william s. burroughs etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
william s. burroughs etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

ölüm pornosu ve yumuşak makine davalarından sonuç: yine saçmalamışlar!


“Şu halde biz de bu işi yapmaya devam edeceğimiz için kendimizi ihbar ediyoruz. Chuck Palahniuk'un son kitabını mahkemeniz vasıtasıyla Muzır Kurul’a gönderiyoruz” denmiş olması bile bu ülkede sanata/edebiyata değer verenlerin ve saçma sapan bir kurul yüzünden yılmayacakların olduğunu gösteriyor. Bu kaçıncı dava artık saymayı bıraktık, yargılanan diğerleri gibi hem Yumuşak Makine hem de Ölüm Pornosu’nun davaları bugün yine saçma bir kararla sonuçlanmış. SabitFikir’in haberi ise şöyle:

Bugün görülen duruşmalarda yargılanan kitapların bilirkişi raporuna göre edebi birer eser olduğu nihayet kanun önünde de kanıtlanmış olsa da, dava yine de sonuçsuz kaldı. Dün gece onaylanan 3. Yargı Paketi doğrultusunda sanıklar  hakkında basın yoluyla müstehcenlik suçundan açılan kovuşturmanın ertelenmesine karar verildi. Karara göre sanıklar üç yıl içinde benzer bir suçtan yeniden yargılanırsa, dava dosyaları tekrar açılacak.

Başbakanlık Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulunun verdiği rapora dayandırılarak William Burroughs'un yazdığı, Süha Sertabiboğlu tarafından dilimize çevrilen ve Sel Yayıncılık tarafından yayımlanan Yumuşak Makine adlı kitabın yedinci duruşması ve Chuck Palahniuk'un yazdığı ve Funda Uncu'nun Türkçeye çevirdiği, Ayrıntı Yayınları tarafından basılan Ölüm Pornosu isimli kitabın beşinci duruşması, 5 Temmuz 2012 tarihinde saat 09.30'da Çağlayan Adliyesi 2. Asliye Ceza Mahkemesi duruşma salonunda arka arkaya görüldü. Duruşmalar Uluslararası PEN Hapisteki Yazarlar Komitesi Direktörü Sara Whyatt, Evrensel Gazetesi, Cumhuriyet Gazetesi, Hayat TV ve 6:45 Yayınları tarafından izlendi.

Önceki duruşmalarda beklenen bilirkişi raporlarının hazır olduğu bildirildi. Bilirkişi raporuna göre Yumuşak Makine’nin edebi bir eser olduğu nihayet kanun önünde de kanıtlanmış olsa da, dava yine de sonuçsuz kaldı.

Bilirkişi raporunda belirtildiği üzere; “Sonuç olarak Burroughs’un Yumuşak Makine adlı romanı bir edebiyat eseridir. Ünü Amerika’nın sınırlarını aşan yazarın okurun cinsel dürtülerini harekete geçirmek yerine toplumsal eleştiride bulunduğu, cinsellik öğesi ile edebiyat dünyasında büyük yankı uyandıran yenilikçi anlatım tekniği de bu amaca hizmet etmektedir.”

Bilirkişi raporuna katılan sanıkların derhal beraatı talep edildi ancak dün gece onaylanan 3. Yargı Paketi doğrultusunda 5 Temmuz 2012 tarihinde, yani bugün yürürlüğe giren 6352 sayılı yasanın Geçici 1/1-b. maddesi uyarınca sanıklar hakkında basın yoluyla müstehcenlik suçundan açılan kovuşturmanın ertelenmesine karar verildi. Bu maddeye göre hakkında
kovuşturmanın ertelenme kararı verilen sanıkların erteleme kararı verildiği tarihten itibaren üç yıl içinde basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemiyle işlenen yeni bir suç işlememesi halinde, sanık hakkındaki dava 6352 sayılı yasanın Geçici 1/2. maddesi uyarınca düşürülecek; bu süre zarfında yeni bir suç işlenmesi ve bu suçtan dolayı
kesinleşmiş hükümle cezaya mahkûm olunması halindeyse Yumuşak Makine davası tekrar açılacak ve kovuşturmaya devam edilecek.

Sonuç olarak olumlu gelen bilirkişi raporlarına rağmen beraat yerine erteleme kararı verildi. Hâkimin “Dava bir hafta önce olsaydı ya da bilirkişi raporları bu kadar geç gelmeseydi beraat kararı çıkacaktı,” açıklamasının üzerine söz alan avukatlar dava dosyasının hukuka göre ve gelen raporlar doğrultusunda derhal beraat kararı verilebilir durumda olduğunu, yasanın
hukukun önüne geçmemesi gerektiğini, hukuka göre bu davadaki kovuşturma sürecinin sonuna gelindiğini ve beraat kararı verilebileceğini açıkladılar. Ancak hâkim bu davada beraat kararı verirse elindeki diğer dosyalara da beraat kararı vermesi gerektiğini, beraat edeceklere beraat, suçlu bulunacaklara erteleme kararı veriyor gibi olacağını ve yasaya göre hareket etmek zorunda olduğunu bildirdi.

İrfan Sancı söz alarak, “Bu yasa ileriye değil geriye doğru atılmış bir adımdır. Bu bir af yasası değil tehdit yasasıdır. ‘Üç yıl içinde aynı suçu işlemeyin, aynı suçtan yargılanmayın’ demektir. Ortada bir suç bile yokken ve beraat edecekken verilen bu karar bizleri yıldırmak için. Ancak biz elbette 3 yıl içinde aynı ‘suçu’ işleyeceğiz, bizim işimiz bu. Elbette bu tür kitapları yayımlamaya devam edeceğiz,” dedi.

Yumuşak Makine davasının ardından görülen Ölüm Pornosu davasında da aynı karar uygulandı. Karar üzerine söz alan yayıncı Hasan Basri Çıplak, “Bilirkişi raporları bizim şimdiye kadar söylediklerimizin kanıtıdır ama siz yeni onaylanan bu yasayı bizim lehimize değil aleyhimize kullandınız, beraat edecek durumdayken bile dava kapanmıyor,” diyerek hâkime Chuck Palahniuk'un Ayrıntı Yayınları tarafından yayımlanan son kitabını verdi ve “Şu halde biz de bu işi yapmaya devam edeceğimiz için kendimizi ihbar ediyoruz. Chuck Palahniuk'un son kitabını mahkemeniz vasıtasıyla Muzır Kurul’a gönderiyoruz,” dedi.

Nihayetinde Yumuşak Makine ve Ölüm Pornosu davaları şimdilik son buldu bulmasına ama beraat kararı çıkmadı ve sanıklar üç yıl içinde benzer bir suçtan yargılandığı takdirde dava dosyaları tekrar açılacak.

paylaş:

william s. burroughs: zamanda açılan delik



Burroughs 1984 yılındaki bir röportajda, kafayı taktığı bir restoranı ses ile kes yapıştır yapıp uzay zaman ikileminde nasıl kaybettiğini fısıldıyor.

Kızıl Gece Şehirleri’nde (Cities of Red Night), kes yapıştır denemelerinizi psişik araştırma formu gibi kullanıyorsunuz (psychic). Belirli bir çalışmaya mı dayanıyor yoksa kendi tecrübe ettiğiniz bir durum mu?

Aslında kendi araştırmam, tabii ki. Örneğin, belirli bir zaman parçasını alalım ve onu kesmeye başlayalım. Sonra onu oradan alıp oraya koyalım, görülecek ki, çoğu kez oldukça ilginç şeyler ortaya çıkıyor.

Romandaki metod okumak ve sonra üstüne sesleri serpiştirmek oldu.

Doğru.

Bunun arkasındaki teori nedir? Eşzamanlılık mı?

Herhangi bir teori yok. Sadece gerçek. Fenomen.

“İş” isimli kitapta kötü yemek servisi olan bir restoranı bant kayıtlarınızla ortadan kaldırdığınız bir konuya atıf yapıyorsunuz. Bu nasıl oldu?

Nasıl işe yaradığını bilmiyorum. Restoranın önünde kayıt yaparsınız ve kayıt yaparken de fotoğraflar çekersiniz. Daha sonra mekanın önünde bu kayıtları çalıp daha fazla fotoğraf çekersiniz.

Sahibinin, çalışanların önünde?

Fark etmez.

Kayıtların biçimini bozmak gerekli midir?

Aslında gerek yok. Yaptığınız şey aslında, zamanda bir tür delik açmak. İnsanlar dün ne olduğunu duyuyorlar. Sonra da “şu anda” olduğunu zannediyorlar. Bu durum, bir bozulmaya neden olabilecek şekilde zamanda bir delik açıyor.

Bu metoda nasıl denk geldiniz?

Önce kaydedip sonra da aynı kayıtları çaldığımız bazı gerçek sokak kayıtlarındaki denemeler serisinden çıktı. Bunu yaptığınızda ilginç şeyler olacağını anlıyorsunuz.

İnsanların hala dünyanın nedensiz görünümlerinden hoşlanmadığını düşünüyorum.

Sebep ve sonuca hiç takılmadım.

Kaynak: futuristika!


paylaş:

junky ön siparişte!


Bir süre önce William S. Burroughs’un ilk kitabı Junky’nin 1 hafta içinde ön siparişte olacağının haberini vermiştik.
Bugün Junky ön siparişte, üstelik %45 indirimle birlikte.
6:45Dükkan’da kitap için şunlar yazıyor:

Junky, William S. Burroughs'un ilk eseri. Altıkırkbeş Yayının Türkçeye kazandırdığı eserin çevirisinde kitaba önemli tarihsel bir giriş de yazan Oliver Harris'in edit ettiği 50. Yıl Özel Baskısı baz alındı. Ek olarak Burroughs'un kitabın orijinal halinde yer verdiği lakin bu baskıya dek kitaba eklenmeyen "çıkartılmış" bölümler ile birlikte; Burroughs'un ilk basımına yazdığı ve yayımlanmayan önsözü, A.A Wyn'e mektubu ile 1952'de Allen Ginsberg'in "teşekkür" yazısı ve Carl Solomon'un yayıncısı olarak kitabın '53 ile '64 baskılarına yazdığı "önsöz" de yer alıyor.
Burroughs’un da alt başlığında belirttiği gibi, JUNKY: "Eroin için eksiksiz bir metin."

Ön sipariş vermek isteyenleri şöyle alalım!


paylaş:

junky 1 hafta içinde ön siparişte


Altıkırkbeş Yayınları’nın blogundaki habere göre Beat Kuşağı’nın devi William S. Burroughs’un o meşhur kitabı Junky sonunda dilimize çevriliyor ve yakın bir zamanda raflarda yerini alacak. Tabii bu haberin 26 Ocak’a ait olduğunu görünce ve kendi sitelerinde de haberin detayı yer almayınca kendilerine mail attık ve durumu sorduk. Kaan Çaydamlı tarafından gönderilen cevapta kitabın bir hafta içinde ön siparişte olacağı müjdesi yer alıyordu.
Bir hafta boyunca 645Dükkan’ı yoklayacağımız kaçınılmaz bir gerçek, üstelik kendileri ön siparişte kitaplarına %45 indirim yapıyorlar.
Diyeceğimiz o ki Junky bir hafta içinde 645Dükkan’da. Biz Kaan Çaydamlı’nın yalancısıyız.
(Denilen sürede ön siparişte olmazsa gidip çemkireceğiz.)
Ayrıca biz de hediye kitap çekilişi düzenliyoruz. Aşırı bir ilgi var, düşünün 3 günde 20 kişi çekilişe katılamadı. Hâlbuki katılmak için “ben katılmak istiyorum” demek yeterli. 
İyi hafta sonları diliyoruz.


paylaş:

ve hipopotamlar tanklarında haşlandılar | jack kerouac | william s. burroughs


And The Hippos Were Boiled In Their Tanks.
İki yazar bir gece barda biralarını yudumlamakla meşguldürler. Haber programını bitiren spikerin sesini duyarlar: “…ve hipopotamlar tanklarında haşlandılar. İyi geceler.” Bu belki de Amerikalıların küstah espri anlayışının bir göstergesidir ve yazdıkları kitabı adı bir anda meydana gelmiştir. Aslında anlatılan olay ise hayvanat bahçesinde/sirkte çıkan yangında hayvanların telef olduğunu ve çoğu hayvanın yanarak öldüğünü anlatmaktır.
Beat Kuşağı’nın öncü isimleri olan William S. Burroughs ve Jack Kerouac’ın beraber kaleme aldıkları kitabın Will Dennison bölümlerini William S. Burroughs yazarken, Mike Ryko kısımlarını da Jack Kerouac yazmıştır. Ta 1944te yazılan ve 2008 yılında basılan kitapta bir cinayetin öncesi, olay anı ve sonrasından bahsedilir. Üstelik bu önemli iki yazar da bir şekilde bu cinayette rol oynarlar. Denildiğine göre kitabın başkarakteri olan Lucien Carr’ın 2005 yılındaki ölümünden sonra, onun isteği üzerine uygun bir şekilde William S. Burroughs’un ve Jack Kerouac’ın vasiyet icracıları tarafından 2008 yılında çekmecesinden çıkarılan kitap, aslında İkinci Dünya Savaşı sonlarına doğru New York yaşantısını, bu önemli iki yazarın henüz tanınmamış olduğu dönemlerdeki hayatlarını ve odağına Beat hareketinin başlangıcındaki olaylardan biri olan Columbia cinayetini oturtarak anlatıyor.
paylaş:

yumuşak makine | william s. burroughs


William S. Burroughs’un The Soft Machine özgün adıyla basılan kitabının Türkiye’de Sel Yayıncılık tarafından basılan kitabı olan Yumuşak Makine, cut-up(kes yapıştır) tekniği denilen özel bir yöntemle hazırlanmış ve Nova Üçlemesi olarak bilinen üçlemenin ilk kitabı. Cut-up tekniğinden bahsetmek gerekirse, elinizde bir ses kaydı odlunu varsayın. Sonra elinizdeki kasetin bandını çıkarıp yüzlerce parçaya bölün, sonra karıştırıp bu parçaları birbirine ekleyin ve teybe takıp dinleyin. İşte teknik özetle bu. Nova Üçlemesi ise cut-up tekniğiyle yazılmış üç kitaptan oluşuyor. İlk kitap olan Yumuşak Makineden sonra yine Sel Yayıncılık tarafından basılmış Patlamış Bilet ve Nova Ekspres’i diğer iki kitabın adları.
Yumuşak Makine bu yönüyle aslında bir anti-edebiyat örneği. Çünkü yazılış tekniği bakımından, cümlelerin birbiriyle uyumlu olmayışı, konu bütünlüğünün sağlanamayışı kitabın edebi değerinden bahsetmek için pek bir şey ifade etmiyor. Ne var ki aynı bir yapboz gibi dağılmış milyonlarca parçayı bir araya getirmek için insan beyninin zorlanmasına sebep oluyor. Üzerinde derin düşünceler yorulmasına ve kitap üzerinde uzunca oyalanılmasına yol açıyor.
paylaş: