Ona ithaf edip yüklediklerinle beraber
sesi daha net duyabilmek için kafanı da biraz sağa çevirdikten sonra
birkaç arka sıradan
onun sesini dinlemek.
İçinde başkalarına ait olmayan
sadece senin bildiğin sıcaklığı görmek
sesindeki rengi hissetmek bir de.
Metrelerce uzakta yaşanmış
ve metrelerce uzakta yaşanacak, üstüne üstlük
bir öpücükle yarım bırakılacak olmasına rağmen
sana okuduğu şiirleri duymak
sesin söylediklerinden ziyade.
Yüzüne bakmasan da
o sesin suratındaki ifadeyi bilmek, tam olarak.
İşte elimde bir şiir kitabı
sesini duyuyorum gözlerimi her kapattığımda.
O şiir kitabı sen kokuyor.
altını çizdiğim satırlar, bordo kalemim
kitabın dışındaki el izi
çizilecek gözden kaçırılmış diğer mısralar,
hepsi sen.
Dedim ya, bu şiir kitabı buram buram sen kokuyor!
O kitaba uzanırken elim hep havada kalıyor bu yüzden,
gözlerimse yarıda.
Bazen kokunu elimde olmadan duysam da
elle tutulur bir şey olmayınca
çabuk geçiyor o sanrı da.
Ne bakabiliyorum, ne uzanıp dokunabiliyorum
kitaba da sana da.
Önümden geçip gitmeni izlemek geliyor sadece elimden
uzaktan sesini dinlemek
şiir kitaplarına yarım kalan bakışlar atmak.
Yüzüne baktığımda “Günaydın.” diyemiyorum
giderken de “Kendine iyi bak.”
Anca yazdığın notlar kalıyor bana,
bir de şiir kitabındaki koku.
Kahretsin, onlar da çok hızlı soluyor!
Ve ben yine sensiz kalıyorum..
Öyle kelimeler seçersin ki dağarcığından
YanıtlaSilöyle cümleler kurarsın ki
eşi benzeri olmayan sözler, şiirler bile...
en güzel sözü söylemiş büyük adamlar bile halt etsin seninkilerin yanında.
Ama içinde tutmak zorundasındır da
cümleleri tekrar tekrar bozar,
yeni baştan kurarsın sonra.
içine sinmeyen, sinemeyen şeyler vardır
onlar tereddütlerindir aslında.
Susmak zorunda olduğunu sen de bilirsin
karşındakine baktığında anlamışsındır da
Ya dersin
Ya öylesine muhteşem öylesine fevkalade bir söz kurarsam da
geri döndürebilirsem dünleri yarınıma
ya büyütebilirsem küçülen yanımı
eski ihtişamına kavuşturursam gündüzümü gecemi.
Ama söylemek istediğin söz,
yahut yazmak istediğin şiirin sonu gelince
son kelimesi çıkıverince dilinin ucundan
en başa dönersin, başlarsın tekrardan okumaya
Sonra,
cümleleri tekrar tekrar bozar,
yeni baştan kurarsın sonra.
Sen de bilirsin bunun işe yaramayacağını,
Geçmişini tekrar önüne katıp gelecek yaratamayacağını
İyisi mi içindeki gürültücü salağı dinleme
Yoktur onun söylediklerinin hiçbir anlamı
Edoardo
İçimdeki ses ne gürültücü ne de salak.. Esas onun söyledikleri anlamlıdır. Susmak ise bir tercihtir, insan tercihlerinin sonucunu yaşar.
YanıtlaSilama teşekkür ederim..
Araf
Sen bu yazının haberini facebookta yayınladığında sonuna "susmak zorunda kalanlara" diye de eklemişsin. Bende o sözünden etkilendim ve kendimde bişeyler buldum ki bu yazını okuyup kendimce bişeyler yazdım. Bir yanlış anlaşılma var, bu yazdığım sana hitaben değil herkes kendi yaşadığını yazar. Okurların tamamının bu yazıların içinde kendinden bişeyler bulabilmesinin imkanı yok. O yüzden içindeki gürültücü salağı susturan daha doğrusu susturmaya çalışan sen değil benim. Fakat aynı zamanda paylaşılmış bir yazı olduğundan benim gibi hissedenler de isteyerek ve severek üstüne alacaklardır buna ben bile engel olamam.Yanlış anlaşıldım özür dilerim.
YanıtlaSilEdoardo
ben özür dilerim esas, yazdıkların bana biraz dokundu sanırım.. ama dedim ya az önce, teşekkür ederim. kendinden bir şeyler bulabilmene sevindim.
YanıtlaSilAraf
önemli değil bir yanlış anlaşılma vardı düzeltebildiysek ne mutlu. ben de paylaşımın için teşekkür ederim. yenilerini bekliyoruz ama umarım bu konuşmadan sonra hala yorum yapma hakkım kalmıştır=) yüreğine sağlık, kolay gelsin.
YanıtlaSilEdoardo