Yönetmen:
Gus Van Sant
Senaryo:
William Shakespeare (oyun), Gus Van Sant
Oyuncular:
River Phoenix, Keanu Reeves, James Russo
Tür:
Dram | Romantik
Yıl:
1991
Süre:
104 dak.
Ülke:
ABD
Dil:
İngilizce, İtalyanca
Ödül:
11 ödül, 4 adaylık
IMDb
Puanı: 7.0/10
Metascore:
77/100
Kendinizi
bir yerlere ait hissetmediğiniz anlar olur zaman zaman ve amacınızın peşinden
koşturduğunuz sürece yaşamaya devam edersiniz. Bu koşuşturmacada en
yakınlarınız ya da sevdiğiniz insanlar bile sizi yarı yolda bırakabilir ki bu
önünüze çıkan engellere göre size en büyük acıyı veren olur. Güvendiğiniz insanlar
ve arkanıza bile bakmayacaklarınız, hepsi ama hepsi aynı kefeye sığmaya çalışan
ama her zaman sizin gözünüzde farklı değerler biçtiğiniz varlıklar.
My
Own Private Idaho’da da buna benzer bir konu işleniyor aslında. İki başkaraktere
sahip film Mike ve Scott üzerinden sunuluyor seyirciye lakin her ne kadar iki
başkarakter bulunsa da filmde asıl karakter Mike oluveriyor daha ilk sahnede.
İnsana
benzettiği yolları anlatırken bir anda onun gözünden görmeye başlıyoruz
devamlılığı bitmeyen yolları, gözümüzü kısıp görebilmeye çalışıyoruz. Tek başına
durur yolun ortasında Mike, üstelik çok iyi bildiği düşündüğü yolun birindedir.
Asıl amacı yıllar önce giden annesini bulmaktır. Scott’a sığınmaya çalışır
fakat pek yüz bulamaz. İkisi birlikte para karşılığı kadın ya da erkeklerle
beraber olurlar. Büyük bir derdi de vardır Mike’ın, narkolepsi hastasıdır. Heyecan
duyulduğu anda beyindeki kimyasal aktiveden bir anda nöbete benzer şekilde
uykuya dalıverir. Uyandığında ise hep farklı diyarlarda bulur bedenini, kimi
zaman Scott yanındadır bu kayboluşlarda.
Scott
ise her ne kadar Mike’a benzese de daha farklı bir bakış açısına sahiptir. Zengin
bir babaya sahiptir örneğin fakat yine de ortalıkta kaybeden/kaybolmuş gibi
takılır. Kararlarını verirken Mike’a göre daha emin adımlarla yürür ve
sorumluluklarının da farkındadır. Aşkı bulduğunda kendini bulmak istediği
yaşamdan soyutlayıp yoluna devam ediyor.
Bunu
en iyi cenaze sahnesinde gözler önüne seriyor. Bir tarafta sorumluluğunu
üstlendiği hayatta öz babasının mezarı başında beklerken diğer tarafta bir
zamanlar mutlu olduğu arkadaşlarının öz babasından daha çok baba gibi gördüğü
adamın mezarı başında söylediği şarkıları duyuyor. Aslında onların yanında
olmak istiyor fakat kendine hâkim de olabiliyor yeri geldiğinde.
Film
görsel açıdan çok zengin, uzun uzadıya buğday tarlalarının arasından geçen
yollar, kavak ağaçlarının yanına kurulmuş evler ve sonsuz gökyüzü. Dergi kapaklarında konuşan erkekler ise tek kelimeyle yaratıcı.
Orgazm
sahnesinde nehrin aşağıya dökülen kısımlarındaki balıkların üst tarafta kalma
mücadelesi gösterilirken boşalma sahnesinde gökten düşen tahta evin otoban
üzerinde dağılışı gerçekten iyi düşünülmüş. Bunun yanında hayatımda gördüğüm en
iyi sevişme sahneleri var bu filmde. Tamam, durun hemen sapık muamelesi
göstermeyin bana. Demek istediğim şu ki sevişme sahneleri süre gelen bir zaman
diliminde işlenmiyor. Ya da şöyle diyelim, sevişirken şekilmiş fotoğraflar
düşünün ve o fotoğrafların belli saniye aralıklarıyla ekrana düştüğünü hayal
edin ve bu fotoğrafların aslında fotoğraf değil de gerçek kişi ve yerlerin
ekrana sığdığını kabul edin, işte böyle bir görselliğin verdiği hazzı
kurgulayın kafanızda bir de, işte o zaman ne demek istediğimi anlayacaksınız
yahut hemen bu filmi izlemeye koyulun.
Filmin
son sahnesi ise tamamıyla seyirciye bırakılmış ve şöyle bir rivayet dolanıyor
internet camiasında, Mike yine yalnız başına kaldığı yolun birinde bayılır ve
uykuya dalar, yoldan geçen bir araç durur ve onu alır, gider. Buradaki kişinin
Scott olduğu yazıldığı söylenir senaryoda. Fakat biz izlerken bunu anlamamız
biraz imkânsız gibidir. Filmin piyasaya sürülüşünden bir süre sonra Gus Van
Sant kitapçıda okumalar yaparken yanına gelen bir kadın bizim göremediğimiz
kurtarıcının km olduğunu sorar, Van Sant ise buna karşılık izleyicilerin
kendilerini filme dâhil edip kim olduğuna karar vermelerini umduğunu söyler ve
bunun üzerine kadın da Van Sant’ın versiyonunda Mike’ı kimin aldığını sorar.
Van Sant biraz düşündükten sonra kendi versiyonunda Mike’ı yoldan alanın
kendisi olduğunu söyler.
Keanu
Reeves ve River Phoenix’in oyunculuklarıyla baş döndürdüğü bu filmi mutlaka
izleyin derim ha bir de “Have a nice day!”
Konuyla alakasız.
YanıtlaSilSana oy vermeye çalıştım ama hala şifre beklemedeyim.
Sevgiler.
:)
YanıtlaSilben de senin için kullanayım dedim lakin aynı tel no-aynı kategori uyarısı aldım.
Allala:D bizim kulvarlar farklı oysaki:D
YanıtlaSilKullandım hacım:D
hahaha yok yahu benimkiyle kıyaslamadım zaten başka blogtan bahsediyorum. :D
YanıtlaSilhe fak!:D
YanıtlaSil