To Each His Own Cinema
(Chacun son cinéma), Cannes Film Festivali’nin 60. yılı için 36 yönetmenin
çektiği 34 kısa filmden oluşan 2007 Fransız yapımı bir başyapıt. Kısa filmlerin
her biri yaklaşık 3 dakika. Anlattıkları şey ise sinema. Herkesin kendi
sineması, herkesin kendi dünyası. 5 kıta, 25...
blue velvet (1986)
yazan: Adsız
tarih: 2/07/2011 08:00:00 ÖS
etiket: blue velvet, david lynch, dennis hopper, film, isabella rossellini, kyle maclachlan, laura dern
yorum:
Hiç yorum yok
Isabella Rossellini, Kyle
MacLachlan, Dennis Hopper ve Laura Dern. 1986 yapımı bir David Lynch filmi.
Çim arazide bulunan bir insan
kulağı, bunu araştırmak isteyen kolej öğrencisi ve ona yardım eden şerifin
kızı, yeraltından bilmeceler, şiddet, cinayet, tecavüz ve uyuşturucu.
Bataklıklar prensi...
süt içinde balık kraker
Tutulmamış yeminler, yıkanmamış cesetler, kesilmemiş saçlar var yanı başımda, gece saatlerden çoktan sabaha yenik, ay ışıkları güneş doğana kadar aydınlatırken dünyayı, yukarılarda yer değiştiren yıldızlar, uzaklarda gemiler var okyanusları acıtan, yunuslar var trafik lambalarında, çizgiler her yerde,...
the fall (2006)
1920lerin Los Angeles’ında bir
hastanede, portakal toplarken kolu kırılmış küçük bir kız çocuğu ve kendini
öldürmeye çalışan bir dublörün hayal dünyasından var edilen bir renk cümbüşü,
bir destan.
Tarsem Singh’in yönettiği 2006
yapımı The Fall, IMDb’den 7.9 almış. Katıldığı festivallerden 3 ödülle...
ex drummer (2007)
yazan: Adsız
tarih: 2/03/2011 09:23:00 ÖS
etiket: ex drummer, film, koen mortier
yorum:
Hiç yorum yok
Sex Pistols’ın “God Save the
Queen” şarkısını bilmeyen
yoktur. Şarkı sözlerine bakıldığında “No Future” ifadesi geçer. İşte neden
geleceğin olmadığını öğrenmek için iyi bir tercih “Ex Drummer”. Belçika’nın en sıra dışı yazarlarından
Herman Brusselmans’ın kitabından uyarlama...
big nothing (2006)
yazan: Adsız
tarih: 2/03/2011 12:00:00 ÖS
etiket: big nothing, david schwimmer, film, jean-baptiste andrea, simon pegg
yorum:
Hiç yorum yok
Siz kendinizi çok zeki mi
zannediyorsunuz? Bir de bu filmi izlediksen sonra cevaplayın. David Schwimmer,
Simon Pegg. Buyurun cenaze namazına! Absürt bir hikaye, saçma bir cinayet,
kendini zeki sanan insanlar, kahkaha üstüne kahkaha.
Kısaca konu, bir adam, para
kazanmak uğruna başka bir adamla...
almost famous (2000)
yazan: Adsız
tarih: 2/02/2011 08:00:00 ÖS
etiket: almost famous, cameron crowe, film
yorum:
Hiç yorum yok
Cameron Crowe’un Oscar’lı ve 43
ödül sahibi, müzik eşliğinde dram filmi. Gruplar, Rolling Stone dergisine makale
yazma şansı bulan bir liseli, groupieler, âşık olmalar, iddiada bir biraya
karşı konulan güzel kızlar, küçücük bir gözyaşıyla biranın markasını soran
kızlar, kaybetmeler, başarısızlıklar,...
irriversible (2002)
yazan: Adsız
tarih: 2/02/2011 08:00:00 ÖÖ
etiket: albert dupontel, en rahatsız edici ve sinir bozucu filmler, film, gaspar noé, irriversible, monica belluci, vincent cassel
yorum:
Hiç yorum yok
Suç, dram, gizem. Tecavüz
sonucu mahvolan bir hayat, geri işleyen zaman, şiddet, gerilim. 2002 Gaspar Noé
filmi. Çok konuşulmuş, çok tartışılmış, “bu kadarı da fazla” denmiş, sinema
salonlarından filmin yarısında çıkanlar olmuş.
Garip kamera çekimleriyle hep
olduğu gibi baş dönmesine sebebiyet...
the king's speech (2010)
yazan: Adsız
tarih: 2/01/2011 04:17:00 ÖS
etiket: colin firth, film, geoffrey rush, helena bonham carter, the king's speech
yorum:
Hiç yorum yok
Bu yılki Oscar’a adaylıklarıyla
damgasını vuran bir film. Bünyesinde Colin Firth, Helena Bonham Carter,
Geoffrey Rush gibi isimleri barındıran, Golden Globe'ta drama dalında en iyi
erkek oyuncu ödülü almış, 12 dalda Oscar’a aday gösterilmiş, 8.5 IMDb puanıyla
top 250 listesinde 110. sırada yer...
the social network (2010)
yazan: Adsız
tarih: 2/01/2011 01:29:00 ÖS
etiket: david fincher, facebook, film, the social network
yorum:
Hiç yorum yok
Şimdiden 49 ödül almış ve 8
dalda Oscar’a aday gösterilmiş bir film The Social Network. Bu kadar çok ödül
almasının ve ilgi görmesinin sebebi gerçekten iyi olması mı yoksa yönetmen
koltuğunda David Fincher’in oturması mı bu tabii ki tartışılır fakat,
hayatımızda artık önemli bir yere sahip,...
thank you for smoking (2005)
yazan: Adsız
tarih: 2/01/2011 01:27:00 ÖÖ
etiket: film, jason reitman, thank you for smoking
yorum:
Hiç yorum yok
“iç, iç, iç o sigarayı, çek,
çek, çek dumanı, boğulana dek.” Bu şarkı sözleriyle başlayan Thank You for
Smoking daha başından ne kadar eğlenceli olacağının haberini veriyor.
Nick Naylor’ kötülememek
gerekir, aynı bir avukatın çocuk katilini savunması gibi o da sadece ev
kirasını ödemek için,...
enter the void (2009)
yazan: Adsız
tarih: 1/31/2011 08:35:00 ÖS
etiket: en rahatsız edici ve sinir bozucu filmler, film, gaspar noé
yorum:
Hiç yorum yok
Bünyede bulantı, bunaltı, geçici sağırlık, geçici renk körlüğü ve baş ağrısı gibi yan etkiler gösteren 2009 yapımı Gaspar Noé filmi. Bu kadar basit bir konu, teknoloji ve hayal gücüyle bu kadar muhteşem bir yapıta dönüşebilirin örneği. Ara ara Trainspotting’ten, Requiem for a Dream’den esintiler,...
Wristcutters: A Love Story (2006)
Tüm
dertlerden kurtulmak için iyi bir kaçış yolu olsa da intihar, aslında dilenenin
hiç de öyle olmadığının iyi bir örneği Wristcutters: A Love Story.
2006
yapımı 7.4 IMDb puanlı, sevimli bir film. Katıldığı festivallerden 9 ödülle
dönen bir kaçış hikâyesi. Bulunduğu yere bir hata sonucu geldiğini...
kar
Saçaklardan
inen kılıç görünümlü buzlar var, her ağzımı açtığımda dileme konan kar
kristalleri. Perdemi sonuna kadar açtığımda buğulanan bir cam ve flulaşan
Ankara Kalesi karşımda. Her yer beyaz, her yer kendisiyle barışık.
Yanakları
pembeleşen çocuklar sokaklarda, caddeler soğuğa teslim,...
survive style 5+ (2004)
yazan: Adsız
tarih: 1/29/2011 09:50:00 ÖS
etiket: film, gen sekiguchi, hayatta kalmanın 5 yolu, if istanbul, survive style 5+
yorum:
Hiç yorum yok
Londra’dan Japonya’ya gelen kiralık katil, çılgın fikirli bir reklamcı, bir hipnoz sonrası kendisini kuş sanan bir adam, karısını her öldürdüğünde yeniden öldürmek zorunda kalan bir eş, işleri güçleri hırsızlık olan üç arkadaş. Absürt reklam filmleri, babasının kuş olduğunu kabullenen bir çocuk,...
lost highway (1997)
yazan: Adsız
tarih: 1/28/2011 08:58:00 ÖS
etiket: david lynch, film, kayıp otoban, lost highway
yorum:
Hiç yorum yok
"Dick Laurent öldü."
Yumak olan bu sözle başlayan Lost Highway, akıllara zarar konusu, ruhu okşayan
hatta durup durup sevişen müzikleriyle 135 dakikalık kayboluş. Karşında duran
adamın telefonda seninle konuşması neyse Lost Highway de o. Gizemli video
kasetlerin gizemli görüntüleri, uyumalar,...
karanlığa gömülü bedenler
Kirpiklerim
birbirine bağlanmış gibi gözlerimi açmakta zorlanıyorum. Başımın arka bölgesi
soğuk zemine kaynaklanmışçasına, ağırlığını tüm bedenimde hissediyorum. Zaman
diliminde hangi çeyrekteyiz bilmiyorum. Tek bir ışık huzmesi sütun halinde
zemine dökülüyor. Odanın içinde sis varmış gibi...
hedwig and the angry inch (2001)
yazan: Adsız
tarih: 1/17/2011 10:45:00 ÖS
etiket: film, hedwig and the angry inch, john cameron mitchell
yorum:
2 yorum
John Cameron Mitchell’in yönettiği ve başrolünde
oynadığı Hedwig and the Angry Inch, gururumuzu okşayan bir aşk hikâyesi
eşliğinde görsel bir şölen sunarken kulakların pasını silmeyi de eksik etmiyor.
Doğu Berlin’in duvarlı dönemlerinde yaşam mücadelesi veren Hansel, geçirdiği
başarısız cinsiyet...
şeytanın anahtarı
Garipsenmeyen olguların belkemiğinin kırılması karşımızda, ses, olmadığı kadar iç gıcıklayıcı, beklenenden uzun süren, alçak hislerin topuğunda biriken çamur adeta, kıskançlıkların camgöbeği.Işık huzmelerinin dansına ait senfoni çalarken yay kirpiklerde, sevişmesi gözbebeğinin katı suratların arkasını...
aslında hayat çok da güzel olabilirdi
Yaşam köprüsünde yürüyorum, elimde dünümden kalmış yarınlarım ve ceplerimin delik olduğunu elimdekileri düşürmemek için cebime koyduğumda anlıyorum. Dost denilen kavramın farkına varmadan üzerinde gezdiğim köprüden kendimi aşağılara bırakmasaydım hala kendim olabilirdim. Ne yarınlarım düşerdi...
insan postuna bürünmüş baykuş
yazan: Adsız
tarih: 12/02/2010 11:11:00 ÖS
etiket: içimi dolduran boşluklar, renklerin demek istedikleri, yazılar
yorum:
9 yorum
Yalnızlıklar, çöl nakışlı bir serap. Susuzluğumdan içtikçe kuruyan çene kemikleri ve elle sayılabilen kaburgalar çatlamış vücutlarda. Her bir diş görünür gülüşlerde ve her iç çekişte büzülür dudaklar. Elinden tuttukça kaçan tenler, at koşturmaca, kedi-köpek, tavşan-tazı…Tütsülenmiş yanakların elmalığından...
yanılgılar
Bu bir bildirgedir. Karanlıkların içinde hapsolmuş ateş böceğine gönderilmiş bir mektuptur bu. Böceğin okuma yazma bildiği kabul edilmiş ve sonuçlarından kesinlikle yazanın sorumlu tutulması gerektiği ekte bildirilmiştir.
Madde-1
Fikirlerimizin ne olduğunu bilmeden devrik cümleler kurmaya...
papatyalar der ki
Susuzluğumuzdan ileri gelir ruhumuz. Gün ışığının sütun huzmelerinde hapsolmuş, kaçışımız ölümün elinden. Masum gülüşlerin ardında kalan bir kalp. Düşsek, kanatlarımızın açılacağına inanıyoruz saf düşüncelerimizle. Derinliklerinde gözlerin, adına basitçe aşk denilen olguyu ararken, kayboluveriyoruz...
rahibeler ve çıplaklık
yazan: Adsız
tarih: 10/23/2010 02:20:00 ÖÖ
etiket: adult, ağzı bozuk yazılar, yazılar
yorum:
2 yorum
Arzuya aç beyinlerin kapalılığında bir kavanoz ve dibi görünmez, sığlığında derinlik. Apış arasında patlayacak volkanları dilerken her gün gecelerde, pencere kenarında kendini tatmin edenlerdir onlar. Genellemelerden uzakta, kapı aralarında kendi göğüslerini avuçlayanlardır. Ayıp olanı yapma...
porno
yazan: Adsız
tarih: 10/22/2010 10:31:00 ÖS
etiket: adult, ağzı bozuk yazılar, porno, porno izle, yazılar
yorum:
9 yorum
Sabah ereksiyonu kıvamında, olduğu gibi masum görünmeyen dokunuşlar, sevişme ile düzüşme arasındaki o incecik çizginin bir an olsun kırılmasıyla oluşan fışkırmalar, anal ve oral kavramların lapalarla kaplanması, uçkuru düşüncelerin yavanlığında romantizm ve inişli çıkışlı bol sürtüşmeler…
Edepsizce...
çıplak nesneselleşme
yazan: Adsız
tarih: 10/13/2010 12:16:00 ÖÖ
etiket: erkeklik istisnai bir durumdur, yazılar
yorum:
2 yorum
Öyle bir dünya ki burası, muz çekirdeklerinden düğmeler var insanların suratlarında, patlıcanlar süslüyor oysa kardan adamları ve bisikletlerle yüzüyoruz, zincirlerimiz atıyor boğazın orta yerinde.
Cahiliye’de kız çocuklarını gömerler doğar doğmaz kumlara, burada kumlar oluyor gömdüğümüz her çocuk...
Çünkü Bu Ben de Seni Seviyorum Demek
Dudaklarını çekme benimkilerin üzerinden. Zamanı unutup kal öyle, bu ben de seni seviyorum demek… Hiç dinlemediğim şarkılar dinlet bana, hiç duymadığım şarkılar söyle. Parmak uçların elmacık kemiklerimin üzerinde gezinsin ve benim aklımda sadece mavi kalsın. İçinde sarı haleler olan mavilerden değil...