2 milyar piksellik fotoğraf
yazan: titiemre
tarih: 12/26/2012 02:27:00 ÖS
etiket: 2 milyar piksellik fotoğraf, sanat
yorum:
Hiç yorum yok
sabah uyandığımda 21 aralık 2012 olmuştu -2-
yazan: titiemre
tarih: 12/21/2012 04:52:00 ÖS
etiket: 21 aralık 2012, titiemre, yazılar
yorum:
1 yorum
‘’İnsanlık ne ara yok oldu? Bu Harun ağğbi de kim oluyor?’’ diyen sevgili kalemsure halkı! Tıklayınız.
21 Aralık 2012 de gerçekleştirilen büyük hadron çarpıştırıcısı sonucunda ortaya çıkan kara delikler, dünya nüfusunun
%99’unu yutmuştu. Kurtulanların ise bir şekilde Cern’e ulaşmaları gerekiyordu…
Harun ağğbi ve ben 2 haftadır Cern’e
ulaşmaya çalışıyorduk. Hem Harun ağğbinin koca göbeği hem de benim sigarayla
yıkanmış olan ciğerlerim yüzünden pek heyecanlı bir yolculuk olmamıştı
bizimkisi. Ha bire durmak zorunda kalıyor, oksijen ihtiyacımızı gideriyorduk. Sonunda
Yunanistan sınır kapısına ulaştığımızda ise ne yapacağımıza karar verememiştik.
Çünkü sınır kapısının hemen yanında gördüğümüz iki atv aracı ve Harun ağğbinin
‘’ lan olum ben hiç Çeşme’yi hiç Bodrum’u görmedim. Hazır araçları da bulmuşken
gidelim görelim oraları. Sonra yine açılırız Avrupa’ya, Cern’e…’’ demesi
üzerine kala kaldık. ‘’Ağğbicim insanoğlunun devamı söz konusu’’ dedikçe birkaç
kıvrak dans figürü eşliğinde ‘’sıcakkk kumlar, russ garılarrr’’ dedi.
‘’ağğbicim orda ülkemizi temsil edicez, eksik kalmayalım insanlığın yeninden
yaratılacağı şu zamanda’’ dedikçe Brezilya yöresine ait birkaç samba-samba
hareketle ‘’pahalı otellerrr, hiç
içemeyeceğimiz içeceklerrr’’ dedi. Birkaç saniye oturup düşününce ne kadar
saçma şeyler söylediğini idrak edebilmiştim. ‘’3 Ocaktayız Harun ağğbi.
İnsanlar yoğğ olmuş yoğğ’’ diye bağırdım. Ardından Yunanistan’a ani bir
hareketle kaçak girişte bulundum ve Jack Daniels kapıp bir koşuda ülkeme geri
döndüm. Hiç beklemediği bu ani hareketim sonrasında Cern’e gitmeye razı olmuştu
sonunda.
Boş yollarda arsızlar gibi sürüyorduk
atv’leri. Yeri geldi mi ‘’ciiziieeehh’’ diye acı acı fren sıkıyor, yeri geldi
mi ön kaldırıp heyecanın dozunu artırıyor, yeri geldi mi de araçlarımızdan inip
kendilerini çalışır vaziyette boş yollara bırakıyor, arkalarında koşuyorduk.
Şuursuz hareketlerimiz sonucunda bir atvmiz telef olmuştu bile. Biz iki kişi
tek atv üzerinde Cern’e gidiyorduk.
Aslında birkaç kez deneme-yanılma yöntemiyle
araba kullanmayı denemiştik ama her seferinde araç stop ediyordu. Koskoca
Cern’e 40 km/h süratla gidiyorduk…
Yunanistan’a kadar gelmek kolaydı. Elimizde
harita olmadan buralara kadar gelebilmiştik. Lakin yolun bundan sonrasında
tamamen yeteneğe bağlıydı. Yolların arsızı, şahbazı olmak gerekiyordu. Bu, ne
Harun ağğbi de ne de bende bulunan bir özellikti… Geri dönme kararı almış, tam
Bodrum’un yolunu tutmuşken 100 metre önümüzde bulunan bir mahalleden çığlığa
benzer birkaç ses duyduk. Aracı Harun ağbi kullandığı için hemen oraya doğru
sürmeye başladı. Bir sokağa girmiştik. Çığlık yeniden nüksetmişti. Etrafımıza
baktık lakin hiç kimseyi göremedik. Araçtan inip etrafa bakındım. Köşedeki
binanın arkasına doğru koşup orayı da kontrol ettim. Ses buradan geliyordu.
Rüzgâr’ın boş tenekeler üzerindeki sesiydi bu. Yalnızlığımızı bir kez daha
hissetmiştik.
Rüzgârdan yediğimiz bu falsolu hareketi
sindirebilmek için biraz mola vermekte hemfikirdik. ‘’Harun ağğbi ben buralara
bakayım, işe yarar şeyler varsa kapıp geliyorum’’ dedim ve sokakta sürtmeye
başladım. Birkaç markete girip yiyecek bir şeyler aldım. ‘’Koskoca
felsefecilerin yetiştiği şu toprakların düştüğü hale bak be. Aristotales’lerin,
Platon’ların, Sokrates’lerin, Diyojen’lerin beyin fırtınaları yaptığı
topraklardayım ve süpermarketten peynirli cips, light cola ve haribo altın
ayıcık alıyorum’’ dedim. Üzerimdeki sinirle birlikte aldıklarımın hepsini yere
fırlattım. Bi beş saniye sonra ne yaptığımın farkına vardım ve telaşla haribo
paketini 3 kere öpüp 3 kere alnıma dokundurdum. Peynirli Cipse de aynısı
uyguladım. Akabinde yiyecekleri yerden kaldırıp yüksek raflara yerleştirdim.
Sonuçta pakette de olsalar onlar nimetti.
Markette yaşadığım ibretlik durum sonrasında
Harun ağbiyi bulmaya ve kendisine ‘’insanoğlu değerlerinin üzerine neden
süpermarket kurar ağğbi?’’ ana fikrinde bir tartışma konusu açmak üzere
kendisini aradım. Atv’nin yanına gittiğimde orada değildi kendisi. Sokağın
sonunda durmuş bir şeye bakıyordu. Endişelenmiş, koşarak yanına gitmiştim.
Nefeslenmeye çalışırken neye baktığına bir göz attım ve nutkum tutuldu.
Gözlükçünün vitrinindeki kadının fotoğrafı
inanılmazdı. İnanılmaz derecede güzel bir kadındı. Bakışları çok derin, çok
güzel, beni benden alan bakışlardı. Neredeyse 3 hafta sonra bir insanı bu kadar
yakından görüyorduk. Bu insan bir kadın olunca etkisi daha fazlaydı tabii ki.
Kadını fütursuzca röntgenlemeye devam ederken gözüme bir yazı çarpmıştı.
‘’Haydar Optik’’…
Kadınlara karşı bu zamana kadar ne
hissettiysem bir an için tısss diye sönüp gitmişti. Bu, vitrindeki kadının
hemen yanında ‘’Haydar Optik’’ yazıyordu. Kadınlar artık benim için Haydar
optikti, dolmuşa binmekti. Boş akbil basarken yaşadığım gerginlikti… Yunanistan
da bu korkunç dükkânın ne aradığını bile düşünmedim. Ellerimle Harun ağğbinin
gözlerini kapatıp aracımıza doğru yürümeye başladık. Yalnızlığımız yine
nüksetmişti.
Atv’mizle yolların tozunu attırdığımız anda
aracın yakıtı bitmek üzereydi. Bir benzinliğe girmiş, aracımıza yakıt
dolduruyordum. Harun ağğbi marketten elinde bir harita ile çıkagelmişti. Harita
üzerinden tahmini olarak nerede olduğumuzu işaretledik. Sonra Cern’in nerede
olduğuna baktık. Aşmamız gereken yol gerçekten çok fazlaydı. Bunu atv ile
yapmak ise tam bir işkence olacaktı. Biz de mecburi olarak Yunanistan’ın
güneyine doğru gitmeye karar verdik. Hayatımızın geri kalanını felsefi
tartışmalarla, gezip görülebilecek yerlerle, sınırsız yiyeceklerle, özellikle
de haribo altın ayıcıklarla geçirecektik. Heyecan gerekiyorsa onu da
yaratabilirdik. Sonuçta dünya bize kalmıştı…
Harun ağğbiyle benzinlikten çıkalı yarım
saat olmuştu. Aracı ben kullanıyordum. Boş yolda serseriler gibi aracımızı
sürerken karşı taraftan uzun beyaz önlüklü bir topluluğun bize doğru geldiğini
gördüm. Bisikletliydiler. Heyecandan ne yapacağımı şaşırınca atvyi ani bir
şekilde durdurup ters istikamete doğru sürmeye başladım aracı. Bisikletliler
arkadan bağırıyor, ben son hız onlardan kaçıyordum. Harun ağğbinin beni
uyarmasıyla birlikte ‘’ciiziieehh’’ diye sıktım freni. Bisikletliler yanımıza
geldiler. Birkaç şey söylediler. Anlamadım. İngilizce konuştuklarını
kavrayabilmiştim ama. Deneyden önce yabancı dil olarak İngilizce okuyordum ve
söyledikleri hiçbir şeyi anlamayınca kendimden tiksindim. Sonra ‘’iyi ki deneyi
yapmışlar haa’’ dedim.
Harun ağğbi biliyordu İngilizce. Yaklaşık
olarak 15 dakika konuştular. Konuşmadan sonra Harun ağğbi sırıtarak ‘’kurtulduk
laan’’ dedi. ‘’Cern’den tee bizim için gelmişler. Şimdi limana gidip gemiye
binecekmişiz. Fransa’ya kadar gidicez gemiyle. Sonra Cern’e’’ dedi.
Bisikletlilerle birlikte Harun ağğbi birkaç samba samba hareketle kutlama
yaptılar. ‘’What happened on the Cern’
de?’’ diye sinsi sinsi bir ses tonuyla, yarım yamalak İngilizcemle sordum.
Bisikletliler Harun ağğbiye açıkladı, o da bana açıkladı. ‘’İşte bu deneyin
yapıldığı gün teknik bir arıza çıkmış. Deney yapılamamış. Müdürleri herkesi
evine göndermiş, bir tanesi gitmemiş evine. Olmaz, ben çalışacam falan demiş.
‘İyi o zaman çıkarken şartelleri indirirsin’ demişler. ‘Kapıları falan da
kitlersin’ demişler. Bu bunları unutunca olanlar olmuş. Önce karşılıklı açık
kalan kapılar yüzünden cereyan çıkmış, ondan sonra şarteller zırt pırt açılıp
kapanınca sistem çalışmaya başlamış. Sonra gelsin kara delikler, gitsin
insanlık olayı yaşanmış’’ diye açıkladı Harun ağğbi. İçime sigara
çekiyormuşçasına derin bir nefes aldım ve bisikletlilerin suratına haykırdım;
‘’Hay sizin yapacağınız deneye 1, şartelleri indirmeyen bilim adamına 2 be!’’
dedim. Söylediğimi anlamadıkları için karşılıklı olarak güldük, eğlendik.
2-3 hafta sonra Cern’e ulaşmıştık. Taş
çatlasa 250-300 insan vardı burada. İnsanlığın devamı artık bizlere bağlıydı.
Üstün ırkı yaratabilirdik belki de. Lakin oylama yaptık ve üstün ırkı falan
yaratmamaya karar kıldık. Sakin sakin yaşayacaktık. Harun ağğbinin anlattığına
göre ihtiyacımız olan tek şey bir gıda mühendisiymiş. Bisikletçi bilim
adamlarının yaptığı araştırmaya göre de Türkiye de, Alaşehir Manisa da kısa
dönem erlik yapan bir gıda mühendisi varmış. Yarın yola çıkıp onu buraya
getireceklerrmiş. ‘’iyi’’ dedim. ‘’Gelsin de birazcık mercimek çorbası içelim.
Hep altın ayıcık nereye kadar’’ dedim. Harun ağğbi tip tip bakmıştı bu sözümün
ardından.
Biz kurtulmuştuk. Gıda mühendisimiz de
gelirse, bu az nüfusla birlikte çok güzel yaşayacaktık. Mayaların ön gördüğü
kıyametten sağ kurtulmuştuk. Artık sakin bir hayatımız olacaktı...
Görseli buradan aşırdık.
washington DC film eleştirmenleri ödülleri 2012
yazan: titiemre
tarih: 12/14/2012 07:46:00 ÖS
etiket: haber, washington dc film eleştirmenleri ödülleri
yorum:
Hiç yorum yok
11. düzenlenen Washington DC Film Eleştirmenleri Ödülleri’nde Zero Dark Thirty’e 3 ödül çıktı. Bunun yanı sıra The master ve Miserables’e 2’şer ödül ile ön planda. Devamı ise şu şekilde:
FİLM: Zero Dark Thirty
YÖNETMEN: Kathryn Bigelow | Zero Dark Thirty
ERKEK OYUNCU: Daniel Day-Lewis | Lincoln
KADIN OYUNCU: Jessica Chastain | Zero Dark Thirty
YARDIMCI ERKEK oyuncu: Philip Seymour Hoffman | The Master
YARDIMCI KADIN OYUNCU: Anne Hathaway | Les Miserables
TOPLU PERFORMANS: Les Miserables
UYARLAMA SENARYO: Silver Linings Playbook | David O. Russell
ÖZGÜN SENARYO: Looper | Rian
Johnson
SANAT YÖNETMENİ: Cloud Atlas
GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ: Life Of Pi | Claudio Miranda
MÜZİK: The Master | Jonny Greenwood
GENÇ OYUNCU: Quvenzhane Wallis | Beasts of the Southern Wild
ANİMASYON: ParaNorman
BELGESEL: Bully
YABANCI FİLM: Amour
2012 yılının en iyi kitapları | goodreads
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 12/07/2012 01:42:00 ÖS
etiket: 2012 yılının en iyi kitapları, liste
yorum:
Hiç yorum yok
Okuyucuların yeni çıkacak kitaplardan haberdar
oldukları, okudukları kitapları ekleyip, kategorilere bölebildikleri, aynı
zamanda puanlayıp, bünyesindeki yazarlarla arkadaş olabildikleri, okuyacakları
kitapları listeleyebildikleri güzel ve olması gerektiği gibi olan Goodreads,
bir milyonu aşkın üyesinin oylarıyla 2012 yılının en iyi kitaplarını türlerine
göre seçmiş.
İşte Goodreads seçkisiyle yılın en iyi kitapları:
En iyi Kurgu: J.K. Rowling- Rastlantısal Boşluk (The
Casual Vacancy)
En iyi Korku-Gerilim: Gillian Flynn- Gone Girl
En iyi Tarihi Roman: M.L. Stedman- The Light Between
Oceans
En iyi Fantastik Roman: Stephen King- The Wind Through
the Keyhole
En iyi Paranormal- Fantastik Roman: Deborah Harkness-
Shadow of Night
En iyi Bilim Kurgu: Terry Pratchett & Stephen
Baxter- The Long Earth
En iyi Aşk Romanı: E.L. James- Özgürlüğün Elli Tonu
En iyi Korku Romanı: Justin Cronin- The Twelve
En iyi Anı ve Otobiyografi: Cheryl Strayed- Wild
En iyi Tarihi Biyografi: Sally Bedell Smith- Elizabeth
the Queen (The Life of a Modern Monarch)
En iyi Kurgusal olmayan eser: Susan Cain- Sakinler de Kazanır (Quiet)
En iyi Yemek Kitabı: Ree Drummond- The Pioneer Woman
Cooks
En iyi Mizah Kitabı: Jenny Lawson- Let's Pretend This
Never Happened
En iyi Şiir: Mary Oliver- A Thousand Mornings
En beğenilen Goodreads yazarı kitabı: Veronica Roth-
Insurgent
En iyi Gençlik Edebiyatı: John Green- The Fault in Our
Stars
(goodreads ve sabitfikir aracılığı ile)
dragon baby
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 12/01/2012 10:25:00 ÖS
etiket: dragon baby, kısa film
yorum:
Hiç yorum yok
Bazı kısa filmler olabildiğince eğlencelidir.
Bir bebek, bir ejderha ve ölümüne bir kavga.
İyi seyirler.
sabah uyandığımda 21 aralık 2012 olmuştu
yazan: titiemre
tarih: 12/01/2012 09:15:00 ÖS
etiket: 21 aralık 2012, titiemre, yazılar
yorum:
1 yorum
Furkan
gibi hayatında zerre heyecan olmayan birindeki bu ‘’21 Aralık 2012’’ arsızlığı
nasıl doğmuştu? Furkan, Remzi, Zeynep… Arkadaş ortamıma bu 21 Aralık 2012
arsızlığı nasıl bulaşmıştı? Daha düne kadar facebook da kullanıcı haklarını
paylaşıp üzerine de bunları beğenen insanlardı. Şimdi kalkmışlar 21 Aralık
diyorlar…
‘’… Cern de yapılacak olan deney bizi
yagacak yagacak. Hepimiz ölezezzz’’ dedi tanımadığım biri. İçinde bulunduğum
ortam dershanenin kütüphanesiydi. Her çeşit insan vardı. Bir sürü önü alınamaz
fikir demekti bu…
‘’Yanlış düşünüyorsun arkadaşım. 21 Aralık
2012 de 26 bin yılda bir görülen, güneş hareketi gerçekleşecek. ‘Galaktik
dizilim’ deniliyor buna. 26 bin yıl önce
bu olay ilk kez gerçekleştiğinde Neondorthal türü yok olmuş, cro-magnon türünün
ortaya çıktığı görülmüştür. Yani şuan ki tür yok olabilir ama yeni bir tür
doğabilir. Yeni tür de şimdiki insandan daha gelişmiş olur. Bir bakıma doğanın
insandan kurtulması ve güncellenmiş yeni insanlar ile yola devam etmesi gibi’’
dedi dershanenin göz bebeği olan Göykan. Bilimin kafamdaki yeri ‘’ne zaman
yağmur yağacağını biliyorlar’’ olmasına rağmen kurduğu cümle beni bile
korkutmuştu.
‘’… Büyük hodron çarpıştırıcısının yapılacağı
tarih 21 Aralık 2012. 16 Aralıkta sistem kapatıldı. Jeneratörlere güç
depolanmakta. 21 Aralık günü ise yüksek güçte çalışan jenaratörler ile büyük
hodron çarpıştırma deneyi gerçekleşecek. Bir kısım bilim adamı bunun zararsız
küçük kara deliklerin oluşmasına sebep olacağına inanıyor’’ dedi bir başkası.
Herkes konuşmuş, bir ben sus pus kalmıştım.
Konuşmaya da hevesli değildim zaten. Ama göz göze geldiğimiz Fizik hocasına
rahat batınca konuşmak zorunda kaldım. Durmadım, yardırdım; ‘’ Ulaan Beşiktaş
nasıl liderliğe kadar çıktı ama. Ezehehe. Fernandes’i alıcaktın abi. Alacaktın
o adamı takımına. Şampiyonlar Ligi’nde oynuyorsun sen!’’ diye veryansın ettim
kütüphanede. Millet bana pis pis bakınca pılımı pırtımı toplayıp terk ettim,
fazla bilimsel olan kütüphaneyi.
‘’Son 10 yılda ekmeği en çok yenilen konuydu
21 Aralık. Hakkında zerre bir şey bilmiyordum. Umurumda da değildi açıkçası.
Hayat felsefesi ‘’mayışımı bankadan mı çeksem atm’den mi çeksem acaba?’’ olan
bir insandım. Torrent’imde Dark Knight Rises iniyordu. Bundan daha büyük bir
heyecan, daha büyük bir atraksiyon ve emek hırsızlığı var mıydı? Yoktu. 21
Aralık sizin olsun be! Yalnız bırakın beni, 1080 p’lik Christopher Nolan
eseriyle’’ diye düşündüm dolmuşta. Bugün 20 Aralık 2012’ydi. Dark Knight Rises
inmişti. Benden daha mutlusu var mıydı?
‘’İnecek vaaa kaptann’’ diye bağırdım ve evimin yolunu tuttum.
Akşam 10 da Dark Knight Rises’ı dizüstü
bilgisayarımda izliyordum. Film bitince Christopher Nolan’ın adını birkaç defa
sayıkladım. Bu sırada uyuya kalmıştım.
Rüyamda ben, Batman, Joker, Bane ve Alfred
21 Aralık’ı tartışıyorduk. Bu konudan canımız sıkılınca uzun eşek oynadık. Ben
ve Alfred aynı takımdaydık. İkimizde çelimsizdik. Batman ve Bane aynı
takımdaydı. İkisi de öküzdü. İlk önce biz yattık. Yastık Joker’di. Batman
üzerimize atlamak için koştuğu esnada kanatları açıldı ve gökyüzüne doğru
havalandı. Aşağı doğru düşerken güvercin misali ‘’fata fata fata’’ diye kanat
çırpıyordu. Bu sırada Bane Alfred’ın üstüne atladı. Alfred’ın beli kırıldı.
Batmobil’e binip polikliniğe gittik hemen. Polikliniğin sahibi C. Nolan’dı.
Bize kızdı. Rüyamı hayra yoramadım. Ömrümde hiç bu kadar saçma bir rüya
görmemiştim...
Sabah uyandığımda 21 Aralık 2012 olmuştu.
Her şey alabildiğine rutindi. Bakkaldan
veresiye yoluyla nasıl ekmek alırım diye düşünürken ekmek kasasının hala
dışarıda olduğunu gördüm. Bir koşu 2 ekmek alıp evime geri döndüm. Kahvaltımı
yaptım. Televizyonu açmaya çalıştım. Açılmadı. Birkaç darbe indirdim, nafile.
Elektriklerin kesildiğin geçte olsa idrak edebilmiştim. ‘’Sadece benim evimde mi kesik ulan bu
elektrik’’ diyerekten apartmana bakındım. Aynıydı. Kesikti elektrik. İşte bu
sorundu. Apartmanın elektriği bile kesikse ciddi bir şeyler yaşanmış demekti.
Korkmuş bir vaziyette pencereden dışarıya bakındım. Sokaklar bomboştu. Hemen
üzerimi giyinip sokağa çıktım. Gücüm tükenene kadar koştum. İnsan arıyordum
lakin hep aynı yerleri görüyordum. Çünkü ben hala mahallesinden dışarıya
çıkamayan insandım. Aynı mahallede 8 tur atmıştım… Biraz gücümü toparlayınca
brutal vokalistler gibi ‘’ Herkeslerrrr Neredeee’’ diye
bağırdım. İki köpek havladı. Korkup evime kaçtım. 21 Aralık günü koca dünyada
yapa yalnız mı kalmıştım yoksa? Herkes beni geride bırakıp çok eğlenmeye mi
gitmişti?
Öğleden sonra 3 olmuştu. Dışarısı hiçbir
zaman bu kadar sessiz olmadığı gibi gökyüzünde hiçbir zaman ‘’Gözün doysun
Cern’’ yazısı olmamıştı. Yazıya 10 dakika sonra baktığımda Cern’in r ve n
harfleri birleşmiş, ortaya ‘’Gözün doysun Cem ‘’ çıkmıştı. Bu yazıyı kimin
yazdığını düşünmemiştim. Daha önemli şeyler vardı. Yapa yalnızdım koca dünyada!
Dünyadaki herkes yok olsa bile hocadan 2
puan dilenen öğrenciler yok olmuş olamazdı. Bir umut okula koştum. Yoktu. Önce
apartmandaki kesinti, şimdide bu öğrencilerin olmayışı… Kimse yoktu Güngören
de. Belki de İstanbul da. Belki de koca dünyada! Brutal vokalist gırtlağından
uzun hava gırtlağına geçiş yaptım. Erzincan yöresinden bir türkü geveledim…
Pes etmeyip aramaya devam etmeye karar
vermiştim. Taksim’e gitmek mantıklıydı. Artık orada da insan yoksa koca dünya
da dal daşşah kalmışım demekti…
Sorun şuydu ki, Taksim’e hep İ.E.T.T, hep
tramvay giderdi. Koca otobüsü zaten kullanamazdım. Tramvay hem elektrik hemde güneş enerjisiyle çalışıyordu neyse ki. Tramvayı kullanmayı denedim. Çok renkli
bir tuşa basınca Taksim’den daha da uzaklaştım, son durak olan bağcılara
vardım… Tuşlara basmak yerine etrafıma baktığımda hemen arkamda pilli bir radyo
buldum. Biraz kurcalayınca çalıştı. ‘’ 20 Aralık 201…kkığğğ… Cern de yapılan
deney için gerekli enerji bütün dünyadan karşıla… kkığğğ… Oluşan kara delikler
dünya nüfusunun yüzde 99’unu yut… kkığğğ… Kurtulanların bir şekilde Cern’e
ulaşmaları… kkığğğ… öğrenciye giriş indi… kkığğğ…’’ Bozuk radyoyu kapattım.
Açıklama yeterliydi. Dünyada taş çatlasa 1 milyon insan kalmıştı. Önümde iki
seçenek vardı. Cern’e gidip hesap sormak ya da burada kalıp sessizliğin,
sokaklarda zaar gibi çıplak koşmanın, istediğim araca binip kaza
yapabileceğimdi. İki seçeneğim vardı. Cern çok uzaktı, sokakta çıplak koşmak
çok yakındı…
Kararımı vermiş, makinistin odasından çıkıp
kapıya doğru yönelmiştim. Kapıdan çıkıp birkaç adım attım ve karşımda bir homo
sapiens ile, bir orta yaşlı göbekli insan ile, bir yarı kel ile, bir Harun’la
karşılaşmıştım. Yaklaşık olarak 2 dakika boyunca gözlerimizle birbirimizi
yedik. Milletin yokluğundan faydalanıp kıyafetlerini yenilemiş gözüküyordu. 47
numara converse, adeta ZARA tarafından yıkanan bir Harun vardı karşımda.
Gırtlağımı tekrar brutal vokalist şekline çevirdim ve ‘’insaaaağğnnn’’ diye
bağırarak yanına koştum, sarıldık. Hoşbeş ettikten sonra ‘’Cern’e gidiyoruz. Araba kullanmayı bilin
mi?’’ diye sordu ‘’Hayır ağğbi’’ dedim. O zaman al şu pisikleti. Cern’e
yardırıyoruz’’ dedi. Şivesini sevmiştim…
Cern çok uzaktı, sokakta çıplak koşmak ise
çok yakındı…
Haftaya ya da 3 hafta sonra, ZARA tarafından
yıkanan Harun ağğbiyle Cern’e ulaşmaya çalışacağız. Ne Harun ağğbinin koca
göbeği ne de benim sigara ile yıkanmış olan ciğerlerim buna izin vermeyecek.
2012 yılının en iyi 50 albümü | nme
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 11/29/2012 05:50:00 ÖS
etiket: 2012 yılının en iyi 50 albümü, liste, tame impala
yorum:
1 yorum
İngiliz müzik dergisi New Musical Express, kısaca NME,
2012 yılı bitmeye yaklaşırken bu seneye damgasını vuran albümleri değerlendirip
kendi seçimiyle yılın en iyileri adıyla sıralamış.
Liste doğal olarak eleştirilere maruz kalacak, çoğu
kişi tarafından da yerin dibine sokulacak. Biz yine de paylaşmak istedik. Açıkçası
ilk sıradaki isim bizi oldukça sevindirdi.
NME’ye göre 2012 yılının en iyi 50 albümü şu şekilde
sıralanıyor:
50. Purity Ring – Shrines
49. Flying Lotus – Until The Quiet Comes
48. The 2 Bears – Be Strong
47. John Talabot – fIN
46. Bobby Womack – The Bravest Man In The Universe
45. Lana Del Rey – Born To Die
44. Kendrick Lamar – Good Kid, mAAd City
43. Ratking – Wiki93
42. Paul Weller – Sonik Kicks
41. Ty Segall – Twins
40. Polica – Give You The Ghost
39. Liars – WIXIW
38. TEED – Trouble
37. Enter Shikari – A Flash Flood Of Colour
36. The Vaccines - Come Of Age
35. Metz – Metz
34. Bat For Lashes – The Haunted Man
33. Hot Chip – In Our Heads
32. Graham Coxon – A+E
31. G.O.O.D. Music – Cruel Summer
30. Breton – Other People’s Problems
29. Mac DeMarco – 2
28. Spiritualized – Sweet Heart, Sweet Light
27. Jessie Ware – Devotion
26. Spector – Enjoy It While It Lasts
25. Ariel Pink – Mature Themes
24. Merchandise – Children Of Desire
23. Richard Hawley – Standing At The Sky’s Edge
22. Beach House – Bloom
21. Cat Power – Sun
20. Howler – America Give Up
19. Toy – Toy
18. Tribes – Baby
17. Grizzly Bear – Shields
16. Melody’s Echo Chamber – Melody’s Echo Chamber
15. Sharon Van Etten – Tramp
14. The xx – Coexist
13. DIIV – Oshin
12. David Byrne & St. Vincent – Love This Giant
11. Django Django – Django Django
10. Jack White – Blunderbuss
09. Jake Bugg – Jake Bugg
08. The Cribs – In The Belly Of The Brazen Bull
07. Pond – Beard Wives Denim
06. The Maccabees – Given To The Wild
05. Alt-J – An Awesome Wave
04. Crystal Castles – (iii)
03. Frank Ocean – Channel Orange
02. Grimes – Visions
01. Tame Impala – Lonerism
2012 yılının en iyi 20 albümü | mojo
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 11/29/2012 05:49:00 ÖS
etiket: 2012 yılının en iyi 20 albümü, liste
yorum:
Hiç yorum yok
İngiliz müzik dergisi MOJO, diğer tüm dergiler gibi
2012 yılı biterken kendi seçimiyle yılın en iyi albüm listesini hazırlamış. Listenin
başında Jack White’ın oluşu MOJO için şaşırtıcı bir durum değil.
Paste Magazine’in en iyi albüm listesinde ilk sırada
yer alan Channel Orange, bu listede ikinci sıraya yerleşmiş.
MOJO seçimiyle 2012 yılının en iyi 20 albümü şu şekilde
sıralanıyor:
20. Lee Fields & The Expressions – Faithful Man
19. Advance Base – A Shut-In’s Prayer
18. Orbital – Wonky
17. Mark Lanegan Band – Blues Funeral
16. Bobby Womack – The Bravest Man In The Universe
15. Cat Power – Sun
14. Hot Chip – In Our Heads
13. The xx – Coexist
12. Tame Impala – Lonerism
11. Scott Walker – Bish Bosch
10. Bob Dylan – Tempest
09. Julia Holter – Ekstasis
08. Dr. John – Locked Down
07. Django Django – Django Django
06. Black Keys – El Camino
05. Dexys Midnight Runners – One Day I’m Going To Soar
04. Leonard Cohen – Old Ideas
03. Bill Fay – Life Is People
02. Frank Ocean – Channel Orange
01. Jack White – Blunderbuss
2012 yılının en iyi 40 albümü | decibel
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 11/29/2012 05:31:00 ÖS
etiket: 2012 yılının en iyi 40 albümü, liste
yorum:
Hiç yorum yok
Amerika çıkışlı aylık metal dergisi Decibel, 2012 yılı
için hazırladığı en iyi 40 albüm listesini takipçilerine sunmuş. Meal müzik
severler listeyi nasıl eleştirir bilemeyiz ama biz paylaşmak istedik.
Decibel’e göre 2012 yılının en iyi 40 albümü şu şekilde
sıralanıyor:
40. Gojira – L’Enfant Sauvage
39. Meshuggah – Koloss
38. Agalloch – Faustian Echoes EP
37. The Shrine – Primitive Blast
36. Incantation – Vanquish In Vengeance
35. Samothrace – Reverence To Stone
34. Devin Townsend Project – Epicloud
33. Panopticon – Kentucky
32. Saint Vitus – LILLIE: F-65
31. Mutilation Rites – Empyrean
30. Author & Punisher – Urus Americanus
29. A Life Once Lost – Ecstatic Trance
28. Asphyx – Deathhammer
27. Farsot – Insects
26. Gaza – No Absolute For Human Suffering
25. Inverloch – Dark/Subside
24. Swans – The Seer
23. Horrendous – The Chills
22. Killing Joke – MMXII
21. Early Graves – Red Horse
20. Liberteer – Better To Die On Your Feet Than Live On
Your Knees
19. High On Fire – De Vermis Mysteriis
18. Napalm Death – Utiltarian
17. Torche – Harmonicraft
16. Grave – Endless Procession Of Souls
15. Satan’s Wrath – Galloping Blasphemy
14. Testament – Dark Roots Of Earth
13. Cattle Decapitation – Monolith Of Inhumanity
12. Blut Aus Nord – 777: Cosmosophy
11. Municipal Waste – The Fatal Feast
10. Pig Destroyer – Book Burner
09. Paradise Lost – Tragic Idol
08. Royal Thunder – CVI
07. Enslaved – Riitiir
06. Neurosis – Honor Found In Decay
05. Pallbearer – Sorrow and Extinction
04. Witchcraft – Legend
03. Evoken – Atra Mors
02. Baroness – Yellow & Green
01. Converge – All We Love We Leave Behind
2012 yılının en iyi 50 albümü | paste
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 11/29/2012 04:50:00 ÖS
etiket: 2012 yılının en iyi 50 albümü, liste
yorum:
1 yorum
Popüler Kültür meselesini icra eden ve indie müzik
üzerinde yoğunlaşan Paste Magazine, yılın sonu yaklaşırken diğer dergiler gibi
kendi albüm listesini oluşturmuş ve eklemiş, herkesin listesi farklıdır, bizim
listemiz de sizin seçiminizden farklı görünebilir.
Paste seçimiyle 2012 yılının en iyi 50 albümü şu
şekilde sıralanıyor:
50. Grimes – Visions
49. Kelly Hogan – I Like To Keep Myself In Pain
48. Lord Huron – Lonesome Dreams
47. Baroness – Yellow and Green
46. Damien Jurado – Maraqopa
45. Punch Brothers – Who’s Feeling Young Now?
44. Godspeed You! Black Emperor – Allelujah! Don’t
Bend! Ascend!
43. Stars – The North
42. Bettye LaVette – Thankful N’ Thoughtful
41. Of Monsters And Men – My Head is an Animal
40. Todd Snider – Agnostic Hymns & Stoner Fables
39. Leonard Cohen – Old Ideas
38. Dr. John – Locked Down
37. Shovels & Rope – O Be Joyful
36. Cat Power – Sun
35. King Tuff – King Tuff
34. Cloud Nothings – Attack On Memory
33. Howler – America Give Up
32. Woods – Bend Beyond
31. The Avett Brothers – The Carpenter
30. David Byrne & St. Vincent – Love This Giant
29. Killer Mike – R.A.P Music
28. Divine Fits – A Thing Called Divine Fits
27. John K. Samson – Provincial
26. Bob Dylan – Tempest
25. Grizzly Bear – Shields
24. Justin Townes Earle – Nothing’s Gonna Change The
Way You Feel About Me Now
23. Jens Lekman – I Know What Love Isn’t
22. Hospitality – Hospitality
21. The Lumineers – The Lumineers
20. The Mountain Goats – Transcendental Youth
19. Rufus Wainwright – Out Of The Game
18. Kendrick Lamar – good kid, m.A.A.d city
17. Andrew Bird – Break It Yourself
16. Tame Impala – Lonerism
15. Jack White – Blunderbuss
14. The Walkmen – Heaven
13. The Shins – Port Of Morrow
12. El-P – Cancer 4 Cure
11. The Men – Open Your Heart
10. First Aid Kit – The Lion’s Roar
09. Beach House – Bloom
08. Japandroids – Celebration Rock
07. Dirty Projectors – Swing Lo Magellan
06. Alabama Shakes – Boys & Girls
05. Sharon Van Etten – Tramp
04. Fiona Apple – The Idler Wheel …
03. Titus Andronicus – Local Business
02. Father John Misty – Fear Fun
01. Frank Ocean – Channel Orange
gotham bağımsız film ödülleri | 2012
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 11/28/2012 01:53:00 ÖÖ
etiket: gotham bağımsız film ödülleri, haber
yorum:
Hiç yorum yok
ABD’de
91 yılından bu yana bağımsız sinemanın desteklenmesi için dağıtılan Gotham
Bağımsız Film Ödülleri’nin 22.si düzenlendi. Kazananlar şu şekilde:
En
İyi Film: "Moonrise Kingdom"
Diğer
adaylar:
"Bernie"
"The
Loneliest Planet"
"The
Master"
"Middle
of Nowhere"
En
İyi Yönetmen: Benh Zeitlin - "Beasts of the Southern Wild"
Diğer
adaylar:
Antonio
Méndez Esparza - "Aquí y Allá"
Brian
M. Cassidey, Melanie Shatzky - "Francine"
Jason
Corlund, Julia Halperin - "Now, Forager"
Zal
Batmanglij - "Sound of My Voice"
En
İyi Oyuncu: Emayatzy Corinealdi - "Middle of Nowhere"
Diğer
adaylar:
Mike
Birbiglia - "Sleepwalk with Me"
Thure
Lindhardt - "Keep the Lights On"
Melanie
Lynskey - "Hello, I Must Be Going"
Quevenzhané
Wallis - "Beasts of the Southern Wild"
Yakınınızdaki
Sinemada Gösterime Girmeyen En İyi Film: "An Oversimplification of Her
Beauty"
Diğer
adaylar:
"Kid-Thing"
"Red
Flag"
"Sun
Don't Shine"
"Tiger
Tall in Blue"
En
İyi Toplu Performans: "Your Sister's Sister"
Diğer
adaylar:
"Bernie"
"Moonrise
Kingdom"
"Safety
Not Guaranteed"
"Silver
Linings Playbook"
En
İyi Belgesel: "How to Survive a Plague"
Diğer
adaylar:
"Detropia"
"Marina
Abramavic: The Artist is Present"
"Room
237"
"The
Waiting Room"
Seyirci
Ödülü:
Jared
Leto "Artifact"
Bingham
Ray Ödülü:
Benh
Zeitlin "Beasts of the Southern Wild"
http://gotham.ifp.org
2013 film independent spirit awards için adaylar
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 11/28/2012 01:19:00 ÖÖ
etiket: film independent spirit awards, haber
yorum:
Hiç yorum yok
Yabancı
dilde en iyi film dalında “Bir Zamanlar Anadolu’da” nın aday olarak
gösterildiği ve 23 Şubat 2013’te açıklanacak olan Film Independent Spirit Award
(Bağımsız Ruh Ödülleri) için adaylar duyuruldu.
En
İyi Film
"Beasts
of the Southern Wild"
"Bernie"
"Keep
the Lights On"
"Moonrise
Kingdom"
"Silver
Linings Playbook"
En
İyi Yönetmen
Wes
Anderson - "Moonrise Kingdom"
Julia
Loktev - "The Loneliest Planet"
David
O. Russell - "Silver Linings Playbook"
Ira
Sachs - "Keep the Lights On"
Benh
Zeitlin - "Beasts of the Southern Wild"
En
İyi Erkek Oyuncu
Jack
Black - "Bernie"
Bradley
Cooper - "Silver Linings Playbook"
John
Hawkes - "The Sessions"
Thure
Lindhardt - "Keep the Lights On"
Matthew
McConaughey - "Killer Joe"
Wendell
Pierce - "Four"
En
İyi Kadın Oyuncu
Linda
Cardellini - "Return"
Emayatzy
Corinealdi - "Middle of Nowhere"
Jennifer
Lawrence - "Silver Linings Playbook"
Quvenzhane
Wallis - "Beasts of the Southern Wild"
Mary
Elizabeth Winstead - "Smashed"
En
İyi Yardımcı Erkek Oyuncu
Matthew
McConaughey - "Magic Mike"
David
Oyelowo - "Middle of Nowhere"
Michael
Pena - "End of Watch"
Sam
Rockwell - "Seven Psychopaths"
Bruce
Willis - "Moonrise Kingdom"
En
İyi Yardımcı Kadın Oyuncu
Rosemarie
DeWitt - "Your Sister’s Sister"
Ann
Dowd - "Compliance"
Helen
Hunt - "The Sessions"
Brit
Marling - "Sound of My Voice"
Lorraine
Toussaint - "Middle of Nowhere"
En
İyi Senaryo
Wes
Anderson, Roman Coppola - "Moonrise Kingdom"
Zoe
Kazan - "Ruby Sparks"
Martin
McDonagh - "Seven Psychopaths"
David
O. Russell - "Silver Linings Playbook"
Ira
Sachs, Mauricio Zacharias - "Keep the Lights On"
En
İyi İlk Senaryo
Rama
Burshtein - "Fill the Void"
Derek
Connolly - "Safety Not Guaranteed"
Nicholas
Jarecki - "Arbitrage"
Rashida
Jones, Will McCormack - "Celeste and Jesse Forever"
Jonathan
Lisecki - "Gayby"
En
İyi Görüntü Yönetimi
Yoni
Brook - "Valley of Saints"
Lol
Crawley - "Here"
Ben
Richardson - "Beasts of the Southern Wild"
Roman
Vasyanov - "End of Watch"
Robert
Yeoman - "Moonrise Kingdom"
En
İyi İlk Film
Rama
Burshtein - "Fill the Void"
Adam
Leon - "Gimme the Loot"
Colin
Trevorrow - "Safety Not Guaranteed"
Zal
Batmanglij - "Sound of My Voice"
Stephen
Chbosky - "The Perks of Being a Wallflower"
En
İyi Uluslararası Film
"Amour"
"Bir
Zamanlar Anadolu'da"
"Rust
& Bone"
"Sister"
"War
Witch"
En
İyi Belgesel
"How
to Survive a Plague"
"Marina
Abromovic: The Artist is Present"
"The
Central Park Five"
"The
Invisible War"
"The
Waiting Room"
John
Cassataves Ödülü
Laura
Colella - "Breakfast with Curtis"
Ava
DuVernay - "Middle of Nowhere"
Aurora
Guerrero - "Mosquita y Mari"
Kurgudan
Daha Gerçek Ödülü
"Leviathan"
"Only
The Young"
"The
Waiting Room"
Takip
Edilmesi Gereken İsim Ödülü
David
Fenster - "Pincus"
Adam
Leon - "Gimme the Loot"
Rebecca
Thomas - "Electrick Children"
Piaget
Yapımcı Ödülü
Alicia
Van Couvering - "Nobody Walks"
Mynette
Louie - "Stones in the Sun"
Derrick
Tseng - "Prince Avalanche"
Robert
Altman Ödülü
Sean
Baker - "Starlet"
http://www.spiritawards.com/