Sobanın üzerindeki kestaneleri ev bireylerine emekleyerek taşımaktan diz yapmış eşofman. Aslında sıcak olan ne soba ne de kestane. Aile denen kavram içimizi ısıtan. Dışarıda kar tanelerinin savaşı sürüyor sokak lambası meydanında. Koşturdukça hızlanıyorlar. Eve tıkılıp kalan çocuklar, bir an önce kartopu...
Bu kadar mı dünya?
Çok da sıradan bir gün değildi aslında. 2 yıldır göremediğim ama onu görmeyi aradığım biriydi karşımdaki. Arkadaşlığın değerini görüşmelerin sıklığı değil, görüşmelerin arası açıldıkça değişen samimiyet belirler, biz ne zaman görüşsek aynı olurdu her şey. 2 yıl ya da 2 gün ile samimiyetin değişmemesinden...
bir katilin ölümü
Öldürdüğüm
herkes için tek tek odunlarımı sayacağım cehennemde. Her biri için bir tane
atacağım ateşime ve kor oldukça bir yenisini daha. Adı ölüme bu kadar yakışan
ben bile ölüm aklıma gelince korkusundan uyuyamıyorum.
Üç
geceden beri hissizim, kulaklarımda garip bir çınlama. Her defasında...
kalmak için fesleğen
Bir tür fesleğen manyaklığından öte gidemiyor hayatımız. Boşa geçirilen onca vakitten sonra elde tutulur bir şeylerin olmayışı kaderimizi seçemememizden kaynaklanıyor belki. Kimi valizini toplayıp gitmek istiyor buralardan, kimi kendine inat sıcaklarla yüzleşmek. Harcanan yarınların doygunluğunda dünden...
gitmek
Çok
çok uzun süredir istememiştim bunu... Telefonumu bile yanıma almadan, 2 tişört,
1 şort, her ihtimale karşı yanına bir bikini, birkaç yedek iç çamaşırı bir de
diş fırçamdan oluşan bir çantayı sırtıma atıp koşarak gitmek bildiğim,
tanıdığım yerlerden. Daha önce hiç görmediğim sokaklar görmek, gördüğüm...
uçmak
yazan: Adsız
tarih: 7/24/2010 09:59:00 ÖS
etiket: içimi dolduran boşluklar, yazılar
yorum:
Hiç yorum yok
Sırf bunların sebebi ben değilmişim gibi oturup bir de ağlayasım geliyor. Hiçbir zaman tuhaf olduğumu düşünmedim, kendime ucubeliği konduramadım bile. Nasıl olur da gözlerim sulanır anlam veremiyorum. Her tarafımı saran korkulukların arasında kendimi kargaya benzetiyorum. Gece olmadan güne geceyi getiren...
edepsiz portakal
Hadi utanmadan bir de üstüne basa basa uçuyorum de, yalan söyle, kimin umurunda? Bu dünyanın sahibi biz olalım bir geceliğine, parçalara bölelim bedenlerimizi yeryüzüne süzülüverelim, tanrı ne arkadaştır ne sevgili. Yalnızlığımızla uğraşalım, kendimizle dalga geçelim. Hadi düşüyorum de, doğruyu...
İyi Çocuklar ve Kötü Hikayelere Dair
Günlerce sızlanıp durdum. Şöyle diyerek:''seni anlatabilsem seni,iyi çocuklara, kahramanlara.''Sonra şikâyet etmekle olmaz, anladım. Başladım anlatmaya.İyi çocukların korkudan ödleri patladı, öyle çok ağladılar ki. İşin fena yanı, korkularını yenmek için kötü olmaya karar verdiler. İyilikten vazgeçtiler.Sıra geldi kahramanlara. Bizim hikâyemiz hiç mutlu etmedi onları. Hikâyeleme yeteneğimin gücünden...
Überman Sevgilim
Ve çıktın sahneyeAdın ... senin.Yemeye doymadığım şey kelektir benim.Kafiyeli ve uyduruk bir şiirleSeni irrite etmek değil inan niyetim.Sen ki her halinle Überman'sın sevgilim.Moliere'den yok eksiğin.Belki de bir Sheakespeare'sin.Üretmene gerek yok,Varlığınla şahesersin.Öte yandan (Herkesi kıskandıracak kadar da)Zekisin.Pekiyidir tüm derslerin.Bilsen ne parlaktır kariyerin.Tabula rassalara sığmaz...
Gidelim Buralardan
Yollar yolculukları çağırdı önce ve bana gitmek düştü. Kolaydı her şey, düşünmek düşünürken yapılacakları sıralayıp yarını güzel umut etmek. Yaşanılacaktı görülecekti, yeni yollar yeni kentlere salacaktı anlam arayan bedenimi. Ve sonra yeni insanlar ve umutlar girecekti hayatıma. Bunca yıldır topallayan...
Melankolik Kusmuklar
Ben aşık oldum. Hiçbir şey ifade etmiyor aslında şimdilerde bu cümle. Herkesin melankoli kustuğu bir dünyada benim aşık olmam sevdiğim adam da dahil olmak üzere kimi ilgilendirir ki! Gördüğüm kadarıyla herkes yapıyor zaten bu işi. Evet, iş! Hollywood imalatı filmlerden, o filmlerden esinlenerek yazılmış ithal romanlardan, ucuz kafiyelerle bezenmiş oynak ve popüler yaz şarkılarından dolayı, iş edindik...
trajikomik vaka
yazan: Adsız
tarih: 7/07/2010 01:49:00 ÖÖ
etiket: adult, ağzı bozuk yazılar, chris cave, yazılar, yeraltında
yorum:
Hiç yorum yok
“Rüyadayken yüksek bir yerden düşmek gibi bir his var içimde, ben buyum diyebiliyorum kendime. Ben buyum, kahrolasıca, gerektiğinde utanmadan düşebildiğimi söyleyebilen, idealleri doğrultusunda laf dalaşına girip savımın doğruluğunu kanıtlayana kadar dilimdeki tüyleri hatta kıçımdakileri bile bitiren...
Sıkılan Kulun Duası
yazan: disconnectus erectus
tarih: 7/06/2010 02:40:00 ÖÖ
etiket: nimete kör bakmak, özlemek, sıkılmak, sinir bozucu olmak, tanrıya nankör gelmek, yazılar
yorum:
Hiç yorum yok
Çok Sevgili Tanrım;Şu an dünyadaki pek çok insan sana sesleniyor olmalı. Ben bir değişiklik yapıp yazarak sesleneyim dedim. Umarım çoğunluk dikkate alındığında farklı olan bu değişik hitap biçimi hoşuna gitmiştir. Hoşuma giden şeylerden bahsetmeyeceğim için, sana da bulaştıracağım can sıkınıtısını asgari düzeye indirgemek adına, bu yolu uygun gördüm aslında.‘Sorunun ne ey kulum?!’ mu dedin, bana mı...
Çay Tabağı
Biliyordum, beni seviyordun. Biliyordum, sevildiğimi fark ediyordum. Üstelik hepsini nazar boncuklu bir çay tabağından anlamıştım. Tam sevdiğim gibiydi çay, yeni demlenmiş, biraz çiğ, iki şekerli. “Kuzum, hadi bana da bir çay getir.” demiştim sadece. Oysa ben senden bir şeyler istemezdim....
ölmeden uyanmalıyım
Tüm pamuk yığını bedenimi sarmış gibi sıcacık yatağımda yatıyorum. Karanlık, odayı aydınlatan ışık huzmesinden başka bir şey yok odada görülen. Serin bir fısıltı gibi benliğime doluyor korku, uyanıyorum. Aydınlık. Her yer toz içinde, saçaklarda fareler geziniyor, yatağımdan kalkıyorum. Çıplak...
düşerdi rüzgar
Mutlulukları doldurmuşum koynuma, bir kadeh şarap içesim geliyor. İntihar etmek istesem beynime değil mideme ateş ederdim, şarap akardı. Ve bir gün gelip de sular uykusundan uyansaydı eğer, sırf yıkamak için bu hayatı, bardaktan boşalırcasına yağardı gökten, silip süpürürdü tüm insanlığı. Şemsiyemle...
eti kemik geçerken
yazan: Adsız
tarih: 6/24/2010 07:15:00 ÖS
etiket: içimi dolduran boşluklar, yazılar
yorum:
Hiç yorum yok
Her baykuş çığlığında bir nefes daha yaklaşıyorum son denen başlangıca. Keman sesiyle içim ürperiyor. Küçük bir çocuğun flu göz çırpışlarında kalbim sıkışıyor sanki, ben sıcacık yaz akşamında kışı özlüyorum.Bileğimi ısırıp saat yaptığım günleri hatırlıyorum. İğde kokulu saf düşüncelerin sabahında, yumuşak...
düzüşen filler
yazan: Adsız
tarih: 6/15/2010 02:54:00 ÖÖ
etiket: adult, ağzı bozuk yazılar, chris cave, yazılar, yeraltında
yorum:
Hiç yorum yok
C.C.
Chris Cave. Onun hakkında bilinen ender bilgilerden biri bu. Takma bir isim. Ve bir de yakışıklı, düzgün ve fazla belli olmayan karın kaslarının olduğu, cinsiyetinin erkek, boyunun 1.76 ve saç renginin koyu kahve olduğu. Belki de siyahtır. Dar pantolon giymeyi seviyor, sigara belki de tek...