the count of monte cristo (2002)

Alexandre Dumas’ın romanından uyarlama olan film, Kevin Reynolds’ın yönetmenliği ile beyaz perdeye aktarılmış ve başrollerde James Caviezel, Guy Pearce ve Richard Harris var. Filmde, bir denizcinin çalkantılı hayat hikâyesinden kesitler sunulur. Denizcinin tek amacı para kazanıp sevdiği bayanla...
paylaş:

arizona dream (1993)

Johnny Depp’in başrolünde oynadığı 1993 yapımı Arizona Dream, iş teklifi sonucu Arizona’ya gelen bir gencin iki bayanla tanışmasını ve bundan sonra körüklenen olayları anlatır. Kadınlardan birisi yarı-delidir ve uçmak ister, mantıklı gibi görünenin aklında ise hep intihar vardır. Apolitik yaklaşımıyla...
paylaş:

spring, summer, fall, winter... and spring (2003)

Bom yeoreum gaeul gyeoul geurigo bom. Toprak ananın tüm güzellikleriyle çevrili bir göl ve bu gölün üzerinde yüzen bir ev, bir çocuğun rahip tarafından eğitilmesi, Budizm inancı, huzur, bir çocuğun büyüme süreci, mevsimler, buzdan yapılan heykeller, yeşilden turuncuya dönen yapraklar, muhteşem...
paylaş:

no country for old men (2007)

2007 yapımı film, 94 farklı ödül, 46 adaylık ve 4 Oscar sahibi, yaklaşık 220bin kullanıcının oylamasıyla 8.3 IMDb puanına sahip ve top250 listesinde 120.sırada 122 dakikalık muhteşem bir eser. Ethan Coen ve Joel Coen’in yönettiği, Tommy Lee Jones ve Javier Bardem’in başrollerinde oynadığı film...
paylaş:

inglourious basterds (2009)

Bir Quentin Tarantino filmi. Nazi döneminde Nazilere karşı Yahudi askerlerden oluşmuş ve “piçler” olarak tanınan bir grup, bir sinema oyuncusu, Nazilerin önde gelenleri, Yahudi avcısı, garip kişiler, ailesi gözleri önünde öldürülmüş bir kadın, kesişen hayatlar. Savaş, dram kategorisindeki filmin...
paylaş:

v for vendetta (2006)

Şiddetin iyilik için kullanılıp bu olayın da “adalet” adıyla anlatıldığı bir başyapıt. Özgürlük için hükümetin giydirdiği bedenleri yırtmanın acı hikâyesi ya da insan olmanın verdiği direniş mücadelesidir anlatılan. Hugo Weaving ve Natalie Portman’ın başrollerinde olduğu V for Vendetta’ın yönetmeni...
paylaş:

the shining (1980)

IMDb’de korku kategorisinde 3.lük ve top250 listesinde yaklaşık 195bin kişinin oylaması ve 8.5 puanıyla 49.luğa sahip The Shining, Stephen King’in romanından uyarlama bir Stanley Kubrick filmi. Başrolde ise 3 Oscar sahibi Jack Nicholson var. 1980 yapımı film 142 dakika uzunluğunda ve bu 142 dakika...
paylaş:

the usual suspects (1995)

95 yapımı, Christopher McQuarrie’in yazdığı ve Bryan Singer’in yönettiği The Usual Suspects, insanı şaşırtmayı bir an olsun bırakmadan akışını sürdürüyor. 5 farklı adam, bir olayın şüphelileri konumuna düştüklerinde, olayın nasıl bu derece karmaşık olduğunu anlamak için daha en başından ipuçları...
paylaş:

bir zamanlar

Aşağılara bıraksam kendimi daha sokağa ulaşamadan çamaşır iplerine dolaşacakmışım gibi hissediyorum, kurtarıcım çamaşır ipleri olacak da farkında bile değilim. Upuzun bacaklara sahip olsam kilise çatısı görünümlü ihtişamlı evlerin tepelerinde, bir oraya bir buraya gezinir dururdum. Denizle gökyüzünün...
paylaş:

there will be blood (2007)

2 Oscar da dâhil olmak üzere toplamda 60 ödül ve 53 adaylığı bulunan 2007 yapımı dram ve tarih kategorili There Will Be Blood, sahip olma isteği ve hırsın öyküsünü sunar. Petrol bulma ile başlayan yolcuğun sonu var olan değeri elde etmeye hatta bir hücuma dönüşür. Ağır ve durağan işleyişiyle izleyicilerin...
paylaş:

milk (2008)

Cinsel kimlikten öte yaşama hakkını savunan bir önderdir Milk, boyun eğmek yerine baş kaldırmak, kabullenmek yerine reddetmektir, sevmektir, kavga etmek, büyülemek, insan olabilmektir. Sean Penn’in canlandırdığı, Amerika’nın ilk gay hakları savunucusu ve politikacı Harvey Milk’in hayat hikâyesini...
paylaş:

donnie darko (2001)

Bilim-kurgu, gizem ve dram dalında tartışmasız ilk akla gelen filmlerden biri olan Donnie Darko’yu anlatmak için anlam ifade eden sıfatların en güzellerini seçmek kaçınılmaz bir gerçek. 225bin kişiyi aşkın kullanıcının oylamasıyla 8.3 IMDb puanına sahip bu muhteşem film top250 listesinde de yerini...
paylaş:

de helaasheid der dingen (2009)

The Misfortunates. Çölde Kutup Ayısı. Adına yaraşır bir konu, bir film, bir hikaye. Ergenlik çağlarını o deli zamanlarında bir çocuk, sorunlu amca, sorunlu bir baba. İçki, çöp, bir ev ve yaşamlar. Ceza olarak verilen ödevler, cezanın yarattıkları, gelecek, aynı hatalar, aynı oyunlar, farklı...
paylaş:

munich (2005)

Katletmek ve katledilmek. İki tarafın da korkunçluğu, kötülerin yanında masumları öldürüp adına “intikam” koyup kendini avutmalar, 164 dakika dram, tarih ve gerilim. 1972 Münih Olimpiyatlarında 11 İsrailli atlete düzenlenen suikastın perde arkasını irdeleyen filmin yönetmen koltuğunda 3 Oscar...
paylaş:

persepolis (2007)

Marjane Satrapi’nin çizgi romanından uyarlama olan 2007 yapımı Persepolis, İran devrimini, o dönemin tarihini ve devrimden devletin, halkın ve ailelerin nasıl etkilendiğini küçük bir kız çocuğunun gözünden anlatan başarılı bir animasyon. Oscar, BAFTA ve Golden Globes’a adaylığı ve Cannes Film...
paylaş:

RocknRolla (2008)

Muhasebeciler, rock yıldızları, gangsterler, Ruslar… Hepsi Londra’da bir Rus gangsterin emlak piyasasına oynadığı oyunla ele geçirdiği paranın peşine düşen ve kendi payını almak isteyen farklı hayatlar. Ölmeyen adamlar, güzel bir kaçış, bitmeyen bir kaçış, sürekli bir kaçış… 7.3 IMDb puanına...
paylaş:

the rocky horror picture show (1975)

Tim Curry’nin başrolünü üstlendiği, Jim Sharman’ın yönettiği The Rocky Horror Picture Show, 1975 yapımı, komedi, müzikal dalında kült bir film. 100 dakika uzunluğundaki film, döneminde olduğu gibi günümüzde de değerini hala sürdürüyor. Tim Curry’nin oyunculuğuna hasta olunası bir yapıt. Film,...
paylaş:

wicker park (2004)

Sinemaların en küçük salonlarında gösterilen, dilimize “hep seni aradım” diye çevrilen IMDb kullanıcılarının da 6.9 puana layık gördüğü güzel bir film Wicker Park. Esas oğlanın vitrinlere bakan bir bayana aşık olmasından, tiyatro sahnelerindeki aynalara kadar her şeyi anlatıyor aslında. Çevrilen...
paylaş:

derin flaş

Karanlığın içindeki aydınlanan tek gözümün akına inat her yer siyah, her yer buğulu ve saat gece yarısını çoktan geçmiş. Şeytan saatinden uzaklaşırken anbean yokluğumdan dem vurmaya kalkıştıkça belki de bu olanlar, belki de sadece beynimin oyunlarından en zoru, en korkuncu.Ortalıkta hiç ses yok, ortalık...
paylaş:

i saw the devil (2010)

Akmareul Boatda. İntikam hiç bu kadar ağır, hiç bu kadar şiddetli olmamıştı. Eşinin sapkın bir seri katil tarafından öldürüldüğünü öğrenen gizli ajan, iki haftalık izne ayrıldığında belki de hayatının en korkunç günlerini geçireceğini ve nefret denilen olgunun vücuduna bu kadar çok enjekte edildiğini...
paylaş:

mulholland dr. (2001)

Genç bir bayan başarılı bir aktris olma umuduyla Hollywood’a gelir ve kendini çıkmazın içinde bulur. Gizemli bir araba kazası sonucu geçmişini hatırlamayan bir kadını yerleştiği dairede bulan bayan, çemberin aralıklarından sızabilmek için geçmişi ve anıları deşmeye çalışır. Bu oyunda fark edilmeyen...
paylaş:

eastern promises (2007)

'Every sin leaves a mark!' Genç bir Rus kızı, kollarındaki iğne izleri ve karnındaki bebeğiyle hastaneye kaldırıldığında hayatını kaybeder. Vücudundaki darp izleri olayın göründüğünden daha karmaşık olduğunu açıklamaktadır. Kurtulan bebeğin hayat hikâyesini öğrenmeye çalışan bir ebe, kızın...
paylaş:

little miss sunshine (2006)

Little Miss Sunshine adlı güzellik yarışmasına katılmak isteyen küçük bir kız, insanları kazananlar ve kaybedenler diye iyi gruba ayıran idealist bir baba, intihardan yeni kurtulmuş eşcinsel bir amca, uyuşturucu bağımlısı bir büyük baba, sürekli Friedrich Nietzsche okuyan, pilot olmak isteyen...
paylaş:

videodrome (1983)

“Long live the new flesh!” Hangisinin hayal hangisinin gerçek olduğu anlaşılamayan bir dünya, reyting uğruna soft porno ve şiddet görüntüleri yayınlamaktan çekinmeyen bir televizyon yöneticisi, izlendikçe beyin tümörüne sebep olan “videodrome” denilen underground bir kaset, video oynatıcısı...
paylaş:

sinekler evi

Birkaç insan, birkaç eşya, birkaç kurtçuk…Karıncalar var bozulmuş yiyeceklerin arasında gezinen ve odadan odaya koşuşturanlar. Bira şişesinin soğukluğunda kasılan göbek delikleri var, her değişte sarsılan karın kasları ve parmak uçları.Çıplaklığında hayatın, çöp kutularına sıkışmış köpek yavruları...
paylaş:

this is spinal tap (1984)

Holiganı oldukları İngiliz metal grubu Spinal Tap Amerika’da bir geri dönüş turnesine çıkmaya karar verir. Turneyi düzenleyen ve aynı zamanda film yapımcısı olan DeBergi, grupların sahne önünde ve arkasında yaşadıklarını, hissettiklerini ve metalci ruhunu anlatan bir belgesel çekmek isteyince...
paylaş:

bad guy (2001)

Nabbeun Namja. Bir adam, sokak ortasında bir kızı öperse, bu kız da adamı tüm halk içinde küçük düşürürse, kızın sonu ne olur? Gururuna yenik bir adam, bir sevgili, bir hata, anlık yanlış bir his, bataklık, aşk. Yönetmen koltuğunda Ki-duk Kim, 100 dakikalık bir dram. Güney Kore sinemasının...
paylaş:

wild at heart (1990)

İki genç âşık, Sailor ve Lula ve onları ayırmaya çalışan, hatta Sailor’ı öldürmek için bir adam tutan Lula’nın cadaloz annesi. Yılan derisinden bir ceket,yüze sürülen kırmızı bir ruj. Bir cinayet, hapishane günleri, garip insanlar ve bir David Lynch filmi. Nicolas Cage, Laura Dern ve enteresan...
paylaş:

pulp fiction (1994)

Bir boksör, birbirlerine deliler gibi aşık iki genç soyguncu, bir gangster, bir gangster karısı, bebek bakıcısı bir adam, bebek konumundaki gangsterin karısı, ödemeyi geciktirenler, Mc Royal’in komik hikayesi, bin bir çeşit absürt insan, bin bir çeşit farklı kişilik, tek kesişme noktası. Yazan,...
paylaş:

breaking the waves (1996)

Şu dakikaya kadar izlediğiniz tüm dram ve romantizm filmlerini bir kenara koyun. Onların yeri ayrı, Breaking the Waves’in yeri apayrı. Tutucu bir kasabada, Bess, kendisinin bile tahmin etmediği kadar hızlı bir şekilde evlenir ve mutlu olur. Seksin, anlatıldığı gibi kötü ve korkutucu bir şey...
paylaş:

the lives of others (2006)

Das Leben Der Anderen. 1984 yılı Doğu Berlin’in siyasi sorunlarına ışık tutan, unutulmaz bir başyapıt. Döneminin en iyi yabancı film dalında Oscar ödülünü almış ve anlattıklarıyla Doğu Berlin’in o dönemlerini beyaz perdede en açık, en kara sahneleriyle var eden Florian Henckel Von DonnersmarckIn...
paylaş:

death at a funeral (2007)

İnsan, cenaze töreninde ne kadar gülebilir ki? İşte bunu öğrenmenin cevabı Death at a Funeral. Dean Craig’in yazdığı frank Oz’un yönettiği 2007 yapımı bir film. Babalarının cenaze töreninde aslında babalarının bir gay olduğunu öğrenen iki kardeş, ilk başta buna inanmazlar fakat bunu iddia eden...
paylaş:

natural born killers (1994)

“Herkesin içinde bir şeytan vardır. Bazıları bunu saklar, bazıları ortaya koyar. Bu onların kötü olduğu anlamına gelmez.” Hikâyesi Quentin Tarantino’ya ait, senaryosu ve yönetmenliği Oliver Stone’a ait olan 1994 yapımı, şiddetin kötülüğünü şiddetle anlatan garip bir film. Absürt bir aşk hikayesi...
paylaş: