Choke.
Hasta
annesinin tedavi masraflarını karşılamak için tıp eğitimini yarıda bırakmış ve
geçimini elit/pahalı restoranlarda boğulma taklidi yapıp kurtaran kişiyi bir
kahramana çevirerek onun duygularını kendini sahiplenmeye doğru sürükleyip
belirli aralıklarla ona para gönderilmesiyle sağlayan bir anti-kahramanla karşı
karşıyayız bu kez. Üstelik kendinden de nefret ediyor ve anlatıcı olduğu kitaba
“Eğer bunu okumaya niyetliyseniz vazgeçin.” Diyerek başlıyor. Biz bu uyarıyı
dikkate almayıp kitaba başlarsak eğer Chuck Palahniuk sonsuz hayal dünyasının
kapılarını sonuna kadar aralamış oluyor ve biz arkamızda bıraktıklarımızı
unutarak bambaşka bir dünyaya adımımızı atmış oluyoruz ta ki kitap bitene
kadar.
“Gerçek şu
ki, dul bir anne tarafından yetiştirilen her erkek çocuk evli olarak doğmuş
sayılır. Bilmiyorum ama bence annesi ölene dek bir erkeğin hayatındaki diğer
kadınların hepsi metres olmaktan öteye gidemez.” Diyerek tanımlıyor kendini, annesiyle
arasındaki bağ da bu yolda devamlılığını sağlıyor.
Kendisi
bir seks bağımlısı ve bunun bir rahatsızlık olduğunun farkında ama kendini
durduramıyor. Bunda karşı cinsin de etkisi azımsanmayacak ölçüde tabii; baştan
çıkarmalar, karşı cinsin kahramanımızdan daha azgın olması, vs.
Kimilerine
göre yazarın en iyi romanı olarak kabul ediliyor. Palahniuk’un sisteme karşı
duruşunu özellikle tüketim toplumlara ettiği küfürleri algılayabiliyoruz
sayfaların arasında. Dışarıdan bakıldığında çok güçlü bir kitap olduğu çarpıyor
yüzümüze, belki de kendimizi okuyoruz bilmeden, güldüğümüz karakter belki de
bizim yansımamız.
İnsanın
güce açlığını derinlemesine inceliyor, insan olmanın getirilerinden bahsediyor,
her duruma anlamlar yüklememizden de şikâyetçi Palahniuk, karakterin kendini
çıkarımlardan İsa sanmasıyla da bir güzel dalga geçiyor açıkçası, üstelik bunu
bize inandırıyor.
Mizah
duygusundan hiçbir şey eksilmemiş olduğunu görüyoruz bu kitapta da şehir
efsanelerinden bile bahsediyor; tıp alanındaki bilgisini konuşturup hastaneye duş
yaparken şampuan şişesinin üzerine düşmüş kişilerden bahsediyor örneğin,
kahkahalara boğuluyoruz.
Zamanında
yine Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu tarafından halkın ar ve hayâ duygularını
rencide ettiği gerekçesiyle toplatılma kararı alınmış, sonrasında 2. Asliye
Ceza Mahkemesi’nin kararıyla beraat etmiştir.
Kitap
Ayrıntı Yayınları’nın yeraltı serisinden çıkmış ve 287 sayfa.
Kitabı
Türkçeye kazandıran kişi ise Ölüm Porno’su davası sürerken “manken”* olarak
nitelendirilen Funda Uncu.
Bob
Batchelor kitabı şöyle tanımlıyor:
''...tıkanma,
seks, sümük, göt, hastalık, algı ve ölümle dolu. Deforme olmuş tavuklardan söz
etmeye bile gerek yok. Bunlardan tiksinen biriyseniz, tıkanma size göre bir
roman değil. Aslında Palahniuk size göre değil. Gidip kendinize daha sığ ve
yergiden yoksun bir yazar bulabilirsiniz.''
Eh mevzu
zaten Chuck Palahniuk olunca özlü söz niteliğindeki cümlelerinden kaçmak olmaz,
birkaçı şöyle:
“Anne
babalar insanların afyonudur.”
“Uğruna savaşacak
bir şeyleri olmayanlar bir şeylere karşı savaşırlar.”
“Köpekler
seksten sonra hemen kolay kolay ayrılamazlar. Bir süre sıkışır kalırlar iç içe.
Evlilik de böyle bir şey...”
Kitap 2008de
sinemaya da uyarlanmıştır. İlerleyen zamanlarda ondan da bahsedilecek.
İyi okumalar.
0 YORUM:
Yorum Gönder