to each his own cinema (2007)

To Each His Own Cinema (Chacun son cinéma), Cannes Film Festivali’nin 60. yılı için 36 yönetmenin çektiği 34 kısa filmden oluşan 2007 Fransız yapımı bir başyapıt. Kısa filmlerin her biri yaklaşık 3 dakika. Anlattıkları şey ise sinema. Herkesin kendi sineması, herkesin kendi dünyası. 5 kıta, 25...
paylaş:

blue velvet (1986)

Isabella Rossellini, Kyle MacLachlan, Dennis Hopper ve Laura Dern. 1986 yapımı bir David Lynch filmi. Çim arazide bulunan bir insan kulağı, bunu araştırmak isteyen kolej öğrencisi ve ona yardım eden şerifin kızı, yeraltından bilmeceler, şiddet, cinayet, tecavüz ve uyuşturucu. Bataklıklar prensi...
paylaş:

süt içinde balık kraker

Tutulmamış yeminler, yıkanmamış cesetler, kesilmemiş saçlar var yanı başımda, gece saatlerden çoktan sabaha yenik, ay ışıkları güneş doğana kadar aydınlatırken dünyayı, yukarılarda yer değiştiren yıldızlar, uzaklarda gemiler var okyanusları acıtan, yunuslar var trafik lambalarında, çizgiler her yerde,...
paylaş:

the fall (2006)

1920lerin Los Angeles’ında bir hastanede, portakal toplarken kolu kırılmış küçük bir kız çocuğu ve kendini öldürmeye çalışan bir dublörün hayal dünyasından var edilen bir renk cümbüşü, bir destan. Tarsem Singh’in yönettiği 2006 yapımı The Fall, IMDb’den 7.9 almış. Katıldığı festivallerden 3 ödülle...
paylaş:

ex drummer (2007)

Sex Pistols’ın “God Save the Queen”  şarkısını bilmeyen yoktur. Şarkı sözlerine bakıldığında “No Future” ifadesi geçer. İşte neden geleceğin olmadığını öğrenmek için iyi bir tercih “Ex Drummer”.  Belçika’nın en sıra dışı yazarlarından Herman Brusselmans’ın kitabından uyarlama...
paylaş:

big nothing (2006)

Siz kendinizi çok zeki mi zannediyorsunuz? Bir de bu filmi izlediksen sonra cevaplayın. David Schwimmer, Simon Pegg. Buyurun cenaze namazına! Absürt bir hikaye, saçma bir cinayet, kendini zeki sanan insanlar, kahkaha üstüne kahkaha. Kısaca konu, bir adam, para kazanmak uğruna başka bir adamla...
paylaş:

almost famous (2000)

Cameron Crowe’un Oscar’lı ve 43 ödül sahibi, müzik eşliğinde dram filmi. Gruplar, Rolling Stone dergisine makale yazma şansı bulan bir liseli, groupieler, âşık olmalar, iddiada bir biraya karşı konulan güzel kızlar, küçücük bir gözyaşıyla biranın markasını soran kızlar, kaybetmeler, başarısızlıklar,...
paylaş:

irriversible (2002)

Suç, dram, gizem. Tecavüz sonucu mahvolan bir hayat, geri işleyen zaman, şiddet, gerilim. 2002 Gaspar Noé filmi. Çok konuşulmuş, çok tartışılmış, “bu kadarı da fazla” denmiş, sinema salonlarından filmin yarısında çıkanlar olmuş. Garip kamera çekimleriyle hep olduğu gibi baş dönmesine sebebiyet...
paylaş:

the king's speech (2010)

Bu yılki Oscar’a adaylıklarıyla damgasını vuran bir film. Bünyesinde Colin Firth, Helena Bonham Carter, Geoffrey Rush gibi isimleri barındıran, Golden Globe'ta drama dalında en iyi erkek oyuncu ödülü almış, 12 dalda Oscar’a aday gösterilmiş, 8.5 IMDb puanıyla top 250 listesinde 110. sırada yer...
paylaş:

the social network (2010)

Şimdiden 49 ödül almış ve 8 dalda Oscar’a aday gösterilmiş bir film The Social Network. Bu kadar çok ödül almasının ve ilgi görmesinin sebebi gerçekten iyi olması mı yoksa yönetmen koltuğunda David Fincher’in oturması mı bu tabii ki tartışılır fakat, hayatımızda artık önemli bir yere sahip,...
paylaş:

thank you for smoking (2005)

“iç, iç, iç o sigarayı, çek, çek, çek dumanı, boğulana dek.” Bu şarkı sözleriyle başlayan Thank You for Smoking daha başından ne kadar eğlenceli olacağının haberini veriyor. Nick Naylor’ kötülememek gerekir, aynı bir avukatın çocuk katilini savunması gibi o da sadece ev kirasını ödemek için,...
paylaş:

enter the void (2009)

Bünyede bulantı, bunaltı, geçici sağırlık, geçici renk körlüğü ve baş ağrısı gibi yan etkiler gösteren 2009 yapımı Gaspar Noé filmi. Bu kadar basit bir konu, teknoloji ve hayal gücüyle bu kadar muhteşem bir yapıta dönüşebilirin örneği. Ara ara Trainspotting’ten, Requiem for a Dream’den esintiler,...
paylaş:

Wristcutters: A Love Story (2006)

Tüm dertlerden kurtulmak için iyi bir kaçış yolu olsa da intihar, aslında dilenenin hiç de öyle olmadığının iyi bir örneği Wristcutters: A Love Story. 2006 yapımı 7.4 IMDb puanlı, sevimli bir film. Katıldığı festivallerden 9 ödülle dönen bir kaçış hikâyesi. Bulunduğu yere bir hata sonucu geldiğini...
paylaş:

kar

Saçaklardan inen kılıç görünümlü buzlar var, her ağzımı açtığımda dileme konan kar kristalleri. Perdemi sonuna kadar açtığımda buğulanan bir cam ve flulaşan Ankara Kalesi karşımda. Her yer beyaz, her yer kendisiyle barışık. Yanakları pembeleşen çocuklar sokaklarda, caddeler soğuğa teslim,...
paylaş:

survive style 5+ (2004)

Londra’dan Japonya’ya gelen kiralık katil, çılgın fikirli bir reklamcı, bir hipnoz sonrası kendisini kuş sanan bir adam, karısını her öldürdüğünde yeniden öldürmek zorunda kalan bir eş, işleri güçleri hırsızlık olan üç arkadaş. Absürt reklam filmleri, babasının kuş olduğunu kabullenen bir çocuk,...
paylaş:

lost highway (1997)

"Dick Laurent öldü." Yumak olan bu sözle başlayan Lost Highway, akıllara zarar konusu, ruhu okşayan hatta durup durup sevişen müzikleriyle 135 dakikalık kayboluş. Karşında duran adamın telefonda seninle konuşması neyse Lost Highway de o. Gizemli video kasetlerin gizemli görüntüleri, uyumalar,...
paylaş:

karanlığa gömülü bedenler

Kirpiklerim birbirine bağlanmış gibi gözlerimi açmakta zorlanıyorum. Başımın arka bölgesi soğuk zemine kaynaklanmışçasına, ağırlığını tüm bedenimde hissediyorum. Zaman diliminde hangi çeyrekteyiz bilmiyorum. Tek bir ışık huzmesi sütun halinde zemine dökülüyor. Odanın içinde sis varmış gibi...
paylaş:

hedwig and the angry inch (2001)

John Cameron Mitchell’in yönettiği ve başrolünde oynadığı Hedwig and the Angry Inch, gururumuzu okşayan bir aşk hikâyesi eşliğinde görsel bir şölen sunarken kulakların pasını silmeyi de eksik etmiyor. Doğu Berlin’in duvarlı dönemlerinde yaşam mücadelesi veren Hansel, geçirdiği başarısız cinsiyet...
paylaş:

şeytanın anahtarı

Garipsenmeyen olguların belkemiğinin kırılması karşımızda, ses, olmadığı kadar iç gıcıklayıcı, beklenenden uzun süren, alçak hislerin topuğunda biriken çamur adeta, kıskançlıkların camgöbeği.Işık huzmelerinin dansına ait senfoni çalarken yay kirpiklerde, sevişmesi gözbebeğinin katı suratların arkasını...
paylaş:

aslında hayat çok da güzel olabilirdi

Yaşam köprüsünde yürüyorum, elimde dünümden kalmış yarınlarım ve ceplerimin delik olduğunu elimdekileri düşürmemek için cebime koyduğumda anlıyorum. Dost denilen kavramın farkına varmadan üzerinde gezdiğim köprüden kendimi aşağılara bırakmasaydım hala kendim olabilirdim. Ne yarınlarım düşerdi...
paylaş:

insan postuna bürünmüş baykuş

Yalnızlıklar, çöl nakışlı bir serap. Susuzluğumdan içtikçe kuruyan çene kemikleri ve elle sayılabilen kaburgalar çatlamış vücutlarda. Her bir diş görünür gülüşlerde ve her iç çekişte büzülür dudaklar. Elinden tuttukça kaçan tenler, at koşturmaca, kedi-köpek, tavşan-tazı…Tütsülenmiş yanakların elmalığından...
paylaş:

yanılgılar

Bu bir bildirgedir. Karanlıkların içinde hapsolmuş ateş böceğine gönderilmiş bir mektuptur bu. Böceğin okuma yazma bildiği kabul edilmiş ve sonuçlarından kesinlikle yazanın sorumlu tutulması gerektiği ekte bildirilmiştir. Madde-1 Fikirlerimizin ne olduğunu bilmeden devrik cümleler kurmaya...
paylaş:

papatyalar der ki

Susuzluğumuzdan ileri gelir ruhumuz. Gün ışığının sütun huzmelerinde hapsolmuş, kaçışımız ölümün elinden. Masum gülüşlerin ardında kalan bir kalp. Düşsek, kanatlarımızın açılacağına inanıyoruz saf düşüncelerimizle. Derinliklerinde gözlerin, adına basitçe aşk denilen olguyu ararken, kayboluveriyoruz...
paylaş:

rahibeler ve çıplaklık

Arzuya aç beyinlerin kapalılığında bir kavanoz ve dibi görünmez, sığlığında derinlik. Apış arasında patlayacak volkanları dilerken her gün gecelerde, pencere kenarında kendini tatmin edenlerdir onlar. Genellemelerden uzakta, kapı aralarında kendi göğüslerini avuçlayanlardır. Ayıp olanı yapma...
paylaş:

porno

Sabah ereksiyonu kıvamında, olduğu gibi masum görünmeyen dokunuşlar, sevişme ile düzüşme arasındaki o incecik çizginin bir an olsun kırılmasıyla oluşan fışkırmalar, anal ve oral kavramların lapalarla kaplanması, uçkuru düşüncelerin yavanlığında romantizm ve inişli çıkışlı bol sürtüşmeler… Edepsizce...
paylaş:

çıplak nesneselleşme

Öyle bir dünya ki burası, muz çekirdeklerinden düğmeler var insanların suratlarında, patlıcanlar süslüyor oysa kardan adamları ve bisikletlerle yüzüyoruz, zincirlerimiz atıyor boğazın orta yerinde. Cahiliye’de kız çocuklarını gömerler doğar doğmaz kumlara, burada kumlar oluyor gömdüğümüz her çocuk...
paylaş:

Çünkü Bu Ben de Seni Seviyorum Demek

Dudaklarını çekme benimkilerin üzerinden. Zamanı unutup kal öyle, bu ben de seni seviyorum demek… Hiç dinlemediğim şarkılar dinlet bana, hiç duymadığım şarkılar söyle. Parmak uçların elmacık kemiklerimin üzerinde gezinsin ve benim aklımda sadece mavi kalsın. İçinde sarı haleler olan mavilerden değil...
paylaş: