Laurence Fishburne etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Laurence Fishburne etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

the matrix revolutions (2003)

Yönetmen: Andy Wachowski, Lana Wachowski
Senaryo: Andy Wachowski, Lana Wachowski
Oyuncular: Keanu Reeves, Laurence Fishburne, Carrie-Anne Moss, Hugo Weaving
Tür: Aksiyon | Macera | Bilim-kurgu
Yıl: 2003
Süre: 129 dakika
Ülke: ABD, Avustralya
Dil: İngilizce, Fransızca
The Matrix Revolutions (2003) on IMDb

Wachowski kardeşlerin kült üçlemesinin son parçası olan The Matrix Revoluations, heyecanlı bir yerde sonlanan ikinci bölüm Reloaded’ın vizyon tarihine yakın bir zamanda seyircisiyle buluşmuş ve kendisini unutturmadan olaya son noktayı koymuştu. Yönetmenlerin şahlanışı olarak örülen bu üçleme, ilk filmin sinemaya kattığı değerler ve devam filmlerinin farklılığı itibari ile izleyicileri ve eleştirmenleri ikiye bölmüş, üzerine çok düşünülmesi gereken ve yeni yeni eleştirilerle defalarca inceleme konusu olmuş, en kötülere aday gösterilmiş, sevenleri tarafından ilk filmden itibaren başarısını doruklara taşıyan bir yapım olmuş, adını ne şekilde olursa olsun uzun zaman söylettirmiş bir eser.
İkinci filmde Zion’un kurtuluşu için gerekli olan tüm hazırlıkların yapılması, bununla birlikte yeni sürümlerin tehdidi, anlaşılması daha da güçleşen yapıda üçüncü filmin bir nevi altyapısını oluşturuyor. Üçlemenin son ayağı olan Revolutions’da, artık tam anlamıyla seçilmiş kişi sıfatını taşıyan Neo’un savaşını izliyoruz. Bunun yanında Zion’un Matrix tarihindeki en büyük makine savaşına sahne oluşunu ve yan karakterlerin bu savaşta gösterdiği çabayı seyrediyoruz.

Efsane niteliğindeki Ajan Smith ve klonları ile Neo’nun birbirlerine girmesinin sahnelendiği en iyi dakikaları içeren, efsanenin son filmi, tam da olması gerektiği şekilde ilerleyip son halini alıyor. Acıklı ve bir o kadar da umut dolu finaliyle ismini sinema tarihine altın harflerle yazdırmış The Matrix, Wachowski kardeşlerin ününü arttırırken bizlere de her akla geldiğinde izlenecek bir şölen sunuyor.
Mesih olarak görülmeye başlanan, yaşayabilmek için umudun dallarına tutunmaya çalışan halkın son çare olarak direnmenin yanında sona yaklaşırken duydukları inançla kendinden emin bir şekilde doğru yolu bulmak için uğraşan Neo, elde ettiği kimliğiyle yapması gereken görevini en iyi şekilde tamamlayabilmek için çabalıyor. Zion halkının gösterdiği yaşam mücadelesi, savaşın çıkılmaz noktası ve yaşanan gerilim tam anlamıyla izleyiciyi koltuğuna kilitliyor.

Konu itibariyle aslında en doyurucu bölüm diyebiliriz Revolutions için. Smith-Neo, Makinalar-Zion arasında geçen savaşın yanı sıra Matrix’i inşa eden mimar ve olayların geleceğini gören kahin arasındaki geçenler de filme getirilen birer artı. Hatta filmin senaryosuna baktığımızda aslında ilk filmden bu yana görülen Neo ve Zion halkına karşın kötüler olarak tanımlanan makinalar arasındaki gerginliğin özünde kahin ve mimarın olduğunu da anlamımızı sağlayan bir bölüm. Durumun en başında mimarın zeka ile hareket etmesi, kahinin ise tümüyle sistemin hatasından doğup inşa edilen program için asıl tehdit oluşu. Bir tarafta mantık bir tarafta sezgiler.
Fragmanı buradan izleyebilirsiniz. 
paylaş:

the matrix reloaded (2003)

Yönetmen: Andy Wachowski, Lana Wachowski
Senaryo: Andy Wachowski, Lana Wachowski
Oyuncular: Keanu Reeves, Laurence Fishburne, Carrie-Anne Moss, Hugo Weaving
Tür: Aksiyon | Bilim-kurgu
Yıl: 2003
Süre: 138 dakika
Ülke: ABD, Avustralya
Dil: İngilizce, Fransızca
The Matrix Reloaded (2003) on IMDb

Wachowski kardeşlerin muhteşem bilim-kurgu üçlemesi The Matrix’in ikinci ayağı olan Reloaded, ilk filmde altyapının kurulduğu Matrix kavramının üzerine bindirmelerle Neo’nun gerçek dünya ve Zion’u kurtarma çabasında kimliğini yerli yerine oturtması üzerine devam eden bir konu işliyor. 99 yılında vizyona giren ilk filmin büyük sükse yapması ve her sinema konuşulan yerde adının geçip kült film olarak anılmasının yanında her ne kadar yönetmenler ilk filmin gölgesinde kalmamasını istedikleri bir film çekseler de ikinci bölüm olan Reloaded, eleştirmenler tarafından haksız yere kötülenmesi ve izleyiciler için genel olarak daha da güçleşen konusu ile kafaları karıştırmasıyla elde edilmesi amaçlanan başarıyı getirememiş, ilk filmin önüne geçememiş. Tabii bana göre üçlemedeki tüm bölümler gibi Reloaded da olması gerektiği gibi bir devam filmi.
Eleştirilmesinin en büyük nedenlerinden biri filmin derin felsefik olgusundan biraz ayrılarak konuya aşk meselesinin dahil edilmesi diyebiliriz. Bence duruşuyla ayrı bir yer tutan oyunculukların mimiksiz olarak görülüp taşlanması da bu etkenlerden biri.

Temeli oluşturulmuş yapının neticeye bağlanmasında ara basamak olarak görülebilecek ikinci bölüm, neo’nun artık seçilmişlik kavramını daha çok benimsemesi üzerine kurulu. Tabii insan olduğunu unutmamanın verdiği duygusal bağlamlar yapacağı seçimlerin sonuçlarını bir o kadar da etkiliyor. Seçilmiş kişinin özelliklerine bir bir sahip olmaya başlayan Neo, üzerindeki baskı ile rüyalarında gördüğü gelecek olgusuyla karar aşamalarında duygusal yönden seçimlerde bulunabiliyor.
Zion denilen, son insan ırkının yaşadığı yerin kurtarılması üzerine daha çok düşülen senaryoda, tehdit olarak görülen bir o kadar kavram yetmezmiş gibi Matrix içerisinde özgürlüğünü kazanan programların varlığı, klonlanma özelliğinin meydana gelişi ile düşman sayısı daha da artıyor.

Görsel şölen belki çok klişe bir söylem ama bu filmde ilk filme oranla teknolojinin daha çok kullanılmasıyla artan efektler tam da bu klişe lafın karşılığını oluşturuyor. Çokça eleştirilen dövüş tekniğinin yerlere vurulmasının aksine benim düşüncem tümüyle pozitif. İzlerken konunun tümüne inanıp bilim-kurgu türünün en iyi eserlerinden biri olan filmi kötülemek için saçma fikirler uydurmak ne yazık ki pek de mantıklı eleştiri gibi görünmüyor.
Konunun bölünmemesi için aynı sene içerisinde vizyona giren üçüncü bölüm ise tam da Reloaded’ın merak uyandıran final sahnesiyle başlıyor.
Ağır eleştirilere maruz kalmış olsun, bence en iyi devam filmlerinden biri olan Reloaded, yine ilk film gibi görsel, teknik, kurgu, senaryo ve yardımcı tüm etkenlerle unutulmayacak bir film.
Fragmanı buradan izleyebilirsiniz. 
paylaş:

the matrix (1999)

Yönetmen: Andy Wachowski, Lana Wachowski
Senaryo: Andy Wachowski, Lana Wachowski
Oyuncular: Keanu Reeves, Laurence Fishburne, Carrie-Anne Moss, Hugo Weaving
Tür: Aksiyon | Macera | Bilim-kurgu
Yıl: 1999
Süre: 136 dakika
Ülke: ABD, Avustralya
Dil: İngilizce
The Matrix (1999) on IMDb

Bilim-kurgu sinemasının akla ilk gelen ve kült statüsüne erişmiş The Matrix, Wachowski kardeşlerin yönetmen koltuğunda oturduğu, diğer filmlerden onu ayrı kılan en önemli farkın türün içine felsefik olguların yerleştirildiği en iyi filmlerden biri. Öyle ki nerdeyse tüm dakikalarında izleyiciyi sürekli bir soru sorma isteğine hapsetmiş yapısıyla, boş geçmeyen her anı ile orijinalliğini bozmayıp sonuçlanıyor.
İyi bir yazılımcı olan Thomas Anderson’ın Neo takma adıyla boş zamanlarında yaptığı hackerlık serüveninin, nasıl bir anda değişerek simüle dünyanın kuruluşu ve bu dünyada olup biten makine-insan ırkı savaşının sonuçlanmasını sağlayabilecek “seçilmiş kişi” olma yolundan çok daha fazlasını anlatan üçlemenin ilk ayağı The Matrix, bu türün öncülüğünü yapmak için yerini belirlemiş vaziyette devam filmlerinin en alt basamağını oluşturuyor.

Mr. Anderson ile Neo arasında sıkışmış kişiliğin gerçek kimliğiyle karışan benliğini, gerçek ile yapay olguların farkını anlama çabası ve önüne sunulan seçme şansıyla yavaş yavaş elde edilen ve anlamak için uğraştığı dakikalarda bilinçaltına yerleştirdiği korkudan uzaklaşırken Anderson’dan Neo kimliğine geçişi izliyoruz. Duymak istedikleri bir bir dinlediği kahinin ağzından dökülünceye kadar asıl olmayan kimliğinin ona yaşattığı korku, Neo kimliğini kazandıktan sonra ağır bir sorumluluk halini alıyor ve bu yükün altından kalkmak için sığınmaya çalıştığı gerçekliği kabul ediyor.
Tüm görselliğinin yanında derin diyalogların yer aldığı The Matrix, inanç-kader ilişkisi ve seçim şansıyla felsefik metinleri bolca ihtiva eden bir film. Makine ile insan ırkının egemenlik sürecinde, kişilerin görüş ayrılıkları ve dinsel yönden sorgulama eğilimleri de filmi bir o kadar anlamlandıran özellikleri.

Bu olguları tırmalaması, yönetmenlerinin devam filmlerini aynı yıl içerisinde vizyona sokmasının şöhret ve para derdi olduğu düşüncesi ve antimatrix kavramı bile filmin yerini sarsmaya yetmemiş, bilim-kurgu sinemalarının hazin sonu olan ödül meselesinde o da teknik yapısıyla ödülleri kucaklarken anlatılanların çok da anlaşılmaması ve biraz aykırı gelmesiyle diğer yönlerden eleştirmenler tarafından zayıf bulunmuş. Gün geçtikçe anlaşılan ve sinema tarihine önemli katkılarının ve farklı bakış açısı ve duruşunun etkisi olduğu anlaşılıyor. Doksanların sinema açısından belki de en önemli yılı olan 99 senesinde diğer filmler ile dik bir şekilde ifadesini ortaya koyuyor.
Gerek oyunculuk, gerek derin konuların arasında bilim-kurgu sinemasındaki en önemli aşklardan birine sahip olması, teknik altyapı, çekim açıları, gerekse kullanılan müzikler ve yer yer kullanıldığında beyin fırtınasına sebep olan sözlerle The Matrix, gelmiş geçmiş en iyi bilim-kurgu filmlerinden biri.
Fragmanı buradan izleyebilirsiniz. 
paylaş: