Dünyanın
en çok düşünen insanları delirmekte olanlardır. Zihinleri o kadar çok davranışa
dönüşmeyen başıboş düşünceyle doludur ki bu düşüncelerin arasından toplumun
öğretilerini seçemez hale gelirler.
Sekiz saat süren katıksız düşünce seansından
sonra ayakları tekrar betona, gözleri başka gözlere, ne kadar çaba sarfetse de
eti başka etlere değdi.Kendi sesini dinlemeye o kadar alışmıştı ki insanların
bağrışlarına anlam veremedi. Onların seslerini ağızlarında şekillendirip
anlamlı öbekler çıkardıklarına emindi ama zihni algılamamakta ısrar ediyordu.
İnsanların yaşam iniltilerine karşı tek savunması olan müzik ise sadece sağ
kulağını örtmeye yetiyordu.
Boşaltılamayan her düşünce zihinde kalır.
Davranışa dönüşemeyecek düşünceler ise ebedi olarak zihnin merkezine
yerleşir.Her düşüncenin yoğunluğu kadar çekim gücü vardır.Bu çekim gücüne
kapılan daha zayıf yoğunluklu düşünceler bu kara deliğe girer ve kaybolur. Eğer
merkeze yerleşen düşünce yeterince yoğunsa diğer tüm düşünceleri zihinde tek
bir düşünce kalıncaya kadar yok eder. Delirmenin sebebi budur.
İnsanların yoğunluğunun hat safhaya ulaştığı
toplu taşıma araçlarından birine bindi. Kapının tam açılacağı yerde durduğundan
araca ilk binen O oldu ve oturdu. Araç insanlarla dolmaya başladı. İnsan demek
kaos demekti onun için. Oturduğu için yeterli alanı olmasına rağmen her insan
onun dünyasına baskı yapan bir tümördü. Patlayacağını hissetti, kalbi deli gibi
atmaya başladı, nefes alış verişleri düzensizleşti. Düzensizliğe karşı çok
hassas olan insanların bakışlarının ona çevrilmesi son baskıydı ve patladı.
Big bang denen şey tanrının sıkıntıdan
patlamasıdır.saçılanlar atom değil ruhtur. ve tanrının ruhunun küçük
parçalarının çamurla birleşmesine insan denir.
Patlamasının ardından uzatılan peçetelerden
ve iğrenmiş bakışlardan kustuğunu anladı.Çok kez içkinin dozunu kaçırıp
midesindekileri dışarı savurmuştu ama bu seferkinin sebebi içkiden daha
yararsız bir maddeden dolayıydı; İnsan. Bu yüzden her zamanki gibi özür
dileyerek hastayım demedi. Peçeteleri aldı, üstünü sildi ve ilk durakta indi.
İnsanların onun arkasından konuştuğunu biliyordu. Konuşacak konu bulmanın altın
bulmaktan zor olduğu bir dönemde böylesi bir fırsatı hiçbir insan kaçırmayacak
ve hakkında önyargının baş kahraman olduğu hikayeler anlatacaklardı
birbirlerine.
Davranış ve düşünce bir mıknatısın zıt
kutupları gibidir. Bir anda ikisi aynı anda bulunamaz. Biraz sonra yapacağın
hareketi düşünür,sonra uygularsın. Davranışından sonra davranışının sonuçlarını
düşünmeye başlarsın. Bu kovalamaca davranman gerekmeyene kadar devam eder.
Yalnız kaldığında aklına gelip harekete dönüşmeyen veya harekete dönüşme
yeteneğinden yoksun düşünceler saklandıkları köşeden çıkıp aynı anda hücum
ederler. Öncelik her zaman kişisel düşüncelerdedir. Aşık olduğun kadın
hakkındaki planların, geleceğini çizdiğin tablolar önceliklidir. Çünkü
sınırları keskindir ve sınırları olan şeyler her zaman daha caziptir. Bulanık
sorunludur. Ne çıkacağı belli değildir bir anda seni alt üst edebilecek
kapasiteye sahiptirler ve korkutucudurlar ve korku insanın kendiyle
imtihanıdır.
Dışarı çıktı, kalbi hala deli gibi atıyordu,
bayılacağını sandı ama sonra ağzını sıkı sıkıya kapattığı için minik burun
deliklerinden nefes aldığını ve vücudunun bu nefesi yeterli bulmadığını anladı.
Ağzını açtı ama oksijenden önce dumanla doldurdu, sonra aldığı dumanı
akciğerlerinde filtreleyip geri verdi. Sakinleşmeliydi. Bir kere başına
gelmişti bu; geçmişti, bu da geçecekti. En azından öyle umuyordu.
Başkalarının davranışları
düşüncelerini,düşüncelerin davranışlarını oluşturur. Bu yüzden insanı delirten
insandır.
İnsanları dinledikçe içlerinde akan kötülüğü
gördü. damarlarında dolaşan bu zehir akciğerlerine uğruyor,ordan da beynin
kontrolünde cümleler halinde dışarı çıkıyordu. Hava bile kirlenmişti artık bu
kötülükten soluyanın içini boğuyordu.
İnsanları dinlemek istemiyordu bu yüzden
bağırmaya kendi kendine konuşmaya başladı
İnsanların küçülmüş ve bulanıklaşmış
aşağılayan ve sorgulayan gözlerine bakmak istemiyordu bu yüzden yere bakmaya
başladı
İnsanların sahte güzellik
çabaları,giyinişleri,kendilerini sergilemeleri midesini bulandırıyordu bu
yüzden çıplak geziyordu
Kontrollü bir yaşam döngüsü başını
döndürüyordu bu yüzden belenmedik hareketler yapıyordu.
Ve artık insanlar onun ismini ve benliğini
aldılar. Yerine bir cins ismi koydular. Deli.