31. uluslararası istanbul kitap fuarı etkinlik programı


31. ULUSLARARASI İSTANBUL KİTAP FUARI ETKİNLİK PROGRAMI
17-25 KASIM 2012

17 Kasım Cumartesi 2012

Illüstrasyon Alanı
10.15-11.15
İllüstrasyon Atölyesi
İllüstratör: Marit Törnqvist
Düzenleyen: Hollanda

11.30-12.30
İllüstrasyon Atölyesi
İllüstratör: Marit Törnqvist
Düzenleyen: Hollanda

14.00-15.00
İllüstrasyon Atölyesi
İllüstratör: Marit Törnqvist
Düzenleyen: Hollanda


17 Kasım Cumartesi 2012
Forum Alanı (10. Salon)

13.30-14.15
Söyleşi/Talk: Güncel Araştırma ve Edebiyatta Macar-Türk İlişkileri”
Konuşmacılar/Speakers: Tibor F. TÓTH, János HÓVÁRI (Macaristan Büyükelcisi), András Sándor KOCSIS (Macar Yayincilar Birligi Baskani), Naciye Güngörmüs (Ankara Üniversitesi DTCF Hungaroloji Anabilim Dali Başkanı), Erdal Salikoglu (Istanbul Macar Kültür ve Dostluk Dernegi Başkanı, Éva KINCSES-NAGY (AÜ DTCF Hungaroloji okutmanı
Düzenleyen/By: Macaristan Büyükelçiliği-Hungary

14.30-15.00
Buluşma/Meeting:  “Türkiye-Çin Yazar Örgütleri Yöneticileri Buluşması”
Katılımcılar/Speakers: Chen Qirong, Çin Yazarlar Birliği Merkez Komitesi Sekreteri, Chen  Chuan, Chongqing  Yazarlar Birliği Başkanı, Yazar, He Hong, Henan Eyaleti Edebiyat Enstitüsü Başkanı, Eleştirmen; Guanbuzhabu,  Otonom iç Moğolistan Bölgesi Yazarlar Birliği Başkanı, Şair; Xiao Kefan, Tianjin Yazarlar Birliği Edebiyat Bölümü Başkanı, Yazar; Hu Wei, Çin Yazarlar Birliği Dış İlişkiler Sekreteri, Türkiye Yazarlar Birliği Temsilcileri, Türkiye PEN Yazarlar Derneği Temsilcileri
Düzenleyen/By: Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü/ Uluslararası Kitap Fuarları Organizasyon Komitesi

15.15-16.15
Panel: “Kitap Fuarlarında Onur Konukluğu Sunumları: Yeni Yaklaşımlar, Yeni Fikirler”
Guest of Honour Presentations in Book Fairs: New Perspectives, New Ideas
Moderator: Onur Bilge Kula (Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürü)
Konuşmacılar: Antonio M. Avila (Liber Kitap Fuarı Direktörü/ Book Fair Director), Zhang J. Chen (Pekin Kitap Fuarı Direktörü/Beijing Book Fair Director), Amy Webster (Londra Kitap Fuarı Direktörü/London Book Fair Director) Deniz Kavukçuoğlu (İstanbul Kitap Fuarı Genel Koordinatörü/Istanbul Book Fair General Coordinator)
Düzenleyen/By: Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü/ Uluslararası Kitap Fuarları Organizasyon Komitesi

16.30-17.30
Söyleşi/Talk: “Başka Dilde Edebiyat” Literature in Other Languages”
Moderator:
Konuşmacılar/Speakers: Kader Abdollah, Muhsin Kızılkaya
Düzenleyen/By: Dutch Literature Foundation-TÜYAP

17.45-18.45
Sunum/Presentation: “Türkiye ve İngiltere Kitap Pazarı, 2013 Londra Kitap Fuarı Onur Konuğu Türkiye Etkinlikleri Kapsamında Türk ve İngiliz Yayıncılar Buluşması”
Moderator: Ümit Yaşar Gözüm (Ulusal Komite Koordinatörü)
Konuşmacılar/By: Münir Üstün (Basın Yayın Birliği Başkanı), Metin Celal (Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı), Emma House (İngiliz Yayıncılar Birliği)
Düzenleyen: Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü/ Uluslararası Kitap Fuarları Organizasyon Komitesi



17 Kasım Cumartesi 2012
Interexpo Salonu

14.00-15.00
Söyleşi: “Karikatürde 30. Yıl: Karikatür Kitabı”
Konuşmacı: Behiç Ak
Düzenleyen: Günışığı Kitaplığı

15.15-16.15
Söyleşi: “Zaytung Ekibi Zaytung'u Anlatıyor”          
Konuşmacılar: Hakan Bilginer, Ayşe Göynük, Özer Uzun
Düzenleyen: April Yayıncılık

16.30-17.30
Söyleşi: “Girişimcinin Sırları”
Konuşmacı:  Baybars Altuntaş
Düzenleyen: Destek Yayınları

17.45-18.45
Panel: “Uluslararası İzolasyonlar, Kıbrıs Türkleri ve AB”
Açılış Konuşması: Dr. Derviş Eroğlu-KKTC Cumhurbaşkanı
Egemen Bağış-TC Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci
Yöneten: Mehmet Hasgüler
Konuşmacılar: Yücel Acer ,Gökhan Bacık,Murat F. Özkaleli
Düzenleyen: Alfa Yayınları




17 Kasım Cumartesi 2012
Marmara Salonu
14.00-15.00
Söyleşi: “Küçük Mutluluklar”
Konuşmacı: Aşkım Kapışmak
Düzenleyen: Inkilap Kitabevi

15.15-16.15
Söyleşi: “Red Kit İstanbul’da”
Konuşmacılar: Didier Pasamonik, Levent Erden
Düzenleyen: Yapı Kredi Yayınları

16.30-17.30
Söyleşi: “Tarihçinin Felsefe ve Toplum Bilimleriyle Sınavı”
Konuşmacılar: Taner Timur, Cem Eroğul
Düzenleyen: Yordam Kitap

17.45-18.45
Söyleşi: “Hükümdar Romanı, Destanlar Çağı ve Türk Töresi: Dün, Bugün, Yarın”
Konuşmacı: Mustafa Çevik
Düzenleyen: Inkilap Kitabevi

19.00-19.45
Söyleşi: “Yeni Medya, Dijital İmkânlar ve Derinlikli Habercilik”
Konuşmacı: Ekrem Dumanlı
Düzenleyen: Zaman Gazetesi



17 Kasım Cumartesi 2012
Karadeniz Salonu
14.00-15.00
Söyleşi: “Gülten Dayıoğlu’nun Çocuk ve Gençlik Edebiyatındaki İzleri”
Konuşmacılar:  Asuman Portakal, Dursun Ege Göçmen, Hüsnan Şeker
Düzenleyen: Altın Kitaplar

15.15-16.15
Söyleşi: "Muhteşem Hayatlar Neleri Saklar"
Konuşmacılar: Oya Baydar, Turhan Günay
Düzenleyen: Can Yayınları      

17.45-19.45
Ödül Töreni ve Panel: 10. Tudem Edebiyat Ödülleri Ödül Töreni- "Öykü Yaşamdır"
Konuşmacılar: Nuran Özyer , Mucize Özünal, Aytül Akal, Mehmet Atilla, Nilay Yılmaz
Düzenleyen: TUDEM



17 Kasım Cumartesi 2012
Büyükada Salonu

14.00-15.00
Ödül Töreni: “Everest İlk Roman Yarışması Ödül Töreni”
Düzenleyen: Everest Yayınları

15.15-16.15
Panel: “Kimliğin Oluşmasında Çocuk Edebiyatının Rolü”
Yöneten: Yazgulu Aldogan
Konuşmacılar: Gülten Dayıoğlu,Yankı Yazgan, Nejdet Neydim,
Düzenleyen: Notre Dame de Sion'lular Derneği

16.30-17.30
Söyleşi: “Yezidiler”
Konuşmacı: Amed Gökçen
Düzenleyen: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları

17.45-18.45
Panel: “Yerel Yönetimler ve Demokrasi”
Yöneten: İmambakış Üküş
Konuşmacılar: Gökhan Günaydın, Yalçın Bayer
Düzenleyen: SODEV-İstanbul Gerçeği



17 Kasım Cumartesi 2012
Heybeliada Salonu

14.00-15.00
Söyleşi: “Yazının Cinsiyeti”
Konuşmacılar: Yalçın Tosun, Mine Söğüt
Düzenleyen: Yapı Kredi Yayınları

15.15-16.15
Söyleşi: “İdeolojiler Alanı Ve Türkiye Örneği”
Konuşmacı: Metin Çulhaoğlu
Düzenleyen: Yazılama Yayınevi

16.30-17.30
Söyleşi: "Yunanistan Kuzey Afrika'ya Devrim Rüzgarları"
Konuşmacı: Foti Benlisoy
Düzenleyen: Agora Kitaplığı

17.45-18.45
Panel: “Elbet Sabah Olacaktır-Tevfik Fikret”
Yöneten: Aydın Ergil      
Konuşmacı: Hıfzı Topuz
Düzenleyen: Ekin Yazın Dostları



18 Kasım Pazar 2012


Illüstrasyon Alanı
10.15-11.15
İllüstrasyon Atölyesi
İllüstratör: Marit Törnqvist
Düzenleyen: Hollanda

11.30-12.30
İllüstrasyon Atölyesi
İllüstratör: Marit Törnqvist
Düzenleyen: Hollanda

14.00-15.00
İllüstrasyon Atölyesi
İllüstratör: Marit Törnqvist
Düzenleyen: Hollanda

15.15-16.15
Atölye çalışması :"Origami Atölyesi"
Uygulayan: Nazan Tacer
Düzenleyen: TUDEM


18 Kasım Pazar 2012
Forum Alanı (10. Salon)

13.00-14.00
Söyleşi/Talk: “ Edebiyat ve Yolculuk/ Literature and Journey”
Moderator: Miguel Grajales
Konuşmacılar/Speakers: Javier Sierra, Buket Uzuner
Düzenleyen/By: Istanbul Cervantes Enstitüsü-TÜYAP

14.15-15.15
Panel: “First Years of Turkish Republic/ Cumhuriyet’in Kuruluş Yılları”
Moderator: Mete Tunçay
Konuşmacılar/Speakers: Erik Jan Zürcher, Ahmet Demirel, Mehmet Ö. Alkan
Düzenleyen/By: İletişim Yayınları-Dutch Literature Foundation-TÜYAP

15.30-16.30
Panel: “Çeviri Atölyelerinin Yayıncılıktaki Rolü”
Moderator: Saliha Paker (TECÇA Çeviri Atölyesi Kurucu Koordinatörü)
Konuşmacıla/Speakersr: Musa Yaşar Sağlam (TAÇAT Moderatörü), Sevinç Üçgül (TURUSÇAT Moderatörü), Rafael Carpintero Ortega (TİSÇAT Moderatörü), Muhammed Haridi (TÜRAPÇAT Moderatörü), Bülent Oktay (TÜÇÇAT Moderatörü), Mehmet Moralı (TÜFÇAT Moderatörü), Esin Karaman (TEDA Şube Müdürü), Haitham Al Nahi (Arap Çeviri Örgütü)
Düzenleyen/By: Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü/ Uluslararası Kitap Fuarları Organizasyon Komitesi

16.45-17.45
Söyleşi/Talk: “History in Literature / Edebiyat İçindeki Tarih”
Moderator:  Buket Aşçı
Konuşmacılar/Speakers: Henk Boom, Ahmet Ümit
Düzenleyen/By: Dutch Literature Foundation-TÜYAP



18 Kasım Pazar 2012
Interexpo Salonu
12.00-13.00
Söyleşi: “Evrende Tesadüf Yoktur, Yankı Vardır”
Konuşmacı: Nusret Kaya
Düzenleyen: Destek Yayınları

13.15-14.15
Söyleşi: “Zülfü Livaneli ile Sohbet”
Konuşmacı: Zülfü Livaneli
Düzenleyen: Doğan Kitap

14.30-15.30
Söyleşi: “Oniki’den Çarın Laneti’ne Jasper Kent ve Gerçek Tutulması”
Konuşmacılar: Jasper Kent, Cem Alpan
Düzenleyen: Can Yayınları

15.45-16.45
Söyleşi: “Maun Suresi Mesajı ve Türkiye Gerçeği”
Konuşmacı: Yaşar Nuri Öztürk
Düzenleyen: Inkilap Kitabevi

17.00-18.00
Söyleşi: “Sosyal İslam”
Konuşmacılar: Eren Erdem, İhsan Eliaçık
Düzenleyen: Destek Yayınları

18.15-19.15
Söyleşi: “Su Romanı ve Edebiyatın Çevre Sorunlarına Bakışı”
Konuşmacı: Buket Uzuner
Düzenleyen: Everest Yayınları

18 Kasım Pazar 2012
Marmara Salonu
12.00-13.00
Söyleşi: “Avrupa’nın Zihin Tarihi”
Konuşmacı: Hilmi Yavuz
Düzenleyen: Timaş Yayınları

13.15-14.15
Panel:  “Anayasa Tartışmaları”
Yöneten: Mehmet Cengiz
Konuşmacılar:  Ferit İlsever, Kamer Genç 
Düzenleyen:  Kaynak Yayınları

15.45-16.45
Söyleşi: “Sözde, Dizelerde, Türkülerde Türkçe”
Konuşmacılar: Ataol Behramoğlu, Sevgi Özel, Günay Güner
Düzenleyenler: Dil Derneği- Cumhuriyet Kitap

17.00-18.00
Söyleşi: “Emperyalizm ve Ortadoğu: Petrol ve Devrim Nasıl Çalınır?” 
Konuşmacı: Haluk Gerger
Düzenleyen: Yordam Kitap

18.15-19.15
Söyleşi: “Duvardaki Kan Durmuyor: 100. Yılına Doğru Ermeni Meselesi “
Konuşmacılar: Mim Kemal Öke
Düzenleyen: Babıali Kültür Yayıncılığı

18 Kasım Pazar 2012
Karadeniz Salonu
12.00-13.00
Söyleşi: “Cinai Meseleler”
Konuşmacılar: Sevin Okyay, Ahmet Ümit, Emrah Serbes, Erol Üyepazarcı
Düzenleyen: NTV Radyo

13.15-14.15
Söyleşi: “Yetişkinler Neden Çocuklarla Birlikte Edebiyat Okumalı?
Konuşmacı: Karin Karakaşlı
Düzenleyen: Günışığı Kitaplığı

14.30-15.30
Ödül Töreni: “ÇGYD Yılın Çocuk Kitapları 2011 Ödül Töreni”
Düzenleyen: Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği (ÇGYD)

15.45-17.15
Ödül Töreni: “Cevdet Kudret Edebiyat Ödülleri Töreni 20. Yıl”
Okuma Tiyatrosu: “Adalet Sizsiniz” (Sokrates, Galileo, Sacco, Vanzetti)
Yazar: Ümit Denizer
Sahneye Koyan: Perdeci
Oyuncular: Rutkay Aziz, Taner Barlas
Sunucu: Özgül Beyazıt
Panel: “Güllü Agop'tan Günümüze Bir Arpa Boyu Yol..." 
Yöneten: Üstün Akmen
Konuşmacılar: Ayşegül Yüksel, Orhan Alkaya, Tilbe Saran, Yücel Erten
Düzenleyen: Cevdet Kudret Ailesi ve TÜYAP

17.30-18.30
Söyleşi: “Sacco ve Vanzetti / Tarihi Bir Hukuk Cinayeti”
Konuşmacı: Helmut Ortner'
Düzenleyen: Agora Kitaplığı

18.45-19.30
Söyleşi: “Medya ve Aidiyet”
Konuşmacı: Nedim Nazar
Düzenleyen: Zaman Gazetesi



18 Kasım Pazar 2012
Büyükada Salonu
12.00-13.00
Panel: “ABD’nin BOP Planı Çerçevesinde Suriye ve Türkiye”
Yöneten: Ramazan Kap
Konuşmacı: Gürdal Çıngı
Düzenleyen: Derleniş Yayınları

13.15-14.15
Söyleşi: Geride Kalanlar        
Konuşmacılar: Binnaz Öner, Zarife Biliz, Semra Pelek, Onur Öztürk
Düzenleyen: Evrensel Basım Yayın

14.30-15.30
Panel: “Anarşi Yok Büyük Derleniş”  Kıvılcımlı Ve Günümüz
Yöneten: Sırrı Öztürk
Konuşmacılar: Sırrı Öztürk, Ahmet Kale
Düzenleyen: Sorun Yayınları Kolektifi

15.45-17.15
Panel: “Tehlikeli Kelimeler/ Dangerous Words”
Yöneten/Moderator: Zeynep Oral
Konuşmacılar/Speakers: John Ralston Saul, Eugene Schoulgin, Zineb Al-Rhazoui (Morocco), Tarık Günersel
Düzenleyen/By: Türkiye PEN/Turkey

Panel: “Dijital Çağda İfade Özgürlüğü/Free Expressıon In The Dıgıtal Age”
Yöneten/Moderator: Marian Botsford Fraser
Konuşmacılar/ Speakers: Asieh Amini (Iran), Gillian Slovo (S Africa)
Düzenleyen/By: Uluslararası PEN/International

17.30-18.30
Söyleşi:  “Işığın Ayak İzleri”
Konuşmacı: Muhyiddin Şekur
Düzenleyen: Sufi Yayınları

18.45-19.45
Söyleşi:  “Şairin Şiire Sorumluluğu”
Konuşmacı: Ataol Behramoğlu
Düzenleyen: Tekin Yayınevi



18 Kasım Pazar 2012

Heybeliada Salonu

12.00-13.00
Söyleşi: “Şuşu ve Üç Tekeri”
Konuşmacı: Yıldıray Karakiya
Düzenleyen: Redhouse Yayınevi

13.15-14.15
Panel: “Dersim’in Kayıp Kızları”
Yöneten: Ferhunde Özbay
Konuşmacılar: Nezahat Gündoğan, Kazım Gündoğan
Düzenleyen: İletişim Yayınları

14.30-15.30
Söyleşi "Bir Şiir Sana, Bir Şiir Bana..."
Konuşmacılar: Aytül Akal, Mavisel Yener , Mustafa Delioğlu
Düzenleyen: UÇANBALIK

15.45-16.45
Söyleşi: “Aydın Sorumluluğu ve Edebiyat”
Konuşmacı: İnci Aral
Düzenleyen: Kırmızı Kedi Kitap

17.00-18.00
Söyleşi ve Ödül Töreni: "Edebiyatın Nabzı ve Tepeyran Roman Ödülü"
Konuşmacılar: Oktay Akbal, Bülent Tanık, Hikmet Altınkaynak, Metin Celâl, Timuçin Esen, Ömer Fethi Gürer, Canan Efendigil Karatay, Yüksel Pazarkaya, İlter Uzel, Lokman Zor ve 2012 Tepeyran Roman Ödülü Sahibi
Düzenleyen: Çankaya Belediyesi - Niğde Kültür Sanat Platformu

18.15-19.15
Şiir Dinleti
Katılımcı Şair: Ahmet Telli
Düzenleyen: Everest Yayınları



19 Kasım Pazartesi 2012


Illüstrasyon Alanı
10.15-11.15
İllüstrasyon Atölyesi
İllüstratör: Marit Törnqvist
Düzenleyen: Hollanda

11.30-12.30
İllüstrasyon Atölyesi
İllüstratör: Marit Törnqvist
Düzenleyen: Hollanda

14.00-15.00
İllüstrasyon Atölyesi
İllüstratör: Marit Törnqvist
Düzenleyen: Hollanda



19 Kasım Pazartesi 2012
Forum Alanı (10. Salon)

11.00-12.30
Buluşma/Matchmaking: LAF-TÜYAP Fellowship Matchmaking Focus on Children’s and Youth’s Literature
Moderator: Alexandra Büchler (LAF), Zerrin Yılmaz (TÜYAP)
Katılımcılar/Attendees: Tiina Lehtoranta (Finlandiya/Finnish Literature Exchange), Alïse Nïgale (Liels un Mazs Publishing/ Latvia), Eva Mejuto (İspanya/ Editorial OQO), Valgerdur Benediktsdottir (İzlanda/ Forlagid Publishing) 
 Düzenleyen/By: LAF (Literature Across Frontiers)-TÜYAP

13.00-14.00
Buluşma/Meeting: “Uluslararası Kitap Fuarları’nda Telif Ajanslarının Rolü, Ajanslar ve Yayıncılar Buluşması”
Katılımcılar: İlkay Walter (Carlton Publishing Group), Nemonie Craven Roderick (Jonathan Clowes Ltd. Literary Agency), Prinko Svetlana (Authors Rights Agency), Majid Jafari (Eve Literary Agency), Sophie Baker (Curtis Brown Group Ltd)
Düzenleyen/By: Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü/ Uluslararası Kitap Fuarları Organizasyon Komitesi

15.45-16.45
Panel: “Uluslararası Çeviri Fonları/International Translation Funds
Moderator: Oktay Saydam (Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü, Daire Başkanı)
Konuşmacılar: Alexandra Büchler (Literature Across Frontiers) Mireille Berman (Hollanda Edebiyat Kurumu/Dutch Literature Foundation), Sinead Mac Aodha (İrlanda  Edebiyat Değişim/Ireland Literature Exchange), Sioned Puw Rowlands (Galler Edebiyat/Welsh Literature Abroad)
Düzenleyen: Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü/ Uluslararası Kitap Fuarları Organizasyon Komitesi



19 Kasım Pazartesi 2012
Karadeniz Salonu

10.00-10.45
Söyleşi: Lili ve Yedi Çocuğu
Konuşmacı: Tülin Kozikoğlu
Düzenleyen: İletişim Yayınları

11.00-11.45
Okuma-Söyleşi: “Çocuklar ve Şiirler: İki Gözüm, Üzümüm”
Konuşmacı: Necdet Neydim
Düzenleyen: Günışığı Kitaplığı

12.00-13.00
Söyleşi: “Şehirli Çocukların Doğa ile Tanışması”
Konuşmacı: Beyza Deringöl
Düzenleyen: Final Kültür Sanat Yayınları

13.15-14.15
Söyleşi :"Mavisel Yener'le Öykü Okuyoruz"
Konuşmacı: Mavisel Yener
Düzenleyen: TUDEM

14.30-15.30
Ödül Töreni: 2012 Genç Timaş Roman Yarışması Ödül Töreni
“İlk Gençlik Romanında Kuşak Çatışması”
Düzenleyen: Genç Timaş

15.45-16.45
Söyleşi: “Tarih Canavarı Çocuklar için Arkeoloji”
Konuşmacı: Çiğdem Maner
Düzenleyen: İş Kültür Yayınları

17.00-18.00
Şiir-Dinleti: “Şairler Geçidi”
Katılımcı Şairler: Tekin Gönenç, Süreyya Güven, Nalan Çelik, Arzu Karadağ, İnan Arslanbağı, Dilruba Nuray Erenler, Özcan Öztürk, Gülderen Canyurt, Şen Çakır
Düzenleyen: Edebiyatçılar Derneği



20 Kasım Salı 2012

Illüstrasyon Alanı
10.15-11.15
İllüstrasyon Atölyesi
İllüstratör: Marit Törnqvist
Düzenleyen: Hollanda

11.30-12.30
İllüstrasyon Atölyesi
İllüstratör: Marit Törnqvist
Düzenleyen: Hollanda

15.15-16.15
Atölye çalışması: "Bir Masal, Binbir Renk..."
Uygulayan: Çiğdem Gündeş
Düzenleyen: TUDEM



20 Kasım Salı 2012
Forum Alanı (10. Salon)

10.30-14.00
Buluşma/Matchmaking: Hollanda-Türk Yayıncılar Buluşması
Moderator: Mireille Berman (Dutch Literature Foundation),  Zerrin Yılmaz (TÜYAP)
Guest of Honor: The Netherlands and Turkish Publishers Matchmaking
Katılımcılar/Attendees: Sander van Vlerken (Publishing house De Geus)
Lucienne van der Leije (Publishing house Querido), Frits van der Mey (Publishing house Athenaeum), Hayo Deinum (Publishing house De Bezige Bij),  Marianne Schönbach (Marianne Schönbach literary agency)
Düzenleyen/By: Dutch Literature Foundation-TÜYAP



14.30-16.00
Söyleşi/Talk: Türk Dünyasının 5 Dahisi “Azerbaijani Khamsa- Nizami Ganjavi, Mirza Fatali Akhundzadeh, Khurshidbanu Natavan, Mirza Alekber Sabir, Huseyn Cavid. Five geniuses’ words master of the Turkish World”
Konuşmacılar: Vagif Guliyev (Head of the department of  Publishing, advertisement and information, poet), Nizami Jafarov (Member of Parliament, member of the National Academy of Sciences of Azerbaijan), Rafael Huseynov (Member of Parliament, member of the National Academy of Sciences of Azerbaijan)



20 Kasım Salı 2012
Marmara Salonu

12.00-13.00
Söyleşi: “Çocuk Gelişiminde Öykülerin Önemi”
Konuşmacılar: Tuncel Altınköprü
Düzenleyen: Hayat Yayınları

13.15-14.15
Söyleşi: “Hollandalı Yazar Joke van Leeuwen Çocuklarla Buluşuyor!”
Konuşmacı: Joke Van Leuween
Düzenleyen: Hollanda Edebiyat Vakfı(Dutch Literature Foundation) – Hayykitap Çocuk –  TÜYAP

14.30-15.30
Söyleşi: Çocuk ve Gençlik Edebiyatında Yaşamdan İzdüşümler
Konuşmacılar: Tülin Tankut, Ayfer Gürdal, Gülsüm Cengiz
Düzenleyen: Evrensel Basım Yayın – Evrensel İlk Gençlik Kitaplığı

15.45-16.45
Panel: “4+4+4 Düzeninde Aydın Öğretmenin Görevleri”
Yöneten: Nuri Gökçek
Konuşmacılar:  İsa Eşme, Zeki Sarıhan
Düzenleyen: Öğretmen Dünyası

17.00-18.00
Şiir-Dinleti “Merdivende Üç Şair”
Sunan ve Canlandıran: Müslim Çelik
Düzenleyen: Türkiye Yazarlar Sendikası

18.15-19.15
Şiir Dinleti: “Şiire Yolculuk”
Katılımcı Şairler: Gökhan Cengizhan, Atilla Oğuz, Halil İbrahim Özcan, Bedran Cebiroğlu, İkbal Kaynar, Güzin Oralkan, Aydın Uysal
Müzik: İkbal Kaynar, Onur Toparlak
Düzenleyen: Edebiyatçılar Derneği



20 Kasım Salı 2012
Karadeniz Salonu
10.00-10.45
Okuma-Söyleşi: Gençlik Romanı: Hiç Adil Değil!
Konuşmacı: Suzan Geridönmez
Düzenleyen: Günışığı Kitaplığı

11.00-11.45
Söyleşi: “Benim Adım Kitap”                                                            
Konuşmacı:   Nur İçözü                           
Düzenleyen: Altın Kitaplar

12.00-12.45
Panel: “Nasrettin Hoca ile Düşünmek”
Yöneten: Necdet Neydim
Konuşmacılar: Özel Alev İlköğretim Okulu Öğrencileri
Düzenleyen: Kelime Yayınları

13.00-13.45
Okuma-Söyleşi: “Denemeler ve Yetişkinler Ejderhalar’dan Neden Korkar?”
Konuşmacı: İshak Reyna
Düzenleyen: Günışığı Kitaplığı

14.00-14.45
Söyleşi :"Annem-Babam Ben Olursa..."
Konuşmacı: Toprak Işık
Düzenleyen: TUDEM

15.00-15.45
Söyleşi: “Süleyman Bulut ile Büyük Atatürk’ten Küçük Öyküler”
Konuşmacı: Süleyman Bulut
Düzenleyen: Can Çocuk

16.00-17.00
Söyleşi: “Çocuk Edebiyatında Olmazsa Olmazlar”
Konuşmacılar: Yahya Türkeli, Hasan Güleryüz, Semra Atasoy, Ufuk Özgül
Düzenleyen: Edebiyatçılar Derneği

17.15-18.15
Söyleşi: “Kan Gruplarına Göre Beslenme”
Konuşmacı: Mehmet Ali Bulut
Düzenleyen: Hayat Yayınları



21 Kasım Çarşamba 2012


Illüstrasyon Alanı

11.30-12.30
Karikatür ve Çizim Atölyesi
Düzenleyen: Timaş Çocuk

13.00-14.00
Atölye çalışması: “Solucan mı? !  Evde mi? ! Yok Artık!”
Konuşmacı:  Meltem Kanoğlu
Düzenleyen: Bu Yayınevi



21 Kasım Çarşamba 2012
Marmara Salonu
10.00-10.45
Söyleşi: "Masal Masal Aytül Akal”
Konuşmacı: Aytül Akal                       
Düzenleyen: TUDEM

11.00-11.45
Panel: “Kitaplardan Tavşan Çıkarmak”
Yöneten: Nilser Utku
Konuşmacılar: Renan Özdemir, Banu Bozdemir, Burcu Aktaş
Katılımcılar: İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları Beylerbeyi İlköğretim Okulu
Düzenleyen: Kelime Yayınları

12.00-13.00
Yarışma: Eğlenceli Bilgi Yarışması
Düzenleyen: Eğlenceli Bilgi-Timaş Yayınları

13.15-14.15
Konuşmacı: Süleyman Bulut
Söyleşi: "Arkadaşım Nasreddin Hoca"
Düzenleyen: TUDEM

14.30-15.30
Panel: "Tüfekle Oynama Yavrum" - Çocuk ve Gençlik Kitaplarında Savaş ve Barış
Konuşmacılar: Gülsüm Cengiz, Ali Gültekin, Necdet Neydim, Tülin Tankut
Düzenleyen: PEN Türkiye Merkezi

15.45-16.45
Söyleşi: “Kadın ve Edebiyat”
Konuşmacılar: Aslı Tohumcu, Nur Yazgan
Düzenleyen: Kırmızı Kedi

17.00-18.00
Söyleşi: “Pînokyo İlk Kez Kürtçede”
Konuşmacılar: Türkan Tosun, Fehim Işık
Düzenleyen: Evrensel Basım Yayın – Tîroj



21 Kasım Çarşamba 2012
Karadeniz Salonu
10.00-10.45
Okuma-Söyleşi: “Gizemli Bir Macera Romanı: Baykuş Yemini”
Konuşmacı: Yeşim Saygın Armutak
Düzenleyen: Günışığı Kitaplığı

11.00-12.00
Söyleşi: “Gençler Gülten Dayıoğlu’nu Konuşuyor”
Konuşmacılar:   7.-8. sınıf öğrencileri
Düzenleyen: Altın Kitaplar

12.15-13.15
Söyleşi: “Yaratıcı Okuma Nasıl Yapılır?”
Konuşmacı: Sevim Ak, Zehra İpşiroğlu, Nilser Utku
Düzenleyen: Can Çocuk

13.30-14.30
Okuma-Söyleşi: Köprü Kitapların Yeni Halkası: Leylek Havada
Konuşmacı: Leyla Ruhan Okyay
Düzenleyen: Günışığı Kitaplığı

14.45-15.45
Söyleşi: “Farklı Yönleriyle Gülten Dayıoğlu”
Konuşmacılar: Nur İçözü, Batu Bozkurt, Mehmet Güler, Murat Dayıoğlu
Düzenleyen: Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği (ÇGYD)

16.00-17.00
Fotoğraf Sunumu: “ Asya ve Afrika’da Tek Başına 15 Ay”
Konuşmacılar: Faruk Budak
Düzenleyen: Yeşil Dinozor Yayınevi

16.00-17.00
Söyleşi: “Bertolt Brecht – Brecht’in Güncelliği ile”
Konuşmacılar: Ahmet Cemal, Genco Erkal
Düzenleyen: Kaldıraç Yayınevi

17.15-18.15
Söyleşi: “Çocuk ve Gençlik Tiyatro Oyunu Yazarlığı”
Konuşmacılar: “Hasan Erkek, Nurhan Tekerek, Nazif Uslu, Dersu Yavuz Altun, Cengiz Özek,
M. Umit Görgülü
Düzenleyen: OYCED (Oyun Yazarları ve Çevirmenleri Derneği)

18.30-19.30
Söyleşi: “Yerelden Sekülere Edeb ve Yazın Paradigmaları”
Konuşmacı: Osman Koca, Metin Ünlü, Fehmi Yakut
Düzenleyen: Beyan Yayınları



22 Kasım Perşembe 2012


Illüstrasyon Alanı

12.45-13.45
Neşeli Etkinlikler Atölye Çalışması
Düzenleyen: Timaş Çocuk



22 Kasım Perşembe 2012
Marmara Salonu

10.00-10.45
Söyleşi: “Çocuklara Kitap Okumak / Okuyarak Öğrenmek”
Konuşmacı: Bengi Semerci
Düzenleyen: Yeşil Dinozor Yayınevi

11.00-11.45
Söyleşi: “Geleceğin Anahtarı”    
Konuşmacı: Almila Aydın     
Düzenleyen: Altın Kitaplar

12.00-13.00
Söyleşi:  “Çocuk Edebiyatı: Mesaj mı, İmaj mı? Nitelik mi, Nicelik mi?”
Konuşmacılar: Bestami Yazgan, Hüseyin Emin Öztürk, Yusuf Dursun
Düzenleyen: Nar Yayınları

13.15-14.15
Söyleşi:  “Kitaplarla Zenginleşecek Hayatın Temellerini Atmak”
Konuşmacılar: Cemre Soysal, Merve Soysal Başa
Düzenleyen: Can Çocuk-Davranış Bilimleri Enstitüsü

14.30-15.30
Söyleşi: “Küller Altında Yakın Tarih”
Konuşmacı: Mustafa Armağan
Düzenleyen: Timaş Yayınları

15.45-16.45
Söyleşi: “Kadınlar İçin Söylenmiştir (Anadolu’da kadınların şiirli tarihi) “                         
Konuşmacılar: Gülsüm Cengiz, Sennur Sezer, Arife Kalender
Düzenleyen: Evrensel Basım Yayın

17.00-18.00
Söyleşi: “Bilinçli Hipnoz”
Konuşmacı: Ali Eşref Müezzinoğlu
Düzenleyen: Omega Yayınları

18.15-19.15
Söyleşi: “Kanser Bir Hastalık Değildir”
Konuşmacı: Yücel Aydemir
Düzenleyen: Yaşamın Gizemi




22 Kasım Perşembe 2012
Karadeniz Salonu

11.00-11.45
Okuma-Söyleşi: “Sürprizleri ve Öyküleriyle Çat Kapı Dayım”
Konuşmacı: Fadime Uslu
Düzenleyen: Günışığı Kitaplığı
           
12.00-13.00
Söyleşi: “Uğur Böceği Sevecen ile Salyangoz Tomurcuk’un Maceralarını Yazarından Dinleyin”
Konuşmacı: Erika Bartos
Düzenleyen: Yapı Kredi Yayınları

13.15-14.15
Okuma-Söyleşi: “Ülkelerden Aydedeli Öyküler: Aydede Her Yerde”
Konuşmacı: Hacer Kılcıoğlu
Düzenleyen: Günışığı Kitaplığı

14.30-15.30
Atölye çalışması :"Dedektiflik Atölyesi"
Uygulayan: Aşkın Güngör
Düzenleyen: TUDEM

15.45-16.45
Söyleşi: “Derslerle Başım Dertte”
Konuşmacı: Funda Özlem Şeran
Düzenleyen: Final Kültür Sanat Yayınları

17.00-18.00
Söyleşi:  “Ateşe Dönen Dünya: Sarıkamış
Konuşmacı: Bingür Sönmez
Düzenleyen: Çizmeli Kedi



22 Kasım Perşembe 2012
Heybeliada Salonu

13.15-14.15
Söyleşi: “Mavisel Yener Çocuklarla Buluşuyor, Düşler Konuşuyor”
Konuşmacı: Mavisel Yener
Düzenleyen: Bilgi Yayınevi

14.30-15.30
Söyleşi: “Eğitimde Yeni Bir Yöntem: Hazırcevaplar Tekniği”
Konuşmacı: Ahmet Maraşlı
Düzenleyen: Timaş Çocuk

16.00-17.00
Söyleşi: “10 Çocuk 10 Şair”
Yöneten: Mustafa Işık
Düzenleyen: Türkiye Yazarlar Sendikası

17.15-18.15
Söyleşi: “Neden/Çima?”
Konuşmacı: Roni War
Düzenleyen: Ava Yayınları

18.30-19.30
Söyleşi: “Ortadoğu’da Savaş ve Mülteciler Bağlamında ‘Radyonun İçindekiler’ Oyunu”
Konuşmacılar: Cenk Gündoğdu, Faris Kuseyri
Düzenleyen: İkaros Yayınları



23 Kasım Cuma 2012


Illüstrasyon Alanı

11.00-11.45
Masal Okuma-Canlandırma Atölyesi: “Masalcı Abla”
Düzenleyen: Timaş Çocuk

14.00-15.00
Atölye çalışması "Sözcüklerin Rengi, Rengin Mutluluğu"
Konuşmacı: Simla Sunay
Düzenleyen: DESEN

15.15-16.15 
Yaş grubu: 3-10 yaş
Drama Atölyesi: “Kim Korkar Kırmızı Başlıklı Kız'dan?”
Uygulayan: Sara Şahinkanat
Düzenleyen: Kır Çiçeği Yayınları


23 Kasım Cuma 2012
Interexpo Salonu

12.00-13.00
Panel: “Çocuk Edebiyatında Şiir”
Yöneten: Gülsüm Cengiz
Konuşmacılar: Arife Kalender, Necdet Neydim
Düzenleyen: TÜYAP



23 Kasım Cuma 2012
Marmara Salonu
11.00-11.45
Söyleşi "Okuma ve Empati İlişkisi"
Konuşmacı: Miyase Sertbarut
Düzenleyen: TUDEM

12.00-13.00
Söyleşi: “Türkçe’yi Savunacak mıyız?”
Konuşmacı: Feyza Hepçilingirler
Düzenleyen: Everest Yayınları

13.15-14.15
Söyleşi: “Toparlak ve Gece Uyumayı Sevmeyen Çiçeğin Öyküsü”
Konuşmacılar: Adnan Özyalçıner, Sennur Sezer
Düzenleyen: Evrensel Basım Yayın – Evrensel Çocuk Kitaplığı

14.30-15.30
Panel: “Çocuk Edebiyatının Yükselişi”
Yöneten: Doğan Hızlan
Konuşmacılar: Görkem Yeltan, Burcu Aktaş, Nazlı Eray, Yalvaç Ural
Düzenleyen: Doğan Egmont

17.00-18.00
Söyleşi: “Sanatta ve Edebiyatta Gerçekçilik Savaşı”
Konuşmacılar: Yılmaz Onay, Yeşim Dinçer
Düzenleyen: Yordam Kitap

18.15-19.15
Söyleşi: “Türkiye’de Telif Hakları ve Telif Hakları Ajansları “
Konuşmacılar: Özgür Emir, Atilla İzgi Turgut, Amy Spangler, Eda Çaça
Düzenleyen: Nemesis Kitap


23 Kasım Cuma 2012
Karadeniz Salonu

10.00-10.45
Söyleşi: “Çocuklar İçin Bilimkurgu”              
Konuşmacı:  Melek Güngör                 
Düzenleyen: Altın Kitaplar

11.00-11.45
Okuma-Söyleşi: “Gülümseten Öyküler 10: Geçmişe Tırmanan Merdiven”
Konuşmacı: Behiç Ak
Düzenleyen: Günışığı Kitaplığı

12.00-13.00
Bilgin Adalı Anısına…
“Bilgin Adalı ile Geçmiş Zamanlara Yolculuk”
Düzenleyen: Can Çocuk

13.15-14.15
Okuma-Söyleşi: “Şehla Gemi Kibele ve Acayip Bir Deniz Yolculuğu”
Konuşmacı: Müge İplikçi
Düzenleyen: Günışığı Kitaplığı

14.30-15.45
Söyleşi: “Akademisyenlerin Gözüyle Gülten Dayıoğlu”
Yöneten: Gülçin Alpöge
Konuşmacılar:  Necdet Neydim,  Sedat Sever, Selahattin Dilidüzgün,                         
Düzenleyen: Altın Kitaplar

16.00-17.30
Panel: “Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Denetlenmeli mi? “
Yöneten: Necdet Neydim
Konuşmacılar: Murat Batmankaya, Gökçe Ateş Aytuğ, Tülin Sadıkoğlu
Düzenleyen: Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği (ÇGYD)

17.30-19.00
Ödül Töreni: “Ahmet Necdet  Şiir Ödülü “
Konuşmacılar: Aslı Durak, Leyla Şahin
Düzenleyen: Cemal Süreya Kültür Sanat Derneği



23 Kasım Cuma 2012
Büyükada Salonu

11.00-11.45
Söyleşi: “Canınızı En Çok Ne Yakar?”
Konuşmacı: Tülin Kozikoğlu, Yıldıray Karakiya, Sedat Girgin, Burcu Ünsal
Düzenleyen: Redhouse Yayınevi

12.00-13.00
Panel: “Ben Böyle Bilmiyordum, Çocuğa Okuma Sevgisi Nasıl Verilir ?”
Konuşmacı: Filiz Tosyalı
Düzenleyen: Bu Yayınevi, Kazasker Lions

13.15-14.15
Söyleşi: “Sakar Cadı Vini Nasıl Doğdu?”
Konuşmacı: Korky Paul
Düzenleyen: İş Kültür Yayınları

15.45-16.45
Söyleşi: “Günümüz Edebiyatında Şiir ve Şair Üzerine”
Konuşmacılar: Mehmet Sabri Kılıç, Hasan Hüseyin Yalvaç
Düzenleyen: Göl Kitap

17.00-18.00
Panel: “Bilgisayar Çağında Çocuk ve Gençlik Edebiyatı”
Konuşmacılar: Nur İçözü, Ayla Çınaroğlu, Gülsüm Cengiz
Düzenleyen: Türkiye Yazarlar Sendikası

18.15-19.15
Söyleşi: “Günümüzün Genç Şairleri ve Şiir Verimleri”        
Konuşmacılar: Şeref Bilsel, , Özcan Erdoğan, Didem Gülçin Erdem, Cenk Gündoğdu, Nilay Özer, Şükrü Sever, Gonca Özmen, Zeynep Köylü, Baki Ayhan T., Gökhan Arslan, Engin Özmen, Betül Dünder
Düzenleyen: İkaros Yayınları



24 Kasım Cumartesi 2012


Illüstrasyon Alanı

12.45-13.45
Atölye çalışması "Origami Atölyesi"
Uygulayan: Nazan Tacer
Düzenleyen: TUDEM



24 Kasım Cumartesi 2012
Interexpo Salonu

12.00-12.45
Söyleşi: “Yunus Emre Divanından Gönül Bahçesine”
Konuşmacı: Faruk Dilaver
Düzenleyen: Destek Yayınları

13.00-14.00
Söyleşi: “Cumhuriyet’in İlk Yüzyılı”
Konuşmacı: İlber Ortaylı
Düzenleyen: Timaş Yayınları

14.45-15.45
Söyleşi: “İstanbul’un Renklerini Yaşamak”
Konuşmacılar: Mario Levi, Sema Kaygusuz, Karin Karakaşlı
Düzenleyen: Doğan Kitap

16.00-17.00
Söyleşi: “Atatürk’ün Akıllı Projeleri”
Konuşmacı: Sinan Meydan
Düzenleyen: Inkilap Kitabevi

17.15-18.15
Söyleşi: “Afili Filintalar”
Konuşmacı: Alper Canıgüz, Emrah Serbes, Murat Menteş
Düzenleyen: April Yayıncılık

18.30-19.30
Söyleşi: "Türkiye'de Fantastik Edebiyatın Gelişimi"
Yöneten: Ege Görgün
Konuşmacılar: Nazlı Eray, Hakan Bıçakcı, Doğu Yücel, Aşkın Güngör, Gülşah Elikbank, Erbuğ Kaya
Düzenleyen: FABİSAD



24 Kasım Cumartesi 2012
Marmara Salonu

12.00-13.00
Söyleşi: “Türkiyede Muhafazakarlığın Değişen Yüzü”
Konuşmacı: Mustafa Akyol
Düzenleyen: Nesil Yayınları

13.15-14.15
#budevirdeedebiyatın@genclerlearasinasil!
Konuşmacılar: Levent Erden, Aslı Tohumcu
Düzenleyen: ON8

15.00-16.00
Söyleşi: “Keşke…ler ve İyi…ler”
Konuşmacı: İpek Ongun
Düzenleyen: Alfa Yayınları

16.15-17.15
Söyleşi: “Vatan Yahut Silivri”
Konuşmacı: Müyesser Yıldız
Düzenleyen: Kırmızı Kedi Kitap

17.30-18.30
Söyleşi: “Avrupa’da Kriz ve Sol”
Konuşmacılar: Haluk Yurtsever, Güray Öz
Düzenleyen: Yordam Kitap

18.45-19.30
Ödül Töreni: Varlık Dergisi Yaşar Nabi Gençlik Ödülleri Töreni
Düzenleyen: Varlık Yayınları


24 Kasım Cumartesi 2012
Karadeniz Salonu

12.00-13.00
Panel: "Cumhuriyet Kitap Eki'nde Çocuklarla 16 Yıl" 
Yöneten: Turhan Günay
Konuşmacılar:  Gülten Dayıoğlu, Mavisel Yener, Nilay Yılmaz, Nevin Metin
Düzenleyen: Cumhuriyet Kitapları

14.30-15.30
Panel: Eğitimcilerin Gözüyle Gülten Dayıoğlu
Yöneten: Nagihan Tetik
Konuşmacılar: Aysel Doğan, Ayşen Erdöl, Gürcan Sarak, Hüda Aliosman
Düzenleyen: Altın Kitaplar

15.45-16.45
Söyleşi-Dinleti: “Ule Fılle hoş geldin”
Konuşmacı: Yervant Bostancı-Şeyhmus Diken
Düzenleyen: İletişim Yayınları



24 Kasım Cumartesi 2012
Büyükada Salonu

12.00-13.00
Panel: “ Resmi Tarihler Kuşatmasında Dersim”
Yöneten: Serhat Halis
Konuşmacılar: Serhat Halis, Tuncay Şur
Düzenleyen: Sorun Yayınları Kolektifi

13.15-14.15
Söyleşi: “Son Seferad”
Konuşmacı: Beyazıt Akman
Düzenleyen: Epsilon Yayınevi

14.30-15.30
Söyleşi: “Yekta Kopan ile Söyleşi”
Konuşmacı: Yekta Kopan
Düzenleyen: Can Yayınları

17.00-18.00
Söyleşi: Mihman
Konuşmacı: Akif Kurtuluş
Düzenleyen: İletişim Yayınları

18.15-19.15
Şiir-Dinleti: “Barış İçin Şiirler”
Katılımcı Şairler: Aydın Şimşek, Özlem Sezer, Neriman Calap, Aydın Uysal, Hakan Keysan, Selami Karabulut,  Evrim Ocakçı, Gül Aydi, , Ömer Faruk Hatipoğlu, Atilla Yaşrin, Selami Karabulut,
Düzenleyen: Kanguru Yayınları



24 Kasım Cumartesi 2012
Heybeliada Salonu
12.00-13.00
Söyleşi: “Teknoloji ile Farklılaşan Görsel Okuma/
Günümüzde Değişen Çocuk Kitapları ve Çocuk Edebiyatı”
Konuşmacı: Yalvaç Ural
Düzenleyen: Yapı Kredi Yayınları

13.15-14.15
Söyleşi: “Göbekli Tepe’den Yenikapı Kazılarına Türkiye’de Neolitik Dönem”
Konuşmacı: Nezih Başgelen
Düzenleyen: Arkeoloji ve Sanat Yayınları

14.30-15.30
Söyleşi: “Çocuklar ve Dans”
Konuşmacı: Tan Sağtürk
Düzenleyen: Doğan Egmont

15.45-16.45
Panel: “İsa Hanginiz?” Şehir ve Taşra İkilemi Üzerine
Yöneten: İsmail Kılıçarslan
Konuşmacı: Selahattin Yusuf
Düzenleyen: Turkuvaz Kitap

17.00-18.00
Söyleşi: “Evrim mi Yaratılışçılık mı?”
Konuşmacılar: Mehmet Özer
Düzenleyen: Evrensel Basım Yayın

18.15-19.15
Panel: “Türkiye’de Gençlik ve Demokratik Siyaset”
Yöneten: Barbaros Dinçer
Konuşmacı: Yunus Emre
Düzenleyen: SODEV-Sosyal Demokrasi Vakfı



24 Kasım Cumartesi 2012
Kınalıada  Salonu

16.00-17.00
Söyleşi: “Marx’ın Kapital’inin Oluşumu”
Konuşmacı: Münevver Çelik
Düzenleyen: Otonom Yayıncılık



25 Kasım Pazar 2012


Illüstrasyon Alanı

10.30-11.30
Yaş grubu: 3-12 Yaş
Kitap atölyesi: “Haydi Resimli Kitap Yapalım!”
Uygulayan: Ayşe İnan Alican
Düzenleyen: Kır Çiçeği Yayınları

14.00-15.00
Atölye çalışması "Karikatür Atölyesi"
Uygulayan: Hicabi Demirci
Düzenleyen: DESEN



25 Kasım Pazar 2012
Interexpo Salonu
12.00-13.00
Söyleşi: Osmanlı - İslam Dünyası İle İlişkileri
Konuşmacı: Yavuz Bahadıroğlu
Düzenleyen: Nesil Yayınları

13.15-14.15
Söyleşi: “Kadınlar Niçin Yazar?”
Konuşmacı: Sibel Eraslan
Düzenleyen: Timaş Yayınları

14.30-15.30
Söyleşi: “Veysel Karani”
Konuşmacı: Sinan Yağmur
Düzenleyen: Destek Yayınları

15.45-16.45
Söyleşi: “Ülkem ve Romanım”
Konuşmacı: Ahmet Ümit
Düzenleyen: Everest Yayınları



25 Kasım Pazar 2012
Marmara Salonu

13.15-14.15
Söyleşi: “Az”
Konuşmacı: Hakan Günday
Düzenleyen: Doğan Kitap

14.30-15.30
Söyleşi: Milliyetçilikler
Konuşmacı: Mümtaz’er Türköne
Düzenleyen: Nesil Yayınları

15.45-16.45
Söyleşi:"Can Dündar ile Mehmet Ali Birand Söyleşisi”
Konuşmacılar: Can Dündar,Mehmet Ali Birand
Düzenleyen: Can Yayınları

17.00-18.00
Söyleşi: “Hayatınızda Mucizelere Yer Açın”
Konuşmacı: Nuray Sayarı
Düzenleyen: Destek Yayınları


25 Kasım Pazar 2012
Karadeniz Salonu
12.00-13.00
Panel: “Sanat ve Felsefe”
Yöneten: Murat Menteş
Konuşmacı: Dücane Cündioğlu
Düzenleyen: Alfa Yayınları

13.15-14.15
Söyleşi: Genç Romanlar ve Genç Öyküler Üzerine...
Konuşmacı: Tolga Gümüşay
Düzenleyen: Günışığı Kitaplığı

14.30-15.30
Söyleşi: “Yenilgi Diye Bir Şey Yoktur”
Konuşmacı: Albena Vidinova Simenova
Düzenleyen: OmegaYayınları

15.45-16.45
Söyleşi: “Şiirde Çocuk İzleri”
Konuşmacı: Haydar Ergülen
Düzenleyen: Kırmızı Kedi Kitap

17.00-18.00
Söyleşi: “Çocukluk ve Şair”
Konuşmacılar: Leyla Şahin, Abdülkadir Budak, Salih Bolat
Düzenleyen: Türkiye Yazarlar Sendikası



25 Kasım Pazar 2012
Büyükada Salonu

13.15-14.15
Söyleşi: “Bir İntihar Efsanesi”
Konuşmacılar: David Vann, Nilüfer Kuyaş
Düzenleyen: Can Yayınları

14.30-15.30
Panel:  “Alevi Hareketi Ve Sosyalizm”
Yöneten: İsmail Hardal        
Konuşmacılar: Gazi Eke, İsmail Hardal        
Düzenleyen: Sorun Yayınları Kolektifi

15.45-17.15
Söyleşi: “Ekonomist Yazar Arslan Başer Kafaoğlu Anma Programı”
Konuşmacılar: Türsken Başer Kafaoğlu, İzettin Önder, Melih Boydak, Handan Koç
Düzenleyen: TÜYAP



25 Kasım Pazar 2012
Heybeliada Salonu

12.00-13.00
Söyleşi: “Darbe Dönemlerinde Gençlik ve Edebiyat”
Konuşmacılar:  Halim Demir, Bahrem Yıldız,  Vehbi Bardakçı
Düzenleyen: Ozan Yayıncılık

13.15-14.15
Söyleşi: “Yaşamak için Yaşat”
Konuşmacı: Hayrettin Karaca
Düzenleyen: TEMA Vakfı

14.30-15.30
Söyleşi: “Arap Baharı Aldatmacası”
Konuşmacılar: Alper Birdal, Yiğit Günay
Düzenleyen: Yazılama Yayınevi

15.45-16.45
Panel: Fantastik Gençlik Edebiyatı 'nın Genç Okur Üzerine Etkileri
Konuşmacılar: Aşkın Güngör, Doğu Yücel, Şebnem Pişkin, Zeynep Oktuğ
Düzenleyen: Bu Yayınevi

17.00-18.00
Söyleşi: “Emek Tarihi Çalışmaları ve TÜSTAV”
Konuşmacılar: Mete Tunçay, Yavuz Aslan
Düzenleyen: TÜSTAV



25 Kasım Pazar 2012
Marmara Salonu
12.00-13.00
Panel: “Toprak Acıkınca”
Yöneten: Seray Anıl
Konuşmacı: Erol Toy
Düzenleyen: Ekin Yazın Dostları

paylaş:

49. altın portakal ödülleri



ULUSAL UZUN METRAJ FİLM YARIŞMASI


En İyi Film: Güzelliğin On Par’ Etmez… (Hüseyin Tabak)

En İyi Yönetmen: Erdem Tepegöz (Zerre)

En İyi Kadın Oyuncu: Elveda Katya (Anna Andrusenk)

En İyi Erkek Oyuncu: Güzelliğin On Par’ Etmez… (Abdülkadir Tuncer)

En İyi İlk Film: Zerre (Erdem Tepegöz)

Jüri Özel Ödülü: Toprağın Çocukları (Ali Adnan Özgür)

En İyi Senaryo: Güzelliğin On Par’ Etmez (Hüseyin Tabak)

En İyi Müzik: Elveda Katya (Tamer Çıray)



En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Güzelliğin On Par’ Etmez… (Lale Yavaş)

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Tansu Biçer (Küf)

En İyi Film- Siyad Ödülü: Zerre

En İyi Kurgu: Güzelliğin On Par’ Etmez… (Christoph Loidl)

En İyi Sanat Yönetmeni: Zerre (Tora Aghabayova)

En İyi Görüntü Yönetmeni: Pazarları Hiç Sevmem (Florent Herry)



Behlül Dal Jüri Özel Ödülü: Güzelliğin On Par’ Etmez… (Yüşa Durak)

Dr. Avni Tolunay Jüri Özel Ödülü:Küf (Nimet İnkaya, Gila Benezra)

Antalya Kent Konseyi Ödülü: Elveda Katya (Ahmet Sönmez)

Toplumsal Vicdan Ödülü: Menekşe’den Önce






ULUSLARARASI UZUN METRAJ FİLM YARIŞMASI



En İyi Film: Aglaya (Krisztina Deak)

En İyi Film – Jüri Özel Ödülü: Keep Smiling (Rusudan Chkonia)

En İyi Performans Ödülü: Supermarket (Marian Dziedziel)

Siyad Uluslararası Ödülü: Aglaya (Krisztina Deak)

Gençlik Jürisi Ödülü: Keep Smiling (Rusudan Chkonia)



ULUSAL BELGESEL YARIŞMASI



En İyi Belgesel: Siirt’in Sırrı (İnan Temelkuran)

En İyi İlk Belgesel: Ben, Sen, O (Zeynep Oral)

En İyi Belgesel – Jüri Özel Ödülü: Yuva (Ebubekir Çetinkaya)


ULUSAL KISA FİLM YARIŞMASI

En İyi Kısa Film Jüri Özel Ödülü: Buhar (Abdurrahman Öner)

En İyi Kısa Film: Sessiz – Be Deng (Rezan Yeşilbaş)


paylaş:

ev arkadaşım david lynch -2-



 ‘’Sen David Lynch ile ne ara halaoğlu kıvamına geldin? Dünya ne ara zombi oldu?’’ diyen kalemsuare halkı! Buradan başlayınız.


   Dünyanın zombi virüsü ile cebelleştiğini duyduğumuzda David ile birlikte kahvaltımızı yapıyorduk. Oldukça durağan bir gündü bizim için. Ekmek almaya gitmediği için David ile biraz atıştıktan sonra ekmeği yine ben almaya gitmiştim. Biz şanslıydık dostlarım. David bizim hayatımızı kurtarmıştı. Eyvallah! Ama zombiler de ‘’Walking Dead’’ zombilerindendi. ‘’I am Legend’’ filmindeki pijj zombiler gibi çılgın atmıyorlardı bizim zombiler. Hepsi ekmeğindeydi ama uzak durmak yine bizim hayrımızaydı.
   Salgının üzerinden 1 hafta geçmesine rağmen bize bir şey olmamıştı. Bu da David sayesinde olmuştu tabii. Salgın başladığında evdeki bütün şurupları süd ile içirmişti bana. 4 gün üst üste basurlu kabız olmama rağmen sağlığım eski haline dönüyordu.
   Bakkaldaki yiyecek stoğumuz azalıyordu. Ajlığa bir süre olsun dayanabilirdim ama David dayanamazdı. 2 saatte bir tava ekmeği yemesi gerekiyordu. Buralardan gitmenin zamanı gelmişti… Bakkaldan 2 tane tava ekmeği alıp topuklarımı kıçıma vura vura evime doğru koştum. Apartmanın kapısını anahtarımla açıp evime çıktım. Zile bastım ‘’kimo’’ diye kodaman bir ses çıktı. Yanıt vermedim. David sesini yükselti. ‘’kiimmmoohh.’’ Yine yanıt vermeyip kapıyı tekme atarak açtım. David beni zombi sanmış olacak ki içeriye girdiğimde ‘’eneni eneni eneni’’ diye kaçmaya başlamıştı. ‘’Meh meh meh’’ diye bağıra bağıra güldüm mutfağa giderken. Ardından ‘’gidiyoruz buradan deyvidddh. Hazırlan’’ dedim. Salondan yanıma doğru gelen David ensemin köküne tekme atarak ‘’pijj misin oğlum sen? İnsan böyle korkutulur mu? Ya gerçekte…’’ diye devam edecekti ki tava ekmeğini poşetten çıkartıp sakinleşmesini sağladım. 1 saat içerisinde gerekli hazırlıkları yaptık. Son kez evimizi baktık ve apartmandan dışarıya, zombi deryasının içine attık kendimizi. Birbirimizi korumak için hiçbir tekniğimiz yoktu. Sadece tırnak makası ile bu savaşta yer alıyorduk. Tek bir amacımız vardı; alış veriş merkezine gitmek.
   Alış veriş merkezine gitmemizin tek nedeni bir ulaşım aracı bulabilmekti. Ne David ne de ben ehliyet gerektiren taşıtların kullanımını bilmiyorduk. Alış veriş merkezine ‘’go-kart’’ araçları için gidiyorduk.
   Apartmandan dışarı çıktığımızda sokakta sadece bir tane zombi vardı. ‘’Başkalarına zarar vermesin lan bağğri’’ diye düşünerekten zombinin elini, ayaklarını ve ağzını koli bandı ile bantladık. David bunların yetersiz olduğunu düşünmüş, üzerine de zombinin kafasına ‘’BİM’’ poşeti geçirmişti… Alış veriş merkezine giden yol oldukça tenhaydı. Yürümeye devam ederken David bir itirafta bulundu: ‘’Çok iyi insanmışsın lan Emre’’ dedi. Duygulandım. Sarıldım göbeğine. Bende bir itirafta bulundum: ‘’Filmlerin bok gibiydi Deyvid’’ dedim. Yetmedi ‘’Fil Adam filmindeki yaratık yüzünden geceleri uyuyamadım pijj’’ dedim. ‘’Ne dedin sen?’’ diye bağırıp ensemin kökünden tuttu ve döğüşmeye başladık. Biz tam döğüşürken iki tane zombi bize doğru koşuyordu. Hemen döğüşe son verip el ele tutuşarak ortamdan uzaklaştık.
  Alış veriş merkezine ulaştığımızda karanlık ve zombili bir ortam bekliyordum. Zombi temalı bütün filmlerde durum böyleydi. Ama burası oldukça temiz ve ışıklıydı. Bütün mağazaların ışıkları efil efil yanıyordu. ‘’Her koşulda tasarruf ulan’’ diyerekten şartelleri indirmek için otoparka indik David ile. Şartelleri indirdik. Ortam çok karanlık olunca bir daha açmak zorunda kaldık. ‘’Elektrik faturası kol gibi gelecek na buraya’’ dedi David.
  Otoparkın diğer tarafına gidip go-kart araçlarına bakmaya gitmiştik David ile. İkimiz de beğendiğimiz araçlara binip çıkışa doğru sürdük araçlarımızı. Otopark çıkışı tıkalı olunca geri dönmek zorunda kaldık. Araçlarımızdan inip alış veriş merkezinden sırtımızda go cart araçları ile çıktık…
  ‘’Şumaahyer çok hızlı geliyor. Geçicek mi raikkönen’i? Geçti mi? Geçtiiii’’ diye bağırdı David beni geçerken. ‘’lan şimdi görürsün’’ deyip bastım gaza. David’i geride bıraktım. Keskin bir virajdan döndüğümde binlerce zombi ile göz göze gelmiştim. Aracı geri döndürmem imkansızdı. Hemen araçtan inip ‘’eneni eneni eneni’’ diye kaçmaya başladım. David’in geldiği yöne doğru koşup otostop işareti yaparak David’i bekledim. Go-kart aracı 1 kişilik olunca mecburen ön kaputa oturdum. Adeta dolmuşta şoförün paraların yanına oturttuğu insanlar gibiydim. ’’Bazz gaza Deyyvid bazzz’’ dedim.
  Nereye gittiğimizi bilmeden yolumuza devam ediyorduk. Ön kaputta oturduğum için David hiçbir şey göremiyordu. Bu yüzden komutları ben veriyordum. İkinci kez ‘’Bazz gaza Deyvidd bazz’’ dediğimde David bir şekilde aracın stop etmesine neden olmuştu. Aracı düzeltecek zamanımız olmadığından go-kartımızı orada bırakıp yolumuza koşarak devam ettik.
  Go-kart aracımız bozulunca var gücümüzle koşmaya başladık. 2 saatten fazla bir süre olmuştu. David’in tava ekmeği yemesi gerekiyordu. En yakın bakkala girdik birlikte. 1 tanecik tava ekmeği salgından kurtulmuş yenmeyi bekliyordu. Tava ekmeğini yanımıza aldıktan sonra işe yarar şeyler bulmaya başladık David ile. Rafların üzerindeki petiböre ulaşmaya çalışırken sol diz kapağımda bir karıncalanma, bir zorlanma hissetmiştim. ‘’Deyvid’in şakasıdır meh meh meh’’ diye geçiştirdim. Baktım şakası devam ediyor ‘’Yeter ulaan’’ diye bağırıp arkama döndüm. David uzaktan bana baktı. Ayağımla uğraşan David değil pijj bir zombiydi. 2 dakikadır bacağımı çiğnemesine rağmen ortalıkta kan falan yoktu. Sonradan anladım ki çok taşlaşmış kotum sayesinde zombinin dişlerinden korunmuştum. Teşekkürler çok taşlaşmış kot!
  Hiç zombinin olmadığı bir mahalleye girdiğimizde kendimize kalacak yer arıyorduk. Girdiğimiz apartmanlardan birinin sensörlü ışıkları hala yanıyordu. David ile birlikte en üst kata çıkıp bir kapıyı açmak için zorladık. Kapı açıldığında haci şakir kokusu burnumuzun içine hücum etmişti. Ev iki katlıydı. Üst katı David alt katı ben kontrol ettim. Evin temiz olduğunu anladığımızda David ile birlikte salonda PES attık. İlk maçta David’i 5-0 yendim. İkinci maçta David beni 19-0 yenerken 5 tane kırmızı kart görüp hükmen 3-0 mağlup sayıldım. David yaptığım şeyin ne kadar şerefsizce bir şey olduğunu açıklarken içerden bir ses geldi. ‘’Huuuahhhyy. Ovvv.’’ Ses git gide bize yaklaşıyordu. David ile birbirimize sarılmıştık. Sesin kaynağı en sonunda şortlu bir biçimde salona girdi. Şaşkın şaşkın bize baktı. Sonra ‘’beyler evimde David Lynch var cappsslii’’ demişti Serkan İnci.

Haftaya Serkan, David ve ben güvenli bölgeye gitmek için kafa kafaya vereceğiz. Yarı zombi kaşsız,palto giymiş bir kovboy gören David bir şeyler hatırlayıp yönetmen olmaya tekrardan karar vericek… 
paylaş:

van gogh-alive | cermodern


Çerçeve yok, içindesin...

Van Gogh Alive, kapılarını İstanbul’dan sonra Başkent’te açıyor
Türk ilaç sektörünün lider firması Abdi İbrahim’in, yüzüncü yıl kutlamaları kapsamında Türk sanatseverlerle buluşturduğu, Van Gogh Alive Dijital Sanat Sergisi; İstanbul’da gördüğü yoğun ilginin ardından şimdi de kapılarını Ankaralı sanatseverler için açıyor.
Sanat, bilim ve teknolojiyi yenilikçi bir şekilde harmanlayan ve bu özelliğiyle Abdi İbrahim’in 100 yıllık bakış açısını yansıtan sergi, izleyiciyi alışılageldik müze kavramının ötesine geçirerek, Van Gogh’un en ünlü eserlerini bugüne kadar hiç deneyimlenmemiş yepyeni bir formatta, resmin hikayesinin içinde bir yolculuğa çıkarıyor.
100. yılında yenilikçi bir projeye imza atan Abdi İbrahim'in önderliğinde Singapur'daki dünya prömiyerinin ardından ilk kez Türk sanatseverlerle buluşan, geleneksel sanat ve modern teknolojinin sentezlendiği Van Gogh Alive, dahi ressamın en ünlü eserlerini 3.000'in üzerinde dijital imaj ile çerçevenin içinden çıkararak izleyicilerine klasik müze gezisinin çok ötesinde bir deneyim yaşatıyor. 
Açıldığı günden itibaren ziyaretçi akınına uğrayan ve 150.000’den fazla kişiyi ağırlayan Van Gogh Alive Dijital Sanat Sergisi, 15 Mayıs’ta İstanbul’daki gösteriminin sona ermesinin ardından 16 Ekim 2012 – 03 Ocak 2013 tarihleri arasında Ankara CerModern'de ziyaretçilerini ağırlamaya devam edecek.

SERGİ HAKKINDA

Van Gogh Alive, bu üretken sanatçının 1880-1890 yılları arasındaki çalışmalarını ve hayat deneyimlerini keşfetme; bugün dünya çapında tanınan başyapıtlarının birçoğuna imza attığı yerler olan Arles, Saint Rémy ve Auvers-sur-Oise’da geçirdiği dönem zarfındaki düşüncelerini, duygularını ve ruh halini yorumlama fırsatı sunuyor.

Güçlü bir klasik müzikle senkronize olarak değişen, dev boyutlardaki 3.000’den fazla Van Gogh görüntüsü; ekranları, duvarları, kolonları, tavanı ve hatta yeri de dolduran heyecan verici bir gösteri yaratarak, ziyaretçilerini ünlü ressamın eşsiz tarzını oluşturan coşkulu renkler ve canlı detaylarla büyülüyor.

Dinamik, bilgilendirici ve görsel olarak görkemli olmaya programlanmış olan SENSORY4 içeriği; 40 yüksek çözünürlüklü projektörden aynı anda akıp zengin surround ses sistemiyle karışarak, ziyaretçiye nefes kesici ve etrafını saran bir gösteri ziyafeti sunuyor.

Van Gogh Alive’da ‘Çalışan Adam’, ‘Yeşilimsi Bir Başlık Giymiş Yaşlı Köylü Kadını’, ‘Çiçek Açmış Erik Ağacı’, ‘Gri Şapkalı Otoportre’, ‘Vazoda 12 Ayçiçeği’, ‘Vincent’ın Yatak Odası’, ‘Teras Kafe’, ‘Sandalye ve Pipo’, ‘Ren Nehrinde Yıldızlı Bir Gece’, ‘Süsen Çiçekleri’, ‘Buğday Tarlası ve Kargalar’, ‘Kırmızı Üzüm Bağı’, ‘Sargılı Kulaklı Otoportre’ gibi bir döneme damgasını vurmuş eserler yer alıyor.

Sergi, ziyaretçilere dahi ressamın fırtınalı hayatını kronolojik olarak göstermek için güçlü bir klasik müzik kullanıyor. Harekete geçiren bu müzik, Van Gogh’un hikâyesinin duygusal yönlerini yansıtarak, sanatçının muhteşem kariyeri boyunca yansıttığı sanatını ve ruh halini daha zengin bir deneyimle ziyaretçiye sunma olanağı sağlıyor.

Van Gogh’un hikâyesini anlatmak için seçilen müziklerden bazıları şöyle: Handel-Sarabande, Edouard Lalo-Piano Concerto 1. Movement I, Gus Viseur-Coeur Vagabond, Barber-Bubamara (Vivaldi versiyonu), Arvo Part-Fratres For Cello And Piano, Carl Nielsen-String Quartet in D minor 1883, Sakura “Cherry Blossoms”, Geleneksel Japon Klasik Koto Müziği, John Zorn-Kiev 3 (çello), Camille Saint.

Unutulmaz bir deneyim sunan Van Gogh Alive, 16 Ekim 2012 – 03 Ocak 2013 tarihleri arasında, CerModern / Ankara’da ...  


paylaş:

oyun: hayvan çiftliği | stüdyocer | 9 ekim


Stüdyocer 9 Ekim’de perdelerini açıyor!

Genel Sanat Yönetmenliğini Erdal Beşikçioğlu’nun yaptığı, Cermodern’in sahne sanatları programı olan Stüdyocer, Halkbank ana sponsorluğunda, 2012-2013 tiyatro sezonuna George Orwell’ın “Hayvan Çiftliği” oyunuyla başlıyor.

George Orwell’in çağdaş klasikleri arasına girmiş, dünya edebiyatındaki yergi türünün başyapıtlarından biri olan Hayvan Çiftliği (Animal Farm), tüm yıl süren yoğun bir çalışmanın ardından genç öğrencilerin performanslarıyla sahnede hayat bulacak.

Oyun tarihi: 9 Ekim 2012 saat: 20.30
Biletler 4 Ekim’de Mybilet internet sayfası ve Kiosklarından ve Cermodern’den satışa sunulacaktır.

Künye:
Yönetmen Erdal Beşikçioğlu
Yönetmen Yrd Elvin Beşikçioğlu
Dramaturg Özcan Özer
Koreografi Binnaz Dorkip
Yrd Koreograf Zülal Süer Gökeri
Müzik Artun Ertürk
Kostüm Nalan Alaylı
Işık Zeynel Işık
Işık Asistanı Aslı Atasoy
Ses- Efekt Tayfun Gültutan
Ritim Barış Menküer
Sahne Amiri Fatih Katırcı
Reji Asistanı Musa Arslanali
Grafik Tasarım Negrican Birlik

Oyuncular:
Arsal Mazmanoğlu
Adem Aydil
Ahmet Melih Yılmaz
Burak Küçükosman
Ayşegül Çaylı
Mertcan Semerci
Aytek Şayan
Naz Göktan
S. Eylül Akbulut
Cemre Burcu Tosun
Başak Vural
Esra Akbaş
Mihriban Seyhan
Buse Kara
Begüm Akova
Seda Bakan
Ayça Eren

paylaş:

suç ve ceza film festivali'nde ödüller


Teması 'Kadına Şiddet ve Ayrımcılık' olan, 50 ülkeden 120 akademisyen ve sinemacının katıldığı 2. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali'nin kapanış töreninde "Altın Terazi -En iyi Film ödülü, 'Savaşçı' adlı filmle Alman yönetmen David Whendet'e verildi.

En İyi Kısa Film kategorisinde 'Buhar' fiminin yönetmeni Abdurrahman Öner'e, Jüri Özel Ödülleri, 'Sesizliğin Sonu', 'Boşluk' ve 'Azize' adlı filmlere, Akademi Onur Ödülü ise İstanbul Üniversitesi Kadınları Sorunları Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Fatmagül Berktay'a, Yaşam Boyu Başarı Ödülü ise 'Trampet' adlı filmin başrol oyuncusu Angela Winkler'e gitti.
Geçen yıl teması 'Darbeler' olan bu yılki konusu ise 'Kadına Şiddet ve Ayrımcılık' olan 2. Suç ve Ceza Film Festivali Altın Terazi Film Yarışması ödülleri sahiplerini buldu.
Ciner Medya Grup Başkanı Kenan Tekdağ ile çok sayıda hukukçu, bürokrat, Filiz Akın'ın da bulunduğu yerli yabancı sanatçıların katıldığı tören Golden Horn Brassqintet müzik dinletisiyle başladı.

"Kadınlar birbirlerine destek olurlarsa güçlü olurlar"
İstanbul Üniversitesi Merkez Binası'nda yapılan 50 ülkeden 120 akademisyen ve sinemacının katıldığı festivalin kapanış töreninde konuşan Festival Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adem Sözüer, "Önce kadının bir birey olduğunu kabul etmiliyiz. Kadınlar bu dünyayı eşit paylaşmalıdır. Haksızlıklara karşı direnebilmek için birbirlerine destek olmalı, güçlü olmalıdırlar. Burada STK'lara kadın hareketlerine büyük görevler düşüyor. Söyleyecek sözü, fikri, haksızlığa uğrayanlara bu platformda hepinize bir perde var" dedi.

"Gelecek yılın konusu 'Çocuklar ve Suça İtilmiş Çocuklar'
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ile Başakşehir Belediyesi'nin düzenlediği festivalin Başkanı İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Adem Sözüer, kadına şiddet ve ayrımcılık konusunda önemli mesajların çıktığını umduğu festivalin gelecek yılki konusunun 'Çocuklara ve Suça İtilmiş Çocuklar' olduğunu açıkladı.


En İyi Film 'Savaşçı'
En İyi Kısa Film 'Buhar'
En İyi Kısa Metraj Filmi Abdullahman Öner'in yönetmenliğini yaptığı 'Buhar adlı filme verilirken, En İyi Film Alman yönetmen David Whendet'in 'Savaşçı' adlı filmine verildi.
Bu ödülü ise Yeşilçam'ın unutulmaz yıldızlarından Filiz Akın verdi. "Kadına şiddete ve ayrımcılığa hayır demek için sesizimi duyurmak için gerekirse çığlık atmalıyız" diye konuşan Akın, "Önce bu organizasyonda emeği geçen Prof. Dr Adem Sözüer'e ile Prof. Dr. Bengi Semerci'ye ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Buradan bir çağrı yapmak istiyorum. Şener Şen, Cem Yılmaz gibi halkın sevdiği sanatçılar da bu projelere destek versinler. Biz hanımlar olarak onlara gereken desteği vermeye hazırız" dedi.

Jüri Özel Ödülleri
Festival'in diğer ödülleri ise Jüri özel ödülü, yönetmenliğini Roland Edzard'ın yaptığı "Sessizliğin Sonu / The End of Silence", Yarışmada En İyi Kısa Metraj Film Abdurrahman Öner'in yönetmenliğini yapmış olduğu Buhar (Vanished into blue)'ye verilirken, Festival Jürisi ayrıca iki gece de Mauricio Lopez Fernandez'in yönettiği Azize (La Santa) ve Onur Güler'in yönetmenliğini yapmış olduğu Boşluk (Emptiness) Jüri özel ödülüne layık görüldü.
Törende anlamlı iki ödül daha verildi. Akademi Onur Ödülü , İstanbul Üniversitesi Kadınları Sorunları Araştırma Merkezi Müdürü Prof.Dr. Fatmagül Berktay'a gitti. Akademi Onur Ödülü İstanbul Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Fatmagül Berktay'a Yaşam Boyu Başarı Ödülü; 'Trampet' adlı filmin başrol oyuncusu Angela Winkler'e ve katkılarından dolayı Prof. Dr. Bengi Semerci'ye verildi.

Tülay ACAR / AHT
paylaş:

Yaşar Kemal yeni romanını anlattı


Usta yazarımız Yaşar Kemal, ‘Bir Ada Hikayesi’ dörtlemesinin sonuncu kitabı ‘Çıplak Deniz Çıplak Ada'yı tamamladı. Kitap 5 Ekim'de çıkıyor. Kendisiyle konuşmak istedik ama sağlık durumu nedeniyle röportaj kabul etmiyormuş. Yapı Kredi Yayınları tarafından yapılan Yaşar Kemal röportajını aşağıda okuyabilirsiniz.

Yaşar Kemal, yazımı 8 yıl süren Çıplak Deniz Çıplak Ada için: “Bu dörtlü belki de roman gibi roman değildir, acılarımı, üzüntülerimi, öfkemi, sevinçlerimi, sevgimi döktüğüm belki başka bir anlatım çeşididir” diyor.


Sizi yazmaya iten neydi? Ne zaman ve nasıl yazmaya karar verdiniz?

Ben edebiyata çocukken başladım. Çocukluğumda bizim köye çok aşıklar, destancılar gelirdi. Onlara çok meraklıydım. Köye her destancı geldiğinde ben onun yanındaydım, sonra onlar gibi şiir söylemeye başladım. Köyün kayalık dağına çıkar dağ üstüne, çiçekler üstüne türküler söylerdim kendi kendime. Epopenin kırıntıları bile olsa hala yaşadığı böyle bir dünyada büyüdüm. Eğer modern edebiyatla karşılaşmasaydım - ki karşılaşmam tesadüftür - bir destancı olurdum. On altı ya da on yedi yaşlarımda folklor derlemelerine başladım. Bir de tekerlemeler, destanlar, masallar derledim.

Okulu bırakınca Ramazanoğlu Kütüphanesinde çalışmaya başladım, habire okudum. Biz Cumhuriyet sanatçıları Tercüme Bürosunun çevirdiği dünya klasikleriyle yetiştik. Tercüme Bürosundan gelen kitapları okuyordum, klasikleri, dünya romanlarını, tarih kitaplarını okuyordum.

Benim ustalarım, benim toprağımın sözlü edebiyatıdır. Stendhal, Tolstoy, Gogol, Dickens de benim kaynaklarımdır. Bir romancı Faulkner’i, Kafka’yı, klasikleri, hem Batı hem de Doğu ustalarını özümsemeden nasıl roman yazabilir?

Bana hep sordular, sen romanı niçin yazıyorsun? Bilemem dedim, bilsem de söyleyemem. Bir tek şey biliyorsam o da yaşamım boyunca bir tek düşüm olduğu, bundan sonra biraz daha, biraz daha güzel yazabilmek.


Okuduğunuz ilk roman neydi?

İlk okuduğum roman Alphonse Daudet’nin Le Pe­tit Chose idi. Daudet'nin torununun Ceyhan'da bir çiftliği bir de küçük fabrikası vardı. Kitabı da Amasya'da bir öğretmen çevirmişti. Ondan sonra da Kerem ile Aslı’yı okudum. Beni ilk etkileyen kitap Don Kişot oldu. Onu okuduğum­da on yedi yaşındaydım. Daha önce Don Kişot’tan parçaları bi­zim ilkokul kitabında okumuştum ama, işte öyle, pek ciddi­ye almamıştım. Don Kişot’u okuyunca yeni bir dünya buldum. Günlerce etkisinde kaldım. Cervantes bütün insanlığımı, yü­reğimde sakladığım birçok gizi açıklamıştı. Bir karanlığa gö­mülmüş, sonra da içimde bir yücelme olmuştu.


Bir Ada Hikayesi'ni yazma fikri ilk ne zaman ve nasıl oluştu?

Bizim köyümüzde okul yoktu. İlkokulu okumak için Kadirli'de bir akrabamızın evine gittim. Bir süre orada kaldım. Ama o evde kalmak istemediğim için okula kendi köyümden yürüyerek gidip gelmeye başladım. Yürürken hep bir köyden geçiyordum. Bu köyle ilgili bazı şeyler duymuştum. Bu bölgeye yabancı insanlar gelmiş, yerleşmişler. Sıtmadan ölmüşler, etraftan çeşitli kötülükler görmüşler. İlkokulun sonuna kadar o köyden hep geçtim. Hep hikayelerini duydum, dinledim. Biraz büyüdüm, ilkokulu bitirdim. Köyün önünden tekrar geçtim. Büyük bir baca gördüm. O bacayı Ceyhan ırmağından topladıkları taşlarla yapmışlar. Kalın yüksek bir baca...

Ortaokula geldiğim zaman Hemite köyünde babamın akrabalarından annemin de arkadaşı bir kadın bana o köyde ne olduğunu anlattı. Birlikte ormanın içine gezmeye gittik. "Bak oğlum" dedi ve devam etti: “Burada göçebeler, mübadiller vardı. Bunlar Yunanistan'dan gelen Türkler’di. Böyle üç köy vardı Anavarza’nın yanında. Çok güzel köyler."

Bu köyü, hikayesini öğrendim. O köye yerleştiklerinde çok güzel evler yapmışlar, köyü güzelleştirmişler. Etraftaki köylüler bu insanlara zulüm yapmışlar. Bu insanlar "Bir gün gideceğiz" deyip gitmişler. 15, 16 yaşıma geldiğimde bu insanların nereye gittiklerini bulmaya çalıştım. Bulamadım. Bulamadığıma çok üzüldüm.

Abidin Dino’ya bu Çukurova'daki köyün, mübadillerin hikayesini anlattım. "Ne duruyorsun, en güzel konu bu. Bunu şimdiye kadar hiç kimse doğru dürüst yazmadı. Doğru dürüst diyorum ama belki de kimse yazmadı" dedi. Abidin Bey Yunanca bilirdi, İngilizce, Fransızca, Rusça bilirdi. Eh bir de resim yapmasını bilirdi.

Ben Bir Ada Hikayesi romanlarımda mübadeleyi yazdım. Benim için mübadele sadece bu romanlarda anlattığım mübadele demek değil. Benim ailem de mübadele yaşamış. Ruslar Van'a geldiği zaman bizimkiler sürgün olmuşlar. Bütün Anadolu'da gezmişler, Çukurova'da bu köye yerleşmişler. Bu mübadele hikayesini bu hırsla yazdım.

Çıplak Deniz Çıplak Ada’nın editörlerinden Güven Turan “Dörtleme hem bir Yaşar Kemal klasiğidir hem de diliyle, yarattığı kişilerle, yarattığı doğayla Yaşar Kemal’in romancılığında önemli bir yeniliği işaret eder. Yaşar Kemal, mitos yaratıcısıdır… Ağıtların diliyle, kendi özgün dilini (hiçbir yazara benzemez ve asla taklit edilemez) harmanlamış, çeviride bile yitmeyen anlatısını kurmuştur” diyor. Bunun için ne söylemek istersiniz?

Son romanım dört kitaplık “Bir Ada Hikayesi”, kendi dilini de kendisi getirdi, yazdığım dört kitapta bana yazmaktan başka bir şey kalmadı diyemeyeceğim. Bir roman yaratılırken dil önemli de, dilden bile önemli başka ögeler de vardır, romandaki tiplerin özsel durumları, içinde bulundukları durumlara karşı tutumları. Bir romancı hangi olayı yazmışsa, yazmak kimi romancılar için bir mutluluktur, o konu, oradaki insanların tutumları, durumları, onu yürekten kavramıştır.

Yunanistan’dan gelenlerin başlarından geçenleri, savaşlardan dolayı yurtlarından olanları, Balkan, Doğu Anadolu, Karadeniz göçmenlerinin derin acılarını yaşadım. Bir romancının romanlarında o romancının hangi sebeplerden yazdığı belli olur. Bu roman benim çocukluğumdan bu yana gelen maceramdır. İnsanın toprağından ayrılmasının ne menem bir bela olduğunu hep canevimde duydum, onun ağıtları, destanlarıyla büyüdüm, “haribé vay haribé!” Bu roman da Dağın Öte Yüzü üçlüsü gibi yaşamım ve tanıklığımdır.

Dört cildin tamamının yazımı ne kadar sürdü?

1996 yılında Bir Ada Hikayesi'nin ilk kitabını yazmaya başladım. Çıplak Deniz Çıplak Ada’nın yazımı 8 yıl sürdü. Bugüne kadar hiçbir romanımı 8 yılda yazmadım. Yazmaya başladığımda hastalandım ancak ne olursa olsun bitireceğim dedim.

Bir Ada Hikayesi kaç dilde ve hangi ülkelerde yayımlandı?

Bir Ada Hikayesi kitapları Almanya, Fransa, Yunanistan ve İtalya'da yayımlandı. İran ve benim bilmediğim başka ülkelerde de kitaplarım çevrilip yayımlanıyor. Telif yasası olmadığı için izin almadıkları gibi, bir kopya dahi yollamıyorlar. Ancak bir arkadaşım bana gönderirse haberim oluyor.



Bir Ada Hikayesi'nin her bir cildini, diğer romanları yazarken yaptığınızı söylediğiniz gibi, önce kafanızda mı yazdınız?

Bütün kitaplarımı yazmadan senelerce önce düşünürüm. Çocukluğumda düşündüğüm bir mesele var, bugünlerde yine onu düşünüyorum - orman sorunu... Aklımda başka konular da var. Onlardan biri iki kadınla ilgili. Osmanlı zamanında kahramanca çalışmış bu kadınlar.

Romanlarınızda genellikle hep bir toplumsal değişim sürecinden bahsediyorsunuz. Eskiye göre artık her şey çok daha çabuk kabuk değiştiriyor, başkalaşıyor. Bu durum sizi rahatsız ediyor mu?

Hep değişimler yazmadım mı? Demirciler Çarşısı Cinayeti, Yusufcuk Yusuf, Binboğalar Efsanesi, “en çok bu romanı yazdığımdan mutluyum” ya ilk romanım olan Höyükteki Nar Ağacı, Al Gözüm Seyreyle Salih, şimdi de Bir Ada Hikayesi… Daha sayabilirim. Bundan sonra da elbette değişim romanları yazacağım. Değişim, bugünkü bilgilerimize göre insanın, dünyanın, evrenin bir gerçeği değil mi?

Çağımızda dünya her yönüyle kabuk değiştiriyor. Değerler alt üst olmuş. İnsanı insan yapan birçok değer yok oluyor. Ben çoğu kez yılanın kabuk değiştirmesini örnek veririm çünkü yılanın kabuğundan sıyrılması inanılmayacak kadar zor bir iştir, yürek paralar. Yılan kabuğunu değiştirirken yerine başka bir kabuk gelir, eskisini atıp gider yaşamını sürdürür. Ölen değerlerin yerine ise o çapta bir değer gelmiyor. İnsan bu değişimin acısını yürekten duymaz olur mu? Bugünkü dünya düzeni dünyamızı bitirebilir. Doğa kırımı, savaş kırımlarıyla başa baş gidiyor. Savaş ve doğa kırımı sürdüğü sürece insanlığın sonu gittikçe yaklaşıyor korkarım

Romanlarınızın genel konusu Çukurova'yken, bu romanda mübadeleye nasıl geçtiniz? Karşılıklı olarak yerlerinden edilmiş insanların mutsuzluğu ve tedirginliğinin bir romancı olmanın dışında, sizin hayatınızla da paralelliği var mı?

Amerika'da katıldığım bir konferansta dinleyiciler arasından büyük bir yazar "Neden hep Çukurova'yı yazıyorsun?" dedi. "Ben sadece Çukurova'yı yazmıyorum ki" dedim. Durdum bekledim. "Neyi yazıyorsun başka?" dedi. "Hayır, Çukurova'yı yalnız ben yazmıyorum. Tolstoy yazıyor, Dostoyevski yazıyor." Çukurova'sını yazmayan hiçbir yazar büyük romancı olamaz. Hatta ben yazarım diyorsa da, yazar değildir. Ben Çukurova'yı herkes kadar yazdım. Stendhal da kendi Çukurova'sını yazmıştır. Yukarıda da anlattığım gibi benim ailem de bir mübadele yaşadı. Benim de yaşadığım bir mübadelem var. Benim anlattığım Çukurova'da mübadele de var.

Genellikle romanlarınızı insanları umuda sürükleyecek bir sonuçla bitiriyorsunuz. Bir Ada Hikayesi dörtlüsü de böyle mi bitiyor?

Bir yazarın sorunu yalnızca umut vermek değildir. İnsanların yaşadığı derin ve birbirinden farklı sorunlar vardır. Onun için bir yazar insanların macerasını çok iyi bilmelidir. Ancak insanların macerasını çok iyi bilen bir yazar iyi bir yazardır. Bu romanın bitişi yazara ait bir bitirmedir. Yazar böyle bitirmek istemiştir. İnsan çok zengindir, başka bir yazar başka türlü bitirecektir.

paylaş:

woody allen ve 10 film


Yer Göstergeci Sinema Dergisi, Woody Allen deyince akla gelen 10 film hakkında kısa bir tanıtım yazısı hazırlamış. Sizin aklınıza gelen ilk Woody Allen filmi hangisi? Yorum olarak bize yazın.
İyi okumalar.

10. Every Thing You Always Wanted to Know About Sex
Allen’ın saf komedi şaheserlerinden ‘Seks Hakkında Bilmek İsteyeceğiniz Her Şey’ 7 skeçten oluşuyor. Her birinde toplumdaki seks algısıyla dalga geçmeyi de ihmal etmiyor. Orgazm, cinsel yönelim, göğüs ölçüsü, sapıklık vs. onlarca konuda saçmaladıkça (!) zihin açan hikayelerin edebiyattan sinemaya kadar onlarca gönderme barındırması da cabası. Filmden birçok sahne klasik ama spermler arasındaki muhabbet en unutulmazı…

9. Interiors
Woody Allen’ın örnek aldığı ustalarından Ingmar Bergman’a özendiği ama bir şekilde kendi damgasını da vurmayı başardığı Interiors Allen filmografisindeki en ayrıksı filmlerden biridir. Komedide başarılı bir yönetmenin bir dramayı ve bu dramanın baş kahramanı olan 3 kadın oyuncuyu böylesine maharetle idare etmesi takdire şayandır. Bir de o unutulmaz son plan vardır ki, her sinemacı uykuya dalmadan once hayalini kurar böyle bir karenin.

8. Purple Rose Of Cairo
Midnight In Paris’e geniş geniş övgüler düzenler büyük bir ihtimalle Woody Allen’ın 80’li yıllarda çektiği filmleri izlememiş ya da unutmuş olsalar gerek. Sinemada izlediği filmin içine düşen ve filmin yakışıklı kahramanıyla masallara layık bir aşk yaşayan genç kadının hikayesi Woody Allen’ın gerçek-hayal-sanat üçlemesiyle kurduğu çeşitli üçgenlerden biri ve muhtemelen en iyisidir. Faye Dunaway’e olan aşkı tam gaz devam etmekte ama belli ki türlü fantaziler de aklını çelmektedir. Tipik Woody Allen!

7. Crimes and Misdemeanors
Herhangi bir sözlükte ‘kaybeden adam’ başlığı açılırsa karşısına ilk önce Allen karakterleri yazılmalı ancak içlerinden biri var ki; şaşkınlığı ve şapşallığı ile diğerlerinden bir adım önde: Cliff Stern. Çok ciddi meseleler - suç, ceza, ahlak, vicdan - üzerine bir hikayeye sahip olsa da izleyenin karnını ağrıtacak kadar komik sahneleri ayrı, kendini ciddiye almayan ama izleyen herkesin alması gereken analizleri ayrı güzel. Ve kanımızca Wood Allen filmografisinin değeri en az bilinen başyapıtlarından.

6. Broadway Danny Rose
Broadway efsanesi olmuş Danny Rose’un hikayesini başka başka isimlerden dinleriz/izleriz. Onunla çalışan aktörler Danny’i anlattıkça o yakından tandığımız Woody Allen karakteri belirmeye başlar. Yalnız, telaşlı, başarısız… Çoğu Allen karakteri gibi Danny de başarısızlığın timsalidir. Bütün başarılı müşterileri Danny’i terk etmiştir. Hikayenin seyrini değiştiren ise Tina olur. Hem melankolik hem de fazlasıyla komik olan ‘Broadway Danny Rose’ Allen’ın en sevilen başyapıtlarından.

5. Husbands And Wifes
Woody Allen gençliğinde bile yaşlı bir adamı andırıyordu gerçi ama onun ortayaşlılığa adım attığını kabullendiği ilk filmlerden biri Husbands and Wives’dır. Her zamanki acımasız üslubuyla kendisiyle dalga geçtiği film en sevdiği mevzuyu, kadın erkek ilişkilerini ele alır.

4. Match Point
New York tutkunu Woody Allen tamamını Londra çektiği Match Point’i bitirdiğinde herhalde çok az kişi usta sinemacının İngiliz toplumunu böylesine derinden kavrayabileceğini tahmin etmiştir. İngiltere sınıf sisteminin yaratıldığı ve hala acımasızca uygulandığı yer nihayetinde ve Match Point de Marksist bir aşk filmi. Karanlık, tutkulu, komik, acıklı ve belki de Woody Alen’ın en gerilimli filmi.

3. Hannah and her sisters
Kadınlar, erkekler… Gerisi gelir zaten! Bildiğimiz ve sevdiğimiz Woody Allen motifleri bu kez üç kızkardeşin etrafında örülüyor. Buram buram Bergman ve Cehov kokan film kusursuz senaryosu ve görüntü yönetimiyle – özellikle o sonbahar kareleri - kaç defa izlenirse izlensin doyulmayan cinsten. Oyunculuların da şık bir şekilde paslaştığı ‘Hannah and Her Sisters’ varoluşa, dine, aileye ve elbette kadın-erkek ilişkisine dair çok şey söylüyor.

2. Manhattan
Adından afişine kadar Woody Allen’la ilgili ne varsa özetliyor ‘Manhattan’. Woody Allen dendiği zaman akla ilk gelen filmi büyük olasılıkla. 41 yaşındaki Iscaac’ın kadınlar arasındaki dünyası Allen’ın alemati farikası olan nevrotik halleriyle dolup taşıyor. 17 yaşındaki sevgilisi, eski karısı ve en iyi arkadaşının metresi arasında Isaac, entelektüel geveziliğin kitabını yazıyor adeta. Kendisi en kötü filmi olarak nitelese de ‘Manhattan’ Woody Allen’cılar için kesinlikle filmografisinin en iyilerden. En romantik New York olması da çabası.

1. Annie Hall
Woody Allen’ın 40 küsur filmlik kariyerinin merkezinde Annie Hall yer alır. Annie Hall sadece Woody Allen tarzı sinemanın tüm unsurlarını bünyesinde barındırdığı için değil; Hollywood’u devrimci bir şekilde değiştirdiği için önemlidir. Annie Hall ve Woody Allen sayesinde Hollywood’un ( ve dolaylı olarak izleyicinin ) aşka, kadına, ilişkilere ve mizaha bakışı geri dönülmez biçimde değişmiştir. Şöyle söyleyelim, bu film olmadan ne Seinfeld olurdu, ne de When Harry Met Sally. Etkisi zamanının ve muhtemelen zamanımızın ötesindedir.

paylaş:

marilyn monroe | güzeller genç ölür


Bu bilgileri siz okurlara neden verdiğimden emin değilim.

Büyük ihtimalle, Marilyn Monroe hakkında yazmam istenen yazıya (katiyen kendim gönüllü olmadım) nasıl başlayacağımı bilemememdendir.

Ya da Marilyn Monroe deyince aklıma ilk gelen düşüncenin ‘ölüm’, ikinci gelenin ise ‘hayali hayat’ olmasıdır.

Onu öldükten sonra tanıdım... Hayır, hiçbir zaman tanımadım onu, nerden tanıyacağım? Hakkında yazılanları o öldükten sonra okudum, demek daha doğru. Hakkında yazılanları , ‘ölmeden önce’ ve ‘öldükten sonra’ olarak ayırmak mümkün ise de, bu iki kategoriyi birbirinin tersi ama bir yandan da birbirinin devamı olarak tanımlamak da olası.

Yaşadığı, ilk ünlendiği, çok ünlendiği, dünyanın bir numaralı seks sembolü haline geldiği dönemlerde bu kadın benim ilgi alanımın tamamen dışındaydı. Ölmüş bir Jimmy Dean’in kalbimdeki yerini Marlon Brando (‘Baba’ dan çoook çok önce, internetten ‘İhtiras Tramvayı’na bir göz atın), Paul Newman (bütün eski filmlerini izleyin), Elvis Presley (kim olduğunu açıklamam gerekiyor mu? Eyvah!) The Beatles (Son Olimpiyatları değil, ilk konser çekimlerini dikkate alın) gibi yaşayan yakışıklılar almıştı.

Günümüz gençliğine, ‘gazete bile okumuyorlar’ diye dudak büktüğüme bakmayın, Amerika’da yaşadığım ilkgençlik yıllarımda ben de gazete filan okumazdım. Her hafta ya da her ay heyecanla alıp okuduğum dergiler ise Screenplay, Photoplay, Motion Picture, Screen Stories gibi hiçbir ciddiyeti ya da sinemasal değeri olmayan magazin türü dergilerdi.

Bu dergilerde Marilyn’in, uçuk sarı saçlı, kara kaşlı, kıpkırmızı dudaklı, bol memeli, uzun bacaklı resimleri olurdu, o sırada kiminle çıktığı (‘birlikte olmak’ gibi bir deyim Amerika’da bile yoktu) ya da kiminle evlendiği, kimden boşandığı falan yazıyordu mutlaka ama, ben o sayfaları okumazdım. Dedim ya, kadın ilgi alanım içinde değildi. Elisabeth Taylor’a, Jean Simmons’a, Natalie Wood’a özenirdim belki ama Marilyn Monroe’ya özenmek derli toplu, okuyan yazan bir kızın aklından bile geçmezdi.

Etekleri havaya uçtuğunda donunun göründüğü bir film sahnesinin resimleri gazetelerde çıktığı için ( o zamanlar tweeter filan yok tabii) ünlü beyzbol yıldızı Joe Di Maggio’nun onu boşadığını olaydan çok sonraki bir tarihte öğrendim yanılmıyorsam. Ama ‘aptal sarışın’ın Amerikanın o sırada yaşayan en büyük oyun yazarlarından biri olan Arthur Miller ile evlendiğini ne zaman öğrendiğimi çok iyi hatırlıyorum: Televizyon haberlerinden! O yıl hem liseye başlamış, hem de tiyatroya merak salmış olduğumdan Miller’in Satıcının Ölümü’nü yazan bir dahi olduğunu, ve kızıl dudaklarını büzerek dünya aleme dergi kapaklarından öpücük gönderen, oyunculuktan ise hiç nasibini almamış bu sahte sarışın seks bombasının o dahiye hiç layık olmadığını gayet iyi biliyordum. Gayet iyi biliyordum çünkü televizyon ekranlarında bu evlilik haberini verenler kaşlarını kaldırıp omuzlarını silkiyor, ‘aktris Marilyn Monroe’ derken dudak büküyorlardı. Üstelik o sırada Arthur Miller bir kahramandı. Ünlü McCarthy soruşturmalarında dik durmuş, sorguya çekildiğinde kimsenin adını vermemiş, derken söz konusu soruşturmaları konu alan Cadı Kazanı adlı bir oyun yazmıştı. Monroe ile evlendiğinde bu eserin yeni bir gösterimi için provalar başlamıştı.

"Edebiyata çok meraklıyım. Dostayevski’nin Karamazov Kardeşleri’nde oynamak istiyorum. Kardeşlerden birini değil..çünkü onlar erkek, ben Gruşenka adında bir kızı oynamak isterim."
Bütün zamanların en çok alay konusu olan cümlelerinden biriydi bu herhalde.“Yatakta üstümde Chanel Number Five’dan başka birşey yoktur." cümlesi dünya çapında erkek milletini nasıl deliye döndürdüyse, "Dostayevsky" diye başlayan bu cümle de ünlü Rus yazarın adını duymuş duymamış herkesi güldürdü.

Çünkü o sıralar Marilyn Monroe adlı aptal sarışın herkesin alay konusuydu. Kimse onun anasız babasız büyüdüğünü, annesinin akıl hastanesinde yattığını, babasının kim olduğunu bilmediğini bilmiyordu. Bilinen şeyler ise, ona buna çıplak poz vermiş, onun bunun koynuna girerek şöhretin kapılarını zorlamış, üne kavuşmak için kullandığı erkekleri bir tekmeyle savurmuş, hayasız, terbiyesiz bir kadın olduğuydu. Üne kavuştuktan sonra ise, Laurence Olivier gibi dünya çapında bir aktörü saatlerce sette bekletmiş, iki kelimelik bir repliği 29 defada ancak söyleyebilmiş, birlikte çalıştığı yönetmenlerin korkulu rüyası olup birlikte oynadığı herkesi deli etmiş, koskoca Clark Gable’i kalp krizine sürüklemiş kabiliyetsiz bir oyuncu müsvettesi olduğuydu. Kocasının burnunun dibinde Yves Montand ile sevişmiş, üstelik film çekimleri biter bitmez, fransız şarkıcı tarafından epeyce aşağılayıcı sözlerle terkedilmiş bir sürtük olması da cabası!

Bizler bütün bunları rüyalarımızda görmüyor, dergilerde okuyor, televizyonlarda duyuyorduk. John F. Kennedy, Robert Kennedy, Peter Lawrence gibi siyaset ve sosyete adamlarıyla ilişkilerini ise herhalde bilen biliyordu ama, biz halk çocukları bu tür gizli saklı skandallardan habersizdik. John F. Kennedy vurulduğunda gözyaşlarına boğulan milyonlarca Amerikalı da habersizdi.

Kennedy’nin sokakta vurularak öldürülmesinden bir buçuk yıl kadar önce evinde, yatağında ölü bulunan Marilyn Monroe’nun arkasından kaç kişi gözyaşı döktü?

Birileri ağlamıştır belki...

Ağlayan olmuş mudur sahiden?

"Ben artık büyümüştüm, Türkiye’ye dönmüştüm, Robert Kolej’de okuyordum, yaz vakti tiyatro festivalinde oynayacağımız oyunun provalarını yapıyorduk. Yaş ortalaması 17-18... Marilyn Monroe ölmüş, öldürülmüş, ya da kendini öldürmüştü.. Yaaa, öyle mi? Çok da etkilenmedik. Tiyatroya meraklı gençlerin ciddiye alacağı türden bir oyuncu değildi, üstelik otuz altı yaş bizlere o kadar uzaktı ki... Şimdi utanarak söylüyorum ama, insan kaç yaşında olursa olsun, kendisinden beş yaş büyüğünü yaşlı görür. Provaya devam ettik…

Geçti böyle bir zaman... Derken kitaplar çıkmaya başladı.. Önce adı sanı bilinmeyen, ya da takma adla yazan birtakım tipler.. Bir ihtimal en doğruları yazanlar, kadının en gizlilerini, en gizlice bilenler, en gizlice yazanlar çıktı ortaya. Sonra birileri onları korkuttu… Birileri ne yapacaklarını şaşırıp birtakım belgeleri sızdırma yoluna gittiler… Hayali konuşuyorum tabii… İsim sahibi yazarlar heveslendiler…

Fred Guiles, Anthony Summers, Carl E. Rollyson gibi ciddi yazarların yanı sıra, edebiyatcı olarak büyük ün yapmış Truman Capote, Norman Mailer ve Joyce Carol Oates da konuya el atanlar arasındaydılar.

Roman malzemesi var burada!!!

Ve böylece, ‘aptal sarışın’ birden ‘efsane kadın’ oldu. Marilyn’in ne kadar naif, ne kadar kırılgan, ne kadar sevecen olduğunu usta kalemlerden öğrendik. Önüne ya da işine gelenin koynuna giren bir ‘yosma’ değilmiş meğer. Anasız babasız, sevgisiz büyümüş bir yetim kızcağız olarak çeşitli erkeklerin kollarında gerçek sevgiyi arıyormuş.

İntihar mı etti, kazaya mı yoksa cinayete mi kurban gitti, hiçbir zaman tam olarak açıklığa kavuşmadı ama, bu da iyi bir şeydi çünkü herkes kendi teorisini istediği gibi üretebilirdi. Yalnızca ölümü üstüne değil, yaşamı üstüne de üretilen teorilerin de biri bin paraydı tabii. Çektiği acılar...ona bu acıları çektirenler...Hollywood sahteliği... taş kalpli stüdyo patronları... hiç kalbi olmayan yakışıklı ve çapkın zenginler, hiç bitmeyen sevgi arayışı... hakkında yalanlar uydurarak ekmek yiyen dedikodu yazarları... politikacılar.. kendine güvensizliği... aklını kaçırmaktan korkması... daha bir sürü şey. Yazılanların hepsini okumuş değilim ama hepsinin meali aşağı yukarı aynıdır: Kimliğini hiçbir zaman gerçekleştirememiş zavallı bir kurbandı Marilyn. Çok güzel olduğu için çok çekmişti. Çok zeki olduğu halde aptal numarası yapmak zorunda kalmıştı. Oyunculuğunun değeri hiç anlaşılmamıştı. Edebiyata, okumaya gerçekten meraklıydı. Ama hep itilip kakılmış, hep kullanılmıştı. Ölürken bile kendi iradesini kullanıp kullanmadığı belli değildi. Ya da, kimi kitaplarda belliydi ama, kimilerinde değildi...ve o kadar çok kitap yazılmıştı ki...

Kitapları, TV dizileri, filmler izledi çok geçmeden. Hollywood günah çıkartmaya koştu.

Marilyn Monroe yaşarken onun için kurgulanan ‘hayali hayat’ ile öldükten sonra kurgulananlar ilk bakışta birbirinin karşıtı olarak görünse de, aslında kurgulayıcıların yaklaşımı açısından hiç de o kadar farklı değiller. Onun bunun orospusu olarak aşağılanmak yerine onun bunun zavallı kurbanı olarak yüceltilmek arasındaki çizgi o kadar belirsiz ki...

Alaylar, dudak bükmeler acımalara, vahvahlara dönüşmüş olsa da hoyratlık devam ediyor. Güzelliğinin cezasını çekti, bedelini ağır ödedi türünden yazıklamaların altında yatan haset öyle ya da böyle sırıtıyor en acıklı anlatımlarda bile. Yaşarken de, öldükten sonra da ‘malzeme’ olmaktan kurtulamadı bu güzeller güzeli kadın. Hep kullanıldı, hâlâ da kullanılıyor.

Güzel olmak gerçekten bu kadar zor mu?

Bilemeyiz.. Genlerle, kemik yapısıyla, ten kıvılcımlarıyla ilgili bir soru bu. Asıl soru --ya da sorun: güzelliği yaşamak, güzelliği taşımak, güzellikle baş etmek...ve en zoru, güzelliği sürdürmek nasıl bir şeydir? Ve hattâ...mümkün müdür?

Marilyn Monroe 36 yaşında ölmeseydi bir efsane olur muydu? Ellisini, altmışını devirseydi, yetmişine merdiven dayasaydı..? Bir vakitler en can alıcı özellikleri olan memeleri, kıçı sarkmış ve pelteleşmiş; parıltısının sırrı hâlâ anlaşılamamış teni donuklaşmış, yüzü kırış kırış, ışıl ışıl mavi gözleri içeri kaçıp soluklaşmış, dudakları kurumuş (ya da botoksla aşırı ve aykırı şişirilmiş) olarak görüntülenseydi ne olurdu? Vah vahların yerine, utanmazca keyifli ohohlar mı duyardık?
Güzelliğin en büyük cezası, er ya da geç yok olması mıdır?

Marilyn’den daha genç, bir ihtimal daha güzel, ama vaktinde ölmemiş olan Brigitte Bardot’nun birkaç aydır internette gezinen resimlerine bakıyorum da, Norma Jeanne’in hayatta yaptığı en akıllı işin erkenden ölmek olduğuna inanasım geliyor.



paylaş: