Artık dayanamıyordum. Bu kadarı fazlaydı.
Kalemsuare.com isimli sitenin hak ettiği yerde olmaması canımı sıkmıştı.
Hâlbuki içeriği çok güzel olan bir siteydi kalemsuare. Ama gerekli ilgiyi
yakalayamamıştı. 8 aydır takibinde bulunduğum sitede benim de yazılarım
yayınlanıyordu. Belki de bu yüzden gerekli ilgiyi görmüyordu bu site. Çünkü
benim yazılarım siteye ters düşüyordu. Çok ciddi paylaşımların yapıldığı bu
mecrada benim tırt ve sözde absürd komedi olan yazılarım paylaşılıyordu. Bütün
suçun bende olduğunu düşünmüştüm önce. Sonra hapşırdım ve bütün düşüncelerimden
arındım. Çalışma masama sert bir yumruk vurup ‘’iiisssyeeeaann’’ diye
çemkirdim. Akbilimide alıp İ.E.T.T durağına tüm sinirimle koşmaya başladım. Bir
şeyler yapmak için ilk adımı atmıştım.
İ.E.T.T’ye binip en yakın sahile atmıştım
kendimi. ‘’Sitenin ismini nasıl duyurabilirim’’ diye düşünürken bir banka
oturmuştum. 10-15 dakika sonra bir martı ayakkabıma yer yer yeşil
renginin hakim olduğu, beyaz renginin de bolcana olduğu bir gübre bırakmıştı.
Çok güzel küfülerimi martıya yolladıktan sonra ayakkabımı bankın köşelerine
sürtüyor bazen de çimenleri kopartıp temizliğime öyle devam ediyordum. Tam
kişisel temizliğimi yaparken bir kız yanıma gelip ‘’boş mu acaba?’’ diye sormuş
yanıtımı beklemeden banka oturmuştu. Ayakkabımda ki iz ‘’Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti Haritası’’ şekline bürünmüştü. Yanıma oturan kız telefonundan seri
dokunuşlarla bir şeyler yapıyordu. Bir müddet sonra dokunuşlar durdu. Yerini
derin derin iç çekmelere, yer yer gözyaşlarına bazen de ‘’yürü beee’’
nidalarına bırakmıştı. Çok duygulanmış, okuduğu yazıyı bana da göstermişti. ‘’ Suskunluğumuzun
nedenini aramaktan usanıp, sadece kalp atışlarımızın bize demek istediğini
anladıktan sonra…’’ diye devam eden yazıyı tanımıştım. ‘’Birileri’’ydi bu.
Şaşkınlıktan ‘’ananı’’ demiştim. Neyse ki kız çok duygusal bir halde olduğundan
beni duymamıştı.
‘’Kalemsuare?’’ diye sormuştum. O
da şaşırdı. ‘’Nerden bildin?’’ dedi. Anlamıştım. Bir ilişki doğacaktı bu
konuşmadan. Belki sevgili olabilirdik. ‘’Çok iyi bilirim. Ben sitenin kurucusu
olan insanla akrabayım’’ dedim. İyice şaşırdı. Gözlerini o kadar çok açtı ki
Gollum’a benzemişti. Benimde yazılarımın orada yayınlandığını söylememiştim
nedense. Bunun yerine ‘’kahve içip kalemsuare hakkında konuşalım mı?’’ diye
sormuştum. Tunalızade Gürkan Efendi’nin akrabam olduğu yalanıma kanmış olacak
ki, teklifimi hemen kabul etti.
‘’Tunalızade
Gürkan Efendi nasıl biri?’’ diye sordu kahvesini yudumlarken. ‘’Güzel yazıyor’’
demiştim sadece. Çünkü gerçekte kim olduğunu bilmiyordum. ‘’Üniversiteyi de
bitirdi kerata. Yakında evine ekmek getirecek inşallah’’ demiştim. İçimdeki
anane hayat bulmuştu sanki. Söylediğim şeye inanmadım önce. Ama Gollum gözlü
kız bu söylediğim karşısında daha da mutlu olmuştu.
‘’Siteyi nasıl buluyorsun’’ diye sordum. ‘’Deli
misin? Çok güzel bir site. Özellikle Tunalızade Gürkan Efendi’nin yazılarına
bitiyorum. Harika yazıyor şerefsizim. Kendisiyle tanışmak isterdim. Müthiş
yazıyor Allah çarpsın’’ demişti. 1 saattir konuştuğumuz tek şey Tunalızade’ydi.
Harika yazılar yazdığını, iç dünyasını çok merak ettiğini ve kendisiyle
tanışmak istediğini söylüyordu her fırsatta. Hayali akrabamdan soğumuştum bir
an için. Konuyu değiştirip ‘’ titiemre diye bir yazar var. Onu nasıl
buluyorsun’’ diye sorup konuyu değiştirmiştim. ‘’Şu Elif Şafak ile ilgili
yazıyı yazan çocuk’’ dedim birde. Hatırlar gibi oldu. Sonra açtı ağzını yumdu
gözünü.
‘’Hee şu salak insan. Anlamıyorum
gerçekten. Kalemsuare gibi bir sitede öyle yazılar nasıl yayınlanır? Bi kere ne
yazdığı belli değil. Edebi bir yönü yok. Güldürse bari. O da yok. Titiemre’yi
tanısaydım parmaklarını kırardım böyle şeyler yazmaması için’’ diye söyleyip
kahvesine gömülmüştü yine. Parmaklarını kırarım lafından sonra ister istemez
parmaklarımı ceplerime sokmuş, korumaya almıştım. ‘’Uleen siteyi ziyaret eden
herkes benim hakkımda böyle mi düşünüyor?’’ diyerek kendimi yiyip bitiriyordum.
Neyse ki ‘’Çok şey öğrenmesi lazım’’ diyebilmiştim. Ellerini iki yana açı,
kafasını da büküp ‘’bir Tunalızade değil’’ demiş, ‘’Haklısın’’ demekle
yetinmiştim bende… Soruları tüm hızıyla devam ediyordu.
Tunalızade evli mi? Kaç çocuğu var? En sevdiği yazar
kim? Favori yönetmenleri kimler? En sevdiği kanal? Favori Pizzacısı?’’ diye
giden milyon tane soru soruyordu. Artık dayanamadım. Sabahleyin yaptığım gibi
masaya vurmuş ve konuşmuştum. ‘’Osuruyor. Tunalızade Gürkan Efendi geğirir.
Yeri geldi mi burnunu karıştırır, içinden çıkanı top haline getirip
arkadaşlarına atmakla tehdit eder…’’ Hiç tanımadığım insanı durduk yere
kötülüyordum. Hâlbuki ‘’titiemre de iyi yazıyor’’ deseydi Tunalızade’nin
tc kimlik numarasını bile bulur kendisine verirdim… Sandalyemi geri itip,
merdivenlerden aşşa koşarak indim. Kahvemin yarısının hala durduğunu
hatırladıktan sonra merdivenleri koşarak çıkmış, kahvemi bitirmiştim.
2 hafta sonra kalemsuare.com’ da
‘’Evleniyoruz’’ isimli bir başlık görmüştüm. Sahilde tanıştığım Gollum gözlü
kız ile Tunalızade evleniyordu. Çok şaşırmıştım. Bu sırada e-postama yeni bir
mail gelmişti. Mail Tunalızade’den gelmişti. ‘’Bir daha yazı gönderme.’’
-titiemre
Diğer yazıları için tıklayın.
Yazı göndermek için iletişim bölümüne
uğrayabilirsiniz.
0 YORUM:
Yorum Gönder