kafkaesk porno


“Seninle seks yapmak, Kafkaesk bir deneyim” diyordu ‘Annie Hall’ filminde Diane Keaton, Woody Allen’a… Filmdeki seksin neye benzediğini görmüştük. Pek bi’ şeye benzemiyordu. Yine de Kafkaesk seks nedir diye merak etmiştik. ‘Bi’ şeye benzemeyen seks’ olamazdı. Neydi peki, neydi?

Haberi okumuşsunuzdur; ‘Dönüşüm’, ‘Dava’, ‘Şato’ gibi romanların yaratıcısı Franz Kafka’nın yıllardır British Library’de korunan porno arşivi nihayet gün ışığına çıkıyormuş. Yani akademisyenlerin yarı-aziz imajı biçtikleri bu adamın insan olduğunu, ‘ayıp şeyler de yapabildiğini’ öğrenip kendi insanlığımızı hoş görmeye başlayabilecekmişiz. (Ben James Joyce’un karısına yazdığı şu açık saçık, ahlaksız mektupları çoktan okudum, yani insanlığımı zaten hoş görüyorum.)
Kafka uzmanı James Hawkes’a bakılırsa, yazar annesiyle babasının evinde, tavan arasında duran bir sandıkta sakladığı porno fotoğraflarına sadece tatil günlerinde göz atıyormuş. (İnsanlık hali, göz atmaktan başka şeyler de yapıyordu belki.) Güneşli bir günde deniz kıyısında çekilmiş gayet ‘yaramaz’ şeylermiş bunlar. “Hepsi de şüpheye yer bırakmayacak biçimde porno” diyor Hawkes, “Saf ve katıksız porno. Bazıları tatlı, bazılarıysa epey karanlık ve nahoş…”
Öte yandan porno var, porno var… ‘Why You Should Read Kafka Before You Waste Your Life’ (Niçin Hayatınızı Boşa Harcamadan Önce Kafka Okumalısınız?) adlı kitabın yazarı Hawkes abartıyor olabilir mi? Bana sormayın! Bu konuda güvenilir kaynak sayılmam, Kafka’yı defalarca okuduğum halde hayatımı savurganca harcamaya devam ediyorum…
Fotoğraflar kitap olarak da yayınlanacakmış. Kafka ve seks hakkında bilmek isteyip de sormaya cesaret edemediğimiz her sorunun cevabını o zaman alabilecekmişiz. En azından ben böyle umuyorum. Şimdiyse sadece hayal gücümü kullanabilirim. Peki, Kafka’nın romanlarını yeniden okumak işe yarar mı? Bakalım…
Adam bir sabah uyandığında kocaman bir böceğe dönüştüğünü anlıyor…
(Hmmm, boyut elbette mühimdir ve ‘kocaman’ kelimesinin başka yerlerde pekala vaatkâr çağrışımları olabilir ama elimi vicdanıma koyarsam, her okuyuşta gözlerimi yaşartan ve kalbimi bir burgu gibi oyan ‘Dönüşüm’ seks konusunda büyük vaatler içermiyor.)
Adam, umutsuzca girişini bir türlü bulamadığı esrarengiz bir şatoya ulaşmaya çalışıyor…
(Aramak, bulmak, girmek, girememek, kaybolmak… Bunlarda bir numara olabilir mi? I-ıh! Freud karanlık cinsel bağlantılar kurmuştur belki ama matrak yanları da olan ‘Şato’nun sanırım seksle alakası yok.)
Adam suç işlemediğinden kesinlikle emin olduğu halde tutuklanıyor ve kendini ne için savunacağını bile öğrenemeden, önce çırpınarak, sonra tevekkülle cezasını beklemeye başlıyor.
(Sado-Mazo vaziyetler? Boyun eğişle sonuçlanan isyanın hazzı? Bilemiyorum, mürekkep lekesi testi gibi oldu, bu neyin ‘Dava’sı, artık ben de anlayamıyorum. “Kafka’da seks yok” diye diye her yerde seks görmeye başlayacağım yakında.)
Bütün kahramanların erkek olduğunu fark ettiniz mi? Adamımın ‘adamlarına’ bakın… Joseph K, sadece K ve Gregor Samsa… Sadece bunlar değil, Kafka, hikâyelerinde bile kahramanların adlarını ya ses olarak, ya mana olarak kendi adından türetmiş…
(Bakın işte, bu konuda bana güvenebilirsiniz, kendine âşık olan kişi kendine âşık olanları tanır.)
Başta Milena olmak üzere, sayıları çok da fazla olmayan kadınlarına çile çektirip hazzı sadece fahişelerle yaşayan Kafka’nın gece hayatına dair bir şey öğrenmek için mektupları da yeterli olmuyor. Seks hayatına dair bulabildiğim tek şey şu: Müthiş yüksek bir libidosu varmış ve bunu bastırmak için elinden geleni yaparak kendini sürekli cezalandırmış.
Bir hikâyesinde iki elini birbiriyle çarpıştırıp aralarındaki iktidar savaşını izlerken, “Görevim hiç kolay değildi, ellerim avuçlarımın arasındaki karanlık bölgede gözlerimden kaçmaması gereken türlü çeşit hileye başvuruyordu” diyen Kafka için üzülebilirdim bile. Onu tanıma şansım -veya şanssızlığım- olsaydı… Lakin egoist bir okur olduğum için, Kafka’nın şizoidliğinin, bir sürü ruhuyla tek bedende varolma savaşının kıymetini bilmeyi tercih ediyorum.
Başa dönersem; neymiş şu Kafkaesk pornografi?
Lekeleri titizlikle temizlenmiş birkaç sararmış fotoğraf…

-Gülenay Börekçi

paylaş:

0 YORUM:

Yorum Gönder