angst (1983)


Yönetmen: Gerald Kargl
Senaryo: Gerald Kargl, Zbigniew Rybczynski
Oyuncu: Erwin Leder
Tür: Suç | Dram | Korku
Yıl: 1983
Süre: 94 dk.
Ülke: Avusturya
Dil: Almanca
Ödül: yok
IMDb puanı: 7.6/10

1983 yapımı bir Gerald Kargl filmidir kendisi. Suç, dram ve korku öğelerini barındıran bir yapımdır ayrıca. Gaspar Noe, bazı röportajlarına göre bu filmden etkilendiğini bolca söyler. Olay ise, on yıl boyunca hapiste yaşamış bir adamın hapisten çıktıktan sonra öldürme içgüdülerine göre hareket edip, boş sandığı bir eve girdikten sonra ev ahalisini tek tek öldürmesini ve bu ölümlerden kendini tatmin etmesinidir. 10 yıl uzun süredir ve şehirde bazı değişiklikler olmuştur. Daha dışarı çıkar çıkmaz birilerini öldürmek ister. Kendine kurban seçmek için uğraşır. Yemek yemek için girdiği restoranda iki kızı gözüne kestirir. Bir yandan da sürekli kişinin geçmişi hakkında bilgiler duyarız. Ailesi hakkında gerçekleri işitiriz.
Sonrasında taksiye biner ve kadın şoförü ayakkabı bağı ile öldürme planları kurar fakat bunda pek başarılı olamaz. Şoförün işkillenmesi sonucu taksiden iner ve kaçmaya başlar. Bir adet ev bulur ve camı kırıp içeri girer. Lakin ev boş değildir. Tekerlekli sandalyeye mahkum akli dengesi yerinde olmayan bir adamla karşılaşır. Daha sonrasında evin diğer bireyleri, anne, kız ve küçük köpek eve gelirler.
Bir anda arbede yaşanmaya başlar. Kızı bağlar, kadını bağlar, adamı öldürür sonra gelir kadını ölü olarak bulur ve en sonunda da kızı bıçaklayarak öldürür.
Fakat diyebilirim ki ben pek bir inandırıcılık görmedim. Kızın bağlanması aşamasında kız ellerini neredeyse kendisi bağlıyor, yaşlı kadın ise öylece ona bakıyor hatta adamdan kaçarken üzerini düzeltiyor, arada inandırıcı olsun diye de bağırıyor. Hele hele yaşlı kadının öldüğünü anladıktan sonra onu tekerlekli sandalyeye oturtup, sandalyeyi ittikten sonraki sahne var ki dillere destan. Ölü kadın duvara çarpıyor ve ayakta kalmayı beceriyor.


Kızın bıçakla öldürülmesinden sonra ise adamın vampire dönüşme hissi bildiğiniz izleyiciyi güldürüyor. Bir anda kanını emmeye çalışan adamı görünce, olayın fantastiğe bağlanacağı fikri akıllara düşüyor fakat kanın etkisiyle adamın kustuğunu görünce her şey normale dönüyor.
Herkesi öldürdükten sonra diğer kurbanlarına cesetleri gösterip altlarına yapmalarını sağlayacağı fikri adamın kafasında şekilleniyor. Arabanın arkasına cesetleri yükledikten sonra yeniden restorana gidiyor. Tabii bu arada gece oldu gündüz oldu, bir de ne görüyoruz. Restoranda yine dört kişi. Çalışan kadın, aynı yerinde oturan ve aynı gazeteyi okuyan adam ve öldürmek istediği iki kız. Sonrasında ne yapsam da bu kişileri dışarı çıkarsam diye düşünüyor ve köpeği besleme kararı alıyor. Garip bir şekilde yediği sucuk benzeri yiyeceği köpeğin ağzına tıkıştırıyor. Bu esnada herkes peşinden gidiyor. Polisler gelip ruhsat soruyor ve adam yok diyor. Sonra polisler bagajı aç deyince, bagajın kapağını açıyor ve herkes şok geçiriyor.
Şimdi Gaspar Noe bu filmin neresinden çok etkilendi diye sormak geliyor içimden ve bu filme IMDb’de kim 7.6 puan verdi? Zevkler ve renkler tabii tartışılmaz ama ben olmamış diyorum ve 10 üzerinden 3 veriyorum. Bana kalırsa en iyi oyuncu küçük köpekti.
Ve korku filmiymiş, açıkçası korkutmadı güldürdü.
Ben sevmedim, belki sevecekler olabilir. Size iyi cinnet geçirmeler.

paylaş:

2 yorum: