Gülümseyen sineler arasında o anlam taşımayan suratıyla boşluğa bakıyordu ya da diğerlerine boşluğa bakıyor gibi görünüyordu. Çünkü solmuş göz renkleriyle ışık ona hiç gülmemişti bu yaşamda hiç merceğinden girmemiş, hiç kırılıp renk vermemişti hayatına.
O hiç görmemişti bankta öpüşen sevgilileri, hiç görmemişti trafik lambasının kırmızıdan yeşile döndüğünü, şahit olmamıştı gökkuşağına, hissedememişti diğerleri gibi su ışıltısını, gündüz onu çoktan terk etmişti, yaşamı gecelere mahkûmdu, zindan karanlığında gecelere…
Gökyüzündeki yıldızlar kaymıştı sonsuzluğa, güneş hiç doğmamış, ay yarılıp gitmişti boşlukta, sokak lambaları hep sönük, ses hiçbir şey ifade etmez…
Tavus kuşunun tüyleri yoluk, mum alevi ölü, Kız Kulesi onun için boğazda boğulmuş.
Renkler siyaha yenik…
İfadesiz gül bahçeleri, anlamsız su fıskiyeleri, onun için zifiri karanlıkta sesi ve kokusu olup başka bir şey yer etmeyen oluşlar.
Ve şimdi hayatında görmediği, zihninde canlandıramadığı, güzelliğini tartışılmaz hissettiği birine âşık o. Pır pır yüreğinden kırmızı bir kan geçerken, açık mavi göz renkleri, buğday renkli teni, kumral saçları sıcaklığını hissettirdi ona. Aynanın karşısındaki hiç görmediği birine aşık oldu o.
Hiç görmediği, hiç tanımadığı kendisine…
bunun aşk olduğunu nasıl anlayabilmişti bu kadar karanlıkla yaşamasına ragmen demek istediğim aşkı nasıl kondurmuştu yüreğine?
YanıtlaSilçok güzel yazmışsın ama ne yazmışsın anlamadım
YanıtlaSil:)
döt için;
YanıtlaSilbelki de sadece kendisini tanıdı yaşamında, göremediği güzelliklerin tadını narsistliğiyle tanımladı benliğinde, avucuna aldığı kendisini bir nefesle koyuverdi yüreğine.
icimizden için;
görme engelli olarak doğan bir kızın-belki erkektir ama bana göre kız, kişiden kişiye göre değişir- yaşam denilen serüvende aşık olmasını anlatıyor. aşk her zaman başkasına duyulan bir his değildir kanımca, insan aşamazsa bazı engeleri karanlık odasındakine-kendisine- aşık olur zamanla.
umarım açıklamalarım sizler için analam ifade eder. ilginiz için teşekkürler.