gelmiş geçmiş en klas 50 kitap

Aşağıda göreceğiniz kitaplar tüm zamanların en iyi kitapları olmayabilir, hiçbiri herhangi bir anlam da ifade etmeyebilir ama shortlist’e göre bunlar tüm zamanların en “cool” kitapları. Açıkçası biz de bu fikre katılıyoruz. İllaki aralarından okuduklarınız vardır, en olmadığı beyazperdeye uyarlananları bir şekilde izlemişsinizdir. siz de bu klaslık fikrine katılmıyor musunuz? Ayrıca kitap kapakları harika değil mi?




















































(Shortlist aracılığı ile)
paylaş:

2. dersim uluslararası insan hakları film festivali


Dört Dağ Arasında Sinema Ziyafeti
                
Bu yıl 25 - 29 Mayıs tarihleri arasında ikincisi düzenlenecek olan Uluslararası Dersim İnsan Hakları Film Festivali için geri sayım başladı. Dersim Belediyesi’nin ev sahipliğinde, Türkiye’nin ilk insan hakları temalı film festivali geçen yıl başladığı yolculuğuna bu yıl da devam edecek. Geçen yıl 20 - 29 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşen festival toplamda 64 uzun, belgesel, kısa ve animasyon film ile birçok yönetmen, yapımcı, oyuncu ve panelisti ağırlamıştı. Festivalin bu bu yılki danışma kurulunda; Belgesel ustası Enis Rıza, akademisyen profesör Selahattin Yıldız, genç belgesel yönetmeni Bingöl Elmas, Mezopotamya Sinema Kolektifi çalışanlarından Memet Dalmaz ve Dersim Belediyesi çalışanlarından Mahmut Nizam Özlütaş yer almaktadır. Festival yıl da “insan hakları, çocuk, kadın ve doğa” temalı filmler ile oluşturduğu güçlü programı ile sineması olmayan bir kentte izleyicisi ile buluşmaya devam edecektir.

Yerli ve yabancı film gösterimlerinin yanı sıra film ekipleri ile söyleşiler, paneller, kent gezisi, çocuklar için sinema atölyesi gibi birçok etkinlikte festival kapsamında gerçekleştirilecek. Etkinliklerin ardından 2. Uluslararası Dersim Film Festivali, 29 Mayıs’ta sona erecek.

2. Uluslararası Dersim İnsan Hakları Film Festivali; Türkiye’de ilk insan hakları temalı film festivali özelliğini taşıyor. Dersim gibi küçük bir ilde sinema salonu olmamasına rağmen,  insan hakları ihlalerine gönderme yapan bir film festivalinin yapılması organizasyonu daha da anlamlı kılmaktadır. Kocaman dağlar arasına kurulmuş; doğal güzellikleriyle göz dolduran Dersim, Munzur Suyu üzerine kurulan barajlarla da çokça gündeme gelmişti.

2. Uluslararası İnsan hakları Dersim Film Festivali’nde gösterilecek yerli ve yabancı uzun metraj film, belgesel ve kısa filmler arasından, gösterimi yapılacak yerli filmler arasında: Zeynel Doğan: Babamın Sesi, Özcan Alper: Gelecek Uzun Sürer,  M. Caner, Mehmet Binay: Zenne, Yüksel Aksu: Entelköy Efeköy’e Karşı, Çiğdem Vitrinel: Geriye Kalan, Yabancı filmlerden: Asqahar Farhadi: Bir Ayrılık, Danis Tanovic: Güzel Bir Hayat Düşlerken, Denis Villeneuve: İçimdeki Yangın, Mei Hu: Konfiçyüs, Ahmed İmamovic: Belvedere gibi birçok önemli film Dersimli sinemaseverlerle buluşacak. Yerli ve yabancı uzun metraj filmlerin yanısıra birçok belgesel ve kısa film gösterimleri de festival programında yer alıyor.

paylaş:

2. uluslararası eskişehir kral midas kısa film festivali


2. Uluslararası Eskişehir Kral Midas Kısa Film Festivali Mayıs Ayı’nda başlıyor.

Bu yıl 2.si düzenlenen Uluslararası Eskişehir Kral Midas Kısa Film Festivali, Anadolu’nun kültür başkenti Eskişehir’de tekrar karşınızda.

2013 Türkiye kültür başkenti kimliğiyle 2012 yılına giren Eskişehir, her gününü sanatla iç içe geçiriyor. Şehrin kültürel dinamikleri bünyesinde, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin desteğini de arkasına alarak yola çıkan; Uluslararası Eskişehir Kral Midas Kısa Film Festivali 28 Mayıs - 03 Haziran tarihleri arasında Eskişehir’de 2. kez gerçekleştirilecek. 28 Mayıs’da sokak etkinlikleriyle açılışı yapan festival, 30 Mayıs itibariyle film gösterimleriyle devam edecek. Finalist olmaya hak kazanan 50 filme 15 dalda 25 ödülün verileceği yarışma bölümünü de kapsayan festival, ulusal ve uluslararası 100’ü aşkın kısa filmi izleyenlerle buluşturacak.

Yarışma bölümünde değerlendirmeyi gerçekleştirecek Kral Midas Ana Jürisi, Yönetmen Ezel Akay, Oyuncu Cengiz Bozkurt, Gülçin Santırcıoğlu, Senarist Emre Kavuk, Animasyon Sanatçısı Ayçe Kartal, Sanat Yönetmeni Sırma Bradley, Müzisyen Engin Bayrak, Kısa Film Yönetmeni Arin İnan Arslan, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden Prof. Dr. Simber Atay Eskier gibi profesyonel ve akademisyen isimlerden oluşuyor.

Festival, geçen sene de olduğu gibi sadece kısa film seçkileriyle sınırlı değil. İzleyiciler festival süresince tiyatro oyunları, konserler, söyleşiler, uzun metrajlı film gösterimi, fotoğraf sergileri ve workshop gibi etkinliklere de katılabilecekler. Bütün etkinliklerin ücretsiz olduğu festival jüri üyelerinin de katılımıyla, 03 Haziran Pazar günü Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Opera Binası’ndaki Audio Visual gösterisi, Oda konseri, Kokteyl, Ödül töreni ve ardından Jehan Barbur konseri ile son bulacaktır.
paylaş:

gösterime giren filmler | 18 mayıs


Diktatör (The Dictator)
 
Yönetmen: Larry Charles
Senaryo: Sacha Baron Cohen, Alec Berg, Jeff Schaffer, David Mandel
Oyuncular: Sacha Baron Cohen, Anna Faris, Ben Kingsley
Yapım: ABD, 2012, 83 dakika

Yakıcı Bir Yaz (Un Ete Brulant)
 
Yönetmen: Philippe Garrel
Senaryo: Marc Cholodenko, Philippe Garrel, Caroline Deruas-Garrel
Oyuncular: Monica Bellucci, Louis Garrel, Céline Sallette
Yapım: 2011/ Fra-Ita / 95 dk.

Öz Hakiki Karakol
 
Yönetmen: İbrahim Güler
Senaryo: İbrahim Güler, Erdal Bektaş
Oyuncular: Emin Maltepe, Cengiz Bozkurt, Oktay Gürsoy
Yapım: Türkiye, 2012, 85 dakika

Dikkat Bebek Var (What to Expect When You’re Expecting)

Yönetmen: Kirk Jones
Senaryo: Shauna Cross, Heather Hach, Heidi Murkoff (eser)
Oyuncular:Cameron Diaz, Jennifer Lopez, Elizabeth Banks
Yapım: 2012 / ABD / 110 dk.

Sağ Salim

Yönetmen: Ersoy Güler
Senaryo: Ersoy Güler, Alper Erze, Korhan Uğur
Oyuncular: Burçin Bildik, Alper Saldıran, Fulya Zenginer
Yapım: 2012 / Türkiye / 98 dk.

Güzel ve Çirkin (Beauty and the Beast)

Yönetmen: Gary Trousdale, Kirk Wise
Senaryo: Linda Woolverton, Roger Allers…
Seslendirenler:
Paige O’Hara, Robby Benson and Richard White
Yapım: 1991 / ABD / 84 dk.
paylaş:

5. documentarist istanbul belgesel günleri


Dünyanın belgeseli 1-6 Haziran’da
İstanbul’da buluşuyor

Dünyanın gerçek gündemine ışık tutan filmler, 01 - 06 Haziran 2012’de 5. yılını dolduracak olan DOCUMENTARIST’e konuk oluyor. Festivalin bu yılki onur konuğu ise, çağımızın en önemli belgeselcilerinden Hollandalı yönetmen Heddy Honigmann.

Türkiye’de belgesel alanında yeni ufuklar açan DOCUMENTARIST - İstanbul Belgesel Günleri, özel bir programla 5. yaşını kutlamaya hazırlanıyor. 01 - 06 Haziran 2012 tarihlerinde beşinci yaşını kutlayacak olan ve bugüne dek belgesel dünyasından Nick Fraser, Iikka Vehkalahti, Dimitri Eipides, Eyal Sivan, Helena Třeštíková, Asen Balikci gibi önemli konukları ağırlayan festivalin bu seneki programın onur konuğu, çağımızın en önemli belgeselcilerinden olan Heddy Honigmann. Filmlerine ayrılmış geniş kapsamlı bir retrospektifle İstanbul’da ilk kez ağırlanacak olan yönetmen, festivalde bir de sinema dersi verecek.

Dünya çapındaki belgeselci, yapımcı ve festival temsilcilerini İstanbul’a taşıyan DOCUMENTARIST, yerli ve yabancı belgeselciler için bir buluşma platformu olma misyonunu bu yıl da sürdürüyor. Honigmann’ın yanısıra festival, ilk etabı Mart ayında gerçekleştirilen, John Appel ve Jeroen Berkvens eğitmenliğindeki Yaratıcı Belgesel Geliştirme Atölyesi’ne de ev sahipliği yapıyor. Festival programı bu yıl Arap Dünyası: Değişim Rüzgarları, Yunanistan: Komşuda Pişen, Belleği Belgelemek, Müzik Belgeselleri gibi bölümlere dağılmış 100’e yakın filmden oluşuyor. Festivalde, Avrupa’daki en önemli sinema okullarından Prag merkezli FAMU da, öğrencilerinin ürettiği filmler ve konuklarıyla özel bir bölüme konuk olacak. Festival haftası boyunca ayrıca atölye, panel, söyleşi, özel gösterim ve sergi gibi pek çok yan etkinlik gerçekleşecek.

Hollanda Başkonsolosluğu, İstanbul Fransız Enstitüsü, Yunan Konsolsoluğu, Dimitrie Cantemir Romen Kültür Merkezi, Goethe Enstitüsü, Çek Cumhuriyeti İstanbul Konsolosluğu tarafından desteklenen DOCUMENTARIST - İstanbul Belgesel Günleri’nin gösterim ve etkinlikleri, 01 - 06 Haziran 2012 tarihlerinde Akbank Sanat, Fransız Kültür Merkezi, SALT Beyoğlu ve Romanya Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek.

Bilgi için: www.documentarist.org

paylaş:

açılamamak



İş yerinde bulunduğum mevki ile sevdiğim kızın mevkisi arasında dağlar vardı. Ona açılmama nedenlerinden bir tanesi de buydu. Ben çaycı o ise genel müdürdü. Çalıştığım şirket Sola Tuvalet Kağıtçılığı'ydı. Kendisine bu zamana kadar hiç çay götürmemiştim (tam beş yıl). Kendine ait çaycısı vardı, özel çaylar yapan. Ben ise su kaynatmayı yeni öğrenen bir çaycıydım. Bugün çaycısı cırcır olduğu için gelememişti. Benden egzotik bir çay istediğini ve tam 5 dakika sonra odasına getirmemi istemişti. Heyecanlıydım. Onu ilk kez bu kadar yakından görecektim... Benden egzotik çay istemiş, ben ise kaçak çayın bol olduğu bir çay ile odasına girmiştim. ''Girebilir miyim?'' dedim ses gelmedi. Bir göz işareti ile çayı nereye koyacağımı göstermişti sadece. Ona doğru yaklaşırken güzelliği karşısında hayretler içinde kalmış ve ağzımdan yanlışlıkla ''at'' lafı çıkmıştı. Birden kafasını kaldırıp, gözlüklerinin arkasındaki yeşil gözlerle bana bakmıştı. ''Kaç'' dedi. ''1 lira çay'' dedim. Uzun bir sessizlik oldu. Holding sahibi olan insana, kendi şirketinde 1 liraya kaçak çay satıyordum. Sessizliği bozan o oldu. ''At mı dedin sen bana ?'' dedi. ''Bbbbennn sadeceee'' diye kekeledim. ''Bbben sadece atımı özledim'' diye cevap verdim. Gözlüğünü elinde döndürerek, ''atın mı var senin?'' diye sordu. Muhabbeti sürdürebilmek için konuşmalıydım ve ''Evet hem de çok özel bir at'' dedim. ''Atın nerde peki, köyde falan mı?'' dedi.''Hayır evimde'' dedim. Güldü. Bir kez daha gülüşüne aşık olmuştum. ''Tamam çıkabilirsin'' dedi.
Saçmaladığımı evimde Bugün Ne Giysem'i izlerken ''Bizimlesin'' lafından sonra fark etmiştim. Onunla konuşmam gerekiyordu. Güldürmek zor olmamıştı. Muhabbet kurmalıydım. Hemen feysbuktan ''Sevinç Gözyaşı'' nı arattım. 3 tane Sevinç Gözyaşı çıkmıştı. 3'ünü de ekledim. 3'ü de kabul etti. İlkinin paylaşımlarından 14 yaşından olduğunu anlamıştım. Diğeri ise dakikada 40 tane Serdar Ortaç parçası paylaşıyordu. Onu hem sildim hem de feysbuka pornografi diye şikayette bulundum. Diğeri ise tanıdığım Sevinç Gözyaşı değildi zaten.
Ertesi gün şirkette bir panik havası vardı. Herkesi toplantıya çağırmışlardı. Beni bile. Şirket batıyordu. Kimse bizim tuvalet kâğıdımızı almıyordu. Herkes daha yumuşak olan, daha çok katlı olan ve daha desenli olan tuvalet kâğıdını alıyordu. Baş düşmanımız olan Solo'nun tuvalet kâğıdını alıyorlardı. 50 kişilik toplantı odasında herkes ellerinde ayfonlarla, tabletlerle angari börds oynuyordu. Hiç biri telaşlı değildi. Ben de 3310'umla yılan oyunu oynuyordum. Sonra Sevinç Gözyaşı odaya girdi ve bir şeyler söyledi ama kimse onu takmıyordu. Bir şeyler daha söyledi ama yine kimse onu dinlemedi. Ondaki çaresizlik içimi parçalamıştı. Boğazımdaki balgamı temizleyip, masaya bir yumruk atıp ''İiiiissssyeeaaaannn'' diye bağırmıştım. Herkes susmuştu. Sevinç Gözyaşı kafasını sallayıp teşekkür etmişti.
''Son iki gündür hatta ne iki günü son iki ayda satış olmadı. Derhal bir çözüm bulmalıyız. Yoksa Angari Börds değil 3 ün 1 i ile oynarız.'' dedi. Şaşırmıştım. Herkes ortaya bir fikir atıyordu. Ama hepsi saçmaydı. Sonunda söz hakkı alıp konuşmuştum.
''Öncelikle Sola tuvalet kâğıdının rengini kahverenginden beyaza çevirmeliyiz. Sonra tek katlı değil çift katlı yapmalıyız. Belki de 3 katlı. Ayrıca bir pakette 72 tane tuvalet kâğıdı olması bizim işimizi zorlaştırır. Market poşetlerine sığmıyor bunlar.'' dedim. ''Peki ya kaç tane koyalım? '' dedi. ''10'' dedim. Herkes benim fikrimi anlamışçasına hee hoo huu hahaha şeklinde sesler çıkartıyordu. Sevinç Gözyaşı, fikirlerim karşısında etkilenmemişti. Son bir atakta bulunmalıydım. ''At'' diye çemkirdim. ''At kabartmalı tuvalet kâğıdı.'' Bu sefer şaşırmıştı. ''Hayvani duygularımızı ön plana çıkarmalıyız diyosun yani?'' dedi. ''Hayır'' dedim. ''Yani biraz evet, biraz hayır. Kâğıtların üzerine hayvan resmi koyup, hayvanlara olan sevgimizi yansıtmış oluruz. Böylece satışlarda yükseliş gerçekleşebilir.'' dedim. Piyasada böyle tuvalet kâğıtları vardı. Fikri kabul edip söylediklerimi gerçekleştirmek üzere odadan ayrıldı. Sonra herkes yanıma gelip beni tebrik etmeye başlamıştı.
2 ay sonra şirket batmıştı. Benim fikirlerim gayet güzel işliyor ama boynuzlu at resmi koymamız herkesin zoruna gitmişti nedense. Holding batmıştı. Sevinç Gözyaşı fakirleşmişti. Onu BİM’de alış veriş yaparken görmüştüm şirket battıktan 3 ay sonra. Süt ve süt ürünleri reyonundaydı. BİM'de raf olmadığı için onu rahatlıkla görebiliyordum. Yanına gitmeden önce çikilata almıştım. Yanına vardığımda beni gördüğüne şaşırmıştı.''Naber'' dedi. ''İiiilik'' diye zar zor cevap verdim. Bir kaç soru daha sordu ama onlara da zar zor cevap vermiştim. En sonunda ''gitmem gerekiyor, akşama köye gidecem hazırlık yapmam gerekiyor. Bir şey söylicen mi son olarak ?'' dedi. Ağzımdan bir türlü o lafı çıkartamamıştım. Kekelemeye başlamıştım ama. ''Sesesesesevinç, ben seni'', ''Evet sen beni'', ''ben seni çoğğğ'', '' evet sen beni çok'', ''ben seni çok sev'', '' evet sen beni çok sev''  sonunda söylemiştim.''Sevinç ben seni çok sevaplıyorum.'' demiştim. Bu kelime ağzımdan çıktıktan hemen sonra BİM'de ''Allah belanı versin'' parçası dört bir yandan çalıyordu. Sevinç Gözyaşı hızlı adımlarla yanımdan uzaklaşmış, ben ise Dost kova yoğurtlarının üzerinde baygın bir şekilde yatıyordum...


Emre Yıldız

(siz de yazı/fikir/görsel/liste/deneme göndermek istiyorsanız iletişim bölümüne uğrayınız)
paylaş:

kitap kokulu parfüm


Yaz artık geldi gibi. Bunaltıcı sıcak her geçen gün arttıkça özellikle toplu taşımalarda enfes kokular ortalığa saçılmakta. Yaz için tabii sadece bunu söylemek hiç adilce olmaz, yeşil çimlerin üzerine oturup müzik dinlemek, kitap okumak, parklarda eğlenen çocukları izlemek… neyse sanırım yaz mevsimini çok da sevmiyoruz. Konumuz aslında hiçbiri değil.
Kitaplardan ilham alınan tasarımlar her geçen gün artıyor. Kitap şeklinde çantalar son moda olup ünlülerin aksesuarı olarak kullanılmasından tutun da okuduktan sonra yırtılıp tütün eşliğinde sigaraya dönüşebilen kitaplara… Moda/tasarım dünyası edebiyatı sömürüyor gibi.
Habere göre bu kez kitapların kokusundan ilham alınıp üretilen bir parfüm piyasaya sürülüyor.
Paper Passion ismindeki bu parfüm 32 sayfalık kitaptan bir ambalaja sahip ve kağıt, misk, leylak kokusunda bir içeriğe var. Parfüm için Nobel ödüllü Alman Yazar Günter Grass’ın şiir yazdığı bile söyleniyor.
Edebiyat, ilerleyen zamanlarda hayatımızda daha çok olacak gibi. 


paylaş: