Yönetmen:
Uli Edel
Senaryo:
Kai Hermann(kitap), Horst Rieck(kitap), Uli Edel, Herman Weigel
Oyuncular:
Natja Brunckhorst, Thomas Haustein, Jens Kuphal
Tür:
Biyografi | Dram
Yıl:
1981
Süre:
138 dak.
Dil:
Almanca
Ülke:
Batı Almanya
Ödül:
2 ödül
IMDb
puanı: 7.6/10
Okudunuz
mu ya da hatırlar mısınız bilemiyorum, ilkokul son sınıflarda ya da lisede herkesin
elinde gezdirdiği bir kitap vardı: Eroin. Hatta bu kitabı edebiyat öğretmenleri
ya da büyükler, okuyalar eroinin ya da bu belaya benzer diğer uyuşturucuların
insan hayatına ne gibi zararlar getirdiğini öğrenmek ve hiçbir zaman denemek
olsa bile başlanılmaması gerektiğini göstermek için diğer kişilere/öğrencilere
önerirdi. İşte o kitaptan uyarlama olan bu film de kitap gibi aynı etkiyi
gösterdiği söyleniyor, sinemaya aktarım konusunda başarılı sayılıyor. Kitabı okumadım
ama bu kişilere benzer oyuncuları bulup filmde oynatmaları konusunda
söylenenlere katılıyorum.
Kitap,
Christiane F.’nin günlülerinden röportajlarından değerlendirilerek yazılmış,
amacı da alın görün bakalım nasıl bir illettir bu. Gerçi bu duruma pek
katılmıyorum, başlangıç amacı muhakkak para kazanmaktır neticede ve kitabı
okuduktan sonra kişilerin uyuşturucuya karşı gösterdikleri tepkilerin de pek
olumlu yönde olduğunu da düşünmüyorum. Gerek sözlüklerden gerekse diğer
yorumlardan okuduğum kadarıyla herkesin ortak bir düşüncesi var. Uyuşturucunun zararlarından
bahsedilerek anlatılmasında bile bir ballandıra ballandıra anlatma üslubu var,
bu durum da eroini merak ettirme konusunu karşımıza getiriyor. Yapılan günah/suç/haksızlık
artık nasıl adlandırılırsa öyle süre gelsin bazı kişilerin yanındaki sevdiğiyle
bu bahsi geçen olayı gerçekleştirmesi bile hoşlarına gideceğinden bahsediliyor.
Her ne kadar bu her kişide gözlenmese bile kitabın yazılma amacına bakıldığında
bir şeylerin ters gittiği gerçek.
Filmden
bahsedersek de daha çocuk sayılacak yaşta olan Christiane, annesiyle beraber
Berlin’de yaşamaktadır. Şehirdeki disko tarzındaki yeni mekan ilgisini çeker ve
yaşı tutmadığı halde arkadaşlarının onu da oraya götürmesini ister ve Detlef
ile tanışır. Bundan sonraki hayatı ise eroine yavaş yavaş kurban olmaya doğru
ilerler.
Kızın
hayatı yapılan röportajlarla ilk defa gündeme gelmiş ve Berlin’in ya da
bildiğimiz o sıra sıra evlere, temiz sokaklara sahip Almanya’nın bir diğer yüzü
ortaya çıkmaya başlamış ya da en azından gündeme damgasını koymuş. Röportajlar belirli
aralıklarla dergilerde yayımlanmış ve bunları okuyanlar şoke olarak kızın
hayatını daha çok merak etmeye başlamışlar, bunun üzerine de kitap kararı
alınmış. Daha sonrasında da filme uyarlama düşünülmüş.
Filmin
müzikleri David Bowie’ye ait, bu da üzerinden geçirilmesi gereken bir ayrıntı. İyi
bir dram filmi, bunu eroinin ne pis bir illet olduğunu öğrenin diye önermek
yerine iyi bir film izleyin demek daha hoş olur diye düşünüyorum. Seversiniz belki,
sizin takdiriniz.
0 YORUM:
Yorum Gönder