the last house on the left (2009)


Yönetmen: Dennis Iliadis
Senaryo: Adam Alleca, Carl Ellsworth, Wes Craven(ilk versiyon)
Oyuncular: Garret Dillahunt, Monica Potter, Tony Goldwyn
Tür: Dram | Korku | Gerilim
Yıl: 2009
Süre: 110 dak.
Ülke: ABD
Dil: İngilizce
Ödül: 1 ödül, 1 adaylık
IMDb puanı: 6.6/10
Metascore: 42/100

Öncelikle belirtmek isterim ki 72 yapımı orijinal versiyonunu izlemedim, ilk yapım IMDb üzerinden 5.9 puana layık görülmüş. Şöyle bir şey de söylersek istisnaların dışında olarak yeniden bir çekim olarak hem de korku-gerilim türünde yer alan bir filmin 6.6 puan alması iyi bir başarı kabul edilebilir en azından puanına bakarak ilk elemeyi yapan izleyiciler için. Gerilim ve korkudan beklenen eğer filmin izlenirken başınızı çevirmenize sebep vermesi ve de arada bir “hih” deyip yerinizden hafif hoplatmasıysa evet bunu kısmen de olsa başarıyor bu film. Her ne kadar çok ahım şahım bir konusu olmasa da izledim zamanım boşa gitmedi diyebiliyorsunuz. Tabii bu söylenenler tamamıyla göreceli kavramlar, filmi çok klişe de bulabilirsiniz, hele hele ilk çekimi izlediyseniz, olmamış bile diyebilirsiniz. Takdir size kalmış.


Filmin ilerleyişinden biraz bahsetmek gerekirse hafiften I Spit on Your Grave’e benziyor gibi. İki bölüm gibi düşünülürse şayet film ilk kısımda bir kızın tecavüzüne yoğunlaşılıyor ikinci kısımda ise I Spit on Your Grave’deki kızın intikamından farklı olarak bu kez kızın ailesinin zanlılardan intikamı anlatılıyor.
Sadie tecavüze uğrayan kızımız, güzel, genç. Ailesiyle beraber göl yakınlarındaki iki katlı evlerine geliyor, iyi vakit geçiriyorlar. Sonrasında babasının arabasını kasabadaki arkadaşının yanına gidiyor, arkadaşı ise uçarı bir kız, küçük bir markette çalışıyor. Derken bir oğlan markete geliyor, yaş sınırının altında olduğu için sigara satışı sırasında küçük bir gerginlik yaşanıyor derken çocuğun “bizim evde ot var, gelin, içeriz, takılır” demesiyle sorun ortadan kalkıyor. Otu almak için gittiklerinde biraz zaman geçiriyorlar. Daha filmin en başlarında izlediğimiz ve mahkûm edilen bir vatandaşın garip bir kaçış öyküsünü izlediğimiz kişiler bu esnada eve geliyor. Meğerse zanlı oğlanın babasıymış ve bundan sonra da olayların gelişimini izliyoruz.
Doğal olarak birkaç kişiyi öldüren grup elemanları evlerine gelen iki misafirin onlar için bir risk oluşturduğunun farkındalar ve onları da yanlarına alıp ormana doğru yol alıyorlar. Kızların işini halledip yollarına devam etmek olsa da amaçları, yolda gerçekleşen bir dizi olay sinirlerin gerilmesine sebep oluyor.
Sadie iğrenç bir tecavüz sahnesiyle yüz yüze geliyor. Psikopat oyuncumuz Krug ve diğerleri Sadie’nin arkadaşını öldürüyor. Aslında Krug’un oğlu ailesinden nefret eden bir çocuk. Yine de pek bir yardımı dokunmuyor. Yolda gerçekleşen gerilim sonucu kaza ve araçlarının kullanılamaz hale gelmesiyle ve Sadie’nin ellerinden yüzme deneyimini kullanarak kaçarken vurulup öldüğünün sanılmasıyla yakınlardaki bir eve sığınan bu vahşi grup ailesi Sadie’nin ailesinin evinde konuk olarak kaldıklarının farkında bile değil. Ne var ki Krug’un oğlu Justin buzdolabının üzerindeki fotoğraflardan her şeyi öğreniyor ve bir işaret bırakarak konuk evine yerleşiyor. Sonrasında Sadie’in eve ulaşmasıyla da intikam başlıyor.
Aslında heyecan ve gerilim dozu yüksek fakat çok da korku öğesi içermiyor film. Bazı mantık hatalarını da kafaya takmazsak eğer örneğin kapağı açık mikrodalga fırının çalışması gibi ortalama bir film kendisi. Şöyle de bir soruya ev sahipliği yapıyor:
“Who are you crazy fucks?”


paylaş:

0 YORUM:

Yorum Gönder