dizi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
dizi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

game of thrones 4. sezon efektleri


Şayet dördüncü sezonu henüz bitirmediyseniz aşağıdaki videoyu izlemenizi çok da önermiyoruz çünkü bölümlerdeki “yok artık” dedirten ağzı açık bırakan sahnelerin nasıl yapıldığını içeriyor. Seyir zevkinizi kamçılamak istemeyiz.
Pazartesi günlerinin hiç olmadığı kadar sıkıcı olacağı tam sekiz aylık dönem başlamışken, yeni sezonu iple çekiyoruz.













paylaş:

televizyonun en iyi 'kötü' karakterleri

Kimimiz için bu sonuçlar hatalı olabilir ya da düşündüklerimiz ile listede yer alan isimler çelişebilir, göreceli kavramlar neticede fakat durup şöyle bir düşünüldüğünde çok da yanlış kararlar verilmediği görülebilir. En eğlenceli aktivitelerden biri olan dizi takibi ve o dizilerde yer alan kötü karakterler. Onlar olmaza biz kime küfür ederiz, biz kime kafa atmak isteriz. Hele bazıları var ki bir kaşık suda boğmak isteriz. ShortList televizyonun en kötülerini belirlemiş, işte liste:

MARLO STANFIELD (THE WIRE)
THE MASTER (DOCTOR WHO)
JOFFREY BARATHEON (GAME OF THRONES)
GUS FRING (BREAKING BAD)
J.R. EWING (DALLAS)
DEN WATTS (EASTENDERS)
SIDESHOW BOB (THE SIMPSONS)
BEN LINUS (LOST)
AL SWEARENGEN (DEADWOOD)
VIC MACKEY (THE SHIELD)
TONY SOPRANO (THE SOPRANOS)
RICHARD HILLMAN (CORONATION STREET)
FRANCIS URQUHART (HOUSE OF CARDS)
GROTBAGS (EMU’S WORLD)
MORIARTY (SHERLOCK)
LELAND PALMER (TWIN PEAKS)
ARTHUR MITCHELL (DEXTER)
ALICE MORGAN (LUTHER)
DON DRAPER (MAD MEN)
SKELETOR (HE-MAN AND THE MASTERS OF THE UNIVERSE)
NUCKY THOMPSON (BOARDWALK EMPIRE)
BENNY BARRETT (OUR FRIENDS IN THE NORTH)
ARI GOLD (ENTOURAGE)
PHILIP BLAKE (THE WALKING DEAD)
MR BRONSON (GRANGE HILL)
paylaş:

american horror story: coven için kısa bir tanıtım filmi yayınlandı


Günümüzün en iyi korku dizilerinden biri olan American Horror Story’nin üçüncü sezonu olan Coven için kısa bir tanıtım filmi yayınlandı. Bu sezonda cadılar üzerine yoğunlaşılacak olan dizinin ilk bölümü 9 Ekimde seyircisiyle buluşacak.










paylaş:

the walking dead yeni sezona hızlı başladı


Daha çok zombi, daha hızlı bir geçiş ve daha çok aksiyon arayanlara karşın “kapana kısılma” gerilimini yoğunca verdiğine inandığımız The Walking Dead, üçüncü sezon prömiyerini fazlasıyla başarılı bir şekilde gerçekleştirdi. Üstelik bilgilere göre 10.9 milyon izleyiciyle sezona giriş yapan popüler zombi dizisi, uzun aradan sonra bekleyenlerine görsel şölen de tattırmış oldu. Bolca zombi, bolca gerilim yüklü ilk bölümle ekranlara gelen dizi, yeni sezonda merak uyandıracağa benziyor.

Üçüncü sezonun ilk bölümünde izleyicilerin tam da istediği kadar zombi vardı ve dizideki karakterlerimiz uzun kışı zorluklarla atlamış bir şekilde güvenli bir yer arayışı içindelerdi. Dizide tabii ki en önemli etkilerin, seyircisine gerçekliği gösterebilmek için en vurgulayıcı detayın zombi yaratmakta kullanılan makyajdan geçtiğini söylemek yersiz. Gerçekte zombiler nasıl olmalı bu tabii ki tartışılır ancak başarılı ve etkili makyajın kullanılmış olması The Walking Dead’in uzun ve yorucu bir uğraş sonunda ortaya çıkmasını sağlıyor.
Zombilerin yakın çekim sahnelerinde izleyiciyi dehşete düşüren bir görüntünün olması dizinin başarısını arttırırken tam da onların istediği şekilde bir tabağın önlerine servis edilmesini sağlıyor.

İkinci sezonda her ne kadar geri planda tutulan asıl tartışılanın bebeğin babasının olduğu konu bu sezonda daha da dramatikleştirilmiş şekilde çıkıyor karşımıza. Ev hanımı kişiliğinden çıkmasını canı gönülden istediğimiz hatta mümkünse en yakın zamanda zombiye dönüşüp öldürülmesini istediğimiz Lori, hamileliğin bünyeye kattıkları ve virüsü öğrenmenin verdiği gerginlikle bebeğin ölü doğma, zombiye dönüşme ve vücudunu parçalayarak dışarıya çıkmasını kafaya takıp delirme noktasına geliyor. Bu fikirler de aslında izleyicinin kafasında soru işaretlerinin doğmasına, olsa nasıl olur’un cevabını aramaya sevk ediyor.

Dizi tarihindeki belki de en nefret edilesi, en sinir bozucu çocuk karakter olan Carl, bu sezonda biraz daha büyümüş, geçen sezondaki silah taşıma kavgası, gereksiz yaygaraya inat eline verilen silahla ortalığın tozunu attırıyor. Tabii bunun nasıl şekilde olduğunu henüz kavrayamasak da demokrasinin biteceğinin temellerini atan ikinci sezon final bölümünden sonra yaşananların geri döngülerle bağlanabileceğini düşünmemizle bu durumun da gün ışığına çıkacağını en azından buna neden olan durumun biraz olsun anlaşılmasını sağlayacağını düşünüyoruz. En azından bu sezon "Carl nerede?" sorusunu duymayacağız gibi.
Bunun yanında Carl’ın ergenlik muhabbetinin diziye çok da yansıtılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Beth ile samimiyetinin ne şekilde gerçekleşeceğini henüz kestiremesek de Beth’in Carl’a olan davranışlarının mümkün olduğunca abla-kardeş ilişkisine dönmesini diliyoruz. Yoksa dizi hiç de tasvip etmediğimiz yöne doğru büyük bir hızla sürüklenecek ve bu hiç de iyi olmayacak.

Michonne’un diziye girmesi yeni bir soluk getirmesine sebep oldu diyebiliriz, en azından dizideki mantıklı insan sayısı arttı. İlk iki sezonda sesin zombileri başlarına çektiğini keşfedip bun yanında daha sessiz bir silah kullanmayı çok da akıl edemeyen grubumuz -ki Daryl’ı bu gruptan ayrı tutuyoruz, o başlı başına farklı bir kişilik ve Carol ile samimiyeti kış mevsiminde ne şekilde ilerledi merak konusu- en azından Michonne ile birlikte bir adım ileriye atlayabilir. Kadın zombileri güç ihtiyacı olarak kullanıyor ya takdiri kazandı.

Farklı zombilerin diziye girmesi de gerilim dozunu arttırdı. Örneğin kasklı, çelik yelekli güvenlikçilerin zombiye dönüşmüş olması işi daha da zorlaştırıp yeni öldürme biçimlerinin gerekliliğini ortaya koydu. Neticede yüzü aşkın zombinin tüfekle kafalarından vurularak öldürülmesi bir yere kadar, bundan sonrası sıkıcı gelmeye başlamıştı. Makyajın yine kullanılmış olması, yüzülen yüzler vs. bolca vahşet, gore anlayışının doğuşu, hepsi dizinin daha da merak edilesi, izlerken daha çok heyecan duyulmasını sağlamış oldu.

Son olarak da diziye katılmış olan yeni bir grup. Bu da yeni yüzler görmemizi sağlayacak. Kadınlara yeni erkek eşler mi gelir, aralarında nasıl bir ilişki bir etkileşim doğar ve iki grup arasında nasıl bir çıkar ilişkisi gözetilir bunu ilerleyen bölümlerde daha rahat göreceğiz lakin aynı kişileri görmekten sıkılmıştık, bu durum gerçek anlamda iyi oldu.
paylaş:

2012 sonbaharında başlaması merakla beklenen diziler


Complex.com en çok beklenen dizileri sıralamış, merakla beklenen dizilerin başlama tarihleri şu şekilde:


25. Dexter (Showtime)
Oyuncular: Michael C. Hall, Jennifer Carpenter, James Remar, Desmond Harrington, David Zayas, Lauren Velez, C.S. Lee, Ray Stevenson, Yvonne Strahovski, Jason Gedrick, Calista Flockhart
Başlama tarihi: Eylül 30

24. Scandal (ABC)
Oyuncular: Kerry Washington, Tony Goldwyn, Columbus Short, Darby Stanchfield, Katie Lowes, Guillermo Diaz, Joshua Malina, Jeff Perry
Başlama tarihi: Eylül 27

23. Animal Practice (NBC)
Oyuncular: Justin Kirk, Joanna Garcia-Swisher, Bobby Lee, Tyler Labine, Kym Whitley, Betsy Sodaro
Başlama tarihi: Eylül 26

22. Vegas (CBS)
Oyuncular: Dennis Quaid, Michael Chiklis, Carrie-Anne Moss, Jason O’Mara, Taylor Handley
Başlama tarihi: Eylül 25

21. The Mob Doctor (Fox)
Oyuncular: Jordana Spiro, William Forsythe, Jaime Lee Kirchner, James Carpinello, Jesse Lee Soffer, Zach Gilford
Başlama tarihi: Eylül 17

20. Arrow (CW)
Oyuncular: Stephen Amell, Katie Cassidy, Colin Donnell, David Ramsey, Willa Holland, Jamey Sheridan, Susanna Thompson, Paul Blackthorne
Başlama tarihi: Ekim 10

19. Revenge (ABC)
Oyuncular: Emily VanCamp, Madeleine Stowe, Gabriel Mann, Nick Weschler, Henry Czerny, Josh Bowman, Connor Paolo, Margarita Levieva
Başlama tarihi: Eylül 30

18. Treme (HBO)
Oyuncular: Wendell Pierce, Khandi Alexander, Steve Zahn, Melissa Leo, Kim Dickens, Rob Brown, David Morse, Michiel Huisman, Lucia Micarelli, Clarke Peters
Başlama tarihi: Eylül 23

17. Modern Family (ABC)
Oyuncular: Ty Burrell, Julia Bowen, Sofia Vergara, Ed O’Neill, Jesse Tyler Ferguson, Eric Stonestreet, Sarah Hyland, Ariel Winter, Rico Rodriguez, Nolan Gould, Aubrey Anderson-Emmons
Başlama tarihi: Eylül 26

16. Nashville (ABC)
Oyuncular: Hayden Panettiere, Connie Britton, Powers Boothe, Charles Esten, Eric Close, Clare Bowen, Jonathan Jackson
Başlama tarihi: Ekim 10

15. Community (NBC)
Oyuncular: Joel McHale, Alison Brie, Gillian Jacobs, Donald Glover, Danny Pudi, Chevy Chase, Yvette Nicole Brown, Ken Jeong, Jim Rash
Başlama tarihi: Ekim 19

14. 30 Rock (NBC)
Oyuncular: Tina Fey, Alec Baldwin, Tracy Morgan, Jane Krakowski, Jack McBrayer, Scott Adsit, Judah Friedlander, Katrina Bowden, Keith Powell, Lonny Ross, John Lutz, Kevin Brown, Grizz Chapman, Maulik Pancholy
Başlama tarihi: Ekim 4

13. The Mindy Project (Fox)
Oyuncular: Mindy Kaling, Chris Messina, Ed Weeks, Anna Camp, Zoe Jarman, Stephen Tobolowsky, Amanda Setton
Başlama tarihi: Eylül 25

12. Elementary (CBS)
Oyuncular: Jonny Lee Miller, Lucy Liu, Aidan Quinn
Başlama tarihi: Eylül 25

11. Parks and Recreation (NBC)
Oyuncular: Amy Poehler, Nick Offerman, Adam Scott, Aubrey Plaza, Chris Pratt, Rashida Jones, Aziz Ansari, Rob Lowe
Başlama tarihi: Eylül 20

10. 666 Park Avenue (ABC)
Oyuncular: Terry O’Quinn, Vanessa Williams, Rachael Taylor, Dave Annable, Robert Buckley, Mercedes Masohn, Erik Palladino, Helena Mattsson, Samantha Jade Logan
Başlama tarihi: Eylül 30

9. Fringe (Fox)
Oyuncular: Anna Torv, Joshua Jackson, John Noble, Lance Reddick, Jasika Nicole, Blair Brown, Michael Cerveris, Leonard Nimoy, Ryan McDonald, Orla Brady
Başlama tarihi: Eylül 28

8. Revolution (NBC)
Oyuncular: Billy Burke, Giancarlo Esposito, Tracy Spiridakos, Anna Lise Phillips, Zak Orth, J.D. Pardo, Maria Howell, David Lyons, Tim Guinee, Elizabeth Mitchell, Daniella Alonso
Başlama tarihi: Eylül 17

7. New Girl (Fox)
Oyuncular: Zooey Deschanel, Jake Johnson, Max Greenfield, Lamorne Morris, Hannah Simone
Başlama tarihi: Eylül 25

6. Last Resort (ABC)
Oyuncular: Andre Braugher, Scott Speedman, Robert Patrick, Autumn Reeser, Daisy Betts, Dichen Lachman, Bruce Davison, Jessy Schram, Max Adler
Başlama tarihi: Eylül 27

5. Sons of Anarchy (FX)
Oyuncular: Charlie Hunnam, Katey Sagal, Ron Perlman, Kim Coates, Tommy Flanagan, Maggie Siff, Ryan Hurst, Theo Rossi, Mark Boone Junior, Dayton Callie, Rockmond Dunbar, Danny Trejo, Jimmy Smits, Harold Perrineau
Başlama tarihi: Eylül 11

4. The Walking Dead (AMC)
Oyuncular: Andrew Lincoln, Norman Reedus, Sarah Wayne Collies, Chandler Riggs, Steven Yeun, Laurie Holden, Lauren Cohan, Scott Wilson, David Morrissey, Danai Gurira, Michael Rooker, Dallas Roberts, IronE Singleton, Melissa McBride
Başlama tarihi: Ekim 14

3. Boardwalk Empire (HBO)
Oyuncular: Steve Buscemi, Kelly Macdonald, Michael Shannon, Shea Whigham, Michael Stuhlbarg, Stephen Graham, Jack Huston, Vincent Piazza, Gretchen Mol, Michael Kenneth Williams, Bobby Cannavale, Anatol Yusef, Charlie Cox, Stephen Root
Başlama tarihi: Eylül 16

2. Homeland (Showtime)
Oyuncular: Claire Danes, Damian Lewis, Morena Baccarin, Mandy Patinkin, David Harewood, Morgan Saylor, Jackson Pace, Navid Negahban, David Marciano, Jamey Sheridan
Başlama tarihi: Eylül 30

1. American Horror Story: Asylum (FX)
Oyuncular: Jessica Lange, James Cromwell, Zachary Quinto, Lily Rabe, Chloe Sevigny, Joseph Fiennes, Sarah Paulson, Evan Peters, Adam Levine, Jenna Dewan, Franka Potente, Clea DuVall, Lizzie Brochere, Chris Zylka
Başlama tarihi: Ekim 17
paylaş:

american horror story: asylum üzerine


American Horror Story’nin ilk sezonu hakkında karakterlerden ve konudan uzun uzun bahsetmiştik, 17 Ekim’de ikinci sezonu Asylum ile ekranlara geri dönecek olan dizi bu kez farklı bir senaryo barındırıyor. Tımarhanede geçecek olan dizinin ilk sezondan oyuncuların yanında farklı oyuncular da barındıracak. Tabii yine bir jartiyerli var.
Dizinin o öldürücü oyuncu listesinde Jessica Lange, Joseph Fiennes, James Cromwell, Adam Levine, Zachary Quinto, Chloe Sevigny, Evan Peters, Britne Oldford, Sarah Paulson, Lily Rabe, Chris Zylka ve Lizzie Brochere yer alıyor.
Dizi posterleri(üzerine tıklayın) ve iki fragman aşağıda:




paylaş:

american horror story


American Horror Story, daha önce Nip/Tuck ve Glee adlı aykırı ve bir o kadar da iyi işlerde birlikte çalışmış Brad Falchuk ve Ryan Murphy’nin üçüncü çalışması. Son yıllardaki korku-gerilim açlığını televizyona uyarlamayı başaran bu dizi ilk sezonu itibari ile 12 bölümden oluşuyor.
Her ne kadar konusu, hayaletli ev hikâyesine benzese de aslında Amerika tarihinde popüler olmuş korku hikâyelerinden beslenen, bunun yanında kültleşmiş Amerikan yapımı filmlere selam çakan bir senaryoya sahip. Genel itibari ile hayatları yapılan yanlış yüzünden bitme noktasına gelen bir çift ve kızlarının kendilerine beyaz bir sayfa açmak için taşındıkları evde başlarına gelen garip olaylardan bahseden dizi, aynı zamanda geçmişte kalmış ev halkının kendi hikâyelerine de odaklanıyor. Bunu yaparken de Halloween, Rosemary’s Baby, The Shining, Don’t Look Now, Poltergeist gibi filmlerden ve Amerika tarihinde önemli bir yere sahip Columbine Lisesi katliamı, Black Dahlia cinayeti gibi vakalardan besleniyor. Tabii bu işi bir taklit niteliğinde yapmaktan çok sanki onları örnek alıp, kendi çizgisinden yürüyerek orijinalliğini ortaya koyuyor.
Tüm bunların yanında, kullanılan müziklerle kasvetli havanın bozulmasına izin vermeden gerlimin dozunu iyice arttırıyor. What Lies Beneath, Vertigo, Psycho, Twisted Nerve, Dracula, Kill Bill gibi filmlerin müziklerini kullanarak diziyi izlerken “ben bu müziği biliyorum” benzeri düşüncelere dalmamızı sağlıyor. Yine 12 bölümdeki bazı sahnelerde A Nightmare on Elm Street, Omen, Texas Chain Saw Massacre, The Thing, Pulp Fiction, The Others, Orphan, Beetlejuice, Taxi Driver, Kill Bill, The Changeling, Dreamcatcher, Poltergeist II gibi filmlerden bazı sahneleri ya da replikleri bünyesinde barındırıyor. Ayrıca dizide görünen/okunan kitaplar da ilgi çekici. Örneğin Alber Camus’nun Yabancı’sı, Nana adlı manga, Amerika’nın kuşları vs.
Karakterler üzerinden konuyu anlatacak olursak;

Ben Harmon (Dylan McDermott)
Ailenin babası, psikiyatr, yakışıklı, biraz da çapkın. Eğitmenlik yaptığı dönemde öğrencisi Hayden McClaine ile evinde yaptığı kaçamak ile hayatı mahvoluyor. Karısı Vivien tarafından kendi yatağında basılan Ben için hayat neredeyse sona yaklaşıyor. Durumu kotarabilmek için elinden geleni yapsa da Vivien evden ayrılma kararı veriyor ve tam gidecekken bulduğu ev ile yeni bir hayata başlayabileceklerini karısına izah etmeye çalışıyor. Yeni bir ev, yeni bir yuva ile yeni bir sayfa açmayı planlayan aile taşındıktan sonra kendisi hastalarını evin çalışma odasında konuk ediyor. Karısı ile aralarındaki buzlar her ne kadar yeni bir hayata başlamış gibi gözükselerde uzun süre erimiyor. Bunun yanında evin ateşli hizmetçisi Moira, karısı işe aldığında bile şaşırmıştı, gece düşlerine tanıklık etmek için hemen yanında bekliyor.

Vivien Harmon (Connie Britton)
Bir kız çocuğu annesi, Ben’in karısı. Davranışlarıyla azize unvanı yakıştırılan kadın. Kocasının kaçamağından sonra hayatı tümden değişecek gibi görünse de asıl korku anı olaydan bir ay sonra yaptığı düşükle meydana geliyor. Her ne kadar günden güne kocasını affetmek için uğraşsa da bunu başaramıyor. Bunun için çabaladığından bile şüphe duyuyor. Taşındıkları yeni evde yeni hayata başlasalar da kocasına olan sevgisinde herhangi bir değişme gözlenmiyor. Tabii bir süre sonra kocasıyla olan yakınlığı eski boyutuna ulaşmaya başlıyor.  Bunların yanında titiz bir kadın, organik ürünlerle beslenmesini seviyor, mikrodalga fırın kullanmayı bile sonuna kadar reddetmiş.
Eve geldikten belirli bir süre sonra hamile kalması da genel konunun oluşmasını sağlıyor, hele hele ikizlerinin olduğunu öğrenmesi dahası bu ikizlerin babalarının farklı kişiler olduğunun ortaya çıkması işleri bir hayli çıkmaza sokuyor.

Violet Harmon (Taissa Farmiga)
Sorunlu ailenin zeki, çalışkan, okuyan, dinleyen kızı. Ailesinin aldığı kararları sonuna kadar eleştirmesini biliyor, onları sevse de lafını esirgemekten çekinmiyor. Taşındığı yeni yerde yeni okulunda sorunlar yaşasa da çok da uyumsuz bir çocuk değil. Ona en yakın kişi Tate, dizinin bir süre sonra önemli karakterlerinden biri oluveriyor. Hayat hikayesi ve evde geçen sürede başına gelenler ise gerçekten çarpıcı. Sonlara doğru yaşananlar ise ağzı açık bırakacak nitelikte. Bunun yanında sürekli kavga eden yabancı ailelerin ebeveynini takmayan küçük kızı diyebiliriz kendisi için. Tabii duygusal yönü biraz daha fazla olanlardan. Bu kız Camus okuyor, Morrissey dinliyor.

Constance Langdon (Jessica Lange)
Dizinin en önemli karakteri diyebiliriz onun için. Hem oyunculuk açısından hem de karakterinin önemi yönünden. Harmon ailesinin komşusu, toplamda dört çocuk sahibi, yılların eskitemediği bir kadın. Beyazperdede boy gösteririm sevdasıyla yuvasından ayrılan bir kuş. Ardından hayatın hiç de o kadar kolay geçemeyeceğini anlamış kendisi. Zekilikte üstüne tanımıyoruz. Olaylara bakış açısı ve davranışları hem rahatsız edici hem de olması gerektiği gibi. Harmon ailesinin satın aldığı evin eski sahibi. O evde yaşarken kocasının evin hizmetçisi Moira ile olan münasebetinden dolayı hem kocasını hem de Moira’yı öldürüyor. Moira’yı evin bahçesine gömerken kocasının cesedini dahi o kadının yanına gömmek istemiyor ve kıyma makinesinde çektiği kocasını köpeklere yediriyor. Evden taşındıktan sonra evin yeni sahibi Larry ile ilişki yaşıyor, uzun yıllar sonra ise Travis ile yatağa giriyor. Özünde iyi bir anne olmasına rağmen çocuklarının özürlerini görmezden gelmiyor, onlara bunu söylerken bazen çocuklarının incinebileceğini düşünmüyor, ardından her ne kadar pişmanlık duysa da artık biraz geç kalmış oluyor.

Larry Harvey (Denis O’Hare)
Constance’a olan aşkından dolayı iki çocuğu ve karısından vazgeçen bir adam. Üstelik ailesini evden çıkmaları için zorluyor. Garip bir şekilde Harmon ailesi eve taşındıktan bir süre sonra Ben’i takip ederken diziye dahil oluyor. İlkten asıl amacı anlaşılamasa da dizi boyunca yüzünün yanma hikayesi şekil değiştirerek son halini alıyor. Dizideki gizemli karakterlerden yalnızca biri. Hayat hikayesi de en az dizideki diğer karakterlerinki kadar ilgi çekici. İlk başlarda kendisini karısı ve iki çocuğunu yakan adam olarak tanıtsa da bir süre sonra bu evden çıkmalarını istediğinde karısının kendisini ve iki çocuğunu ateşe verdikten sonra onları kurtarırken olduğu yönüne kayıyor, bununla da kalmayıp çok sonraları aslında ortada bir kurtarma olayı değil de kasti olarak planlanmış bir saldırı olduğu anlaşılıyor. Her bir hikayede farklı boyutlara taşınan olay süregeldikçe daha da içinden çıkılmaz bir hal alıyor, tabii bu merakın giderek artmasıyla meydana geliyor. Bunun yanında evin neredeyse tüm pis işlerini kendisi üstleniyor. Constance’a hala aşık, ailesine ise borçlu.

Moira O’Hara (Frances Conroy-Alexandra Breckenridge)
Dizinin çift karakterlisi. Constance bahsi geçen evin sahibi olduğu dönemde hizmetçi olarak işe başlamış ve paraya ihtiyacı olan çekici, güzel ve seksi bir kadın. Hizmetçi kıyafetlerinin içinde her erkeği baştan çıkarabilecek potansiyele sahip. Bunun yanında kendisinin hata olarak gördüğü ilk ilişkiden sonra Constance’ın kocasının bu ilişkinin devamını getirmesini istemesi üzerine uğradığı saldırıda Constance tarafından gözünden vurularak öldürülüp evin bahçesine gömülüyor. Pek argo olacak belki ama bok yoluna giden bir karakter diyebiliriz kendisi için. Tabii bunların yanında kendi halinin ve davranışlarının da hiç de hanım hanımcık olmadığını kabul ediyor. Evin garip özelliğinden dolayı mülkte ölen kişilerin ruhları sonsuza dek evde kalıyor ve cadılar bayramı haricinde evden çıkamıyor. Kendisi de bu karakterlerden yalnızca biri. Çift karakter mevzusu da, hem öldürüldüğü dönemdeki gibi seksi ve genç halinin olması hem de yaşasaydı sahip olacağı yaş ile orantılı halinin olması. Kendisi yaşayan erkeklere genç ve seksi görünürken diğer kişilere yaşlı haliyle görünüyor. Bu da işleri karıştıran bir diğer ayrıntı. Bunun yanında hayatta olan tek yakını olan annesi, o da cadılar bayramında Moira tarafından öldürülüyor.

Tate Langdon (Evan Peters)
Cnastance’ın fiziki olarak mükemmele yakın olarak tanımladığı tek evladı. Tabii annesi için beslediği sevgiden söz etmek biraz imkansız. Evin psikopat çocuğu diyebiliriz kendisi için. Harmon ailesi eve taşındığında Ben’in terapilerine katılıyor, Violet ile sevgili oluyor. Kendisi depresif, umursamaz. Bunun yanında dizinin ilerleyen bölümlerinde geçmişi ile ilgili önemli ayrıntılar da ortaya çıkıyor. Öldürmeyi sevdiğini anlıyoruz, şeytanın kovulmuş bir melek olduğunu, insanın gözüne güzel görünebileceğini fark ediyoruz, içindeki düşmanlığı ve nefreti gözümüze olağan bir aşkmış gibi sokmasına da izin veriyoruz. Kill Bill’den müzikle başladığı katliama Taxi Driver’a selam çakarak sonlanan hayatına tanıklık ediyoruz. Aynı zamanda dizinin en önemli karakterlerinden biri. Liseli gençler için ise Tate ve Violet’in aşkı adeta Romeo ve Juliet.

Hayden McClaine (Kate Mara)
Harmon ailesini mahveden hatun kişisi. Her ne kadar olaydan sonra Ben’in peşini bıraksa da hamile olduğunu öğrenmesiyle işler bir hayli karışıyor. Hele hele eve gelip Larry tarafından evin bahçesinde öldürülüp yine evin bahçesine gömülmesiyle kurtuluşu olmayan yeni karakterimiz doğmuş oluyor. Öncesinde bebeği aldırma kararını olumlu karşılayıp bu kararından vazgeçmesiyle yanında Ben’ göremeyince sinirine hakim olamayıp eve gelmesi hayatını tümden değiştiriyor. Öldükten sonra Vivien’in hamile olduğunu öğrenmesi ise işleri çığırından çıkarıyor. Vivien’e beslediği nefret, Ben’e olan aşkı birbirine karışıyor ve meydana gelecek olaylar aklın ucundan bile geçmiyor. Bunun yanında can da almaya başlıyor. Constance’ın sevgilisi Travis ile ilk önce yatıyor sonra onu bıçaklıyor. Evin kötülerin olup çıkıyor.

Nora Montgomery (Lily Rabe)
Evin ilk sahibesi, asilzade. Kocasının başarısızlığı ve geçmişindeki aile eğitimi ile biraz sorunlu hale gelmiş. Paranın gitgide azalması ve kocasının itibarının yitip gitmesiyle, evlerinin bodrumunda yasak bir şekilde kürtaj işine başlıyorlar. Tabii bu işe girişen bir kızın sevgilisi tarafından olayın öğrenilmesiyle dişe diş göze göz olayı meydana geliyor ve çocuğu kaçırılıp parçalanmış ve kavanozlanmış bir halde ellerine ulaşınca kadın fıttırıyor. Kocasının bağımlı bir psikopat olması ve hayatındaki önemli değişiklikler yüzünden delirmesi ve frankenstein’cılık oynamasıyla oğullarını bir nevi canavara dönüştürmesinden sonra kocasın beynini dağıtıyor, aynı silahı ağzına dayayıp edebi hayatına başlıyor. Tabii ölü olduğunun farkında bile değil kendisi, her geçen gün daha çok ağlayıp sızlıyor. Bebeği için sürekli gözyaşı döküyor. Tate’in yardımıyla eve taşınanların bebeği olursa ona getirileceği ise dizinin bir nevi çıkış noktası.

Charles Montgomery (Matt Ross)
Başarısı her geçen gün tükenmeye yüz tutmuş bir bilim insanı. Karısının dırdırı yetmezmiş gibi kariyerindeki bu dalgalanmalar bağımlılığını gitgide körükleyip son halini alıyor. Yarasaların kanatlarını kesip domuzlara dikmesi gibi garip uğraşlara yönelmesinin yanında, eve gelen genç kızların rahimlerinden çıkardığı küçük bebekleri kavanozlara koyması yine akıl almaz davranışlarından birkaçı. Bunun yanında bebeğinin kaçırılıp ölü olarak getirilmesiyle de deliliğin ne demek olduğunu bize ispatlıyor.

Chad-Patrick (Zachary Quinto-Teddy Sears)
Zamanında evin sahibi olmuş eşcinsel çift. Bebek sahibi bile olmak isteseler de aslında aralarındaki bağ çok da kuvvetli değil. Evde yaşarken evin ilk sahibi için Tate’in getireceği bebek bu çifte ait olacakken kavga edip çocuk kararından vazgeçince eve başkaları taşınsın diye Tate tarafından öldürülüp, eşcinsel kavgası süsü veriliyor kendilerine. Tabii kendileri diziye cadılar bayramı öncesi ev stili konusunda yardım edecek kişiler olarak katılıyorlar. Bunun öncesinde ise sadece isimleri geçiyor. Aralarındaki aşk aslında çoktan ölmüş. En azından Patrick için. Eğer o gün Tate tarafından öldürülmeseler, Chad’ten ayrılıp başka bir ilişkiye başlayacağı ve sayesinde sonsuza kadar onunla birlikte yaşamaya mahkûm edildiği bile söyleniyor. Evde doğacak olan ikiz bebekler haberi ise aşklarının biraz alevlenmesine gerçeklerin meydana çıkması ise bu aşkın sonsuza kadar sönmesine yol açıyor. Harmon ailesi için bir nevi tehdit olarak görülebilir, tabii bir yere kadar.

Troy-Bryan (Bodhi-Kai Schulz)
Daha dizinin en başında “orada öleceksiniz” uyarısına aldırmadan boş eve girip camları kıran, televizyonu patlatan ve sonunda öldürülen ikiz çocuklar. Kendileri için sorunlu veletler demekten çekinmiyorum. Ara ara korku öğeleri için Elm Sokağı’ndan fırlamışçasına görüntülerini görmek mümkün.

Adelaide (Jamie Brewer)
Constance’ın Down sendromlu kızı, eve karşı büyük bir ilgi duyuyor ve her ne kadar her yer kilitli olsa bile eve girmeyi başarıyor. Hareketleri ve olur olmaz zamanlarda ekranda türemesiyle gerilimi dozunu arttırıyor. Bunun yanında her cadılar bayramında Snoopy olmaktan sıkılmış, güzel kız olmak için uğraşan biri kendisi. Annesinin Travis ile olan görüşmelerinde sorun çıkardığında cezalandırıldığı yer ise küçücük bir oda, ceza oyuncağı ise kendisi. Küçük odanın içinde her yere asılmış aynalarda kendisini görerek annesi tarafından cezalandırılan çocuğu bir düşünedurun. Yemeklerin içine tükürmekten hoşlanıyor kendisi. Güzel bir kız olduğu cadılar bayramı gecesi vur-kaç vakası sonucu yolun ortasında ölüyor. Evde ölmediği için ise minnettar.

Travis (Michael Graziadei)
Yakışıklı bir oğlan, manken olmak istiyor, tabii nafile, Constance’ın da seks oyuncağı bir nevi. Aslında ona aşık fakat, üzerinde kurduğu baskı zaman zaman bunalmasına neden oluyor. Hayalini kurduğu gazetelerin baş sayfalarına çıkma olayı, Hayden ile seviştikten sonra öldürülmesiyle gerçekleşiyor.

Beau (Sam Kinsey)
Constance’ın özürlü oğlu. Kendisi evin tavan arasında zincirlenmiş bir şekilde yaşama mahkum edilmiş, bir süre sonrasında her ne kadar doğal yollarla öldüğü söylense de Constance’ın isteği ile Larry tarafından yastıkla boğularak öldürülmüştür.

Thaddeus (Ben Woolf)
Dizinin en korkunç karakteri ve sadece iki defa yüzünü görebiliyoruz, bu da bize yetiyor. Kendisi Dr. Montgomery tarafından meydana getirilmiş bir canavar. Aslında ev ahalisine kazandırılma sebebi, parçalanmış bebeğinin hayata döndürülmesi fakat işler o kadar kolay ve iyi gitmiyor.

Bu karakterlerin yanında evde yaşayıp öldürülmüş hemşireler, bu hemşirelerin anısını yeniden canlandırmak için Harmon ailesi evdeyken evi basan ve anne ile çocuğu öldürmeye çalışırken öldürülen birkaç karakter, yine zamanında evde oturmuş dişçinin kurbanı gibi karakterler de mevcut.
2012 Emmy ödüllerinde 17 dalda aday gösterilen bu harika dizi için aslında söylenecek çok şey var ama konu hakkında çok da detaylara girmemek gerek, bunun haricinde meydana gelen olaylar ile başlı başına muhteşem bir yapım ortaya çıkmış oluyor.
İkinci sezonunda tamamıyla farklı bir konu ile ekranlara gelecek olan dizi umuyoruz ilk sezonu kadar merak uyandırıcı olur.
Dizinin referans aldığı filmler ve kullanılan müzikler ile ilgili detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiz. Ayrıca IMDb sayfası da şurada. Dizinin rahatsız edici müziğini ise buradan dinleyebilirsiniz.
paylaş:

black mirror



2011 yılında yayınlanan Black Mirror, üç bölümden oluşan bir mini dizi. Bölümler ise birbirinden bağımsız, farklı hikayeleri anlatıyor ve tamamıyla farklı oyuncular tarafından oynanıyor. Ana tema ise aslında teknolojinin getirdikleri üzerine ya da getirecekleri üzerine. Sonuçta teknoloji geliştikçe özellikle paylaşım ortamları sürekli artar halde ve insanların bir bilgiye ulaşmak için bir tuşa basmaları yeterli.
Black Mirror ismi ise gün içerisinde kullandığımız ekrana sahip elektronik cihazlara gönderme, enerjisi bitince ekranın karamasından yola çıkılmış.
Bölümleri ayrı ayrı inceleyecek olursak,

1. Bölüm: The National Anthem
Mini serinin ilk bölümü heyecan ve gerilim dozu oldukça yüksek, konu bakımından da yeterince ilgi çekici ve aykırı.
İngiltere başkanı telefonun çalmasıyla uyanıyor ve önemli bir haberin gelmesiyle acil toplantıya çağırılıyor. Durum ise düşünüldüğünden de vahim bir hal içerisinde. Prenses kaçırılmış ve videosu yetkililere gönderilmiş. Videoda prensesin görüntüsünü izliyoruz ve durumun daha da kötü bir hal alacağını fark ediyoruz. Video çoktan paylaşım sitelerine verilmiş durumda ve Youtube’ta izlenme rekorları kırıyor, Twitter’da dakikada binlerce tweet atılıyor. Olaydaki ilginç durum ise prensesin kaçırılmasından çok prensesin serbest kalması için yapılması istenen. Prensesin sağ salim kurtulabilmesi için başbakanın canlı yayında, bir domuz ile seks yapması isteniyor.
Bundan sonrasında ise olaylar gelişiyor ve koşuşturmaca başlıyor.

2. Bölüm: 15 Million Merits
Serinin ikinci bölümü ilk bölüme göre daha durağan ve kurgu bakımından daha zayıf geçse de anlattığı konu bakımından oldukça sağlam bir bölüm. İnsanların kapalı bir ortamda avatarlar ile yaşadığı, pedal çevirerek puanlar toplayıp bu puanlar ile yemek satın aldıkları, temel ihtiyaçlarını karşıladıkları, avatarlarını süsledikleri, arkadaşlarına hediyeler gönderdikleri ve çeşitli programlar seyredebildikleri bir distopyada geçiyor. Pedal çevirenlerin bir alt grubu ise obezlik gibi çeşitli sorunları olan insanlar, bu gibi kişiler ise ortamın düzeninden ve temizliğinden sorumlu kişiler. Pedalcıların üstünde olan grup ise çeşitli yarışmalar düzenleyerek pedalcıları pedal çevirmekten kurtulup kendi programlarında gösteri sunmaya teşvik edenler. Burada çalışanlar ise pedalcıların kazandıkları puanlarla izledikleri programlarda hünerlerini sergileyip bir nevi televizyon oyunculuğu yapmaktalar. Bu programlarda şarkı söylenebildiği gibi porno sektörüne de hizmet gösterilebiliyor.
Kahramanımız ise pedalcılık yaparak puan kazanan ve kazandığı puanları aşık olduğu kızın yarışmaya katılmasına harcayan biri. Şarkı söylemek için katıldığı yarışama başka özellikleri keşfedilen bayan kahramanımız ise onu bekleyen sondan bir haber pedal çevirmekten bıkmış vaziyette ona ilgi gösteren kişiyi sevmeye başlıyor.

3. Bölüm: The Entire History of You
Mini dizinin son bölümü hafızaya yönelik. Değişik bir teknoloji, kulak arkasına yerleştirilen küçük bir çiple gözle görülen her şeyin hafızaya alınmasını, geri sarıp neler görüldüğünün izlenmesini, hafızanın küçük bir aparatla televizyon ekranına aktarılmasını ve konu komşuyla izlenmesini sağlıyor.
Karakterimiz Liam, iş bulma konusunda sorun yaşayan bir avukat, evli ve yine bir başarısızlıkla sonuçlanan iş başvurusundan sonra karısının arkadaşlarının da olduğu bir yemeye katılıyor. Ortamda çok eğlenmese de sıkıntısını pek belli etmiyor. Ortamdaki Jonas adındaki adama da baştan beri sempati duymuyor. Jonas ise Liam’ın karısının eski sevgilisi. Karısının dediğine göre birkaç haftalık bir ilişkileri olmuş ve ayrılmışlar.
Yemekten sonra bu durumu yeniden tartışmaya açan Liam yemek esnasında karısının Jonas’a gösterdiği ilgiyi geri sarıp sarıp izliyor ve olaylar gelişiyor.
Bilim kurgu adına bu üç bölümlük dizi gerçekten başarılı ve her bir bölümde kısa film izlenmiş havası veriyor.



paylaş:

hung


Yapımcılar: Colette Burson, Dmitry Lipkin
Oyuncular: Thomas Jane, Jane Adams
Tür: Komedi | Dram
Yıl: 2009-2011
Süre: 30 dak.

Her ne kadar komedi kategorisinde yer alsa da genellikle dram öğeleri içeren tabii yer yer kahkahalarla boğulmama sebep olan bir HBO dizisi olan Hung, adından da anlaşılacağı gibi penisi normale göre büyük olan bir vatandaşın başından geçen enteresan olaylar silsilesini konu ediniyor.
Ray Drecker zamanında örnek bir ailenin bir çocuğu, lisenin efsane öğrencilerinden biri, beysbol takımının kaptanlığını yapmış, yakışıklı, seksi, ideal bir birey. Jessica adında bir kızla evleniyor, Jessica’nın da Ray’den geri kalır bir yanı yok, güzel, alımlı, ponpon kız vs. Birbirlerine âşıklar, evlendiklerinden bir süre sonra da biri kız diğeri erkek olmak üzere ikizleri oluyor. Ray aynı okulda basketbol koçluğu yapıyor, Jess ise ev hanımı.
Başlangıçta ve uzun süre her şey mükemmeliyete yakın giderken bir süre sonra kriz patlak veriyor, aile içinde sorunlar meydana geliyor, zincirleme reaksiyonlar derken zamanında deliler gibi aşık olan çift boşanmayla karşı karşı geliyor. Jess bir süre sonra başka biriyle evleniyor.
Küçüklüğünden beri aynı evde yaşayan Ray iki çocuğuyla birlikte yaşamını sürdürmeye çalışıyor.
İkizler klasik sorunlu ergen tavırlarında, fiziksel olarak da anne ve babasına çok da benzer bir yanları yok. Atletik vücuda sahip baba ve incecik bedeniyle göz dolduran anneye göre çocuklar obez duruyor. Hatta ebeveynlerini görenler çocuklar hakkında “böyle anneden babadan bu çocuklar nasıl çıktı” gibi düşüncelere kapılıyorlar.

Kriz, parasızlık, okuldaki çalışanların teker teker işten çıkarılmasından doğan stres derken bir de evde çıkan yangınla iyice hayatları altüst olan minik aile, bir anda çocukların annelerine taşınmasıyla tek kişiye düşüyor. Ray parası olmadığından evini tamir ettiremiyor, vergi borçlarıyla hayatını iyice çıkmaza varıyor vs. Yaşam alanı olarak da evinin hemen yanındaki gölün kenarına kurduğu çatırı seçiyor. Komşu faciasını da arada bir yaşayan Ray, şans eseri gördüğü “nasıl milyoner olunur?” temalı seminere katılmaya karar veriyor.
Şans eseri, zamanında tek gecelik ilişki yaşadığı Tanya ile karşılaşır. Tanya ise işleri kesat giden bir şairdir, ev kirasını zor öder hale gelmiştir ve iş bulmak için çabalar.
Seminer esnasında konuşulan, sahip olunan yetenek ve bu yeteneğin nasıl pazarlanarak paraya dönüştürüleceği konusu akılların bir kenarında dursun, Tanya ile Ray o gece de birlikte olurlar. Fakat bunda bir duygusallık söz konusu değildir, şair Tanya ise işin sevişme kısmında duygusallık isteyen kişi olduğundan Ray’ın yataktan çıkıp onu yalnız bırakmasına ve soğuk tavırlarına sinirlenir ve aslında Ray’ın hayatını baştan sona değiştirecek fikri kafasına sokacağını bilmeden penisiyle dalga geçer ve sahip olduğu tek şeyin kocaman penisi olduğunu söyler.
Ray de düşündüğünde bunun doğru olduğunu ve sahip olduğu yetenek olan büyük penisini nasıl pazarlayabileceğini düşünür.
Başta yola tek başına çıkacakken duruma Tanya’nın estetik ve zekâsı da girince ortaya bir erkek fahişe bir de kadın pezevenk çıkmış olur.
Baştan sona enteresan bir konuyu işleyen dizi toplamda 3 sezondan oluşuyor ve her sezon yaklaşık 25er dakikalık 10 bölümden meydana geliyor. Aslında devamı getirilmesi planlanan dizi HBO’nun iptal ettiği diziler arasında yer alıyor.
Eğlenceli yapısı, hoş müzikleri, enteresan konusu ve iyi kurgusuyla izlenmeye değer bir dizi olan Hung, harcanan diziler arasında.


paylaş: