific. Atlantic

18. Tides from Nebula – Earthshine

19. I am waiting for you last summer – Come Full Circle

20. 65daysofstatic – Silent Running


En iyi 10 yeni post-rock grubu

1. Tomorrow We Sail

2. We Stood Like Kings

3. Fleur de lis

4. Sakhalin

5. Dias de Septiembre

6. All Shall Be Well

7. Sleepstream

8. I am waiting for you last summer

9. Atlantic Drop

10. Powder! Go Away


Görsel buradan.


paylaş:

the fountain (2006)


Yönetmen: Darren Aronofsky
Senaryo: Darren Aronofsky
Oyuncular: Hugh Jackman, Rachel Weisz
Tür: Dram | Romantik | Bilim-Kurgu
Yıl: 2006
Süre: 96 dak.
Ülke: ABD
Dil: İngilizce, Maya dili
Ödül: Golden Globe adaylığı, 6 ödül, 15 adaylık
IMDb puanı: 7.4/10*
Metascore: 51/100*
Rotten Tomatoes: 51/100*

Geçmiş, günümüz ve gelecekte sürüp giden bir hikâye, Darren Aronofsky’den festivallerde yuhalanan sapsarı bir film.
Bu üç zamanda aslıda görülen karakterler aynıdır ve hikâyelerde adamın âşık olduğu kadın yakın zamanda ölecektir. Şimdiki zaman dediğimiz dilimde Isabel beynindeki tümörle mücadele eden biridir. Kaleme aldığı The Fountain adındaki kitapta ise geçmişte süren bir hikâye yer alır. İspanya’da geçen öyküde ise tehdit altında olan bu kez kraliçedir. Tehdit unsuru ise engizitördür. Buradaki bağlantı engizitörün İspanya’ya karşı açtığı savaşta eline geçirdiği yerleri haritada kanla boyamasında görülür. Aynı günümüz diliminde Isabel’in bedeni tümör tarafından yavaş yavaş ele geçirilirken anlattığı öyküde de engizitör toprakları yavaş yavaş ele geçirir ve sonunda da kraliçeyi öldürmek ister. 
paylaş:

yazarlardan yazarlara hakaretler


Flavorwire sitesi, edebiyat tarihinde ünlü yazarların ünlü yazarlara en sert hakaretlerinden oluşan bir liste hazırlamış. Listeye Nabokov gibi dile getirdiği hakaretlerin üç tanesiyle birden giren yazar da var, Joyce gibi birden çok hakarete uğrayan da; Faulkner ve Hemingway gibi karşılıklı atışan da, hem hakaret edenler hem de hakaret edilenler arasında bulunanlar da... Okurları epey eğlendirecek, yer yer edebi göndermelerle dolu yer yer ise sokak ağzına çalan "yazardan yazara hakaretler listesi" 30. sıradan geriye doğru sayıyor:
paylaş:

tanrı olmak isteyen otobüs şoförü | etgar keret


İtiraf etmeliyim ki ilk kez bir kitap beni güldürdü. Bahsettiğim kitap kısa hikayeleri beyaz perdeye aktarılmış İsrailli yazar Etgar Keret’ın Tanrı Olmak İsteyen Otobüs Şoförü. Kitap yirmi bir adet kısa bir adet de uzun hikayeden oluşuyor. Her biri birbirinden ilginç ve tuhaf olan bu kısa hikayeler vermek istediği mesajı sivri dille söylerken karşı tarafa da dokundurmadan edemiyor.
Kitaptaki hikayeler ve kısaca konularından bahsetmek gerekirse,

1. Tanrı olmak isteyen otobüs şoförü
Kuralları olan bir otobüs şoförü ve hayatında inanılmaz bir fırsatı kovalayan tembelin garip hikayesi.

2. Goodman
Yetmiş yaşındaki rahip ile karısını uykularındayken vuran ve idama mahkum edilen Goodman.

3. Duvardaki delik
İçine bağırınca dileğin gerçekleşeceğine inanılan bir delik, kanatlarını yağmurlukla saklayan bir melek ve yalanlar…
paylaş:

golden globe | 2012



Sinema dünyasının en büyük ödüllerinden bir olan Golden Globe(Altın Küre) töreni 69. kez gerçekleştirildi ve ödüller sahiplerini buldu.
Törende “Yabancı Dilde En İyi Film” ödülünü sahibine vermek için çağrılan Meltem Cumbul, “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” diyerek dünyaya barış mesajı gönderdi. Ödülü Madonna verdi o ayrı.
İşte adaylar ve kazanlar:
paylaş:

mutlu ölüm | albert camus


“Öyle bir gün geliyor ki, insan olması gerektiği yerde olmak istiyor. Ama kimi kez yaşamak için, intihar etmekten daha çok cesaret gerekiyor.”
Söz konusu Albert Camus olunca her cümlesi ayrı ayrı düşünülüp saatlerce üzerinde kafa yorulacak kitaplar ortaya çıkıyor. Bir defa okumak yetmeyip aynı zamanda kitaplığın en güzel bölümünde yer alan oluyor.
Mutlu Ölüm yazarın Yabancı’sından önce bitirdiği söylenen bir romanı lakin yayımlanması için yazarın ölmesi beklenilmiş. Buradan da kolaylıkla çıkarılabilir ki Camus ölümle öyle cilveleşiyor, onu öyle betimliyor ki, romanındaki karakterin yerine hemen kendimizi koyuyoruz.
Mutlu ölüm, Yabancı’da olduğu gibi yine varoluşçuluk üzerine dayalı ve bu düşünceleri karakterin ağzından aktaran, sürükleyici ve etkileyici bir roman.
İlk bölüm ahlaki bir soruna parmak basmakla başlıyor. Para için sakat birini öldüren Mersault’a göre mutluluk için para gereklidir. İnsan mutlu olmak için yaşamını sürdür ona göre ve mutluluk parayla satın alınabilir. Parası olan insan para kazanmak için zamanını harcamaz, zamanını mutlu olmaya ayırır. Dolaylı da olsa para mutluluk için gereklidir.
Üstelik ölmek isteyen bir sakata onu öldürerek yardım etmiş, onun mutlu olmasını sağlamış olur ve bir nevi kendi mutluluğunu satın alır.
paylaş:

fourteen actors acting | the nytimes

The New York Times Magazine’in internet sitesinde dikkate değer bir konsept bulunuyor. “The Hollywood Issue – Fourteen Actors Acting” başlığı altında yayınlanmış olan bu ilginçlik yönetmenliğini Solve Sundsbo ve müziklerini Owen Pallett’in yaptığı ortalama birer dakikalık videolardan oluşuyor.
Siyah-beyaz bu video galeride isimlerini çokça duyduğumuz on dört aktörün performansını izlemek mümkün.
paylaş: