Maxime Pêcourt’un film posterleri üzerindeki objeleri ön plana çıkartma çalışması
oldukça başarılı olmuş.
the matrix etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
the matrix etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
the matrix (1999)
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 11/27/2012 10:00:00 ÖÖ
etiket: Andy Wachowski, carrie-anna moss, film, hugo weaving, keanu reeves, Lana Wachowski, Laurence Fishburne, the matrix
yorum:
Hiç yorum yok
Yönetmen:
Andy Wachowski, Lana Wachowski
Senaryo:
Andy Wachowski, Lana Wachowski
Oyuncular:
Keanu Reeves, Laurence Fishburne, Carrie-Anne Moss, Hugo Weaving
Tür:
Aksiyon | Macera | Bilim-kurgu
Yıl:
1999
Süre:
136 dakika
Ülke:
ABD, Avustralya
Dil:
İngilizce
Bilim-kurgu sinemasının akla ilk gelen ve kült
statüsüne erişmiş The Matrix, Wachowski kardeşlerin yönetmen koltuğunda
oturduğu, diğer filmlerden onu ayrı kılan en önemli farkın türün içine felsefik
olguların yerleştirildiği en iyi filmlerden biri. Öyle ki nerdeyse tüm
dakikalarında izleyiciyi sürekli bir soru sorma isteğine hapsetmiş yapısıyla,
boş geçmeyen her anı ile orijinalliğini bozmayıp sonuçlanıyor.
İyi bir yazılımcı olan Thomas Anderson’ın Neo takma
adıyla boş zamanlarında yaptığı hackerlık serüveninin, nasıl bir anda değişerek
simüle dünyanın kuruluşu ve bu dünyada olup biten makine-insan ırkı savaşının
sonuçlanmasını sağlayabilecek “seçilmiş kişi” olma yolundan çok daha fazlasını
anlatan üçlemenin ilk ayağı The Matrix, bu türün öncülüğünü yapmak için yerini
belirlemiş vaziyette devam filmlerinin en alt basamağını oluşturuyor.
Mr. Anderson ile Neo arasında sıkışmış kişiliğin gerçek
kimliğiyle karışan benliğini, gerçek ile yapay olguların farkını anlama çabası
ve önüne sunulan seçme şansıyla yavaş yavaş elde edilen ve anlamak için
uğraştığı dakikalarda bilinçaltına yerleştirdiği korkudan uzaklaşırken Anderson’dan
Neo kimliğine geçişi izliyoruz. Duymak istedikleri bir bir dinlediği kahinin
ağzından dökülünceye kadar asıl olmayan kimliğinin ona yaşattığı korku, Neo
kimliğini kazandıktan sonra ağır bir sorumluluk halini alıyor ve bu yükün
altından kalkmak için sığınmaya çalıştığı gerçekliği kabul ediyor.
Tüm görselliğinin yanında derin diyalogların yer aldığı
The Matrix, inanç-kader ilişkisi ve seçim şansıyla felsefik metinleri bolca
ihtiva eden bir film. Makine ile insan ırkının egemenlik sürecinde, kişilerin
görüş ayrılıkları ve dinsel yönden sorgulama eğilimleri de filmi bir o kadar
anlamlandıran özellikleri.
Bu olguları tırmalaması, yönetmenlerinin devam
filmlerini aynı yıl içerisinde vizyona sokmasının şöhret ve para derdi olduğu
düşüncesi ve antimatrix kavramı bile filmin yerini sarsmaya yetmemiş,
bilim-kurgu sinemalarının hazin sonu olan ödül meselesinde o da teknik
yapısıyla ödülleri kucaklarken anlatılanların çok da anlaşılmaması ve biraz
aykırı gelmesiyle diğer yönlerden eleştirmenler tarafından zayıf bulunmuş. Gün geçtikçe
anlaşılan ve sinema tarihine önemli katkılarının ve farklı bakış açısı ve
duruşunun etkisi olduğu anlaşılıyor. Doksanların sinema açısından belki de en
önemli yılı olan 99 senesinde diğer filmler ile dik bir şekilde ifadesini
ortaya koyuyor.
Gerek oyunculuk, gerek derin konuların arasında
bilim-kurgu sinemasındaki en önemli aşklardan birine sahip olması, teknik
altyapı, çekim açıları, gerekse kullanılan müzikler ve yer yer kullanıldığında
beyin fırtınasına sebep olan sözlerle The Matrix, gelmiş geçmiş en iyi
bilim-kurgu filmlerinden biri.
Fragmanı buradan izleyebilirsiniz.