sonu gelmeyen yazılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sonu gelmeyen yazılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

baykuşlar göründükleri gibi değildir

Gözlükleri takmadan aslında yıldızlar biraz daha yakın ve büyük gözüküyor. Masanın karşısında bir adam oturmuş izliyor. Gözleri yorgun. Siyah geceliğinin içinde duran bir kadın, gölgenin arkasına saklanırken karşısında duran adamın bakışlarından kaçıyor. Masanın kenarına ilişmiş lambanın suratına çarpan...
paylaş:

Gidelim Buralardan

Yollar yolculukları çağırdı önce ve bana gitmek düştü. Kolaydı her şey, düşünmek düşünürken yapılacakları sıralayıp yarını güzel umut etmek. Yaşanılacaktı görülecekti, yeni yollar yeni kentlere salacaktı anlam arayan bedenimi. Ve sonra yeni insanlar ve umutlar girecekti hayatıma. Bunca yıldır topallayan...
paylaş:

beş metre aşağısı

Kusmuğun içinden çıkan irin benzeri bir yer Black Paradise. Duman altı dudaklarımızın tarihinde gelecek benzeri bir gök gürlemesi, kıçımızın bilmem kaçıncı boku, bilmem kaçıncı orospusu. Black Paradise. Karizma çakması… Nüfus: -235. Yerin derinliklerinde, ölüme doğan bedenler. Her yeri delik deşik,...
paylaş:

gemide

Güneş ay doğduğunda, deniz vuruverdi kıyıya. Yolcular, ellerinde şarap bardaklarıyla limanları gözler, gözleri geceyi içer adeta, gece onları içer. Gemi, denizin canını acıttığını bilmeden, kayıverir gökyüzünde, gökyüzü deniz olur, deniz ayna tutar gökyüzüne. Dudaklarda yaşlanan sözler, ölümü bekler....
paylaş:

istasyonda insanlar

İstasyonda insanlar. Onlarca, yığın yığın. Ellerinde poşetler, valizler. Kalabalık içinde yalnız hissedenler, kimseyi gözü görmeyenler, kimse tarafından farkedilmeyenler, müzik dinleyenler, müzik sevmeyenler, insan sevmeyenler, siyaset bilmeyenler, okurlar, yazarlar,araştırmacılar, bir an önce yuvaya...
paylaş:

elma

Zamanın birinde elma ağacı varmış, bulutların üzerinden kökleri dünyayı tutan. İyi ki varmış bu elma ağacı, yoksa düşermiş sonsuzluğa dünya. İnsanlar bilmezlermiş bu ağacı ama koca nineler anlatır da anlatırlarmış anbean bu ağacı torunlarına. Gümüş çekirdekli hurmalar yetişirmiş bu elma ağacında....
paylaş:

-miş

Mini minnacıkmış elleri, elleri gibi varmış gözleri. Derin yeşilmiş bir gözü, diğeri maviye çalarmış biraz. Beş yaşında doğmuş, on beş yaşında ölmüş. Tüm yaşadıklarını bu on yılda sürdürmüş. Doğduğunda kelmiş, öldüğünde yere kadar saçı varmış. Bir varmış bir yokmuşlu dünyada yaşaya yaşaya on yıl yaşamış....
paylaş:

pabuç

Gıbgri pabuç yavaş yavaş ilerledi kaldırım taşlarının üzerinde. Yorulup da durduğunda çözülüverdi ipleri. Beyazlığını yavaş yavaş yitiriyordu geçen zaman diliminde, biraz da kokuyordu içi. Yağlıboya tablo çizdi fırça yardımıyla onu. Resme baktığında duvarda duran başka bir tabloya takılıverdi. Botlar...
paylaş:

otogar

Ve bir nefesle cana kavuşan bedenler, ayrılmak için beklerken hareket saatini otogarda, tüketiyorlardı bilmeden dakikaları, hiç umursamadıkları yaşamlarından. Müziğin senfonisine bırakanlardan kendisini, seyahat yastığı satanlara kadar binlerce bambaşka insan yük olmuştu, her otobüs geçişinde sarsılan otogar binasına. Aslında o, hiç sorgulamadan açıvermişti kapılarını, ısıtıvermişti vücutları. Özlem...
paylaş: