Yönetmen:
Shane Meadows
Senaryo:
Shane Meadows
Oyuncular:
Thomas Turgoose, Stephen Graham, Jo Hartley
Tür:
Suç | Dram
Yıl:
2006
Süre:
101 dak.
Dil:
İngilizce
Ülke:
Birleşik Krallık
Ödül:
BAFTA Film Award, 8 ödül ve 14 farklı adaylık.
IMDb
puanı: 7.8/10
Metasore:
86/100
Faşizmi
anlatan diğer filmlere nazaran farklı üslubuyla duruşunu belli eden bir film
This is England. Çünkü faşizmi anlatırken bunda kötü bir hal varmış gibi
anlatmıyor aksine insanlar faşizmin arkasına saklandıklarında elde
edeceklerini, duygularını, kendilerini motive ediş şekillerini inceliyor. Üstelik
bahsi geçen insanlar gerçekten yaşadıkları vatanı bu kadar çok seviyor mu, bu
yüzden mi yabancılardan nefret ediyorlar yoksa kendilerindeki savaşma
arzusundan mı bu nefret doğuyor, bu nefret insanoğlunda nasıl bu derece ileri
seviyede olabilir gibi soruları da sormaktan çekinmiyor. Üstelik filmin
başlarında avlanmaya gittiklerindeki yakma yıkma arzuları ve bundan zevk
almaları bunu düşünmemize de sebep oluyor.
This
is England, yönetmenin hayat hikâyesinden bir kesit aslında. Yaşadığı dönemden
etkilenen yönetmen bu filmiyle beyazperdeye elini sürmüş. Filmde anlatılan ise
Falkland Savaşı’nda babasını kaybeden 12 yaşındaki Shaun, dönemin gençlik hareketine
pek de uygun giyinmez ve tek derdi o an için bol paçalı pantolonudur. Okulunun serbest
kıyafet gününde bu pantolonuyla okula gittiğinde karşılaştığı dik bakışlar ve
hakaretlere dayanamayıp kavgaya girişmesi belki de hayatını tümden değiştirir. Eve
dönüş yolunda tanıştığı dazlak takımı, yüzünden düşen bin parçanın sebebini
öğrenmek ister ve Shaun için hayat o anda başlar. Duygusal ve yalnız olan genç
bir anda ilgi gördüğünü fark eder ve o gençlere bağlanmaya ve onlar gibi olmaya
başlar. Günler mükemmel, eğlenceli geçer ta ki kendisinden altı yaş kadar büyük
bir kıza ilgi duyduğu gece hapishaneden yeni çıkmış Combo’nun dazlak grubuna
gelene kadar. Combo dazlak grubunun başı gibi görülen Woody’nin arkadaşlarından
biridir ve zamanında Woody için hapse girmiştir. Ortaya çıkan sorun ise dazlak
grubundaki Jamaikalı zenci gençtir. Combo’nun iğneleyici sözlerinden her ne
kadar etkilenmediğini söylese de duruşlarından ve yüzünün şeklinden derin
yaralar aldığı belli olur. Üstelik Combo, Woody’nin şu anki sevgilisi ile
geçmişte kısa süreli bir ilişki yaşamıştır ve kızı hala unutamamıştır.
Combo’nun
dönemin zenofobik ve faşist partisi üyesi olması ve savaşta ölenler için
söyledikleriyle grubun ikiye ayrılmasına sebep olur. Babasının intikamını almak
ya da en azından mücadele vermek için Combo’nun tarafına geçen Shaun, bunda
sonra kendisini sövgü dolu duvar yazılarını yazarken, Pakistanlı bakkala girip
sözlü ve fiili saldırıda yine Pakistanlı çocukların oynadıkları ortamda onları
korkuturken bulur.
İzlenildiği
üzere yaşanılanlar kötü olsa da her seferinde ona sahip çıkan birilerinin
yanında yaptığı şeyden gurur duyarak yaşayan Shaun için hayat aslında bu
vakitte sonra daha da kötüleşecektir. Dazlak grubundaki zenci Milky’i dost
bellemeye niyetli olarak görülen Combo, ot bulma uğruna onu grubuna davet eder.
Şaşkın bakışların arasında aslında dost olabileceklerini gösterirler lakin bu
oyundan başka bir şey değildir. Aile bağlarından da konu açıldığında mutlu
olduğunu ve zor günler geçirseler de en azından önlerinde hep yemek bulunduğunu
ifade eden Milky, sırf dışarıdan gelen göçler yüzünden ucuz iş gücünün açtığı
işsizliğe ve 3.5 milyon işçiyi savunur gibi görünen Combo’nun hışmına uğrar. Yattığı
yerde dayak yiyen Milky’e yardım edecek tek kişi Shaun olsa da o henüz 12
yaşındadır ve Combo’nun grubundaki bir kişi tek eliyle bile onu durdurabilir.
Shaun
rolündeki Thomas Turgoose’un 1992 doğumlu olduğu ve ilk filminin This is
England olduğu düşünülürse oynadığı oyunculuk için takdire şayan dememek
haksızlık sayılır. Yine Combo rolündeki Stephen Graham’ın da oyunculuğunu söz
söylenemez.
Ve
filmin sonunda “In memory of Sharon Turgoose, 1964-2005” yazısı çıkar. Film çekilirken
başrol oyuncusu Thomas’ın annesine adandığı söyler bu yazı bizlere.
Adından
üzerinde güneş batmayan imparatorluk olarak söz edilen İngiltere’nin artık
batan güneşlere sahip olduğu 80lerdeki karmaşaya, siyasi görüşlere, işçi
sınıfını sıkıntıya sokan göçlere ve her ne kadar bu yabancılara olan tutum gibi
görülse de dolaylı yönden zencilere de ucu dokunan görüşlerin meydana
gelmesiyle işlerin daha da zorlaşmasına değinen This is England, dönemin yaşam
tarzıyla, giyim kuşamıyla, müzikleriyle anlatıyor her şeyi.
0 YORUM:
Yorum Gönder