Yönetmen:
Darren Aronofsky
Senaryo:
Darren Aronofsky
Oyuncular:
Hugh Jackman, Rachel Weisz
Tür:
Dram | Romantik | Bilim-Kurgu
Yıl:
2006
Süre:
96 dak.
Ülke:
ABD
Dil:
İngilizce, Maya dili
Ödül:
Golden Globe adaylığı, 6 ödül, 15 adaylık
IMDb
puanı: 7.4/10*
Metascore:
51/100*
Rotten
Tomatoes: 51/100*
Geçmiş,
günümüz ve gelecekte sürüp giden bir hikâye, Darren Aronofsky’den festivallerde
yuhalanan sapsarı bir film.
Bu
üç zamanda aslıda görülen karakterler aynıdır ve hikâyelerde adamın âşık olduğu
kadın yakın zamanda ölecektir. Şimdiki zaman dediğimiz dilimde Isabel
beynindeki tümörle mücadele eden biridir. Kaleme aldığı The Fountain adındaki
kitapta ise geçmişte süren bir hikâye yer alır. İspanya’da geçen öyküde ise
tehdit altında olan bu kez kraliçedir. Tehdit unsuru ise engizitördür. Buradaki
bağlantı engizitörün İspanya’ya karşı açtığı savaşta eline geçirdiği yerleri
haritada kanla boyamasında görülür. Aynı günümüz diliminde Isabel’in bedeni
tümör tarafından yavaş yavaş ele geçirilirken anlattığı öyküde de engizitör
toprakları yavaş yavaş ele geçirir ve sonunda da kraliçeyi öldürmek ister.
Kraliçeye
yardım etmek ve engizitörü öldürmek isteyen konkistador ile de günümüzde
karısının hastalıktan kurtulması için bütün yeteneğini konuşturan ve tümörlü
maymunlar üzerine deneylerini sürdüren Tom arasında bağ kurulabilir.
Yine
film deva ederken görülür ki engizitörü öldürme şansı varken kraliçe tarafından
durdurulan konkistador ve yine araştırmanın son aşamasına gelen ve son gece
yanımda kal diyerek laboratuara gönderilmeyen Tom aslında kadın karakter tarafından
durdurulan/engellenen ve sonucunda da âşık olunan bireyin yitirilmesiyle
sonuçlanan hikâyede üzülen taraf olurken tümör yahut kötülük ise hayatta kalan
ve gülen taraf olacaktır.
Isabel
bitirmeye çalıştığı romanını bitiremez ve son bölüm olan 12. kısım bitirilmek
üzere kocasına geçer.
Geçmişte
görevin tamamlanması koşuluyla hediye olarak verilmiş, günümüzde ameliyat
esnasında kaybedilmiş ve gelecekte kaybedilme sonucunda yerine dövme yapılan
yüzük, filmin odak noktasında yer alır.
Yüzük
eğer ki ölümü kabullenmeyi simgeliyorsa dövme de bunun aksine yaşama tutunmayı
ifade eder. Ölüm tedavisi olan bir hastalıktır.
İsabel’in
şimdiki zaman diliminde kocasına anlattığı hikâyede ölen birinin mezarına
dikilen ağaçtan vardır ve bu ağaç sayesinde ölen kişi yeniden hayat bulur,
meyvesini yiyen kuşlar sayesinde uçar. Filmin sonunda şimdiki bölümde Isabel
öldükten sonra Tom mezara ağaç tohumu eker. Aslında bu filmin sonu değil
gelecek zaman diliminin başlangıcıdır. Ölümden çok uzun yıllar sonra ölümsüzlüğe
kavuşan Tom ağaçla çıktığı yolculukta şimdiki zamanda Isabel’in anlattığı bir
başka hikayede geçen ölü yıldıza doğru uzay boşluğunda süzülür. Anlatılan hikâyelerdeki
gibi Isabel ağaçla beraber yeniden hayattadır fakat Tom’un amacı varacakları
yolculukta Isabel’in küllerden yeniden doğurmak ve yeniden dünyaya getirmektir.
Fakat ölüme inat gelip parmağına çizdiği dövme yerine yüzüğü takmış yani ölümü
kabullenmiş olan Isabel gelecek zamanda da doruğa kısacık zaman kala ölür.
Isabel’ın
yazdığı kitapta geçen geçmiş zaman dilimiyle de olanlar bir nevi
desteklenmektedir.
Son
ölümle artık Tom kabullenmesi gerektiğinin farkına varır ve Isabel’in hikâyesi
de tamamlanmış olur. Ortaya çıkan yüzüğün parmağa geçirilmesiyle ölüm
kucaklanır.
Ölümün
bu kadar güzellendiği başka bir film var mıdır bilmiyorum. Filmi güzel yapan
başka bir detay da müziklerinde gizli. Görsel bir şölen seyrederken
kulaklarımızın pasını silen Mogwai gibi isimler filmi daha da doyurucu hale
getiriyor.
Kim
bilir belki filmin de dediği gibi yaşamın sırrı belki ölümdedir.
*(İzleyiciler
tarafından sevilip eleştirmenler tarafından neden sevilmediğini pek
anlayamadım. Üç siteye girin anlarsanız yorum olarak yazın.)
Leziz ve faydalı bir inceleme olmuş.
YanıtlaSil