oscar 2012'ye minimalist yaklaşım


Rowan Stocks-Moore Akademi Ödülleri 2012 de yarışan filmlere yeni afişler tasarlamış. Kendileri pek sadece ve bir o kadar da yaratıcı.
Aynı zamanda sanatçının Sex and the City için tasarladığı kapak resmini çok yaratıcı bulduğumuzu bir kez daha belirtelim. 













paylaş:

geometrik porno


Geometri, düşünüldüğünde fiziksel bir olgu değil, hatta somut bile değil. Soyut olguyu çevremizdeki şekillere döktüğümüzde ise varlıklar kendilerine has şekillerle aklımıza yerleşiyorlar. Örneğin bir kitabı düşündüğümüzde –en azından ilk olarak- onu üçgen şekle sahip bir nesneymiş gibi hayal etmeyiz. Futbol topu küp şeklinde değildir.
Kendimizi zorlamadan cinsel olguları düşündüğümüzde de bu aynı şekilde işler ve bazı geometrik şekilleri hareket ettirdiğimizde bunu cinsel faaliyet gibi algılayabiliriz ya da ona bu anlamı yükleyebiliriz.
Geometric Porn adlı site ve çalışılan konu da anlattığımızı destekliyor. Amaç ise, bazı kaba geometrik şekillerin-kare, üçgen, daire gibi- belirli düzen içinde hareketlenmesiyle erotik duyguların düşünülmesini teşvik etmesi.
Sitedeki videoyu aşağıda izleyebilirsiniz. Aynı zamanda sitede videonun içinde geçen şekillerin baskısının yer aldığı tişörtleri satın almak da mümkün. iPhone’a uygulamayı indirmeyi de mümkün kılmışlar.

paylaş:

drinkify: hangi sanatçıyla hangi içki iyi gider?



Karşınızda muhteşem bir site, Drinkify. Drinkify hangi sanatçıyla hangi içki/kokteyl iyi gider sorusunu cevaplayan bir site. Sanatçının/grubun ismini yazıyorsunuz ve size hangi içkiyi içmenizi söylüyor ya da kokteyl hazırlanacaksa hangi üründen ne kadar katıp nasıl biçimde servis edeceğinizi gösteriyor. İnanılmaz derecede yaratıcı değil mi?
Tabii bizim rakı sofrasında dinlemeyi sevdiğiniz sanatçıları yazdığımızda “rakı” olarak bir içkiyi getirmemesi can sıksa da çoğunlukla eğlenceli ve isabetli kararlar alıyor.
Sitede aynı zamanda eğer uygunsa seçtiğimiz sanatçının şarkısı çalmaya başlıyor ve last.fm ile bağlantılı olduğundan sanatçı/grup fotoğrafını görmek de mümkün oluyor.
Birkaç örnek verelim:
Mesela Mogwai için çıkan sonuç: “1 Sierra Nevada Pale Ale” bu bir biraymış. Soğuk servis edin demeyi de unutmuyor.
Site Teoman için soda için derken, Şebnem Ferah için ise Miller’ı tavsiye ediyor.
“Ajdar” yazdığımızda ise (neden böyle şeyler yazıyoruz, hep meraktan) sonuç şu:
4 oz. Gin, 4 oz. Wheatgrass juice, 10 oz. Glenmorangie Scotch.
Mesela Halil Sezai için, 2 o. Havana Club Dark Rum, 2 oz. Worcestershire sauce, 6 oz. Glenmorangie Scoth öneriyor.
Siyasetçi isimleri yazınca da içki önerisinde bulunuyor. Mesela Recep Tayyip Erdoğan için önerdiği içki şu: “Fucking Rum”
George Bush için ise, 6 oz. Jack Daniel’s Tennessee Whiskey için diyor.
Spor kulüpleri için de öneri sunuyor, örneğin Fenerbahçe için Moonshine için derken, Galatasaray için kırmız sofra şarabını tercih edin diyor.

Siz de deneyin, çok eğlenceli.
paylaş:

kitap kapaklarına farklı bir bakış


Klasik olsun, çağdaş edebiyat örneği olsun, kitap candır, yine de haksızlık olmasın, tümü can falan değildir. Neyse konumuz bu değil zaten. Konumuz kitap kapakları. Her ne kadar içerik önemli olsa da kitap için, ilk etkileşim/aşk yönünden kitap kapağı tasarımı kuşkusuz önemli bir özelliktir. İnternet üzerinde de on binlerce kitap tasarımı bulmak mümkün, örneğin bizim şu adreste rastladıklarımız çok hoşumuza gitti ve paylaşmak istedik. Artık çağımız sadeliğe önem veriyor ve tasarımcılar da bu yöne doğru kayıyorlar. Ortaya da aşağıdaki gibi ürünler çıkıyor. İtiraf edelim ki Sex and the City için tasarlanmış olana bittik. Sanırım bizim içimiz kötü.







paylaş:

ünlü logoların geçmişi ve geleceği


Onlar, kendilerini dünyaya kanıtlamış şirketlerin en az kendileri kadar ünlü logoları. Zaman içinde değişseler de hep aynı bilinirliği temsil ediyorlar. Lakin zaman içinde bahsettiğimiz bu değişimlerini yan yana koyduğumuzda bazen gülünç bir hal alabiliyorlar. Stock Logos isimli sitede de bu durum incelenmiş ve aşağıdaki sonuçlar ortaya çıkmış. Bazıları gerçekten komik.
(üzerine tıklayınca büyüyorlar)











paylaş:

anadolu üniversitesi 14. uluslararası eskişehir film festivali



Anadolu Üniversitesi 14. Uluslararası Eskişehir Film Festivali 02 -  09 Mayıs Tarihleri Arasında Kapılarını Sinemaseverlere Açıyor…

Anadolu Üniversitesi Sinema Kültürünü Geliştirme Birimi tarafından düzenlenen, Türkiye’de ‘’üniversite ‘’kimliği taşıyan uluslararası uzun metrajlı tek film festivali olan Eskişehir Film Festivali, 14. yılında büyük bir heyecan ve coşku ile hazırladığı programı seyircilerine sunuyor…

Anadolu Üniversitesi 14. Uluslararası Eskişehir Film Festivali kapsamında gösterilecek 48 uzun metraj ve 35 kısa film ile Eskişehir yine sinemaya doyacak. 13 yıl önce büyük bir heyecanla “sinema günleri” olarak başlayan etkinlik, Anadolu Üniversitesi’nin sınırlarını aşıp tüm Eskişehir’in heyecanla beklediği, kent dışından da sinema meraklılarını çeken bir film festivaline dönüştü. Katılan yönetmen ve oyuncuların, seyirci ile buluşmanın başka yerde böyle sıcak ve keyifli olmadığını dile getirdikleri, sinemayı gerçek bir şenliğe dönüştüren Eskişehir Film Festivali kent dışından da sinema meraklılarını her yıl Mayıs ayının ilk haftasında Eskişehir’e çekmeye devam ediyor.

02 - 09 Mayıs 2012 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan Anadolu Üniversitesi 14. Uluslararası Eskişehir Film Festivali Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi öğretim elemanlarının, öğrencilerin ve çalışanların eseri…

Festival; 3 Mayıs Çarşamba gecesi Anadolu Üniversitesi “Sinema Anadolu”da gerçekleşecek açılış töreninin ardından, Olivier Nakache ve Eric Toledano’nun yönettiği, ülkesi Fransa'da tüm zamanların en çok izlenen üçüncü filmi olmayı başaran, başrollerde François Cluzet ve César Ödülleri'nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülü'nü kazanan Omar Sy'ın yer aldığı “Intouchables (Can Dostum)” ile kapılarını sinemaseverlere açacak.

Açılış filmi “Intouchables (Can Dostum)”, 3 Mayıs Çarşamba gecesi 14. Uluslararası Eskişehir Film Festivali ile Türkiye Prömiyerini yapacak!

Onur Ödülleri ve Sinemaya Emek Ödülleri

Anadolu Üniversitesi Uluslararası Eskişehir Film Festivali’nin geleneği haline gelen “Onur Ödülleri ve Sinemaya Emek Ödülleri” açılış töreninde sahiplerine sunulacak.

Festivalin Onur ödülleri bu yıl, Türk sinemasının unutulmaz oyuncularından “Ediz Hun” ve “Selma Güneri”ye verilecek. Sinemaya Emek Ödülleri ise, “Moğollar” adlı müzik grubunun demirbaşı, “Selvi Boylum Al Yazmalım”ın unutulmaz film müziğine imza atan “Cahit Berkay” a ve filme çekilmiş 395 senaryosu ile dünya rekorunu elinde taşıyan “Safa Önal”a verilecek.

Sinema Kültürüne Katkı Ödülleri Yarışması

Sinema Kültürüne Katkı Ödülleri adı altında beşincisi gerçekleştirilen yarışmada sinema kitapları, makaleleri ve televizyondaki sinema programları yarıştı. Sinema üzerine düşünen, yazan, araştıranları ödüllendirmeyi amaçlayan bu yarışmada ödüllerin sahipleri açılış töreninde açıklanacak. Yarışmanın Seçici Kurulu, Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haluk Gürgen, Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç Dr. N. Aysun Yüksel, Yapımcı ve Sinema yazarı Leyla Özalp, SİYAD (Sinema Yazarları Derneği) Başkanı Tunca Arslan, Sinema Yazarı Alper Turgut’tan oluşmaktadır. Ödüllerin yarışacağı kategoriler ise şöyle:

En İyi Sinema Kitabı (Ödül: 5000TL)
En İyi Sinema Makalesi(Ödül: 3000TL)
Televizyonda Yayınlanan En İyi Sinema Programı & En İyi Sinema Dergisi: (Ödül: Plaket)

Dünya Sinemasının Genç Yıldızları

Festivalin bu bölümünde sinema dünyasına yeni adım atmış genç yönetmenlerin filmleri yer alıyor. Susan Youssef, ilk uzun metrajlı filmi olan “Habibi” ile yasak bir aşk hikâyesine değiniyor. Christian Schwochow ise tiyatro dünyasında geçen dram türündeki “Cracks In The Shell” filmiyle, Fine adındaki toy bir aktristi anlatıyor. Meral Uslu’nun, “Snackbar”ı, tıpkı hayatın kendisi gibi sert, vahşi, komik, trajik ve sürprizlerle dolu bir film. Dram türündeki “Chicken With Pulms (Azrail’ i Beklerken)” filmin yönetmenliğini ise Vincent Paronnaud ve Marjane Satrapi yapıyor. Film, yetenekli bir müzisyenin kemanının kırılmasıyla hayata küsmesini konu alıyor. Kike Maillo’ nun ilk uzun metrajlı filmi olan “Eva” ise, zeki bir makine mühendisinin hayatını anlattığı, derin anlamı ve çarpıcı sonu olan bir gerilim filmi olarak öne çıkıyor.

Sinema Tarihinin Unutulmazları

Sinema tarihinin unutulmazları bölümü, klasikleri orijinal kopyalarından izlemenin değerini bilen gerçek sinema tutkunları için yine birbirinden değerli filmlerle 14. Uluslararası Eskişehir Film Festivali’nde!

Üzerinden yıllar geçse de unutulmayan filmler geçmişe dönüp hatırlamanın sımsıcak tadı ile bizi sarıp sarmalayacak: Gençliğin, başkaldırının ve öfkenin efsane yüzü James Dean, yıldızların dünyanın her yerindeki insanları etkileyebildiği günlerin güzel oyuncusu Brigitte Bardot, beyazperdenin zarif bir kuğuya benzeyen soylu prensesi Grace Kelly… Godard, Hitchcook, Kurosawa… Büyük ustalar, büyük oyuncularla festivalin klasikler bölümü sinemaseverler için gerçek bir şölen olacak

Festivalin “Unutulmazlar” bölümünde, Nicolas Ray’ın 1955 yapımı Rebel Without A Cause (Asi Gençlik)’u, Jean Luc Godard’ ın 1963 yapımı Le Mepris (Nefret)’i, Akira Kurosawa’nın 1954 yapımı Seven Samurai (Yedi Samuray)’ ı, Alfred Hitchcock’ un 1959 yapımı North By Northwest (Gizli Teşkilat)’ı, Luchino Visconti’ nin 1971 yapımı Death in Venice (Venedikte Ölüm)’i ve Charles Walters’ın 1956 yapımı High Society (Yüksek Sosyete)’si izleyici ile buluşacak.

Dünya Festivallerinden

Oscar adayı “Oğul Odası” filmiyle tanınan Nanni Moretti, festivalde “Habemus Papam” filmiyle yer alacak. Bir papanın seçilme sürecinde kardinalin belirsizliğiyle halkın merakını konu alan film, Vatikan yönetiminin alışılmadık yöntemleriyle çözüme kavuşuyor. Christian Petzold ise “Barbara” filmiyle festivale renk katacak... 1980 yazında Doğu Almanya’da geçen film, doktor olan Barbara, kendisi, kendisi ile ilgili planları ve sevgisi üzerindeki kontrolünü kaybetmeye başladığında artık bir karar vermek zorunda kalıyor…

Üç dilek hakkınız olsa ne yapardınız, ya da dilek perisine aşık olsanız? İceberg ve Rumba filmlerinin yönetmenleri Dominique Abel ve Fiona Gordon’ un “The Fairy” filmi, peri olduğunu iddia eden Fiona ile sıradan bir insan olan Dom’ un hikâyesini anlatıyor. Macaristan, Hollanda, Türkiye, İrlanda ortak yapımı olan “Isztanbul (İstanbul)” filmi, kocasının bir öğrencisi için terk ettiği ve bu durum üzerine akıl hastanesine yatırılan Katalin’in hastaneden kaçarak ani bir karala İstanbul’a gelişini konu alıyor…

Açlık filminin yönetmeni Steve Mc Queen’in “Shame” adlı filmi, cinselliği sert bir biçimde ele alarak seks bağımlısı bir adamın hayatını anlatıyor. Mc Queen’in bu dikkat çekici, anlamlı ve aynı zamanda rahatsız edici filmi, izleyiciyi huzursuz etmeyi amaç edinmiş gibi dururken, filmin başrol oyuncusu Fassbender’ı çağdaşlarının arasında daha üst seviyeye taşıyor.

Nuri Bilge Ceylan’ın Bir Zamanlar Anadolu’da filmi ile Cannes Film Festvalinde Jüri Büyük Ödülünü paylaşan “The Kid with a Bike” (Bisikletli Çocuk), yolu yetimhaneye düşen on iki yaşındaki Cyril’in hikâyesini anlatıyor.  “Cesar Must Die” (Sezar Ölmeli), Shaekspeare’nin Jül Sezar adlı oyununu icra etmeleriyle kendilerini keşfetmeye başlayan mahkûmların, kendileriyle yüzleşmelerini anlatıyor. Filmin yönetmen koltuğunda ise, Paolo Taviani ve Vikttorio Taviani oturuyor.

İlk kurgulanmamış filmin yaratıcısı Aleksandr Sokurov, festivalde “Faust” filmiyle yer alıyor. Fakat Yönetmenin Faust’u, Goethe’nin trajedisinin bilindik bir uyarlaması değil, satır aralarında kalan kısımların bir yorumu... Başarılı Fransız aktris ve yönetmen Maiwenn’in “Polisse (Polis)”i ise, çocukların korunmasından sorumlu birlikteki polis memurlarının günlük yaşantısını anlatan gerçekçi bir film.

Chang-dong Lee’nin yönetmenliğini yaptığı “Poetry” (Şiir) filmi, renkli bir karaktere sahip Mija adındaki yaşlı bir kadının, şiirle tanışmasıyla hayatın aslında sandığı kadar güzel olmadığının farkına varışını konu ediniyor. Aki Kaurismaki’nin 2011 Cannes Film Festivali FIPRESCI ödüllü “Le Havre” filmi ise, büyüleyici bir peri masalı gibi…

Geçmişinden kurtulmaya çalışan ve evli bir kadına aşık olan bir adam, yasadışı işler, sürücülük, umduğundan fazlasıyla karşı karşıya kalan bir başkahraman… Nicholas Winding Refn’ in yönetmenliğini üstlendiği “Drive”, Hollywood’ da geçen hareketli bir hikâyeyi işliyor.

Türk Sineması

Festivalin bu bölümünde, festivallerden ödülle dönmüş Türk Filmleri sinemaseverlerle buluşacak. Altın Portakal’dan birçok ödülle dönen Hasan Tolga Pulat’ın “Güzel Günler Göreceğiz”i, M. Caner Alper ve Mehmet Binay’ın “Zenne”si,  Emin Alper’in “Tepenin Ardı” filmi,  Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Antalya Kent Konseyi Seyirci Ödülü ve Jüri Özel Ödülü Alan Raşit Çelikezer’in “Can”ı, Çiğdem Vitrinel’in En İyi Yönetmen ve En İyi Kadın oyuncu ödülü alan “Geriye Kalan”ı, İstanbul Film Festivali’nden “en iyi yönetmen” de dahil bir çok ödülle dönen Zeki Demirkubuz’un “Yeraltı” filmi, Reis Çelik’in Kristal Ayı ödüllü “Lal Gece”si, Ümit Ünal’ın Antalya Altın Portakal Film Festivali’nden Jüri Özel ödüllü “Nar” filmi, Orhan Eskiköy ve Zeynep Doğan’ın İstanbul Film Festivali’nde En İyi Senaryo Ödülüne layık görülen “Babamın Sesi” filmi, Tamer Yiğit ve Branca Prlic’in “Karaman”ı, Abdülkadir Ceylan Ede’nin “Yüzsüz Hayat”ı sinemaseverlerle buluşacak.
Anısına …

Yakın zamanda kaybettiğimiz Türk Sinema tarihinin iz bırakan yönetmenlerinin anısına düzenlenen bu bölümde Ömer Lütfi Akad’ın “Vesikalı Yârim” filmi, Yusuf Kurçenli’nin “Gramafon Avrat” filmi ve Theodoros Angelopoulos’un “The Dust of Time” filmleri gösterilecek.

Gece Yarısı Sineması

Uluslararası Eskişehir Film Festivali’nin klasiği haline gelen “Geceyarısı Sineması” bölümü bu sene de izleyiciye gergin geceler yaşatmaya hazırlanıyor. Nick Murphy’nin “The Awekening” filmi ve James Watkins’in “The Women In Black” filmleri ile uykularımız kaçacak.

Serbest Bölge

İzleyiciyi zorlayan filmlerin bir arada olduğu festivalin “Serbest Bölge” bölümünde, Avustralya yapımı “Sleeping Beauty” ile genç ve güzel bir üniversite öğrencisi olan Lucy, güzellik, cazibe ve erotizmin iç içe geçtiği saklı bir dünyanın kapılarını aralar... Burada onu cinselliğin karanlık sularında yüzen modern bir peri masalı beklemektedir. Bölümün bir diğer filmi olan “Outside Satan”, din üzerine avangart bir inceleme olmakla beraber suç, mucizeler ve toplumun kıyısındakiler hakkında minimal bir provokasyon denemesi niteliğinde. “The Mill& The Cross” ise, İspanyol paralı askerlerin Flaman topraklarına gelip Hz.İsa'yı çarmıha germelerini konu alan bol ödüllü bir başyapıt...
Canlandırma Sineması

Animasyon filmler, Uluslararası Eskişehir Film Festivali’nin olmazsa olmazı. Bu bölümde, son dönemdeki en başarılı animasyon filmleri izlemek mümkün! “Le Chat Du Rabbin”, “Wrinkles” ve “From Up On Popy Hill” filmleri izleyici ile buluşacak.

Hayatımız Belgesel

Festivalin bu bölümü, sinemacının gözü ile belgelenen hayatları bize sunuyor. Yönetmenliğini Tamer Ezzat, Ayten Amin, Amr Salama’nın yaptığı, “Tahrir 2011:The Good, The Bad The Politician” (İyi, Kötü ve Politikacı), Kevin Mac Donald’ın yönettiği “Life in a Day” ve Werner Herzog’un Into The Abyss” filmi izleyicilerle buluşacak.

Kısa Filmler

Festivalde, Sundance kısa film seçkisinden seçilen 10 kısa film,  Rus Seçkisinden 5 kısa film, Hisar Seçkisinden 10 kısa film, Türkiye’den 9 kısa film olmak üzere toplamda 34 kısa filme yer verilecek.  

Sinema Dersleri

Uluslararası Eskişehir Film Festivali “ustalardan sinema dersleri” ile sinema öğrencilerine ve sinema alanında kendini geliştirmek isteyen herkese fırsat yaratıyor... Festival programında bu sene de birçok atölye çalışması yer alıyor:

2011 yapımı “Atlıkarınca” filminin senaristi ve başrol oyuncusu Mert Fırat; ‘’Senaryo Atölyesi” ile sinema hakkındaki bilgilerini katılımcılarla paylaşacak. “Natali Yeres”, “Sinemada Sanat Yönetimi” ile ilgili bir atölye çalışması gerçekleştirecek. Yüzsüz Hayat filminin yönetmeni “Abdukladir Ceylan Ede”, “Tek Başına Bir Film Yapmak”; yapımcı “Murat Erman”, “Düşük Bütçeli Bir Film Yapmak”; “Gabriel Solomons”, “Düş Manzaraları: Kentlere Bakışımızı Biçimlendiren Sinema” adlı atölyeler aracılığıyla bilgi ve deneyimlerini gençlerle paylaşacaklar.

Yönetmenler ve Oyuncular Seyircileri İle Buluşuyor…

Festival seyircisini de, filmlerin yaratıcıları olan yönetmen ve oyuncuları da memnun eden, katılanların başka festivallerde bu denli sıcak bir buluşmanın olmadığını dile getirdikleri film arkası söyleşiler, festivalin en sevilen anları…

 “Snackbar” filminin yönetmeni “Meral Uslu” 2 Mayıs günü 18.00 seansının ardından; “Yeraltı” filminin yönetmeni “Zeki Demirkubuz”, oyuncular “Engin Günaydın” ve “Serhat Tutumluer” 4 Mayıs günü 12.00 seansının ardından filmlerle ilgili söyleşi gerçekleştirecek.

 “Lal Gece” filminin yönetmeni “Reis Çelik” ve filmin oyuncusu “İlyas Salman” 4 Mayıs günü 15.00 seansının ardından; “Can” filminin yönetmeni “Raşit Çelikezer” 4 Mayıs günü 18.00 seansının ardından; “Karaman” filminin yönetmenleri “Branka Prlic, Tamer Yiğit” ve filmin oyuncusu “Işılay Gül” 5 Mayıs günü 12.00 seansının ardından filmlerle ilgili söyleşi gerçekleştirecek.

“Güzel Günler Göreceğiz” filminin yönetmeni “Hasan Tolga Pulat” 5 Mayıs günü 15.00 seansının ardından; “Babamın Sesi” filminin yönetmeni “Zeynel Doğan” 5 Mayıs günü 18.00 seansının ardından katılımcılarla filmleri hakkında söyleşi gerçekleştirecek.

“Tepenin Ardı” filminin yönetmeni “Emin Alper” 6 Mayıs günü 12.00 seansının ardından; “Cracks in The Shell” filminin yönetmeni “Christian Schwochow” 6 Mayıs günü 15.00 seansının ardından söyleşi gerçekleştirecek.

“Nar” filminin yönetmeni “Ümit Ünal” 7 Mayıs’ta 15.00 seansının ardından; “Geriya Kalan” filminin yönetmeni “Çiğdem Vitrinel” ve filmin oyuncusu “Devin Özgür Çınar” 8 Mayıs’ta 15.00 seansının ardından katılımcılarla filmleri hakkında söyleşi gerçekleştirecekler.

Söyleşilerin tümü, filmlerin ardından Sinema Anadolu’da gerçekleşecek.

Festival Salonları

Festival filmleri Anadolu Üniversitesi Yunus Emre Kampüsü SİNEMA ANADOLU’da ve Espark CINEMAXIMUM’da gösterilecek. Bilet fiyatları herkes için 3 TL, kısa filmler ise ücretsiz izlenebilecek.

Biletler, Anadolu Üniversitesi Yunusemre Kampüsü, “Sinema Anadolu”da ve “Espark Cinemaximum”da, günlük olarak satışa sunulacak.

Gösterimler her gün 10.30, 12.00, 15.00, 18.00 ve 21.00 seanslarında gerçekleşecek. Geceyarısı seansları ise, 4 Mayıs Cuma ve 5 Mayıs Cumartesi günü saat 24.00’da Sinema Anadolu’da gösterilecek.

“Askıda Bilet Var mı?”

Sinema Anadolu’da her yıl olduğu gibi bu yıl da ‘’askıda bilet’’ uygulaması yapılacak. Sadece Eskişehir Film Festivali’nde yapılan bu uygulama ile bir bilet alan, bir bilet ücretini askıya bırakabilecek ve bu sayede ekonomik durumu uygun olmayanlar da diledikleri kadar film izleyebilecekler.

İletişim Adresleri:

Anadolu Üniversitesi Sinema Kültürünü Geliştirme Birimi

Duygu Ergün
GSM: 0 554 377 07 29 / e-mail: dygergn@gmail.com

İpek Kardeşler
GSM: 0 533 310 71 18 / e-mail: ipekkardesler@gmail.com

Anadolu Üniversitesi 13. Uluslararası Eskişehir Film Festivali Web Adresi:

Facebook:

Twitter

paylaş:

bal kabağı ile yapılabilecekler

Ray Villafane bal kabağı oyma sanatçısı –o ne demek bilmiyoruz- ve yaptığı işler hayranlık uyandırıcı. Sinemanın korku karakterlerinden tutun da Kızılderililere, zombilere kadar birçok ürünü çıkarıyor balkabaklarını oyarak. Yaptığı işten zevk aldığı kesin. Şurada da bir sitesi var, yaptıkları diğer eserlere ulaşabilirsiniz. Aşağıda da birkaç işi mevcut. Keyifli dakikalar.

            









paylaş:

kara kalem vs kamera


Facebookta yaklaşık 43 bin hayranı olan Benjamin Heine, kara kalemle fotoğraf sanatını katıştırıp ortaya mükemmel ürünler çıkaran bir sanatçı. Blogunda da bu işlerin ne gibi süreçlerden geçtiğini anlatıyor ve eserlerini paylaşarak hayranlarının büyük ilgisini topluyor. Tabii yaptıkları bununla sınırlı değil, insanları boyuyor, videolar hazırlıyor vs. yetenekli kısacası. Yeni fikirlerin günden güne çoğaldığı bu zamanda interaktif sanatçılardan sadece biri. Aşağıda da yaptığı 18 işin gösterildiği bir video var. izlemek gerçekten zevkli.


paylaş:

kurt cobain'in daha önce görülmemiş 4 çizimi


Habere göre Maer Roshan yeni e-kitabı Courtney Comes Clean için araştırma yaparken beklenmedik bir hazineyle karşılaşmış; Courtney’in kocası yani Kurt Cobain’in daha önce görülmemiş dört çizimi.
Bu dört resmin 93 yılında Nirvana’nın son stüdyo albümü In Utero üzerinde çalışırken çizildiği söyleniyor.
Açıkçası suyun altında ilkel yöntemlerle ateş yakmaya çalışmak nasıl bir zeka ürünüdür, hayran kalmamak elde değil.
Dört çizim ise şunlar:





paylaş:

super mario vs canavar ve diğerleri


Batman vs Joker, Android vs Ios, Super Mario vs Canavar, Angry Birds’teki kuş vs domuz… bunlar hep karşı karşıya gelen rakipler. Versus/Hearts adlı blogta ise bu ikonlar kalp şeklinde bir araya getiriliyor ve şöyle diyor: “Rakipler birbirinden nefret eder. Ama bilirler ki biri olmadan diğeri var olamaz.” Hoş ve sevimli bir çalışma olduğu açık. Blogtan birkaç iş şu şekilde:






paylaş:

burger king ile mcdonald's kucaklaşırsa


Şöyle bir düşününce ezeli rekabetçi/düşman olarak kimleri getirebiliriz ki aklımıza, Burger King ve McDonald’s. Buna iyi bir örnek olabilir. Luke ve Darth Vader, James Bond ve Ernst Stavro Blofeld.
Artar bunun örnekleri.
Ezeli rekabetçi olunduğunda aynı zamanda düşman da olunabiliyor mu diye akıllarda soru işareti kalsa da konumuz bahsi geçen kişi/karakter/üreticilerin sarılması, hem de sıkı sıkı. Tabii bu gerçek hayatta pek de mümkün gözükmüyor.
Ingrid Aspöck, bu durumu düşünmüş olsa gerek aşağıdakileri tasarlamış/çizmiş. İyi de yapmış.







paylaş:

junky 1 hafta içinde ön siparişte


Altıkırkbeş Yayınları’nın blogundaki habere göre Beat Kuşağı’nın devi William S. Burroughs’un o meşhur kitabı Junky sonunda dilimize çevriliyor ve yakın bir zamanda raflarda yerini alacak. Tabii bu haberin 26 Ocak’a ait olduğunu görünce ve kendi sitelerinde de haberin detayı yer almayınca kendilerine mail attık ve durumu sorduk. Kaan Çaydamlı tarafından gönderilen cevapta kitabın bir hafta içinde ön siparişte olacağı müjdesi yer alıyordu.
Bir hafta boyunca 645Dükkan’ı yoklayacağımız kaçınılmaz bir gerçek, üstelik kendileri ön siparişte kitaplarına %45 indirim yapıyorlar.
Diyeceğimiz o ki Junky bir hafta içinde 645Dükkan’da. Biz Kaan Çaydamlı’nın yalancısıyız.
(Denilen sürede ön siparişte olmazsa gidip çemkireceğiz.)
Ayrıca biz de hediye kitap çekilişi düzenliyoruz. Aşırı bir ilgi var, düşünün 3 günde 20 kişi çekilişe katılamadı. Hâlbuki katılmak için “ben katılmak istiyorum” demek yeterli. 
İyi hafta sonları diliyoruz.


paylaş: