3 Oscar, 68 farklı ödül (BAFTA, Goya,…), 58 farklı adaylık (Cannes, Golden Globes,…).
Rotten Tomatoes’de 8.6 puan, IMDb’den yaklaşık 176 bin kullanıcının oylarıyla alınan 8.4 puan. Bu puanla top 250 listesindeki 77.lik. Metacritic.com dan alınan 98/100 metascore. Bu sayılanlar filmin kayıt üzerindeki başarıları. İzledikten sonra insan bünyesinde açtığı derin yaralar ve hüzün ise kağıt üzerine yazmakla bitmeyecek derecede.
Guillermo del Toro’nun yazıp yönettiği El Laberinto del Fauno (Pan’s Labyrinth) İkinci Dünya Savaşı sonrası bizi fantastik bir yolculuğa çıkarır. Gerçek hayattaki perilerin dünyasından kesitler sunan film, on yaşındaki Ofelia’nın düşlerden fırlamış gibi duran hayat hikâyesini anlatır. Gerçek hayatın verdiği hazzın kitaplarının verdiğinden az olduğunu düşünen Ofelia, babasının ölümünden sonra annesinin evlendiği adamın yaşadığı yere taşınmasıyla hayatının en kötü günlerini geçireceğini düşünmektedir. Daha yoldayken gördüğü böceğin peri olduğunu anlamış ve eve ulaştıklarında bahçenin arka tarafındaki garip ve gizemli labirenti keşfetmiştir. Labirentte yaşayan ve Ofelia’nın aslında basit bir ölümlü olmadığını iddia eden Pan, küçük kızın bu yaşadığı yerden kurtulması için ve gerçek kimliğine geri dönmesini sağlamak için yapması gereken görevleri bir bir sayar. İlk başta anlatılanları saçma, yaşadıklarının da aslında garip bir düşten ibaret olduğunu düşünün Ofelia’nın bahsedilen oyuna kendini dahil etmemesi için hiçbir geçerli sebep yoktur, annesi hamiledir, üvey babası hayatında gördüğü en kötü insanlardan biridir, her gün silahlar patlamaktadır ve kardeşinin hayatını düşünmektedir. Böylece olaylar gelişir. Bunun yanında gerçek dünya olarak nitelendirdiğimiz yerde savaşın son demleri sürmekte, adalet için savaşanlar planlarını gerçekleştirmek ve özgürlüğü var edebilmek için ellerinden geleni yapmaktadırlar, gerekirse hayatlarını bu yolda ölüme teslim edeceklerdir.
Fantastik öğelerin tam da yerine oturduğu gizem ve dram dolu 119 dakikalık bir şaheser.
2006 yapımı, 1944 yılının İspanya’sından kesitler sunan harika bir film. Başarısını katıldığı her festivalden ödüllerle dönmesi de kanıtlıyor.
Başrollerinde Ivana Baquero, Sergi López, Maribel Verdú ve Ariadna Gil’in oynadığı film, izlendikten sonra akıllardan uzun süre çıkmayan ve her hatırlanıldığında tebessümle anılan hüzünlü hikâyelerden biri.
0 YORUM:
Yorum Gönder