Christian
Jackson, çocuk masallarını yetişkinler için posterlere taşımış. Renkli dünyaların
sadeleştirilmesiyle bu çalışmalar ortaya çıkmış:
paris vs new york
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 4/20/2012 08:00:00 ÖÖ
etiket: paris vs new york, sanat
yorum:
Hiç yorum yok
Fransız
grafik tasarımcı Vahram Muratyan şöyle bir bloga sahip. Paris ve New York’un
detaylarını, klişelerini ve tezatlarını kıyaslayan tasarımcı, çok ziyaret
edilen blogu sayesinde Amerikalı yayınevi Penguin tarafından teklif almış ve
iki şehri kıyasladığı afişleri kitaba dönüştürülmüş.
İşte
blogtan birkaç çalışma:
gösterime giren filmler | 20 nisan
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 4/20/2012 12:44:00 ÖÖ
etiket: gösterime giren filmler
yorum:
Hiç yorum yok
Mezarına
Tüküreceğim
I
Spit on Your Grave
Yapım
yılı : 2010
Gösterim
Tarihi : 20 Nisan 2012
Filmin
Türü : Korku,Gerilim,Suç
Tecavüz
ve intikam temalı 1978 tarihli aynı isimli ilk filmin yeniden çevrimi olan I
Spit on Your Grave, zamanına göre fazlaca 'gore' sayılabilecek sahneleriyle
epey gürültü koparmıştı... Filmin konusuna kısaca değinmek gerekirse; işkence
edilip tecavüze uğrayan ve ölüme terkedilen genç kız, daha sonra kendisine bunu
yapanları tek tek bulur ve intikamını alır.
(biz de yorum yapmıştık çok önce, burada)
Öbür
Dünyadan
The
Awakening
Yapım
yılı : 2011
Gösterim
Tarihi : 20 Nisan 2012
Filmin
Türü : Korku,Gerilim
İngiltere,
1921. I. Dünya Savaşı'nın yaşattığı acılar ve kayıplarla oldukça çok yara almış
bir ülke. Travmatik acıların ortasında herkes doğaüstü güçlere inanma
eğilimindeyken, Florence Cathcart adında sahtekarlıkları, asparagasları çözme
ve 'hayaletleri yakalama' konusunda uzman bir kadın, bir şikayet üzerine
taşrada yatılı bir okula gelir. Kendisine iletilen bilgilere göre okulda birden
çok hayalet gezmekte, öğrencilere ve hademelere görünmektedir.
Florence
başta bunun rastladığı diğer vak'alar gibi bir oyunu olduğuna ve kendi
yöntemleriylşe gerçeği ortaya çıkartacağına inanır. Fakat bildiği ve inandığı
her şey, görünmeyen varlıkların kendilerini hissettirmesiyle alt üst olacaktır.
Battleship
Battleship
Yapım
yılı : 2012
Gösterim
Tarihi : 20 Nisan 2012
Filmin
Türü : Bilim Kurgu,Gerilim,Aksiyon
Bir
dönemin favori savaş oyunu olan Amiral Battı'nın hikayesinden uyarlanan filmde
Teğmen Alex Hopper Amerikan ordusuna bağlı John Paul Jones savaş üssünde
görevli bir subaydır. Hopper’ın ağabeyi Stone ise USS Sampson üssünün
komutanıdır. Alex Hopper orduda görevli fizyoterapist Sam ile nişanlıdır ve
Sam'in babası da iki erkek kardeşin kumandanı olan Amiral Shane'dir. Bu ekip
dünyayı tehdit eden süper güçlere karşı 3 koldan, denizden, karadan ve havadan
büyük bir hayatta kalma mücadelesi verecektir.
Korsanlar
The
Pirates! Band of Misfits
Yapım
yılı : 2012
Gösterim
Tarihi : 20 Nisan 2012
Filmin
Türü : Animasyon,Aile,Macera
Kaptan
Korsan, "Yılın Korsanı" ödülünü almak için rakipleri Kara Bellamy ve
Pala Bıyık Liz'i alt etmek zorundadır. Onları Kanlı Adalar'dan Viktorya
İngilteresine uzanan zorlu bir yolculuk beklemektedir. Bu yolculuk boyunca
Kaptan Korsan yanına şaşkın bir bilim adamını da alıp kötücül güçlere sahip bir
kraliçeye karşı da mücadele veriyor. Ama bir korsanın en bğyğk tutkusunun
macera olduğunu asla unutmadan!
Mar
Mar
Yapım
yılı : 2012
Gösterim
Tarihi : 20 Nisan 2012
Filmin
Türü : Dram
Taşrada,
hayatın ve içinde bulundukları coğrafyanın sınırında yaşayan üç kuşaktan
erkeğin, salyangoz toplayıcısı küçük Güven, yılan avlayana ama aslında babasına
özenen ağabey Yılmaz ve kaçakçılık yolunun sonuna gelen baba Halil'in hayata
tutunma çabasını beyazperdeye aktarıyor.
Evdeki
kadınsızlığın çaresizliği içinde üçü de yalnız ve bu ıssızlığı kapatacak bir
sevgi arayışı içinde. Ama o kadınlara ulaşmak, coğrafyanın engebeli arazisi
kadar zor ve meşakkatli, sosyal ve kültürel olarak da bir o kadar imkansız.
Kendi küçük çemberlerinde, küçük hayallere tutunan bu insanlar için hayat daha
da acımasız ve hırçın...
Sevimli
Kahraman
The
Outback
Yapım
yılı : 2011
Gösterim
Tarihi : 20 Nisan 2012
Filmin
Türü : Bilim Kurgu,Animasyon,Aksiyon
Albino
türündeki koala Johnny aslında ender rastlanan bir tür ama çevresindekiler
farklı olduğu için onu hep dışlamış, hatta karnaval zamanında bile ucube
gösteriler yaptırmışlardır.
Fakat
bir gün yolu yetenek avcısı bir Tazmanya Şeytanı olan Hamish ve elinden
kamerasını düşürmeyen Higgens ile kesişince Johnny gerçek bir kahraman olmak
için kendisini yollara vuruyor.
Outback
kasabasındakiler onu sırf farklı renkte olduğu için dışlarken, birden kasabanın
kurtarıcısı olan Johnny'yi kötü timsah Bog’a karşı destekliyorlar...Gerçek bir
kahraman olmak için Johnny'nin önünde artık hiçbir engel kalmayacaktır.
sinema.mynet.com
65. cannes film festivali'nin programı açıklandı
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 4/19/2012 11:55:00 ÖS
etiket: cannes film festival, etkinlik, festival, festival-fuar, film festivali
yorum:
Hiç yorum yok
16-27
Mayıs arasında düzenlenecek olan Cannes Film Festivali’nin programı açıklandı. Bu
yıl 65.si düzenlenecek olan festivalin programı şöyle:
YARIŞMALI
BÖLÜM
"Amour"
(yönetmen: Michael Haneke)
"The
Angel's Share" (yönetmen: Ken Loach)
"Baad
EL Mawkeaa (Apres La Bataille") (yönetmen: Yousry Nasrallah)
"Beyond
The Hills" (yönetmen: Cristian Mungiu)
"Cosmopolis"
(yönetmen: David Cronenberg)
"Holy
Motors" (yönetmen: Leos Carax)
"The
Hunt" (yönetmen: Thomas Vinterberg)
"In
Another Country" (yönetmen: Hong Sang-Soo)
"Im
Nebels (Dans La Brume)" (yönetmen: Sergei Loznitsa)
"Killing
Them Softly" (yönetmen: Andrew Dominik)
"Lawless" (yönetmen: John Hillcoat)
"Like
Someone In Love" (yönetmen: Abbas Kiarostami)
"Moonrise
Kingdom" (yönetmen: Wes Anderson)
"Mud"
(yönetmen: Jeff Nichols)
"On
The Road" (yönetmen: Walter Salles)
"Paradies:
Liebe" (yönetmen: Ulrich Seidl)
"The
Paperboy" (yönetmen: Lee Daniels)
"Post
Tenebras Lux" (yönetmen: Carlos Reygadas)
"Reality"
(yönetmen: Matteo Garrone)
"Rust
& Bone" (yönetmen: Jacques Audiard)
"Taste
Of Money" (yönetmen: Im Sang-Soo)
"Vous
N'Avez Encoure Rien Vu" (yönetmen: Alain Resnais)
AÇILIŞ
FİLMİ:
"Moonrise
Kingdom" (yönetmen: Wes Anderson)
KAPANIŞ
FİLMİ:
"Therese
D." (yönetmen: Claude Miller)
BELİRLİ
BİR BAKIŞ (Un Certain Regard):
"Miss
Lovely" (yönetmen: Ashim Ahluwalia)
"La
Playa" (yönetmen: Juan Andres Arango)
"Les
Chevaus De Dieu" (yönetmen: Nabil Ayouch)
"Trois
Mondes" (yönetmen: Catheron Corsini)
"Antiviral"
(yönetmen: Brandon Cronenberg)
"7
Days In Havana" (yönetmen: Benicio Del Toro, Laurent Cantet, Gaspar Noe..)
"Le
Grand Soir" (yönetmen: Benoit Delepine & Gustave Kervern)
"Laurence
Anyways" (yönetmen: Xavier Dolan)
"Despues
De Lucia" (yönetmen: Michel Franco)
"Aimer
A Perdre La Raison" (yönetmen: Joachim Lafosse)
"Mystery"
(yönetmen: Lou Ye)
"Student"
(yönetmen: Darezhan Omirbayev)
"La
Pirogue" (yönetmen: Moussa Toure)
"Elefante
Blanco" (yönetmen: Pablo Trapero)
"Confession
Of A Child Of The Century" (yönetmen: Sylvie Verheyde)
"11.25:
The Day He Chose His Own Fate" (yönetmen: Koji Wakamatsu)
"Beasts
Of The Southern Wild" (yönetmen: Benh Zeitlin)
YARIŞMA
DIŞI:
"Une
Journee Particuliere" (yönetmen: Gilles Jacob and Samuel Faure)
"Madagascar
3: Europe's Most Wanted" (yönetmen: Eric Darnell, Tom McGrath)
"Dario
Argento's Dracula" (yönetmen: Dario Argento)
"Io
E Te" (yönetmen: Bernardo Bertolucci)
"Hemingway
& Gellhorn" (yönetmen: Philip Kaufman)
"Ai
To Makoto" (yönetmen: Takashi Miike)
ÖZEL
GÖSTERİMLER:
"Der
Mull Im Garten Eden" (yönetmen: Fatih Akin)
"Mekong
Hotel" (yönetmen: Apichatpong Weerasethakul)
"Villegas"
(yönetmen: Gonzalo Tobal)
"A
Musica Segundo Tom Jobim" (yönetmen: Nelson Pereira Do Santos)
"Journal
De France" (yönetmen: Claudine Nougaret & Raymond Depardon)
"Les
Invisbles" (yönetmen: Sebastien Lifshitz)
"The
Central Park Five" (yönetmen: Ken Burns, Sarah Burns, David McMahon)
"Roman
Polanski: A Film Memoir" (yönetmen: Laurent Bouzereau)
shame (2011)
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 4/19/2012 08:54:00 ÖS
etiket: abi morgan, carey mulligan, film, james badge dale, michael fassbender, shame, steve mcqueen, utanç
yorum:
Hiç yorum yok
Yönetmen:
Steve McQueen
Senaryo:
Abi Morgan, Steve McQueen
Oyuncular:
Michael Fassbender, Carey Mulligan, James Badge Dale
Tür:
Dram
Yıl:
2011
Süre:
101 dak.
Ülke:
Birleşik Krallık
Dil:
İngilizce
Ödül:
21 ödül, 42 adaylık
Tartışmaya
açık bir konu ihtiva eden film –ki konusunda cinselliğin ön planda tutulması,
neden tartışmaya itilmesine sebep oluyor hala anlamış değilim, bizim tartışmaya açık dememiz biraz farklı- New York
sokaklarında geçiyor ve kişinin cinsel olgulara bakışını irdelerken, Brandon
isimli iyi bir iş, ev sahibi bireyin, toplumda yaşamasına rağmen içinde yer aldığı
ortamdaki insanlara kendini yakın görememesi ve sekse bağımlılığına ilişkin
kendi yalnızlığını işliyor.
Yakışıklı,
iyi giyimli ve para sahibi Brandon, metroda giderken çaprazında oturan bayanla
kur yapar –ki aynı bayanı filmin sonlarına doğru yine metroda görürüz- durakta
inerken eline dahi dokunur ve arkasından gider lakin bayanı kaybeder.
Filmin
başlangıcından sonuna kadar farklı kadınlarla birlikte olan Brandon’ın hazza
olan bağlılığı kadına olan ilgisinin önündedir aslında. Kendi ihtiyacını bir
kadın yahut beden olmadan da istediği yerde bulduğu her fırsatta giderir. Sanal
seks ile, kapalı kapıların arkasında mastürbasyon yaparak duyduğu hisleri
dışarı vurarak hallederek.
Brandon’ın
her ne kadar geçmişinden pek bilgiye sahip olamasak da ailesinin toplum ve
kendi için iyi bir birey olabilmesi için normlara uygun törpüleme yöntemleriyle
onu yetiştirdikleri, iyi bir iş, iyi bir ev ve standartları yüksek bir yaşama
sahip olabilmesi için kendi öngördükleri çizgide yürüyebilmesini sağladıkları
basitçe fark edilebiliyor. Bunun sonucu olarak ise her ne kadar görünürde
istedikleri gibi bir sonuç çıksa da içine kapanık ve yalnızlık duygusunu içten
içe yaşayan, istese bile birine bağlanamayan, birileriyle sevişirken bile bir
şeyleri paylaşamayan bir beden doğmuş oluyor.
Tartışmaya
açık bir konusunu söylememin sebebi ise kız kardeşi Sissy ile arasındaki ilişki
ve bu ilişkinin boyutu. Demek istediğim iki kardeş arasındaki ensest. Sissy,
kardeşine nazaran dışa dönüklüğü seçmiş bir yapıda, fakat ne kardeşi gibi bir
işe sahip ne de barınacağı bir evi var. İlişkiler konusunda Brandon ile
benzerlik gösterse de onun karşısındakine duyduğu ilişki Brandon’dab farklı. Çünkü
Sissy, biriyle ilişki yaşadıktan sonra Brandon’ın aksine o kişiye bağlılık
duymak istiyor ve o kişiyi bırakmak istemiyor.
Aralarındaki
ilişkide bahsedecek olursam, benim kötü düşüncelerim de olabilir tabii bunlar
ama her ne kadar izlediğimiz sahnelerden pek ensest boyutu göremesek de
birbirlerine duydukları sevginin masum ağabey-kız kardeş ilişkisine çok da
benzemediği bir gerçek. Bu da filmin göbeğindeki “utanç” kavramını oluşturuyor
gibi. Kendi yaşamlarını sorgulamaktan çekinmiyorlar aslında, “normal” in bu
olmadığını biliyorlar lakin normal olmak için de çırpındıklarını pek
görmüyoruz.
Aralarındaki
ilişkiyi aşka bağlamamın yahut o şekilde görülmesini sağlayan nedenler ise
aslında filmin arka planına itilmiş gibi görünen olgular.
Evine
geldiğinde hırsız olduğunu düşünüp banyoya giren Brandon kız kardeşi Sissy’i
çıplak gördüğünde kardeşlerin bu duruma verdikleri tepkiler, işte bahsettiğimiz
“normal” kavramının biraz dışında kalıyor. Uyarılmadan bile söz edilebilir
biraz daha ileri gidilirse. Onun haricinde yine aynı sahnede fonda çalan
müziğin “I Want Your Love” oluşu bu gibi düşünceleri akla getiriyor.
İyi
bir ressamın yağlı boya çalışmasıymış gibi duran Sissy’nin New York New York’u
muazzam şekilde yorumlarken aslında kardeşiyle kalmak istediğini farklı şekilde
söylemesi, Brandon’ın patronuyla Sissy sevişirken Brandon’ın acı çektiği
gerçeği, normal bir ilişki yaşayabilecekken bunu beceremeyen Brandon’ın
yaşadığı tek gecelik yahut para vererek sahip olduğu fahişelerle duygusuz
ilişkiler ve Sissy’nin kardeşinden çok da farklı olmayışı, birbirlerine
gösterdikleri tepkilerle aralarındaki sevginin kardeş ilişkisinden biraz farklı
oluşunu düşündüren diğer nedenler arasında. Hele hele filmin sonlarına doğru
Sissy’nin intiharı ile filmin ilk sahnelerinde metroda yer alan kadını yeniden
görüp kadının kur yapmasına karşılık normalde eline geçen tüm fırsatları
kullanan Brandon’ın düşündüğümüz olayı gerçekleştirmemesi ve asıl bu
göremediğimiz ensest kavramını içten içe düşündüren, Sissy’nin “biz kötü
insanlar değiliz, sadece kötü yerden geliyoruz” cümlesi, bilmediğimiz geçmişte
bazı olayların yaşanmış olabileceğini kanıtlar nitelikte ya da tamamıyla benim
içim kötü.
Okuduğum
yorumlara göre pornografik sahnelerin varlığı ve uzunluğu çoğu izleyicinin
filmi olumsuz yönde eleştirmesine neden olmuş, çoğu izleyici de bu durumdan
tiksinmiş. İşin ilginç yanı şöyle bir kendimize ve çevremize baktığımızda yahut
burjuva diye tabir edilen kesimin –sadece burjuvalılıkla da alakası yok-
yaşayış biçimi ve aile yapısı düşünüldüğünde, eşlerin birbirine olan bağlılığı
sorgulandığında filmin neresinden tiksinildiğini merak ediyorum. Klasik müzik
eşliğinde bu sapkın duyguların aktarımı mı rahatsız edici olan?
Filmdeki
oyunculuk başarısı göz ardı edilemez, öte yandan filmdeki bazı ayrıntılar filmi
bir adım daha öteye götürüyor. Örneğin iki kardeşin birbirleriyle sidik
yarıştırdığı sahnede biz, kanepede oturmuş iki insanın kavga edişini
arkalarından izlerken arka planda açık olan televizyonda, tüm saflığıyla çizgi
film oynaması.
Film,
üstü kapalı bir anlatımla aktarılsa da sağlam bir yapım denilecek düzeyde.
İyi
seyirler.
hediye kitap çekilişi | ölüm bir varmış bir yokmuş
Uzun
zamandır planladığımız bir hadise aslında kitap çekilişi, fakat bir türlü
fırsat bulup yerine getiremedik. Hazır 200.000 sayfa gösterimini devirmişken
okuyucularımızdan birine küçük bir armağan olsun dedik.
3
yıldan fazla süredir içeriğini günden güne geliştirerek yoluna devam eden
kalemsuare, desteklerini esirgemeyen herkese sonsuz teşekkürlerini sunar.
Lafı
fazla uzatmayalım, bizi daha yakından tanımak isteyenler biz kimiz ve iletişim şeysi’ni kullanabilirler.
Hediye
edeceğimiz kitap, 1998 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi José Saramago’nun Ölüm Bir
Varmış Bir Yokmuş adlı eseri. Yazar hakkında, derlediğimiz Nobel’den de Öte: José Saramago isimli paylaşımımızdan bilgi
edinebilirsiniz.
Kitap
hakkında genel bir bilgi verecek olursak:
Adı
bilinmeyen bir ülkede, dünya kuruldu kurulalı görülmemiş bir olay gerçekleşir:
Ölüm, o güne kadar yerine getirdiği görevinden vazgeçer, hiç kimse ölmez olur. Bir
anda ülkeye dalga dalga yayılan sevinç çok geçmeden yerini hayal kırıklığı ve
kaosa bırakır. İnsanların ölmemesi zamanın durduğu anlamına gelmemektedir,
ezeli bir yaşlılıktır artık onları bekleyen. Hükümetten kiliseye, sağlık
kurumlarından ailelere, şirketlerden mafyaya kadar herkes ölümün ortadan
kalkmasının getirdiği sonuçlarla mücadele etmek zorundadır. Ancak ölüm,
beklenmedik bir kimlikle ve umulmadık duygularla geri döner insanların arasına.
Ölüm
ve ölümsüzlük karşısında insanın şaşkınlığını, çelişkili tepkilerini ve ahlaki
çöküşünü, edebi, toplumsal ve felsefi anlamda derinlikli bir biçimde işleyen
José Saramago, geçici olanla edebi olanı birbirinden ayıran kısa mesafenin
meseli sayılacak Ölüm Bir Varmış Bir
Yokmuş’u, başladığı gibi bitiriyor: “Ertesi gün hiç kimse ölmedi.”
-arka
kapak
Çeviren:
Mehmet Necati Kutlu
Turkuvaz
Kitap
5.
Baskı (görseldeki aynı kapak ama 5. baskı)
208 sayfa
Çekiliş hakkında/kurallar (çok heyecanlandık
bunları yazarken)
-Çekilişe
katılmak isteyenlerin bu paylaşımın altına yorum bırakmaları yeterlidir. ‘ben
bu kitabı istiyorum.’ gibi mesela. (çok çılgın işler yapmanıza gerek yok)
Böylelikle
kullanıcı, 1 çekiliş hakkı kazanacaktır. Aynı kullanıcının ilk yorumundan
sonraki yorumları(şayet olursa) çekiliş hakkı sayısını arttırmaz. (eklemeyi unuttuğunuz şeyleri yorum olarak yazabilirsiniz tabii ki)
-“Anonim”
olarak yapılan yorumlar geçerli değildir. (biz nereden bilelim kim kimdir, hem
yanılmıyorsak anonim olarak yorum yapılamıyor, yanılıyor da olabiliriz tabii
işimizi garantiye alalım dedik)
-Çekiliş
Türkiye sınırları içinde yaşayan kullanıcılarımız içindir. (yurtdışından da
katılım olabilir ama… birkaç madde sonra açıklayacağız derdimizi)
-Son
katılım tarihi 1 Mayıs 2012 Salı, saat 23:59 dur. Çekiliş 2 Mayıs’ta gerçekleştirilip
aynı gün duyurulacaktır.
-Çekiliş
tamamlanıp sonuç açıklandıktan sonra en kısa sürede hediye kitap Türkiye
sınırları içindeki kazanan kullanıcımıza kargo ile gönderilecek ve kargo ücreti
tarafımızca karşılanacaktır.
-Kitap
orijinal, taze ve körpedir. (daha geçen gün Ankara Dost Kitabevi’nden aldık)
-Çekiliş
random.org aracılığıyla gerçekleştirilecektir.
-Kalemsuare bu çekilişte değişiklik yapma hakkını saklı tutar. (şaka tabii, hep yazmak istemiştik, yani başımıza bir iş gelmezse çekiliş sorunsuz bir şekilde gerçekleştirilecektir, gören de bir kilo altın veriyoruz zannedecek, neyse)
Şansını arttırmak
isteyenler için, (bunlar
şart değil)
-Ayrıca
sitenin sol alt köşesinde yer alan izleyiciler bölümüne kayıt olan, kısaca izleyici
olan kullanıcılar +1 (bir) çekiliş
hakkı,
-Facebook sayfamızı beğenip, EKLER kısmında yer alan linki facebookta paylaşanlar +1 (bir) çekiliş hakkı,
-Twitter hesabımızı takip edip, EKLER kısmında yer alan linki twitterda paylaşanlar +1 (bir) çekiliş hakkı,
-Çekilişimizi
kendi blog/sitesinde paylaşıp, EKLER kısmındaki link ile bağlantı veren
kullanıcılarımız +2 (iki) çekiliş
hakkı kazanacaklardır.
(tümünü
yapan kullanıcılar, yorum, izleyici, facebook, twitter, 2xSitede paylaşımdan
toplamda 6 çekiliş hakkı kazanmış olacaklar)
EKLER
Facebook
için,
Facebook sayfamızı beğendikten sonra istediğinizi yazarak (mesela, hediye kitap
çekilişi) linki yazmanız yeterli. (@kalemsuare yaparsanız sayfanın çıkacağını
göreceksiniz, böylelikle paylaşımınız otomatik olarak facebook sayfamızda da
görülebilecek)
Twitter
için,
Twitter hesabımızı takibe aldıktan sonra istediğinizi yazıp (mesela, hediye kitap
çekilişi) linki yazıp @kalemsuare tag’ını kullanmanız yeterli. (böylelikle
paylaşımınızı görebileceğiz, linki gerekirse otomatik kısaltma tuşuyla kısaltabilirsiniz)
Site/blog
için,
İstediğiniz
şekilde bir yazı ile linki bağlantı şeklinde vermeniz yeterli. (kitabın fotoğrafını da koyabilirsiniz dilerseniz)
Bahsi
geçen link (kendisi bu paylaşımın da adresi olur aynı zamanda) şudur:
http://www.kalemsuare.com/2012/04/hediye-kitap-cekilisi.html
http://www.kalemsuare.com/2012/04/hediye-kitap-cekilisi.html
Önemli bir not:
Şansını arttırmak
isteyip gerekli işlemleri yapan kullanıcılarımız, yorumlarında bunu
belirtmelidirler.
Örnek:
Çekilişe
katılmak istiyorum, izleyiciniz oldum/izleyicinizdim.
Facebook
sayfanızı beğendim / Zaten takipçinizdim. Paylaşımda bulundum, link şu: facebook.com/xxxxxxx
Twitter
adresinizi takibe aldım / Zaten takipçinizdim. Twit attım, link şu:
twitter.com/xxxxxx
Blogumda/sitemde
çekilişi paylaştım. Link şu: siteadi.(blogspot/tumblr/wordpress/vs).com/xxxxxx
Anlaşılabilir
olması için aklımıza gelen her detayı yazmaya çalıştık, ama çok sıkıldık!
Katılımda
bulunanlara şimdiden teşekkürler ve bol şans!
screws
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 4/18/2012 10:00:00 ÖÖ
etiket: can evrenol, kısa film, screws
yorum:
Hiç yorum yok
Can
Evrenol’dan harika bir film, vidalar. Evin orasından burasından çıkan vidalar,
bir kaçış, bir çıldırma, akıl sır erdirememe.
İyi
seyirler.
Hisar
Kısa Film Seçkisi 2008 – Top 10 short films of Turkey
Akbank
Kısa Film Festivali, Festival Kısaları Bölümü (2007)
Uluslararası
İstanbul Kısa Film Festivali
İzmir
Uluslararası Kısa Film Festivali
Boston
Turkish Festival Documentary and Short Film Festival
Harvard
Film Archive (Harvard University, MA – 23.11.2007)
Yıldız
Kısa Film Festivali, 3.lük ödülü.
S’NEK
TV Kısa Film Yarışması, 2.lik ödülü (2006)
Uluslararası
Bursa İpek Yolu Film Festivali
Kartal
Belediyesi Ulusal Kısa Film Festivali
Selçuk
Üniversitesi KISA-CA Film Festivali
kurban bayramı
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 4/18/2012 08:00:00 ÖÖ
etiket: can evrenol, kısa film, kurban bayramı
yorum:
Hiç yorum yok
Can
Evrenol’dan Kurban Bayramına farklı bir bakış. Her filminde olduğu gibi gerilim
dozu bir hayli yüksek.
İyi
seyirler.
Atatürk'ün el yazısı font oldu
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 4/17/2012 09:15:00 ÖS
etiket: atatürk fontu, haber
yorum:
Hiç yorum yok
İsteyen
kişiler bilgisayar ortamında Atatürk'ün el yazısıyla yazabilecek.
Mustafa
Kemal Atatürk'ün el yazısı font oldu. Atatürk’ün el yazısı ile yazı yazma
imkanı sunan uygulamaya şu linkten ulaşabilirsiniz: Atatürk.zip
Fontu
masaüstünüze kaydedip çift tıkladıktan sonra kurmanız (install) yeterli.
Bursa
merkezli Artikel'in kurucusu işadamı Murat Özbalcı, ABD'de bir yazılım
firmasına Atatürk'ün orijinal el yazısının fontunu yaptırdı.
Çalışma
için çok sayıda doküman hazırlanıp firmaya gönderildi ve 3 aylık çalışma
sonucunda ilk örnekler Türkiye'ye ulaştı.
Yazılımda
ufak tefek farklılıklar görülünce ayrı bir çalışma yapılarak metinlerde olmayan
harfler, orijinale uygun olarak oluşturuldu.
Özbalcı,
fontu 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı hediyesi olarak vatandaşlara
sunduğunu belirtti. Fontu kullanmak isteyen kişilerin, firmanın sitesinden
indirmesi gerekiyor.
kaynak: ntvmsnbc.com
my grandmother
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 4/17/2012 08:46:00 ÖS
etiket: can evrenol, kısa film, my grandmother
yorum:
Hiç yorum yok
Can
Evrenol’dan gerilim dozu yüksek, garip, heyecanlı ve hiddetli bir kısa film. Kasvetli
yapısıyla izleyiciyi ekrana hapseden cinsten.
İyi
seyirler.
the chest
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 4/17/2012 08:43:00 ÖS
etiket: can evrenol, kısa film, the chest
yorum:
Hiç yorum yok
Can
Evrenol tarafından yazıp yönetilen 2007 mahsulü kısa film The Chest/Sandık 6 dakika uzunluğunda
ve gerilimli. Film “gore” öğeler de içermekte. Gerilimi ise bir hayli yüksek.
İyi
seyirler.
doodlebug
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 4/17/2012 10:00:00 ÖÖ
etiket: christopher nolan, doodlebug, kısa film
yorum:
Hiç yorum yok
luminaris
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 4/17/2012 08:00:00 ÖÖ
etiket: kısa film, luminaris
yorum:
Hiç yorum yok
tüm zamanların en iyi 50 kült filmi
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 4/16/2012 07:00:00 ÖS
etiket: en iyi filmler, kült filmler, liste, tüm zamanların en iyi 50 kült filmi
yorum:
2 yorum
Nevre.com
adresine göre tüm zamanların en iyi 50 kült filmi şu şekilde:
(bir yönetmenin sadece bir filmini listeye almışlar)
1.
Barbarella (1968)
2.
The Big Lebowski (1998)
3.
Brazil (1985)
4.
Breathless (1960)
5.
Bride of Frankenstein (1935)
6.
Bring Me The Head Of Alfredo Garcia (1974)
7.
The Brood (1979)
8.
Clerks (1994)
9.
A Clockwork Orange (1971)
10.
Death Race 2000 (1975)
11.
Donnie Darko (2001)
12.
Down By Law (1986)
13.
Easy Rider (1969)
14.
Eraserhead (1977)
15.
The Evil Dead (1983)
16.
Faster, Pussycat! Kill! Kill! (1965)
17.
Fight Club (1999)
18.
Freaks (1935)
19.
Grey Gardens (1975)
20.
The Harder They Come (1972)
21.
Harold and Maude (1971)
22.
Heathers (1989)
23.
Kiss Me Deadly (1955)
24.
The Man Who Fell To Earth (1976)
25.
Mommie Dearest (1981)
26.
Monty Python and the Holy Grail (1974)
27.
Mothra (1961)
28.
Night of the Living Dead (1968)
29.
Office Space (1999)
30.
Pee-Wee's Big Adventure (1985)
31.
Pi (1998)
32.
Pink Flamingos (1972)
33.
Plane 9 From Outer Space (1959)
34.
Re-Animator (1985)
35.
Repo Man (1984)
36.
Reservoir Dogs (1992)
37.
The Road Warrior (1981)
38.
The Rocky Horror Picture Show (1975)
39.
Sisters (1973)
40.
Slacker (1991)
41.
Stop Making Sense (1984)
42.
Sweet Sweetback's Baadasssss Song (1971)
43.
Taxi Driver
44.
The Texas Chain Saw Massacre (1974)
45.
The Thing (1982)
46.
The Toxic Avenger (1984)
47.
Two-Lane Blacktop (1971)
48.
The Warriors (1979)
49.
Welcome to the Dollhouse (1995)
50.
Withnail and I (1987)
kaynak: www.nerve.com
10 poster klişesi
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 4/16/2012 10:00:00 ÖÖ
etiket: liste, poster klişeleri
yorum:
Hiç yorum yok
Sinemada
izlemek için hangi filmin seçileceğinde poster belki çok etkili bir kriter
değil (tartışılır da tabii) ama görsellik açısından akılda iyi bir izlenim
bırakması adına iyi olması istenen bir ayrıntı. Ne var ki gördüğümüz tüm
posterler birbirine benziyor artık. 22 Words adlı sitede gördüğümüz listeyi de
bu yüzden paylaşmak istedik. Karşınızda 10 poster klişesi:
1.
Sahilde insanlar, gökyüzünde kocaman kafalar
31. istanbul film festivali'nde ödüller sahiplerini buldu
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 4/15/2012 03:37:00 ÖS
etiket: 31. istanbul film festivali, haber
yorum:
Hiç yorum yok
31
Mart–15 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilen 31. İstanbul Film
Festivali’nin Ulusal ve Uluslararası Yarışma bölümlerindeki ödüller verildi. 13
Nisan Cuma günü gösterime giren Yeraltı, festivalden ödüllerle dönen film oldu.
Festivalde
ödül kazananlar şu şekilde,
Uluslararası
Yarışma:
En
İyi Film: Yalnız Gezegen (The Loneliest Planet)
Jüri
Özel Ödülü: Oslo, 31 Ağustos (Oslo, 31. August)
Ulusal
Yarışma:
En
İyi Film: Tepenin Ardı
En
İyi Yönetmen Ödülü: Zeki Demirkubuz (Yeraltı)
Jüri
Özel Ödülü: İz-Reç
En
İyi Erkek Oyuncu: Engin Günaydın (Yeraltı)
En
İyi Kadın Oyuncu: Sanem Öge (Şimdiki Zaman)
En
İyi Senaryo: Babamın Sesi & Tepenin Ardı
En
İyi Görüntü Yönetmeni: Türksoy Gölebey (Yeraltı)
En
İyi Kurgu: Yeraltı
En
İyi Müzik: Mustafa Biber (İz-Reç)
Sinemada
İnsan Hakları Ödülü: Sadece Rüzgâr (Just the Wind)
Sinemada
İnsan Hakları Özel Mansiyon Ödülü: Memleket (Terraferma) & Crulic
FIPRESCI
Ödülü (Ulusal) : Tepenin Ardı
FIPRESCI
Ödülü (Uluslararası) : Uğultulu Tepeler (Wuthering Heights)
Radikal
Halk Ödülü (Ulusal) : Yeraltı
Radikal
Halk Ödülü (Uluslararası) : Albert Nobbs
young mountain | this will destroy you
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 4/14/2012 08:00:00 ÖS
etiket: albüm, this will destroy you, young mountain
yorum:
Hiç yorum yok
2005
yılında Teksas’ta kurulan This Will Destroy You, dinlemekten keyif aldığımız
bir post-rock grubu. İcra ettikleri işi başarıyla yerine getirdikleri de bir
gerçek. Parçalarında enstrümantal bir atmosferin yanında ara ara sert bir
dinamizmi kullanmalarıyla da “eargasm” yaşamamıza sebep oluyor. Gitarda Jeremy
Galindo ve Chris King, basgitarda Raymond Brown, bataride Andrew Miller’ın
bulunduğu This Will Destroy You, başlangıçta Galindo’nun vokalde bulunmasıyla
müzik yapmaya başlamış fakat elde ettikleri şarkıların “berbat” olduğunun
farkına varmışlar ve yaptıkları müzikle pek bağdaştıramamışlar. Ardından enstrümantal
yapmaya karar vermişler.
Young
Mountain, grubun kendi imkânlarıyla kaydettiği ilk EP. Demolarını CD-R olarak
kaydedip küçük çaplı konserlerinden sonra satıyorlarmış. Bir süre sonra
eleştirmenlerce fark edilip 2005 yılının en iyi enstrümantal yapan grupları
arasında gösterilip The Silent Ballad tarafından 50 grup arasında beşinci
gösterilmiş. Böylelikle yaptıkları işin daha da farkına varıp albüm şirketiyle
anlaşma yoluna gidilmiş ve ortaya Young Mountain çıkmış.
Daha
iyisi olabilir miydi diye düşünmemize bile izin vermeyen bir eser Young
Mountain, olabildiğince sıcak, olması gerektiği kadar soğuk. Düşük tonlamaları
yavaşça süzülen irinli gözyaşları gibi, yüksek sesleri ise bütünüyle acımasız…
Albümünde
yer alan altı parçanın altısı da farklı duyguları barındırıyor. Ama bir şarkı
var ki yaz gününde iliklerinizi donduracak nitelikte bir karamsarlıkla tüm
hislerinizi alt üst ediyor. There Are Some Remedies Worse Than The Disease,
albümdeki son parça ve bitişi öyle bir anlatıyor ki defalarca dinlemek
istiyorsunuz. Diğer parçaların da hakkını yemeyelim.
This
Will Destroy You aslında bu EP ile bir parça inşa etmek için 15 dakikaya gerek olmadığını
gösteriyor. Neticede çoğu post-rock türündeki parçalar upuzun oluyor lakin
Young Mountain’deki en uzun parça 8 buçuk dakika. Bu sebeple çoğu dinleyici
tarafından da sevileceğini düşünüyorum.
Parçaların
genel özelliği ise başlangıçta yavaş bir tınının üzerine bindirilen sert
ritimler. Bu da klasik post-rock parçaların bir özelliği, tabii bu bir negatif
yön mü, hiç de değil. Grup olması gerektiği gibi iyi bir iş gerçekleştirip iyi
bir ürün veriyor.
Toplamda
36 dakika uzunluğundaki Young Mountain’de yer alan 6 parça ise şu şekilde:
Quiet 4:52
The World Is Our ___ 7:10
I Believe In Your
Victory 6:30
Grandfather Clock 2:37
Happiness: We’re All
In It Together 8:32
There Are Some
Remedies Worse Than The Disease 6:16
Young
Mountain’in last.fm sayfasına şu bağlantıyı kullanarak ulaşabilirsiniz.
İyi
dinlemeler.