uçmak

Sırf bunların sebebi ben değilmişim gibi oturup bir de ağlayasım geliyor. Hiçbir zaman tuhaf olduğumu düşünmedim, kendime ucubeliği konduramadım bile. Nasıl olur da gözlerim sulanır anlam veremiyorum. Her tarafımı saran korkulukların arasında kendimi kargaya benzetiyorum. Gece olmadan güne geceyi getiren bir varlıkmışım gibi tanrının yokluğunda gözüm kapalı tanrılaşıvermişim ve yok etmenin bu kadar kolay bir şey olduğu aklıma dank ettiğinde düşünmeden yok etmişim, sanki var eden benmişim gibi.
Kimseye sormadım. Hiçbir zaman da cevap alamadım. Dumandan boğulurken yaktığım sigaranın üzerine ikincisini yaktım ve üçüncüsünü. Ayıp denileni yaptım ben, kuralların kim tarafından konulduğunu öğrenmek için tanrımdan vazgeçip bir de kafa tuttum ona. Kendimi affettirebilmek için yapacağım hiçbir şey yok artık.
Bunalım denen kavram suratımı yalıyor. Düşüyorum durmadan kâbuslarımda. Elini uzatanı hiç görmedim.
Ben de koşardım oysa. Yağmur yağdığında sırtımda çantam, gölcüklerin üzerinde zıplar, paçalarım çamurla yıkanana kadar da durmazdım. Gökyüzünden benim için meleklerin indiğine inanırdım, göremesem de. Geceleri uyumadan önce dualar ederdim. Başıboş kaldığımın farkına varır varmaz birisi elimi tutar evcilik oynardık. Yazın sıcağında fıskiyelerin altına girmeye bayılırdım. Ve balonların içinde gökyüzüne doğru yükselirdim rüyalarımda.
Sanmıyorum. Ben ölmeden dünyanın batmayacağını düşünemiyorum. Belki de artık pes etmişlerin yanına gitmeliyim. Yaşadıkları her saniye yaptıklarından biraz daha pişmanlık duyan, beyinlerini tuzlayıp ekmeklerine katık edenlerin yanına. Gitmeliyim. Arkama döndüğümde vazgeçeceğimi biliyorum. Ben, çoktan vazgeçtim.
Göz kapaklarım mı kapanıyor yoksa ışıklar mı sönüyor. Var denen yok olmuş. Onun için artık ‘vardı’ kullanılmalı. Kimse yok demiyor zaten. Işıklar gözlerimin içinde sönüyor.
Anlam verilemeyen tutarsızlığımdan bitkin düşüyorum dizlerimin üzerinde. Kollarımı açmışım, bedenimden çıkmayı bekliyorum. Vahşetin kucağına oturmaya az kaldı. Ya onun olacaktım ya yok olacak. Seçimim ona göre en iyisiydi. Artık af dilemeye yüzüm kalmadı. Cesaretim de yok tu zaten. Bu dünya ben ölmeden batmayacak bu doğru. Bunu biliyorum, çünkü fısıltısını duyuyorum. Bana öfkeli, kendini zor tutuyor. Ama birileri çoktan anladı, hatta suratındaki gülümsemeyi hissedebiliyorum. Acıyanlar bizlere, onlar için artık yeni bir dünya gerekli.
Üşüyorum ve gözbebeklerim küçülüyor, görmekte zorlanıyorum. İncecik şeyin içinden geçen sıvı beni oradan oraya savuracak ve uçuracak. Siz de hiç istemediniz mi uçmayı. Hep dilerdim küçükken kanatlarımın olmasını, gökten inen meleklere eşlik etmek isterdim. Ve ağlardım da gittiklerinde.
İlk önce yanma ve görüyorum, gözbebeklerim büyüyor. Ensem kafamı tutmaktan yorgun düşmüş, seriliveriyorum yere. Hiçbir şey bu kadar haz veremez bana. Seçimimi yaptım çoktan. Kanatlarım var ve gökyüzündeyim çoktan. Size yukarıdan bakıyorum. Üstelik burada elimi tutanlar var. Bana acıyorsunuz, hissediyorum. Ama ben ölmeden dünya düşmeyecek, bunu bilin.


paylaş:

0 YORUM:

Yorum Gönder