renklerin demek istedikleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
renklerin demek istedikleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

insan postuna bürünmüş baykuş


Yalnızlıklar, çöl nakışlı bir serap. Susuzluğumdan içtikçe kuruyan çene kemikleri ve elle sayılabilen kaburgalar çatlamış vücutlarda. Her bir diş görünür gülüşlerde ve her iç çekişte büzülür dudaklar. Elinden tuttukça kaçan tenler, at koşturmaca, kedi-köpek, tavşan-tazı…
Tütsülenmiş yanakların elmalığından gelir cehennemliğimiz, korlardandır ayaklarımızın acısı. Islandıkça yapışkanlığı artar dilimizin ve terler yürür kasıklarımızda, kalbimiz dünden daha hızlı atar, geçmiş, beşiğimizde beslediğimiz hayvanımız.
Elimiz gezindikçe varoluşta, gittikçe yok olur gözkapakları, yakınlaştıkça karanlık, büyür kalbimizde uykular. İşaret parmağı değerse çatlamışlığa, aralanır ağzımız ve derin nefes alışlar. Kavun kokan arabanın içindeyiz, mevsimlerden kırmızı ve birkaç saniye sürecektir beklemeler. Radyodan süzülen parazitler, yan kapıdan bakan meraklı gözler ve gecelerden sarı olunca ellenen vites kolu.
Anlık göz kapayışımızda beynimizin karanlıktan sarhoşluğunu hissederken parmak uçlarımızda, titremelerimizi bastırmak için tırnaklarımızı geçirdiğimiz deri koltuklar.
Yalnızlık, büyük bir sürünün içinde, cızırtılar, meraklılar ve sarhoşluk uç noktalarda.
Yutkunmakta zorlanıyoruz, yutkunmanın bir şeyleri yanlış yaptığımızın ya da bir şeylerin ters gittiğinin kanıtı olduğunu hepimiz biliyoruz. Bildiğimiz halde yutkunuyoruz.
Laf geçirgenliğinden sivrisineklerin gazabını hissettikçe tenimiz, suçumuzun farkına varmadıkça, bildikçe geri dönüşlerin mezar taşlarını, açtıkça ellerimizi yüzümüz varmış gibi göğe ve kovaladıkça elini çekenleri, ıslanmaya devam edecek yanaklarımız, kokusu burun kemiğini kıracak, vücut kalıntılarımız uçuncaya kadar, biz kendimizden vazgeçecek ve sürünün içinde, yalnız, sadece bedenimizle kalacağız.
Kokulardan yeşili görüyoruz yollarda. İki seçenek gözümüzü çıkaracak. Ya yola devam edeceğiz, susuzluğumuza yenik düşüp, seraplara doğru kovalayacağız istediğimizi, isteklerimizi, frekansı değiştirip bir şarkı tutturacağız, eğleneceğiz belki de, kendimizi kandıracağız.
Diğerini seçiyorum.
Duruyorum.
Meraklı gözler boyunlarını elverinceye kadar çeviriyorlar yanımdan geçerken. Baykuşların insan postu giyebildiğini bilmezdim. Hep yanıldım hayatımda, bu kez yanıltmak için duruyorum. Yeşili tutsaklığa dönüştürüyorum. Kornalar çalınıyor arkamda, selektörler, küfürler de tabii. Ben hayatı seçiyorum. Kendi bedenimin postuna bürünüyorum. Yere düşen yüzlerimin üzerinde söndürüveriyorum sigaramı.
Cısss.

paylaş:

aynanın karşısındaki

Gülümseyen sineler arasında o anlam taşımayan suratıyla boşluğa bakıyordu ya da diğerlerine boşluğa bakıyor gibi görünüyordu. Çünkü solmuş göz renkleriyle ışık ona hiç gülmemişti bu yaşamda hiç merceğinden girmemiş, hiç kırılıp renk vermemişti hayatına.
O hiç görmemişti bankta öpüşen sevgilileri, hiç görmemişti trafik lambasının kırmızıdan yeşile döndüğünü, şahit olmamıştı gökkuşağına, hissedememişti diğerleri gibi su ışıltısını, gündüz onu çoktan terk etmişti, yaşamı gecelere mahkûmdu, zindan karanlığında gecelere…
Gökyüzündeki yıldızlar kaymıştı sonsuzluğa, güneş hiç doğmamış, ay yarılıp gitmişti boşlukta, sokak lambaları hep sönük, ses hiçbir şey ifade etmez…
Tavus kuşunun tüyleri yoluk, mum alevi ölü, Kız Kulesi onun için boğazda boğulmuş.
Renkler siyaha yenik…
İfadesiz gül bahçeleri, anlamsız su fıskiyeleri, onun için zifiri karanlıkta sesi ve kokusu olup başka bir şey yer etmeyen oluşlar.
Ve şimdi hayatında görmediği, zihninde canlandıramadığı, güzelliğini tartışılmaz hissettiği birine âşık o. Pır pır yüreğinden kırmızı bir kan geçerken, açık mavi göz renkleri, buğday renkli teni, kumral saçları sıcaklığını hissettirdi ona. Aynanın karşısındaki hiç görmediği birine aşık oldu o.
Hiç görmediği, hiç tanımadığı kendisine…
paylaş:

gece mor sever

En çarpıcı rengi sever gece hep. Kendine en iyi yakışanı… kendisini en iyi ifade eden, anlam yüklü en çok beğenilen rengi: moru.
Menekşenin zarifliği gibidir mor, sümbül gibi hoş kokar. Kırmızıyla mavinin muhteşem uyumu, kadınla erkeğin birleşimi gibi.
Gökyüzünün maviliğinin içine güneş katarken rengini batarken ufukta. Boyar, ikisini birlikte karıştırır eliyle, okşar onları. Sonsuzlukta kırmızının yakıcılığıyla mavinin rahatlığını buluşturur. Yavaş yavaş yok eder ifadelerini, onlara yeni anlamlar yükler. Artık onların ortak adı mor olmuştur.
Yanan mumun alt kısmıyla, derin suyun dibi gibidir aslında mor. Suyun içine bir tutam alev katmış gibi… ve duyulan ses gibi “cıss” sesi gibi.
Ya da şehrin ta kendisidir mavi, kırmızı da o şehrin kalbi. Renk cümbüşünün asilleridir onlar ve birleşirler geceleri, yaratırlar yeniyi.
İki bedenin tek vücut olduğu anda var olur geceleri mor. Kavurur her yeri. Biraz da serinletir, izleri yok eder, unutturur geçmişi. Acıyı zevke dönüştürür. Güzelle çirkinin ayrımına karışmaz, onları bir yapar. Umuda kapı açar, ışığı dışarı atar, karanlıkta görmeyi sağlar. Adımları yavaştır morun, sakindir. Açık kapı gördü mü girer hemen, kokusuzdur ama hissedilir.
Kadınla erkeğin birleştiği anda doruğa ulaşır mor, yerini bulur.
Onun defterinde aşk yoktur, o sahip olmayı işler eliyle, sahip olmayı…
Geçmez hemen etkisi, soluk soluğa koşulur onunla, hızlanılır, yavaşlanır, zorlar bedeni ulaşır sonunda, ulaşmak istediği yere en sonunda ulaşır.
Kaşık kaşık içirir şaraplar, ağızdan yavaş yavaş taşar sıvı ve boyundan süzülür, açık göğüsleri okşar, meme uçlarından iner aşağı. Kadınla erkeği sever mor, geceyi sever. Gece de onu sever. Her bir gecede yeni yeni vücutlarda dolaşır, onları yorar, yorduğu kadar da hazla doldurur.
İki bedeni kırmızı-mavi boyanın içine sokup çıkarır, boyar ilk önce, öldürür. Sonra dudaklardan üfler nefesini yeniden doğurur hayata, yeniden kalp atışlarını hissettirir.
Mor, geceleyin denize kan damlatmak gibidir. İçinde sahip olunduğu bedenden akan kan tuzlu suyla birleşir, sevişir ve onu oluşturur.
Orman havası gibi girdi mi bedene çıkmaz, yer bulur.
Mor, sevişen herkese sahip olur.
Herkes, sevişirken mora sahip olur.
Mor, hem sahip olur hem de sahip olunur.
paylaş: