L'étranger.
Varoluşçu
edebiyatın en önemli temsilcisi Albert Camus’nün 1942’de yayımlanan Yabancı’sında
insanın kendisi ve dış dünya arasındaki mesafe anlatılır. Meursault, kavurucu
güneşle birlikte aslında hiçbir sebep yokken bir Arap’ı öldürür. Aslına bakıldığında
işlenen cinayet sanki kendi iradesi dışında gerçekleşmiş hatta buna Meursault’un
başına geçen ve gözlerini alan güneş sebep olmuştur. Hatta Camus olayı öyle bir
betimlemiştir ki cinayetin kaçınılmaz olduğunu anlar okuyucu.
Sonrasında
Meursault tutuklanır ve yargılanır. Fakat mahkemede yargılanan ve bu durum
karşısında hayatı söz konusu olan kişi kendisi değil de bir başkasıymış gibi
tüm olan biteni anlamayan, kayıtsız bakışlarla izler durur dışarıdan. Olay karşısında
sergilediği hareketlere inanamayanlara, yaptıklarına mantıklı anlamlar
yüklemeye çalışanlara da şaşar, onların neden böyle bir tavır gösterdiğini
umursamaz, çözmeye de çalışmaz.
Yargı
süresince kendisini savunma zahmetine de girmez. Doğrusunu söylemek gerekirse
o, üzerine giydiği bedenden çok farklı birisidir, sanki içinde yaşadığı hayata
uygun biri olarak yaratılmamış ve olay bittikten sonra hiçbir şey olmamış gibi
çekip gidecek bir varlıktır, çevresine uyum gösteremeyen bir yaratık, herkese
ve kendisine karşı bir yabancıdır.