Bünyede bulantı, bunaltı, geçici sağırlık, geçici renk körlüğü ve baş ağrısı gibi yan etkiler gösteren 2009 yapımı Gaspar Noé filmi. Bu kadar basit bir konu, teknoloji ve hayal gücüyle bu kadar muhteşem bir yapıta dönüşebilirin örneği. Ara ara Trainspotting’ten, Requiem for a Dream’den esintiler,...
Wristcutters: A Love Story (2006)
Tüm
dertlerden kurtulmak için iyi bir kaçış yolu olsa da intihar, aslında dilenenin
hiç de öyle olmadığının iyi bir örneği Wristcutters: A Love Story.
2006
yapımı 7.4 IMDb puanlı, sevimli bir film. Katıldığı festivallerden 9 ödülle
dönen bir kaçış hikâyesi. Bulunduğu yere bir hata sonucu geldiğini...
kar
Saçaklardan
inen kılıç görünümlü buzlar var, her ağzımı açtığımda dileme konan kar
kristalleri. Perdemi sonuna kadar açtığımda buğulanan bir cam ve flulaşan
Ankara Kalesi karşımda. Her yer beyaz, her yer kendisiyle barışık.
Yanakları
pembeleşen çocuklar sokaklarda, caddeler soğuğa teslim,...
survive style 5+ (2004)
yazan: Adsız
tarih: 1/29/2011 09:50:00 ÖS
etiket: film, gen sekiguchi, hayatta kalmanın 5 yolu, if istanbul, survive style 5+
yorum:
Hiç yorum yok
Londra’dan Japonya’ya gelen kiralık katil, çılgın fikirli bir reklamcı, bir hipnoz sonrası kendisini kuş sanan bir adam, karısını her öldürdüğünde yeniden öldürmek zorunda kalan bir eş, işleri güçleri hırsızlık olan üç arkadaş. Absürt reklam filmleri, babasının kuş olduğunu kabullenen bir çocuk,...
lost highway (1997)
yazan: Adsız
tarih: 1/28/2011 08:58:00 ÖS
etiket: david lynch, film, kayıp otoban, lost highway
yorum:
Hiç yorum yok
"Dick Laurent öldü."
Yumak olan bu sözle başlayan Lost Highway, akıllara zarar konusu, ruhu okşayan
hatta durup durup sevişen müzikleriyle 135 dakikalık kayboluş. Karşında duran
adamın telefonda seninle konuşması neyse Lost Highway de o. Gizemli video
kasetlerin gizemli görüntüleri, uyumalar,...
karanlığa gömülü bedenler
Kirpiklerim
birbirine bağlanmış gibi gözlerimi açmakta zorlanıyorum. Başımın arka bölgesi
soğuk zemine kaynaklanmışçasına, ağırlığını tüm bedenimde hissediyorum. Zaman
diliminde hangi çeyrekteyiz bilmiyorum. Tek bir ışık huzmesi sütun halinde
zemine dökülüyor. Odanın içinde sis varmış gibi...
hedwig and the angry inch (2001)
yazan: Adsız
tarih: 1/17/2011 10:45:00 ÖS
etiket: film, hedwig and the angry inch, john cameron mitchell
yorum:
2 yorum
John Cameron Mitchell’in yönettiği ve başrolünde
oynadığı Hedwig and the Angry Inch, gururumuzu okşayan bir aşk hikâyesi
eşliğinde görsel bir şölen sunarken kulakların pasını silmeyi de eksik etmiyor.
Doğu Berlin’in duvarlı dönemlerinde yaşam mücadelesi veren Hansel, geçirdiği
başarısız cinsiyet...
şeytanın anahtarı
Garipsenmeyen olguların belkemiğinin kırılması karşımızda, ses, olmadığı kadar iç gıcıklayıcı, beklenenden uzun süren, alçak hislerin topuğunda biriken çamur adeta, kıskançlıkların camgöbeği.Işık huzmelerinin dansına ait senfoni çalarken yay kirpiklerde, sevişmesi gözbebeğinin katı suratların arkasını...
aslında hayat çok da güzel olabilirdi
Yaşam köprüsünde yürüyorum, elimde dünümden kalmış yarınlarım ve ceplerimin delik olduğunu elimdekileri düşürmemek için cebime koyduğumda anlıyorum. Dost denilen kavramın farkına varmadan üzerinde gezdiğim köprüden kendimi aşağılara bırakmasaydım hala kendim olabilirdim. Ne yarınlarım düşerdi...
insan postuna bürünmüş baykuş
yazan: Adsız
tarih: 12/02/2010 11:11:00 ÖS
etiket: içimi dolduran boşluklar, renklerin demek istedikleri, yazılar
yorum:
9 yorum
Yalnızlıklar, çöl nakışlı bir serap. Susuzluğumdan içtikçe kuruyan çene kemikleri ve elle sayılabilen kaburgalar çatlamış vücutlarda. Her bir diş görünür gülüşlerde ve her iç çekişte büzülür dudaklar. Elinden tuttukça kaçan tenler, at koşturmaca, kedi-köpek, tavşan-tazı…Tütsülenmiş yanakların elmalığından...
yanılgılar
Bu bir bildirgedir. Karanlıkların içinde hapsolmuş ateş böceğine gönderilmiş bir mektuptur bu. Böceğin okuma yazma bildiği kabul edilmiş ve sonuçlarından kesinlikle yazanın sorumlu tutulması gerektiği ekte bildirilmiştir.
Madde-1
Fikirlerimizin ne olduğunu bilmeden devrik cümleler kurmaya...
papatyalar der ki
Susuzluğumuzdan ileri gelir ruhumuz. Gün ışığının sütun huzmelerinde hapsolmuş, kaçışımız ölümün elinden. Masum gülüşlerin ardında kalan bir kalp. Düşsek, kanatlarımızın açılacağına inanıyoruz saf düşüncelerimizle. Derinliklerinde gözlerin, adına basitçe aşk denilen olguyu ararken, kayboluveriyoruz...
rahibeler ve çıplaklık
yazan: Adsız
tarih: 10/23/2010 02:20:00 ÖÖ
etiket: adult, ağzı bozuk yazılar, yazılar
yorum:
2 yorum
Arzuya aç beyinlerin kapalılığında bir kavanoz ve dibi görünmez, sığlığında derinlik. Apış arasında patlayacak volkanları dilerken her gün gecelerde, pencere kenarında kendini tatmin edenlerdir onlar. Genellemelerden uzakta, kapı aralarında kendi göğüslerini avuçlayanlardır. Ayıp olanı yapma...
porno
yazan: Adsız
tarih: 10/22/2010 10:31:00 ÖS
etiket: adult, ağzı bozuk yazılar, porno, porno izle, yazılar
yorum:
9 yorum
Sabah ereksiyonu kıvamında, olduğu gibi masum görünmeyen dokunuşlar, sevişme ile düzüşme arasındaki o incecik çizginin bir an olsun kırılmasıyla oluşan fışkırmalar, anal ve oral kavramların lapalarla kaplanması, uçkuru düşüncelerin yavanlığında romantizm ve inişli çıkışlı bol sürtüşmeler…
Edepsizce...
çıplak nesneselleşme
yazan: Adsız
tarih: 10/13/2010 12:16:00 ÖÖ
etiket: erkeklik istisnai bir durumdur, yazılar
yorum:
2 yorum
Öyle bir dünya ki burası, muz çekirdeklerinden düğmeler var insanların suratlarında, patlıcanlar süslüyor oysa kardan adamları ve bisikletlerle yüzüyoruz, zincirlerimiz atıyor boğazın orta yerinde.
Cahiliye’de kız çocuklarını gömerler doğar doğmaz kumlara, burada kumlar oluyor gömdüğümüz her çocuk...
Çünkü Bu Ben de Seni Seviyorum Demek
Dudaklarını çekme benimkilerin üzerinden. Zamanı unutup kal öyle, bu ben de seni seviyorum demek… Hiç dinlemediğim şarkılar dinlet bana, hiç duymadığım şarkılar söyle. Parmak uçların elmacık kemiklerimin üzerinde gezinsin ve benim aklımda sadece mavi kalsın. İçinde sarı haleler olan mavilerden değil...
Bu Sabah
Bu sabah yine sordum bu soruyu kendime. Kalbim seni beklemekten ne zaman vazgeçecek? Kafanı her çevirdiğinde bana bakmanı beklemekten ne zaman bıkacak!? Ne zaman özgür olacak yeniden? Zamanında çok güldüğüm, türlü türlü yakıştırmalar yapıp, sahip olanları küçümsediğim şu kalp ağrısı denilen şey ne...
zaman torbasında çocuklar
Çocukluğumuza dönebilseydik keşke, dumanlardan uzak küçücük bir köyde evcilikler oynayabilsek, verandanın yaz sıcağında sivrisineklerle cebelleşsek, kumdan kalelerin üzerine bir kova suyu dökebilen arkadaşlarımızla laf dalaşına girip salçalı ekmek yiyebilseydik acıktığımızda, küçük aklımızla büyük...
aman, cıs, kaka, pis
Ağarıyor sokakları eskitmek
adına güneş kaldırımlarda, gümbür gümbür şarkılar çalınıyor eksik kalmış tütün
dumanlarında yalnız ve duymamak için kulaklarını, görmemek için gözlerini
kapayanlar, yürüyor başları eğik.
Kımıldanıyor caddelerde ta
eskilerden kalma yaprak kurusu, bilmeden geçmişini...
kahrolası kusursuz
Tek dilenen daha fazla his, daha fazla korku… Yapabileceklerime kulak asmadan… İnadına kırmızı… Durup soluklanalım, susayalım… İçmek şarapları… Bacaklardan süzülen terler ve... Neden olmasın?Küçük bir sürtük yatağımdaki… A, yapma ama… Bunu söylemeyecektin… Bildiğini bilmiyordum…Kusursuz bir beden, kusursuz...
bay aklı-apış-arasında
yazan: Adsız
tarih: 9/06/2010 10:10:00 ÖS
etiket: adult, ağzı bozuk yazılar, chris cave, yazılar, yeraltında
yorum:
Hiç yorum yok
Yaktığı iki sigaranın birini C.C.’ye verdi.
‘Böğürtlen’ dedi Chris içinden. Kaygan ve tatlı rujun dilinde bıraktığı ulaşılmaz haz, ciğerlerine doldurduğu dumanla beynine ulaştı. Kapkaranlık ortamı aydınlatan saniyede bir flaşlar; yüzlerce içkinin içinden geçerken sarhoş olan ışık huzmeleri, omuzlarda,...
çöp kutusuna attığımız oyuncaktır hayat
Sobanın üzerindeki kestaneleri ev bireylerine emekleyerek taşımaktan diz yapmış eşofman. Aslında sıcak olan ne soba ne de kestane. Aile denen kavram içimizi ısıtan. Dışarıda kar tanelerinin savaşı sürüyor sokak lambası meydanında. Koşturdukça hızlanıyorlar. Eve tıkılıp kalan çocuklar, bir an önce kartopu...
Bu kadar mı dünya?
Çok da sıradan bir gün değildi aslında. 2 yıldır göremediğim ama onu görmeyi aradığım biriydi karşımdaki. Arkadaşlığın değerini görüşmelerin sıklığı değil, görüşmelerin arası açıldıkça değişen samimiyet belirler, biz ne zaman görüşsek aynı olurdu her şey. 2 yıl ya da 2 gün ile samimiyetin değişmemesinden...