Hadi utanmadan bir de üstüne basa basa uçuyorum de, yalan söyle, kimin umurunda? Bu dünyanın sahibi biz olalım bir geceliğine, parçalara bölelim bedenlerimizi yeryüzüne süzülüverelim, tanrı ne arkadaştır ne sevgili. Yalnızlığımızla uğraşalım, kendimizle dalga geçelim. Hadi düşüyorum de, doğruyu...
İyi Çocuklar ve Kötü Hikayelere Dair
Günlerce sızlanıp durdum. Şöyle diyerek:''seni anlatabilsem seni,iyi çocuklara, kahramanlara.''Sonra şikâyet etmekle olmaz, anladım. Başladım anlatmaya.İyi çocukların korkudan ödleri patladı, öyle çok ağladılar ki. İşin fena yanı, korkularını yenmek için kötü olmaya karar verdiler. İyilikten vazgeçtiler.Sıra geldi kahramanlara. Bizim hikâyemiz hiç mutlu etmedi onları. Hikâyeleme yeteneğimin gücünden...
Überman Sevgilim
Ve çıktın sahneyeAdın ... senin.Yemeye doymadığım şey kelektir benim.Kafiyeli ve uyduruk bir şiirleSeni irrite etmek değil inan niyetim.Sen ki her halinle Überman'sın sevgilim.Moliere'den yok eksiğin.Belki de bir Sheakespeare'sin.Üretmene gerek yok,Varlığınla şahesersin.Öte yandan (Herkesi kıskandıracak kadar da)Zekisin.Pekiyidir tüm derslerin.Bilsen ne parlaktır kariyerin.Tabula rassalara sığmaz...
Gidelim Buralardan
Yollar yolculukları çağırdı önce ve bana gitmek düştü. Kolaydı her şey, düşünmek düşünürken yapılacakları sıralayıp yarını güzel umut etmek. Yaşanılacaktı görülecekti, yeni yollar yeni kentlere salacaktı anlam arayan bedenimi. Ve sonra yeni insanlar ve umutlar girecekti hayatıma. Bunca yıldır topallayan...
Melankolik Kusmuklar
Ben aşık oldum. Hiçbir şey ifade etmiyor aslında şimdilerde bu cümle. Herkesin melankoli kustuğu bir dünyada benim aşık olmam sevdiğim adam da dahil olmak üzere kimi ilgilendirir ki! Gördüğüm kadarıyla herkes yapıyor zaten bu işi. Evet, iş! Hollywood imalatı filmlerden, o filmlerden esinlenerek yazılmış ithal romanlardan, ucuz kafiyelerle bezenmiş oynak ve popüler yaz şarkılarından dolayı, iş edindik...
trajikomik vaka
yazan: Adsız
tarih: 7/07/2010 01:49:00 ÖÖ
etiket: adult, ağzı bozuk yazılar, chris cave, yazılar, yeraltında
yorum:
Hiç yorum yok
“Rüyadayken yüksek bir yerden düşmek gibi bir his var içimde, ben buyum diyebiliyorum kendime. Ben buyum, kahrolasıca, gerektiğinde utanmadan düşebildiğimi söyleyebilen, idealleri doğrultusunda laf dalaşına girip savımın doğruluğunu kanıtlayana kadar dilimdeki tüyleri hatta kıçımdakileri bile bitiren...
Sıkılan Kulun Duası
yazan: disconnectus erectus
tarih: 7/06/2010 02:40:00 ÖÖ
etiket: nimete kör bakmak, özlemek, sıkılmak, sinir bozucu olmak, tanrıya nankör gelmek, yazılar
yorum:
Hiç yorum yok
Çok Sevgili Tanrım;Şu an dünyadaki pek çok insan sana sesleniyor olmalı. Ben bir değişiklik yapıp yazarak sesleneyim dedim. Umarım çoğunluk dikkate alındığında farklı olan bu değişik hitap biçimi hoşuna gitmiştir. Hoşuma giden şeylerden bahsetmeyeceğim için, sana da bulaştıracağım can sıkınıtısını asgari düzeye indirgemek adına, bu yolu uygun gördüm aslında.‘Sorunun ne ey kulum?!’ mu dedin, bana mı...
Çay Tabağı
Biliyordum, beni seviyordun. Biliyordum, sevildiğimi fark ediyordum. Üstelik hepsini nazar boncuklu bir çay tabağından anlamıştım. Tam sevdiğim gibiydi çay, yeni demlenmiş, biraz çiğ, iki şekerli. “Kuzum, hadi bana da bir çay getir.” demiştim sadece. Oysa ben senden bir şeyler istemezdim....
ölmeden uyanmalıyım
Tüm pamuk yığını bedenimi sarmış gibi sıcacık yatağımda yatıyorum. Karanlık, odayı aydınlatan ışık huzmesinden başka bir şey yok odada görülen. Serin bir fısıltı gibi benliğime doluyor korku, uyanıyorum. Aydınlık. Her yer toz içinde, saçaklarda fareler geziniyor, yatağımdan kalkıyorum. Çıplak...
düşerdi rüzgar
Mutlulukları doldurmuşum koynuma, bir kadeh şarap içesim geliyor. İntihar etmek istesem beynime değil mideme ateş ederdim, şarap akardı. Ve bir gün gelip de sular uykusundan uyansaydı eğer, sırf yıkamak için bu hayatı, bardaktan boşalırcasına yağardı gökten, silip süpürürdü tüm insanlığı. Şemsiyemle...
eti kemik geçerken
yazan: Adsız
tarih: 6/24/2010 07:15:00 ÖS
etiket: içimi dolduran boşluklar, yazılar
yorum:
Hiç yorum yok
Her baykuş çığlığında bir nefes daha yaklaşıyorum son denen başlangıca. Keman sesiyle içim ürperiyor. Küçük bir çocuğun flu göz çırpışlarında kalbim sıkışıyor sanki, ben sıcacık yaz akşamında kışı özlüyorum.Bileğimi ısırıp saat yaptığım günleri hatırlıyorum. İğde kokulu saf düşüncelerin sabahında, yumuşak...
düzüşen filler
yazan: Adsız
tarih: 6/15/2010 02:54:00 ÖÖ
etiket: adult, ağzı bozuk yazılar, chris cave, yazılar, yeraltında
yorum:
Hiç yorum yok
C.C.
Chris Cave. Onun hakkında bilinen ender bilgilerden biri bu. Takma bir isim. Ve bir de yakışıklı, düzgün ve fazla belli olmayan karın kaslarının olduğu, cinsiyetinin erkek, boyunun 1.76 ve saç renginin koyu kahve olduğu. Belki de siyahtır. Dar pantolon giymeyi seviyor, sigara belki de tek...
Boş
yazan: Adsız
tarih: 6/13/2010 10:15:00 ÖS
etiket: bunları da mı görecektik, maksat yazmak, yazılar
yorum:
Hiç yorum yok
Boştu evet, hissettiğim tek şey boşluktan ibaretti. Düşmek gibi değildi, böyle karanlıkta falan düşmeye benzemiyordu yani. Bir şey hissettiğimden de emin değildim aslında. Sorun da buydu işte, hissedecek hiç bir şeyin olmamasıydı aslında. Kızabilirdim, çok kızabilirdim. Oturup sabahlara kadar ağlayabilirdim,...
ve koşarız
yazan: Adsız
tarih: 6/07/2010 06:32:00 ÖS
etiket: benim umudum var, bir kerede çıktı, yazılar
yorum:
Hiç yorum yok
Parmaklarımı sonuna kadar açıp bileğimden kıvrılarak hayat veriyorum ellerime ve ikisini birleştirip yaşam buluyorum gölgedeki güvercinde. Deliriyorum. Gerçek delilerin kimler olduğunu sorguluyorum kendimle. Ofisteyim, işim başımdan aşkın, soluk almaya bile vakit yok, tek yapabildiğim kahvemi yudumlamak....
sistematik kokain
yazan: Adsız
tarih: 6/01/2010 06:51:00 ÖS
etiket: kokain, sistematik kokain, yazılar, yeraltında
yorum:
Hiç yorum yok
Bu kadar pisliğin arasında pak
kaldığımı düşünmem, kendimi kandırma yollarından biri benim için. Etrafımda
otuz bir çekip kendini tatmin eden insan kalabalığı ve ben bu karanlığın içinde
hızlanarak düşüyorum.
Kırmızı ojeli uzun tırnaklar
geziniyor vücudumda. Arayış içersindeler. Avuçlarını...
Sahi, ne diyordum ben?
Kha*. Altın renkli kham. Yanıma yaklaştığında, her nefes alıp verişinle burnunun çevresinde uçuşan altın rengi tozları görebiliyorum. Üstelik kanatların da var, altın rengi. Kanatlı kha olur mu? Oluyormuş demek ki. Belki de hep uçup gitmek, kaçıp gitmek, yok olup gitmek isteyiş nedenimdir...
bugün bana deli dediler
yazan: Adsız
tarih: 5/23/2010 12:32:00 ÖS
etiket: ben biraz da kendimim, yazılar
yorum:
Hiç yorum yok
Bugün bana deli dediler. Bana deli diyenler kendi delillerini döktüler dilleriyle ve bana deli dediler.
Duvarın arkasında bıraktım onları, susuzluklarından birkaç gün içinde ölecekler. Çığlıklarını duyacağım, can havliyle birbirlerini ezecek, tırnaklarını geçirecekler duvara ve ben kulaklarımı...
zıplamak
yazan: Adsız
tarih: 5/20/2010 08:17:00 ÖS
etiket: ben biraz da kendimim, yazılar
yorum:
Hiç yorum yok
Göğün milyon ton ağırlıktaymışçasına yük olması gibi sırtımıza, taşıyamayacak ve düşürecekmiş gibi bedenimizi sabitlerken toprak ananın üzerine, dizlerimizin bıkmışlığından yavaşça eğilirken yere sanki büyük bir kuvvetle itiyormuş gibi dünyayı, bedenimizi gererek zıplıyoruz ulaşabileceğimiz en üst noktaya....
bedeninin koordinatları
Gördüklerimin, duyduklarımın, bildiklerimin hepsi bacak aramın kalbine açtığı bir holiganlık savaşı ve yaptığımız herkesin herkese karşılığı, bir tür terör. Kalbinin koordinatlarını bilse karanlıklarım, füzelerimi çoktan salmıştım üzerine, sonrasında gelen yanmış et kokusu. Takvimlerin arkasına sığınmış...