İçimde
bir bekleyiş.
Kendinden
emin,
Kararlı,
İnatçı
bir bekleyiş.
Ama
yorulmuş.
Yıpranmış,
Daha
ziyade örselenmiş…
Zamandan,
İnsanlardan,
En
çok da tuz buz olan hayal bulutlarından.
Oysa
eskiden olsa ne çok severdi bulutların serinliğinde parmaklarını dolaştırıp,
uzun parlak saçlarını savurmayı
Kendi
ışıltısından gözleri kamaşacak kadar mutlu,
Toz
pembe gözlükler değil içi gülen gözlerdi sahip olduğu
Serin
bir nisan akşamı nefesiydi içine çektiği…
Değerini
bildiğin şeyler de yitermiş elinden,
Pişmanlık
değil de damağında kalmışlık acıtırmış o zaman ufacık yürekleri.
Her
şeye rağmen hala bekliyor.
Bekleyecek.
Şimdiye
dek nasıl beklediyse, içindeki umudu nasıl beslediyse
Aynı
öyle devam edecek…
Belki
gelene olan değil de kendine olan güveninden,
Bekleyişin
ona karşı sunduğu soğuk şefkatinden,
Belki
de sadece beklemeyi sevdiğinden…