Cami
avlularının yanında yerden yüksek oynadığı günler gelince belki büyüdüğü akla
geliyor insanın, davulcunun arkasından koşarken takılıp düşünce kanayan
dizlerimizin aslında kalbimizi hiç de acıtmadığını anımsıyoruz. Çorap delik,
ayakkabının içinde, koşarken sonsuzluğa doğru rüzgâra karşı kollarımızı
açtığımız anlarda sadece özgürlüğün tadını çıkardığımız aslında içimizi
kanatan. Ve kışın sobanın üzerine konulan portakal kabukları, çizik kestaneler…
Uzadıkça
anlatması gereken olguları anlatamayan cümlelere küfür etmek insanın içinden
geçmiyor değil, aklımızın ucunda hep bir kötülük, tüten izmarite karışıp
gidiyor. Biz dört kat yukarılardan insan kalabalığına baktığımızda hiç de
düşemeyeceğimizin inancına varıp, ağzımızdan dökülen kötü sözleri kıskanır
oluyoruz.
Yitip
gidiyor dakikalar, avucumuzdan yere saçılan bilyelerden farksız, içlerine giren
renkleri kimin oraya koyduğunu keşfedeceğiz diye ömrümüzün ne kadar hızlı
geçtiğini anlayamıyoruz. Küçüğüz biz tabii, büyüyünce kendimize kızıyoruz.
Geri
dönmek mümkün olsa, hangi tarihe geri döner insan, yaptığı en büyük yanlışı
yapmadan önceye mi? Kafamızın içindeki bıçak darbelerini merhemlemek ne mümkün,
uyuyup büyüyor bedenler, izler hep beynimizde.
Yağmur
yağarken kirlenen paçalarımıza mı yanmalıyız yoksa eve gelince yenecek olan bir
ton dayağa mı? Kirlenmek bazen hiç de güzel değil, değil mi ey insan, ruhumuz
yağmurlarda temizlenmiyor.
Korkudan
yastığın altına başımızı sıkıştırıyoruz, her gök gürlediğinde ve şimşekler
çaktığında içimizden sayıyoruz, bu sefer kaç saniye sonra iniyor başımıza
gürlemeler, tanrı bizi kaç saniye yanıltabiliyor?
Biz
küçükken mutlu muyduk, lastikten botlarımız ayağımızda, soğuktan sümüklerimiz
akarken ve silerken kolumuza sümüğümüzü, bitlenirken, ellerimize cetveller
inerken herkesin içinde, tek ayaküstünde dururken köşe başlarında, birileri
ölürken ve gömerken yüreğimize onları, ellerimizi tutanlar kaçarken bizden ya
da gülümserken başkaları, birileri anlamamakta diretirken?
Bazen
bir şeyleri söylemek işte bu kadar kolay olabiliyor.
-Gözüne
bir şey mi kaçtı senin?
-Hayır,
ağlıyorum.
Fotoğraf: Kubilay Metehan
Fotoğraf: Kubilay Metehan
sinir oldum bu yazıya çünkğ evet gözüme bir şey kaçmadı ağlıyorum
YanıtlaSilben de hep içimden ağlıyorum, düşün "gözüne bir şey mi kaçtı ?" diye bile sormuyor kimse.
YanıtlaSil:(
YanıtlaSil