Yönetmen:
Jim Mickle
Senaryo:
Jim Mickle, Nick Damici
Oyuncular:
Connor Paolo, Nick Damici, Kelly McGillis
Tür:
Korku
Yıl:
2010
Süre:
98 dk.
Ülke:
ABD
Dil:
İngilizce
IMDb
puanı: 6.7/10
Metascore:
66/100
Bilindik
vampir filmlerinden biraz farklı konusu olan 2010 yapımı filmde durağanlık söz
konusu. Yani tanıdık gelen vampirler bile yavaş hareket ediyor. Hatta bize
öğretilen vampir kavramının biraz dışındalar. Güneşe çıkınca ölüyorlar fakat
bunun haricinde başka bir benzerlikleri yok. Yavaş hareket ediyorlar, muhteşem
hızları yok anlayacağınız, çok da kuvvetli değiller, atlayıp zıplamıyorlar
hatta görüntüleri zombileri andırıyor. Uzun dişleri olmasa zombi olarak
anılabilirler.
Post
apokaliptik yapıdaki filmde konu ise kısaca şu: Kendisine “mister” denilen bir
adam bir gece vampirin elinden bir çocuğu kurtarır. Anne ve babasının ölümünü
izleyen çocuk ne olduğunun bir an farkına varamaz. Sonrasında mister ile yolculuğa başlarlar.
Dünya çoktan durmuş, yaşam belirtisi gösteren çok
az nesne kalmıştır. Koyuldukları yolda varmayı umdukları yer ise “cennet”
olarak tabir ettikleri bölgedir. Yani Kanada. Karşılarına pek çok güçlük
çıkacaktır. Bu güçlükler vampirlerden çok insanlardır. Bu yönüyle de diğer
vampir filmlerinden ayrılıyor aslında. Çünkü bu filmde vampirler bir araç
olarak kullanılıyor, hatta birer silah. Çünkü filmin sonlarına doğru
helikopterden bomba gibi atılan vampirleri izliyoruz.
Yolculuk
esnasında dinci gibi görülen ama yaşlı bir kadına saldıran iki adamın öldürülme
sahnesini izliyoruz. Herhangi bir hastalığı olmadığı halde öldürülme sahnesi
öyle vahşi ki olayın ciddiyeti sanırım o sahnede anlaşılıyor. Güvenecek tek bir
kişi bile kalmadı. Böylelikle gruba bir bayan katılıyor. Karşılarındaki en
büyük engel ise tarikat gibi bir birlik. Koyu dinci gibi görülen fakat dinden
pek de anlamayan insanların oluşturduğu bu birlik elemanlarından ikisini vahşi
bir şekilde öldüren efendi, kara listeye yazılmış gibi bir şey oluyor.
Yolculuk
esnasında çok olmasa da vampir öldürülüşü seyrediyoruz ama filmin asıl türü
bana kalırsa korku değil dram. Çünkü filmin her sahnesinde çaresizliği
görebiliyoruz. Gruba eklenen hamile bir kız, çocuğu için bir geleceğin
olmadığının farkında, inancına bağlı olan kadın ise yavaş yavaş tanrının nerede
olduğunu sorgular gibi. Hatta kadının ölümü dindeki en büyük günahlardan birini
işleyerek oluyor. İntihar ediyor.
Kurgusuyla,
konusuyla iyi bir vampir filmi. Bol bol duygu yüklenmiş sahnelere, çalan
parçalar bile buna uygun, bazı sahnelerde vampirlerin öldürülüşüne bile
üzülüyoruz.
Diyebilirim
ki başı ve sonu açık bir film. Olayların bu derece büyümesine ve bu hale
gelmesine ne sebep oldu pek belirtilmiyor. Sonunda ise sanki mutluluk varmış
gibi lanse ediliyor ama efendinin nerede olduğu yine kafalardaki soru işareti. Devam
filmi gelir mi bilinmez. Bu haliyle de başarılı bir yapım.
Film
yönetmen ve başrol oyuncusu tarafından yazılmış. Vampirler ya da yaratıkların
her neyse makyajı pek güzeldi. Böyle durumlarda insanların neyden medet
umacaklarını, neye inanacaklarını ve güveneceklerini çok da başarılı bir
şekilde gösteren bir film. İzlenmeye değer. Ama ilk sahnesine kameranın
ortasında beliren vampir dışında korku öğesi barındırmıyor. Ama diyebilirm ki
filmin yarısından çoğu dram.
Filmden
birkaç görüntü ise şöyle:
0 YORUM:
Yorum Gönder