Zaman ilerledikçe minimallik tüm işlerde ortaya
çıkıyor, logolar, tasarımlar, dekorasyonlar vs. Selahattin Birgül de Türk
Sineması’nda önemli yeri olan filmlerin afişlerini yeniden tasarlamış, diğer
işlerine de buradan ulaşabilirsiniz.
pin up kızları vs kediler
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 1/25/2014 08:55:00 ÖS
etiket: kedi, pin up, sanat
yorum:
Hiç yorum yok
Kediler daha önce seksi erkekleri koltuklarından etmişti,
şimdi sırada seksi pin-up kızları var. Cats that look like pin up girls adlı
Tumblr sayfası tam da bu görselleri topluyor.
!f istanbul 2014 tanıtım filmi
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 1/25/2014 08:21:00 ÖÖ
etiket: !f istanbul 2014 tanıtım filmi, haber, if istanbul
yorum:
Hiç yorum yok
Yönetmen: Walky Talky
Yapımcı: Erinç Koyun, Vehbi Berksoy
Yaratıcı Yönetmen: Ufuk Uslu, Ayşe Bali / Metin Yazarı:
Tuğkan Cabbar / Sanat Yönetmeni: Pelin Ün, Faruk Terzi / Marka Yöneticisi: Aslı
Aksu / Ajans Prodüktörü: Kerem İlbeyli, Selin Ceylan / Yapım Şirketi: Anima
ağır çekim beatbox
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 1/19/2014 07:59:00 ÖS
etiket: ağır çekim, beatbox, müzik, slow motion, video
yorum:
Hiç yorum yok
Kendi için dinozor vajinasına benzediğini ifade ediyor.
Biz henüz dinozor vajinası görmediğimiz için bu yorum hakkında bir şey
diyemiyoruz.
kalemsuare 5 yaşında | hediye çekilişi
Ocak 2009’da serüvene çıkan kalemsuare, şimdilerde 5
yaşını dolduruyor. Mevzu yaş günü olunca, siz takipçilerimizden birine 3 kitap
2 DVD’den oluşan paketi hediye etmek istiyoruz.
Pakettekiler:
Les Amours Imaginaries (Hayali Aşklar) / Xavier Dolan
J’ai tué ma mère (Annemi Öldürdüm) / Xavier Dolan
Big Sur / Jack Kerouac / Siren
Madde 22 / Joseph Heller / İthaki
İntihar Dükkânı / Jean Teulé / Sel
Yapmanız
gerekenler:
Çekilişe katılmak için yapmanız gereken sadece bir tek
şey var, bu paylaşımın altına Facebook hesabınız ile yorum yapmak.
Kurallar:
Son katılım tarihi 7 Şubat 2014 23:59’dur. Çekiliş random.org
ile yapılacaktır, kargo ücreti tarafımıza aittir ve gönderimler sadece Türkiye
içini kapsar. 8 Şubat 2014 tarihinde kazanan kişi Facebook üzerinden
duyurulacaktır.
5 yıl bizi desteklediğiniz için teşekkürler!
2014 edebiyat-sinema uyarlamaları
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 1/05/2014 06:48:00 ÖS
etiket: edebiyat sinema uyarlamaları, haber
yorum:
Hiç yorum yok
2014
senesinde de bizleri fazlaca edebiyat-sinema uyarlaması bekliyor. Flavorwire’ın
hazırladığı liste ise şu şekilde:
Gone
Girl
Yönetmen:
David Fincher
Yazar:
Gillian Flynn
A
Most Wanted Man
Yönetmen:
Anton Corbijn
Yazar:
John le Carré
The
Monuments Men
Yönetmen:
George Clooney
Yazar:
Robert M. Edsel
The
Giver
Yönetmen:
Phillip Noyce
Yazar:
Lois Lowry
Sin
City: A Dame to Kill For
Yönetmen:
Robert Rodriguez ve Frank Miller
Yazar:
Frank Miller
I,
Frankenstein
Yönetmen:
Stuart Beattie
Yazar:
Kevin Grevioux
Noah
Yönetmen:
Darren Aronofsky
İncil’den
Divergent
Yönetmen:
Neil Burger
Yazar:
Veronica Roth
The
Maze Runner
Yönetmen:
Wes Ball
Yazar:
James Dashner
Vampire
Academy
Yönetmen:
Mark Waters
Yazar:
Richelle Mead
The
Hundred-Foot Journey
Yönetmen:
Lasse Hallström
Yazar:
Richard C. Morais
The
Fault in Our Stars
Yönetmen:
Josh Boone
Yazar:
John Green
Winter’s
Tale
Yönetmen:
Akiva Goldsman
Yazar:
Mark Helprin
This
Is Where I Leave You
Yönetmen:
Shawn Levy
Yazar:
Jonathan Tropper
Alexander
and the Terrible, Horrible, No Good, Very Bad Day
Yönetmen:
Miguel Arteta
Yazar:
Judith Viorst
The
Hunger Games: Mockingjay – Bölüm 1
Yönetmen:
Francis Lawrence
Yazar:
Suzanne Collins
In
Secret
Yönetmen:
Charlie Stratton
Yazar:
Émile Zola
Labor
Day
Yönetmen:
Jason Reitman
Yazar:
Joyce Maynard
Lone
Survivor
Yönetmen:
Peter Berg
Yazar:
Marcus Luttrell ve Patrick Robinson
The
Hobbit: There and Back Again
Yönetmen:
Peter Jackson
Yazar:
J.R.R. Tolkien
Endless
Love
Yönetmen:
Shana Feste
Yazar:
Scott Spencer
How
to Train Your Dragon 2
Yönetmen:
Dean DeBlois
Yazar:
Cressida Cowell
Edge
of Tomorrow
Yönetmen:
Doug Liman
Yazar:
Hiroshi Sakurazaka
Unbroken
Yönetmen:
Angelina Jolie
Yazar:
Laura Hillenbrand
Dracula
Untold
Yönetmen:
Gary Shore
Yazar:
Bram Stoker
Dark
Places
Yönetmen:
Gilles Paquet-Brenner
Yazar:
Gillian Flynn
2014 ortodoks takvimi
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 1/04/2014 10:52:00 ÖS
etiket: adult, orthodox calendar
yorum:
Hiç yorum yok
Forgive us Father for we have sinned!
Orthodox Calendar adlı site 2012 yılından beri baş
kaldırarak istedikleri işi yapıyorlar. Ortodoks Kilisesi’ne mensup kişilerin
çıplak/yarı çıplak fotoğraflarını çekip takvim olarak basıyorlar.
tecavüz önleyici iç çamaşırı
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 1/04/2014 10:13:00 ÖS
etiket: adult, iç çamaşır, tecavüz
yorum:
4 yorum
marge simpson helmut newton için soyundu
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 1/04/2014 09:46:00 ÖS
etiket: adult, alexandro palombo, helmut newton, marge simpson, the simpsons
yorum:
Hiç yorum yok
Alexsandro Palombo’nun hayata geçirdiği enteresan bir
çalışma, Helmut Newton’un fotoğraflarından esinlenilerek Marge Simpson bu
fotoğrafları canlandırsa nasıl olur diye düşünülmüş ve ortaya bunlar çıkmış. Marge Simpson, üzerindeki gündelik kıyafetini çıkarıp femme fatal nasıl olunur, bizlere gösteriyor.
Dijital Tanrı ve Mesih
yazan: vakamijin
tarih: 12/30/2013 11:13:00 ÖS
etiket: aklımda deli sorular, Kader, mesih, Tanrı, vakamijin, yazılar
yorum:
Hiç yorum yok
Neresi olduğunu bilmediğim bir yerdeyim. Koşuyorum. Nereden, nasıl geldiğimi hatırlamıyorum. Tek bildiğim koşuyor olduğum. Soluklanmak için duruyorum. Çevreme bakıyorum, herhangi bir canlıdan eser yok. Binalar yıllardır terk edilmiş gibi. Şehrin tam ortasında kocaman, göklere uzanan bir bina var ve tek terk edilmemiş bina bu gibi. Binaya doğru yürüyorum. Kapısına geldiğimde dokunmatik bir ekran karşıma çıkıyor ve beni taramaya başlıyor. Tarama bittikten sonra "giriş reddedildi" yazısı çıkıyor. Kırılabilecek bir kapı ya da benzeri bir şey yok. Sağ alt tarafta eski moda bir kapı açılıyor. Kapıdan içeri girip önüme çıkan merdivenlerden yukarı çıkıyorum. Yorulana kadar çıkıyorum.Karşıma tekrar dokunmatik ekran çıkıyor. "İzinsiz giriş" yazısı çıkıyor ve alarm çalmaya başlıyor. Tam o anda birisi geliyor ve dokunmatik ekranı devre dışı bırakıp alarmı kapatıyor. " Hoşgeldin, biz de seni bekliyorduk " diyor. Beni takip et manasında el işareti yapıp yürümeye başlıyor. Adamı takip ediyorum, bir odaya giriyoruz.Monitörlerde binlerce, uyuyan insan görünüyor.Adam;
"Aklındaki tüm soruları cevaplayacağım, merak etme " diyor ve anlatmaya başlıyor.
"Dünya, gördüğün üzere yaşamının sonuna geldi. Nüfus 3200 yılında 250 milyara ulaştı ve Dünyadaki tüm kaynaklar tükenme seviyesine geldi. Savaşlar çıkardık, etkili olmadı. Kimyasal silahlar denedik, işe yaramadı.Bilinçli olarak nükleer santral patlattık, nükleer bombalar attık nüfus yine de istediğimiz seviyeye inmedi. Dünya tükenmeye devam etti.
Bu tüketimi durdurmak için tüm dünya liderleri bir karar aldık. Yeni geliştirdiğimiz teknoloji ile insanları uyutacak ve zihinlerinin canlı kalmasını sağlamak için hayat boyu sürecek, kendi yarattığımız ve kontrol edebildiğimiz rüyalar görmelerini sağlayacaktık. Uyuyan insan minimum ihtiyaçla yaşayacak ve Dünya'nın kendi kendini yenilemesini umacaktık.
İnsanlar, şehir içme suyu şebekesine katılan uyku ilacıyla uyutulup merkezlere getirildi. Merkezlerde bilim adamları onları bu makinelere bağlayıp yarattığımız rüya evreninde yaşamalarını sağladı. Rüyalarda rüyayı gören dışında her şeyi kontrol edebiliyoruz.
Bak mesela; bu, rüyasında Afrika'da bir çocuk. Sefillik çekiyor ve muhtemelen yakında ölecek"
"Rüyada ölen insana ne oluyor?" diye soruyorum hızlıca. Anlattıklarını aklım almıyor gerçekten. Bunun bir rüya olduğuna inanmaya başlıyorum
" Rüyada ölürse başka bir rüyaya sokuyoruz "
" Neden rüyada sefillik çekiyor? Bu bir rüyaysa neden uçan insanlar veya ütopik bir dünya yaratmadınız?
" Eğer, gerçeklerden çok uzak bir rüyada uzun süre kalırsan rüya olduğunun farkına varırsın ve bu, bizim istemediğimiz bir şey. Bu yüzden gerçek dünyaya benzer bir dünya yaratmaya çalıştık."
" Anlıyorum " diye cevap veriyorum. Bir kelimesini bile anlamıyorum.
" Bak bu da Tanrı Afrika'daki çocuklara neden yardım etmiyor " diye soran 16 yaşında bir genç " diyor ve gülüyor. " Edeyim mi? " diye devam ediyor gülerek.
" Tanrı olduğunu mu sanıyorsun? "
" Hayır, onlar tanrı olduğumu sanıyorlar. Bana dua ediyorlar. Bazılarının bana olan inancını tazelemek için dualarının gerçekleşmesini sağlıyorum "
" Peki onların neler yapacağını kontrol edebiliyor musun Tanrı ?! " diye alaycı bir şekilde soruyorum.
" Dediğim gibi, sadece değişkenleri kontrol edebiliyorum. Onların ne yapacağı sadece onların elinde. Ben onlara milyarlarca kombinasyondan oluşturduğumuz yolları sunuyorum, hangi yolu seçeceklerine onlar karar veriyorlar. Kader diyorlar buna da.
" Hiçbir şey anlamıyorum, bilmek de istemiyorum. Bilmek istediğim tek şey neden burda olduğum. "
" Bizden nesiller önceki bilim adamları zaman makinesini icat ettiler. Biz de onu senin zamanının geçmişine gönderip geçmişten geleceğe yolculuk edecek ilk insanı beklemeye başladık. Sen de o makineden geçip buraya gönderilen seçilmiş kişisin. Ama görünen o ki hafızanı kaybetmişsin yolculuk sırasında. "
" İyi de neden? "
" Geleceği görüp geçmiştekilere mesaj vermen için. Dünyayı daha dikkatli kullanıp bu geleceği önlemek için. Bir çeşit Mesih gibi. Ben Tanrıyım, sen de de benin Mesihimsin. "
" Bu geleceği yok ettiğimde zaman makinası da icad olmuş olmayacak "
" Öyle bir paradoks var evet. Ama olan olmuştur, geri alınamaz.Zaman makinesinin icad olmamasının yarattığı hiçlik, herhangi bir değişkene etki edemez. Anlayacağın şekilde söylersem, gelecekte olmayacak olan, geçmişte olmuş olan şeye etki edemez.
" Bana inanmazlar insanlar. Hem artık Din diye bir şey kalmadı. Nasıl ikna edeceğim, bana deli diyecekler. "
" Seni bugünün teknolojisiyle donatacağız. Şu an zamana bile etki edebilen buluşlar var ve bunlarla onları etkileyeceksin. Bir nevi Mucize. "
Hiçbir şey anlamıyorum, düşünemiyorum. Kendimi tanrının kollarına bırakıyorum.
" Şimdi seni bu makineye bağlayıp 2013 yılı geçmişine göndereceğiz. "
Gerçekten 2013 yılındayım. Demek ki söyledikleri doğruydu. Ben artık Mesihim.
...........
" Son zamanlarda bu tip kaçaklar artmaya başladı. Güvenlik önlemlerimizi arttırmamız lazım. Kendi ayaklarıyla bize gelmiş olmasa büyük sorun olacaktı."
" Yıllardır rüyada olmak beynini pelteye çevirmiş, düşünemiyordu bile. Baksana geçmişe gittiğini sanıyordu. "
" Yazık, gerçekten inandı Mesih olduğuna "
"Aklındaki tüm soruları cevaplayacağım, merak etme " diyor ve anlatmaya başlıyor.
"Dünya, gördüğün üzere yaşamının sonuna geldi. Nüfus 3200 yılında 250 milyara ulaştı ve Dünyadaki tüm kaynaklar tükenme seviyesine geldi. Savaşlar çıkardık, etkili olmadı. Kimyasal silahlar denedik, işe yaramadı.Bilinçli olarak nükleer santral patlattık, nükleer bombalar attık nüfus yine de istediğimiz seviyeye inmedi. Dünya tükenmeye devam etti.
Bu tüketimi durdurmak için tüm dünya liderleri bir karar aldık. Yeni geliştirdiğimiz teknoloji ile insanları uyutacak ve zihinlerinin canlı kalmasını sağlamak için hayat boyu sürecek, kendi yarattığımız ve kontrol edebildiğimiz rüyalar görmelerini sağlayacaktık. Uyuyan insan minimum ihtiyaçla yaşayacak ve Dünya'nın kendi kendini yenilemesini umacaktık.
İnsanlar, şehir içme suyu şebekesine katılan uyku ilacıyla uyutulup merkezlere getirildi. Merkezlerde bilim adamları onları bu makinelere bağlayıp yarattığımız rüya evreninde yaşamalarını sağladı. Rüyalarda rüyayı gören dışında her şeyi kontrol edebiliyoruz.
Bak mesela; bu, rüyasında Afrika'da bir çocuk. Sefillik çekiyor ve muhtemelen yakında ölecek"
"Rüyada ölen insana ne oluyor?" diye soruyorum hızlıca. Anlattıklarını aklım almıyor gerçekten. Bunun bir rüya olduğuna inanmaya başlıyorum
" Rüyada ölürse başka bir rüyaya sokuyoruz "
" Neden rüyada sefillik çekiyor? Bu bir rüyaysa neden uçan insanlar veya ütopik bir dünya yaratmadınız?
" Eğer, gerçeklerden çok uzak bir rüyada uzun süre kalırsan rüya olduğunun farkına varırsın ve bu, bizim istemediğimiz bir şey. Bu yüzden gerçek dünyaya benzer bir dünya yaratmaya çalıştık."
" Anlıyorum " diye cevap veriyorum. Bir kelimesini bile anlamıyorum.
" Bak bu da Tanrı Afrika'daki çocuklara neden yardım etmiyor " diye soran 16 yaşında bir genç " diyor ve gülüyor. " Edeyim mi? " diye devam ediyor gülerek.
" Tanrı olduğunu mu sanıyorsun? "
" Hayır, onlar tanrı olduğumu sanıyorlar. Bana dua ediyorlar. Bazılarının bana olan inancını tazelemek için dualarının gerçekleşmesini sağlıyorum "
" Peki onların neler yapacağını kontrol edebiliyor musun Tanrı ?! " diye alaycı bir şekilde soruyorum.
" Dediğim gibi, sadece değişkenleri kontrol edebiliyorum. Onların ne yapacağı sadece onların elinde. Ben onlara milyarlarca kombinasyondan oluşturduğumuz yolları sunuyorum, hangi yolu seçeceklerine onlar karar veriyorlar. Kader diyorlar buna da.
" Hiçbir şey anlamıyorum, bilmek de istemiyorum. Bilmek istediğim tek şey neden burda olduğum. "
" Bizden nesiller önceki bilim adamları zaman makinesini icat ettiler. Biz de onu senin zamanının geçmişine gönderip geçmişten geleceğe yolculuk edecek ilk insanı beklemeye başladık. Sen de o makineden geçip buraya gönderilen seçilmiş kişisin. Ama görünen o ki hafızanı kaybetmişsin yolculuk sırasında. "
" İyi de neden? "
" Geleceği görüp geçmiştekilere mesaj vermen için. Dünyayı daha dikkatli kullanıp bu geleceği önlemek için. Bir çeşit Mesih gibi. Ben Tanrıyım, sen de de benin Mesihimsin. "
" Bu geleceği yok ettiğimde zaman makinası da icad olmuş olmayacak "
" Öyle bir paradoks var evet. Ama olan olmuştur, geri alınamaz.Zaman makinesinin icad olmamasının yarattığı hiçlik, herhangi bir değişkene etki edemez. Anlayacağın şekilde söylersem, gelecekte olmayacak olan, geçmişte olmuş olan şeye etki edemez.
" Bana inanmazlar insanlar. Hem artık Din diye bir şey kalmadı. Nasıl ikna edeceğim, bana deli diyecekler. "
" Seni bugünün teknolojisiyle donatacağız. Şu an zamana bile etki edebilen buluşlar var ve bunlarla onları etkileyeceksin. Bir nevi Mucize. "
Hiçbir şey anlamıyorum, düşünemiyorum. Kendimi tanrının kollarına bırakıyorum.
" Şimdi seni bu makineye bağlayıp 2013 yılı geçmişine göndereceğiz. "
Gerçekten 2013 yılındayım. Demek ki söyledikleri doğruydu. Ben artık Mesihim.
...........
" Son zamanlarda bu tip kaçaklar artmaya başladı. Güvenlik önlemlerimizi arttırmamız lazım. Kendi ayaklarıyla bize gelmiş olmasa büyük sorun olacaktı."
" Yıllardır rüyada olmak beynini pelteye çevirmiş, düşünemiyordu bile. Baksana geçmişe gittiğini sanıyordu. "
" Yazık, gerçekten inandı Mesih olduğuna "
çekirdek aileden film sahneleri
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 12/25/2013 09:41:00 ÖS
etiket: cardboard box office, film sahneleri, sanat
yorum:
Hiç yorum yok
Cardboard Box Office muhakkak herkesin takip etmeye
bayılacağı bir site. Hafta sonlarını eğlenceli hale getirmek için evdeki
oyuncak, gündelik kıyafet ve eşyalar ile bebeklerini de kullanarak bilindik
filmleri yeniden canlandırıyor çekirdek ailemiz. Ortaya muhteşem işler çıkıyor.
Alien
Apollo 13
Die Hard
The Good, The Bad, The Ugly
Home Alone
Jaws
The Life Aquatic With Steve Zissou
Star Wars
kötü noel babalar
yazan: tunalızade gürkan efendi
tarih: 12/25/2013 09:19:00 ÖS
etiket: haber, kötü noel babalar, noel, noel baba, video
yorum:
Hiç yorum yok
İstanbul Şirinevler’deki bir mahallenin muhtarı bizim
gelenek ve göreneklerimize karşı diyerek Noel babalara yasak getirmiş. Neresinden
baksak, haklı mı haksız mı? Tüm Noel babaların çok da iyi oldukları söylenemez.
İşte filmlerden kötü Noel babalar.
Bad Santa (Terry Zwigoff, 2003)
Christmas Evil (aka You Better Watch Out) (Lewis
Jackson, 1980)
Friday After Next (Marcus Raboy, 2002)
Jacob’s Ladder (Adrian Lyne, 1990)
Jingle All the Way (Brian Levant, 1996)
Miracle on 34th Street (George Seaton, 1947)
Rare Exports: A Christmas Tale (Jalmari Helander, 2010)
The Ref (Ted Demme, 1994)
Santa’s Slay (David Steiman, 2004)
Silent Night, Deadly Night (Charles E. Sellier, Jr.,
1984)
Silent Night, Deadly Night Part 2 (Lee Harry, 1987)
Sint (Dick Maas, 2010)
Trading Places (John Landis, 1983)
A Very Harold & Kumar 3D Christmas (Todd
Strauss-Schulson, 2011)