Böyle
bir ortama nasıl düşmüştüm? Ben böyle bir insan değildim. Benim şuanda evimde
olup Arka Sokaklar’ın 6 yıldır bitmeyen özetlerini izliyor olmam gerekiyordu.
Ama burada, bir terasta, 3 tane kıllı göbekli
erkeğin ve 4 tane kadının arasında bitmek bilmez bir edebiyat tartışmasının
içerisindeydim. Herkese sırayla ‘’ en son okuduğunuz kitap nedir? En sevdiğiniz
yazar kimdir?’’ soruları soruluyordu. Konuşmalarda ‘’r’’ harfi hep
vurgulanıyordu. Sorunun bana gelmesine 4 kişi vardı…
‘’Bukowski ile Elif Şafak arasında kaldım
aslındaaa. Bukowski de iyi Elif de iyi. Iııııı bilemiyorum yaaa. Ama Elif Şafak
diyecem ben’’ cevabını veren Aslı adındaki kadının ağzına kürekle vurmak
istiyordum. Etrafa bir göz attım ama bir kürek bulamadım. Dayanamayıp
sandalyeyi geri ittim ve ‘’sizin ananız babanız yok mu ulaaannn’’ diye bağırıp ortamı terk ettim. En azından
kafamdan bir kurgu yaratıp terk etmiştim. 3 kişi kalmıştı…
Sıra Pelin’e gelmişti. ‘’ Ben aslında Oğuz
Atay’ın kitaplarını hiç sevmedim. Zaten 25. Sayfadan sonra sıkmıştı. Bana göre
değiller. Ben daha çok Elif Şafak’ı beğeniyorum. Benimde oyum Elif’e’’ dedi
Pelin. Demeseydi iyiydi. Bu sefer kendimi tutamayıp Pelin’i boğmaya kalkıştım.
‘’ Çık bu bedenin içinden şeytan karıııı! Çık bu bedenden Eliffff. Kitaplarını
da al bu kadının beyninde çık gitttt. Pelin ev hanımı olacak. Tek derdi ‘
akşama ne yemek yapacam’ olacak. Çıkkkkkkk’’ diye bir kurgu yaratmıştım
beynimde bu sefer… 2 kişi kalmıştı….
Sırada Osman vardı. 50 yaşındaydı Osman abi.
Göbeği plates topu kadardı. Uzaktan görseniz Osman abi’yi döner tezgâhında
döner kesen adam sanırsınız. Aykırı giyim tarzı vardı. Ve edebiyat tutkunu
olduğunu gözümüze sokmak için boynuna asılı olan şalı vardı. Evet, bir şalı
vardı. Osman da cevapladı.
‘’Cemal Süreya ile Elif Şafak bir tutulur mu
bilmiyorum ama…’’ Osman’ın ağzından çıkan laf ile benim kulağımın duyduğunun
bir olmadığına inandım. İnanmak istedim. Bu kadarı fazlaydı. Yinede dinlemeye
devam ettim. ‘’…Elif Şafak’ın yazılarında kendimi buluyorum ben’’ diye
tamamladı sözünü. Sandalyemi geriye itip Osman’dan ayağa kalkmasını rica ettim.
Kalktı ayağa. Göbeği eski bir dostmuş gibi sarıldım kocaman göbeğine. ‘’ Neden
Osman abiii nedennnn. Ben seninle pilav üstü döner yemenin hayallerini
kuruyordum. Sen bana askerlik anılarını anlatacaktın yemeklerimizi yerken.
Dönerin parasını ödemek için birbirimizle yarışacaktıkkkk. Sonra sen parayı
bana kitleyecektin. Ama ben seni yinede çok sevecektim. Neden Osman abiii.
Nedennnn?’’ diye bağırıp ayağa kalktım. Bir adım geri atıp koca göbeğine uçan
bir tekme atmıştım. Lakin göbeği bir koruma kaklını gibi beni geri savuşturmuş,
Elif severlerin arasında bulmuştum yine kendimi. Kurgumu yine başarılı
bulmuştum… 1 kişi kaldıydı…
Sıra Ayşe’ye gelmişti. O konuşurken bir anda
üzerime bir ağırlık çökmüştü. Gözlerim kapanıp kapanıp açılıyordu. Kapanıp
kapanıp açılıyordu. Kapanıp kapanım kapandı sonunda.
Bir kitap evinde bulmuştum kendimi
uyandığımda. Rafların arasında koşan bir kız ‘’ beni yakalayamazsın çünkü ben
Usain Bolt’un akrabasıyım’’ diye inliyordu. Onu kovalamak aptalcaydı. Bunun
yerine raflardaki kitapların gizemli dünyasına bırakmıştım kendimi. Raflardan
birine elimi attım Tutunamayanlar geldi eline. Sonra İntibah. Sonra Yüzyıllık
Yalnızlık. Hayvan Çiftliği. Kürk Mantolu Madonna. Aylak Adam. Nietzsche
Ağladığında. 10 Küçük Zenci. Tehlikeli Oyunlar… Kitapların hepsini alıp kasaya
koştum. Hepsinden 3’er tane satın aldım. Para ödemedim. Kasadaki adama,
avucumun içini öpüp ona doğru üfleyerek sevgilerimi yollamıştım. Adam üflediğim
öpücüğü havada kapıp yedi…
Hemen dışarıya çıkıp edebiyat tartışmalarının
yapıldığı yere doğru koştum. Elimde 25 kilo kitap vardı. Sokaklarda bilgisayar
kasası ile dolaşan insanlara benzemiştim. Yolda yorulunca biraz dinlemek için
kaldırımda oturduydum. Birkaç dakika sonra sokağın başındaki zabıtalar beni
işaret ederek ‘’kaçma gel buraya seyyar satıcııı’’ diye bağırmaya başladılar. 5
göbekli ve beyaz saçlı adam tarafından kovalanıyordum. 2. sınıf bir filmin
tecavüz sahnelerinde bile bu kadar atraksiyon olmazdı. Hemen kitaplarımı alıp
edebiyat tartışmalarının yapıldığı binaya girdim. Nefes nefese kaldıydım.
Birden dış kapı aralandı ve bir zabıta kafası içeriye girdi. Tutunamayanlar’ı
elime alıp ‘’ Affffet beni Oğuz abiiii’’ diye bağırarak adamın göbeğine bir
darbe indirmiştim. Hayati organına yediği darbe onu yere yığmıştı. Merdivenleri
hızlıca çıkarak bizim terasa ulaştım sonunda. Kitapları masaya koyarak, Elif
Şafak sevenlerin hepsini yanıma çağırdım.
Yanıma geldiklerinde suratlarına tükürmüş biraz da Tutunamayanlar ile
tokatladıktan sonra bu kitapları okumalarını söylemiştim…
Uyandığımda herkes etrafımdaydı. Birisi
ferahlamam için Elif Şafak’ın Aşk romanının pembe kapaklısını suratıma doğru
firili firili diye sallıyordu. ‘’ Emre iyi misin Emre? Bir an bayıldın…’’
soruları duymazlıktan gelip ‘’ Ayşe ne cevap verdi’’ diye bağırdım. Ayşe bana
bakıp ‘’ Cemal Süreya dedim ben ama. Sen iyi misin onu söyle’’ diye sordu. ‘’Çok
iyiyim. Çok. Acayip iyiyim.’’ dedim. ‘’ Eee senin cevabın ney?’’ diye
sorduklarında ‘’ Umut Sarıkya ‘’ dedim.
Ayşe’nin yanına gidip ‘’Kahve içelim mi?
Cemal Süreya hakkında konuşuruz hem’’ dediydim.
‘’Türk kahvesi?’’diye sordu. ‘’Tabii. Hem de benim balkonumda. Firil
Firil rüzgâr esiyor orada.’’ dediydim ben de.
Elif Şafağın bi kaç kitabını beğenmiştim ama kesinlikle sevdiğim yazarlar arasında olamaz. Hele son zamanlardaki sırf kitapları satsın diye gereksiz kitaplar çıkarmasına diyecek söz bulamıyorum. Şu aralar fena antipati duyuyorum kendisine...
YanıtlaSil'Umut Sarıkaya' cevabına bayıldım. :D
YanıtlaSilBaştan sona şahane bir yazı! Hem çok eğlendim, hem de hislerime tercüman oldu =) Elinize sağlık!
YanıtlaSilher seferinde hadi elif şafak değil diğerini söyle dedim. Hayalindeki raflardaki kitapların çoğunu okumakla ve çoğunu hayatımın kitabı diye nitelendirmekle gurur duyuyorum sanırım..
YanıtlaSilbence de çoğu kişinin hislerine tercüman oldun
Bazen Elif Şafak okumadığım için kendimi çok garip hissediyorum.
YanıtlaSilYorumlarınız beni pek bir mutlu etti. Hepinize benden birer adet Elif Şafak'tan Aşk romanı. Pembelisinden hemde. Okuyan bize anlatır artık. Sonra gelsin yeni yazılar.
YanıtlaSilbu yazıyı yazan ve altına yorum yapanlardan hiç elif şafak okuyan var mı?
YanıtlaSil@picassonun kadını,
YanıtlaSilherkes, hislere tercümanlıktan bahsettiğine göre en azından birkaç elif şafak kitabı okumuştur, yoksa tersimpiçtir'in dediği gibi yorumlar da mevcut.
araf, baba ve piç, pinhan, bit palas, mahrem, şehrin aynaları, benim okuduğum elif şafak kitapları, siyah süt de mevcut ama henüz okuma fırsatı bulamadım. bahsettiğim kitapların yeri de ayrıdır gözümde, hatta elif şafak için güzel düşüncelerim bile vardı ta ki aşk adlı kitabını okuyana kadar. yok pembeymiş yok griymiş bu gibi saçma sapan olgulara bile takmadan pembesinden alıp büyük bir heyecanla okumaya başladım ve gördüm ki bir haller olmaya başlanmış. tabii bunun altındaki gerçekleri bilmiyorum nedir ne değildir, burada tartışmanın da alemi yok. tabii metis ve doğan kitap diye 2 dönemde incelemek de kaçınılmıyor takdir edersiniz. yazarlarda duraksama da olabilir, gerilemede, yazar tıkanması diye bir terim var neticede. ama elif şafak'ın doğan'a geçişinden sonra gözlenen yaz başı albüm çıkaran popçu mantığındaki yaklaşımı da gözlerden kaçmıyor değil. hadi onu da geçelim neticede ilham bu ne kadar ne sıklıkla geleceği belli olmuyor ama hele hele o "the best of shafak" benzeri "kağıt helva"ya ne demeli yahu?
neyse kısacası aşktan ya da doğan kitap'tan önceki elif şafak gerçek olan, en azından benim için öyle.
umuyorum demek istediğimi de anlatabilmişimdir aynı zamanda yanlış anlaşılmadan.
sizin düşünceniz nedir elif şafak konusunda? istediğinizi yazabilirsiniz, her türlü görüşe de saygımız sonsuz.
sevgiler.
(yazı hakkında da benim görüşüm eleştirel ve eğlenceli. yayınlamazdık yoksa :])
Yazıyı yazan arkadaş hiç bir şekilde Elif Şafak okumamıştır. Hatta çevremde duyduğum Elif Şafak ile ilgili iyi/kötü yorumlardan yola çıkarak böyle bir yazı yazdım. Tabii bu yazının oluşmasında şu haberde büyük rol oynadı:
YanıtlaSil"elif şafak'ın sizin aşk hikâyenizi yazmasını ister misiniz? cevabınız evetse, 9 şubata kadar filli boya, doğan kitap ve elif şafakın facebook sayfalarındaki interaktif uygulamada hikâyelerinizi paylaşın.
seçilen hikâyeler 12 şubatta habertürk gazetesinde elif şafakın köşesinde yer alacak. yayımlanacak hikâyenin dışında beğenilen 20 hikâye sahibi de sevgililer günü için hazırlanmış özel romantik hediye sepetini kazanacak."
bunun adı edebiyat değil, ticarettir. bu kadının da adı tacirdir. ne desek boş..