Senaryo:
Jonathan Nolan(kısa öykü), Christopher Nolan
Oyuncular:
Guy Pearce, Carrie-Anne Moss, Joe Pantoliano
Tür:
Suç | Dram | Gizem | Gerilim
Yıl:
2000
Süre:
113 dak.
Ülke:
ABD
Dil:
İngilizce
Ödül:
2 Oscar’a adaylık, 42 ödül, 33 adaylık
IMDb
puanı: 8.7/10
Top
250: #30
Metascore:
80/100
Öncelikle
söylenecek bir şey varsa o da bu filmin nasıl anlatılabileceği üzerine. Bir yerden
başlanacak olursa o da konu sanırım. Memento’da anlatılan konu özetle şu:
Leonard Shelby, evine yapılan korkunç saldırıda karısını kaybeder ve bu esnada başına
aldığı darbenin etkisiyle “balık hafıza” olarak nitelendirebileceğimiz hafızaya
sahip bir insan olarak yaşamını sürdürmek zorunda kalır. Tabii karısının
katilini aramak için durmayacak ve iz sürmeye başlayacaktır. Ona bu yolculukta
elindeki polaroid makinesi, fotoğrafların altına düştüğü kısacık notlar ve
vücudundaki dövmeler yardımcı olacaktır.
Olayın
akışına gelecek olursak da şöyle tanımlayabiliriz. Elinizde bir metrelik bir cetvel
olduğunu düşünün, her on santime bir işaret koyun. Bu işaretler sizin atlama
noktalarınız olsun. Sonra doksandan yüze kadar belirli bir hızla ilerleyin,
yüze geldiğinizde elinizi kaldırıp seksene koyun, aynı hızla doksana gelinceye
kadar ilerleyin. Doksana gelince de bu sefer elinizi kaldırıp yetmişe koyun ve
böyle devam edin. Tabii bu kadar basit değil, araya bir de o an yaşanmayan ama
bir zamanlar yaşanmış olan siyah-beyaz kareleri de yerleştirin. Bu yaşananlar da
vücuda dövmelerin yapıldığı, olay örgüsünün başları, daha doğrusu saldırıdan
sonraki zaman diliminden bölmeler olsun. Yani aslında olayın başlangıcından
sonuna doğru ilerleyen sahneler. İşte böyle bir olay akışına sahip Memento. Zaten
onu kült yapan özelliklerin en önemlilerinden biri de hafızaya dair söylediklerine
arka çıkan geriye doğru akan film kurgusu.
Zaten
film belirli periyotlarla sondan başa doğru geldiği için izleyici başrol
oyuncusunun hatırlayabildiği kadarını izleyebiliyor.
Kısacası
Memento’da filmin sonunu merak ederken aslında olayın en başını merak etmiş
oluyorsunuz.
Üstelik
yapımcılar için seyirciyle dalga geçtiklerini bile düşündürüyor film. Şöyle ki,
filmde hafızası dağılmış, kopuk bir adam anlatılıyor. Ama gel gelelim ki olayı
tam anlamıyla anlayabilmek ve hiçbir şeyi kaçırmamak için izleyicinin hayvansı
hafızaya sahip olması gerekiyor. Bu sebeple bile birkaç defa izlenebilecek
güzel bir film diyebiliriz kendisi için.
Filmin
sonuna geldiğinizde de ağzınızın açık kalmaması elde değil.
Tabii
filmi izledikten sonra “adam hafızayı kaybediyor ama cebinden fotoğrafı
çıkarmayı akıl edip ya da vücudundaki dövmeleri okuyup ne oldu, nasıl odlulardan
sonra karısını hatırlayıp, bunalıma girip, sonrasında toparlanıp yeniden
katillerin peşine nasıl düşüyor ki?” diye de düşünebilirsiniz, düşünenler olmuş
da. Bu durum mantık hatası mıdır yoksa kurgu mudur tartışılır. Ama şöyle de
diyebiliriz Memento için: Yorumsuz ama yorumlara fazlasıyla açık bir film.
Film
Christopher Nolan imzalı ve film Nolan’ın kardeşi Jonathan Nolan’ın kısa
öyküsünden yola çıkılarak çekilmiş.
Film
iki daldan Oscar’a aday gösterilmiş. Bunlardan biri en iyi senaryo dalında. Fakat
böyle bir senaryoyla Oscar’ı kucaklayamayışı seyredenlerde hayal kırıklığına ve
şaşkınlığa sebep olmuş. Bunun haricindeki 42 ödül ve 33 farklı adaylık da
filmin başarısını gösteren diğer etmenler.
113
dakika beyin fırtınası yaşamak isteyenler için suç, dram, gizem dolu bir film
Memento.
0 YORUM:
Yorum Gönder