Yönetmen:
Tim Hunter
Senaryo:
Neal Jimenez
Oyuncular:
Crispin Glover, Keanu Reeves, Ione Skye, Dennis Hopper
Tür:
Suç | Dram
Yıl:
1986
Süre:
99 dak.
Ülke:
ABD
Dil:
İngilizce
Ödül:
3 ödül, 5 adaylık
IMDb
puanı: 7.0/10
Geri
plana atılmış iyi bir film olma özelliği taşıyan River’s Edge, bir grup lise
öğrencisinin başından geçen bir cinayeti ve bu durum karşısındaki
davranışlarını inceliyor. Grup içinden birinin kız arkadaşını öldürüp bunu
diğer arkadaşlarına söylemesiyle başlayan olay, kişilerin bu duruma nasıl
yaklaştığını ve bundan sonraki davranışlarını çözümleyerek devam ediyor.
Aslında
film cinayetten ve cinayetin işlenmesinden çok kişiler üzerindeki etkilerine
değiniyor. Film cinayet etrafında bile ilerlemiyor. Bu sebeple oyuncuların
performansları ve filmdeki diyaloglar gerçekten iyi. Bundan sonrasında ise
arkadaşlık kavramını çokça izliyoruz.
Umursamaz
tavırlı gençler, sorunlu ailelerde yetişen çocuklar, hayatının son dönemini
evinde geçirmiş, şişme bir kadına bağlı bir adam ve bir ceset… Öldürdüğü
sevgilisini diğer arkadaşlarına gösteren bir katil, abisini öldürmeye çalışan
bir küçük kardeş, evcil hayvanı için cenaze merasimi düzenleyen bir kız çocuğu,
arkadaşının geleceği için kendi geleceğini de riske atan bir dost, cesedi,
katili belli bir film. Bu yönden de diğer suç filmlerin ayrılıyor aslında. Yani
filmdeki katili merak etmiyorsunuz, cesetle uğraşmıyorsunuz bile, umursamaz
gençlerin tavırlarına ortak olur gibi filmi izlemeye devam ediyorsunuz.
80lerin
gençlerini yansıtmayı da unutmayan film için fazla bir söze de gerek yok
aslında. Bir gün bir liseli sevgilisini öldürür ve bunu gelip diğer
arkadaşlarına söyler, ardından olaylar gelişir, demek sanırım yeterli.
Oyuncu
performanslarına da azıcık değinecek olursak Keanu Reeves’un çok da ahım şahım
bir yeteneğini göstermesi gerekmemiş lakin Crispin Glover için bunu söylemek pek
adil olmaz. Aslına bakarsanız bilmiş tavırları ve insanı sinir eden duruşuyla
bu rolüne kesinlikle ayak uydurduğu söylenir. Dennis Hopper ise klasik psikopat
rolüyle filme renk katan isimlerden biri.
Filmi
“çok da olayı olmayan film” olarak nitelendiren ve ardından da “Dennis Hopper’a
da yazık olmuş” tarzı yorumlar yapacaklar muhakkak olacaktır. Belki de geri
plana atılmasının sebebi de olay örgüsü hatta işlediği konudur. Kaç kişi
katilin belli olduğu filmi sonuna kadar sevebilir ki?
Bu
sebeple eğer bu düşünce yapısındaysanız ya da hoşlandığınız tarza yatkın
değilse izlememeniz ve gereksiz yorumlar yapmamanız tavsiye edilir. Tabii bunda
bir yerme duygusu gütmediğimi affınıza sığınarak söylemek isterim. Lakin filmi sevenler
muhakkak olacaktır.
İyi
seyirler.
0 YORUM:
Yorum Gönder