Aşk
insanın birbirini vazgeçilmez tutkusuyla istemesidir. Aşk, yasa dışıdır,
gizlidir. Şiir de aşk gibi, meşru şiir yaşamaz.
Mutluluğun
şiiri olmaz. Mutluluğun aşkı da olmaz. Olsa da adını başka türlü koyalım,
mutluluk diyelim, karı-kocalık diyelim, dostluk diyelim. Ama aşk demeyelim.
Evlenince
aşk mutlaka biter. Çünkü aşk, yanlı, ilkel bir duygudur. Sanki aşkta bir savaş
hali vardır. Masallara bakın, ‘Gerdeğe girdiler ve evlendiler’ denir ve biter.
Biter, çünkü aşkın anlatılacak şeyi kalmaz artık. Toplumun önüne biz beraberiz
diye çıkmak, ister evlilik olsun, ister beraber yaşamak olsun, hiç fark etmez,
aşk ölür.
Bir
de aşkta rekabet vardır. Çoğunca rekabetten doğar aşk. Her an elinden
kaçırabilecek gibiysen ona tutkun büyür. O sadece seninse, onun için de, senin
için de, özellikle erkek için, aşk yavanlaşır. Evlilik ise toplumsal, kutsal
bir kurumdur. Ve her kutsal kurumda olduğu gibi yalanları çok fazla. Başka
dengeler yoksa, aşk bitince cinsellik de kalmaz…Bazen aşkın yansımaları kalsa
bile, cinsellik biter.
Cemal
Süreya
Kadınca,
Mayıs 1984