Yönetmen:
David Fincher
Senaryo:
Steven Zaillian, Stieg Larsson (roman)
Oyuncular:
Daniel Craig, Rooney Mara, Christopher Plummer, Stellan Skarsgård
Tür:
Suç | Dram | Gizem | Gerilim
Yıl:
2011
Süre:
158 dak.
Ülke:
ABD, İsveç, Birleşik Krallık, Almanya
Dil:
İngilizce
Ödül:
1 Oscar, 7 ödül, 28 adaylık
Stieg
Larsson’ın tüm dünyada ilgi çekmiş ve milyonlar satmış Millenium üçlemesinin
ilk kitabı olan Ejderha Dövmeli Kız, 2009 yılında Niels Arden Oplev tarafından
sinemaya uyarlanmış, kimi çevrelerce beğenilmemesine rağmen genel anlamda
kitabı yansıttığı için büyük beğeni toplamış, katıldığı festivallerden de
ödüller kazanmış.
Bu
kitabını ve ilk versiyonunu izlemediğim için değinebileceğim genel bir görüş. Bahsedeceğim
film, zamanında Zodiac, Se7en, The Curious Case of Benjamin Button, The Social
Network, Fight Club gibi önemli filmlerin altında imzası olan David Fincher’in
muhtemelen daha iyisi çekilebilirdi düşüncesiyle 2011 yılında yeniden çektiği
versiyonu. En baştan söylemeliyim ki film çok iyi.
Sonuçta
halihazırda çekilmiş bir filmin yeniden çekilmesinden bahsediyoruz. Özellikle kitap
uyarlaması olduğundan zaten onca ağır eleştiri alacağı şüphesiz bir gerçek,
çoğu kitabı okumuş kitle kitabı iyi yansıtamadığı doğrultusunda onca sosyal
medyada laf salatası yapacak ki muhtemelen de ilk versiyonu için bu durum söz
konusu olmuştur. Bunun üzerine ilk filmi beğenenlerin de bu yıkıcı yorumlara
bir yenisini daha katacağını düşündüğümüzde, filmin yeniden çekileceği haberi
aslında bir başka kitlenin de oluşmasını sağlamıştır, ilk filmi beğenmeyip daha
iyisinin çekilebilecek olduğunu düşünenler. Hal böyle olunca, yönetmen
koltuğunda da daha öncesinde başarı sağladığı yapımlarla yaşayan iyi
yönetmenler arasına adını yazdırmış bir isim gördüğümüzde ister istemez
beklenti yüksek tutulabiliyor. Ama rahatlıkla söylenmelidir ki Fincher bu yükün
altından da kalkmış.
İlk
versiyona dahir herhangi bir bilgim olmadığı için onun hakkında herhangi bir
eleştiride bulunmak çok da mantıklı gelmiyor. Zira filmi klasik olarak gören
izleyiciler de mevcut, yerden yere vuranlar da. Kalınca bir kitabı beyaz
perdeye uyarlamaya çalışıp iki buçuk saat gibi bir zaman dilimine sığdırabilmek
zor bir iş olsa gerek, açıkta kalan kapılar ve havada bir konu içermesi ister
istemez oluşabilecek negatif etkiyi körükleyen maddeler.
Oyuncular
açısından özenli bir iş gerçekleştirildiği açıkça görülüyor film izlenirken, bu
konu hakkında okuduğum eleştiriler de ilk filme oranla daha iyi bir izlenim
oluştuğu yönünde. Başrollerde Daniel Craig var ki performansını tartışmak pek
yersiz geliyor ve Ejderha Dövmeli Kız rolünde ise tüm cool tavırları, yaktığı
her sigarada gösterdiği karizma, hissettirdiği olaylara hissiz kalışı ve
soğukluğu ile Rooney Mara ki kendisi Oscar’a da bu performansıyla aday gösterildi,
alışılagelmiş bir oyunculuk sergileyerek karakterini ne ölçüde yansıttığını da
izleyiciyi kendisine aşık ederek gösteriyor.
Oyuncu
kadrosu geniş bir yelpazeden oluşuyor filmin, güzel aksanlarıyla Avrupalı
oyuncular da filmi süsleyen ve kalitesini yükselten detaylar. Müzikler konusunda
ise söylenecek pek söz yok.
Filmin
kısaca konusu ise, gazeteci Mikael Blomkvist, İsveç’in en zengin ve köklü
ailelerinden birinin geçmişi hakkında çözülememiş bir sırrını gün ışığına
çıkarması için görevlendirilir. Ardından yanına görüntüsü, zekası, daha doğrusu
her konuda aykırılığı ile dikkat çeken ve zamanında gerçekleştirdiği bazı
eylemlerle devlet gözetimi altında bulunan Lisbeth Salander’ı alır. Öykü bir
süre sonra şekillenerek kadın düşmanlığına kadar ilerler. Bol aksiyon ve gerilim
bir an olsun düşmeyerek film devam eder.
Film,
2011 yılının en iyi mahsulleri arasında üst sıralarda yerini rahatlıkla
garantileyen bir yapıda. Karmaşık bir dram konusunun yanına ölçülü derecede
aksiyon ve gerilimi de katınca tahmin ne kadar güzel bir yapım çıkabiliyor
ortaya.
Filmin
giriş bölümü ise şimdiye kadar çekilmiş filmler arasında belki de en iyi
sahneleri içeriyor denebilir, ağzınız açık, içinizde bir şeyler kımıldanıyor
hissi veriyor adeta.
Kaçırılmaması
ve kesinlikle izlenmesi gereken filmler arasında sayılabilir. Özellikle aksiyon,
gerilim tarzı seven seyirciler için iyi bir yapım.
İyi
seyirler.
Filmin
introsu şöyle,