ryan gosling etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ryan gosling etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

the place beyond the pines (2012)

Yönetmen: Derek Cianfrance
Senaryo: Derek Cianfrance, Ben Coccio
Oyuncular: Ryan Gosling, Craig Van Hook, Eva Mendes, Bradley Cooper
Tür: Suç | Drama
Yıl: 2012
Süre: 140 dakika
Ülke: ABD
Dil: İngilizce, İspanyolca
Babadan Ogula (2012) on IMDb

Motor kullanmadaki kabiliyetini gezici bir panayırda tehlikeli gösteriler yaparak kanıtlayan Luke adındaki esas oğlan, şehirden ayrılmaya karar verdiği sırada bir süre öncesinde tek gecelik ilişki yaşadığı Romina ile karşılaşır. Yaşadığı ilişkiden bir oğlunun olduğunu öğrenen Luke, aynı kaderi oğlunun da yaşamasını istemediğinden şehirde kalıp ona babalık etmek ister. Bir süre olaylar tam da kurulmuş hayallerdeki gibi geçerken işler tümden karışır.
Romina başka biri ile ilişki yaşamaktadır ve Luke’un parası hiç de babalık yapmak için yeterli değildir. Tamirci olarak yanında çalıştığı patron ile soygun planı gerçekleştirirler. Neticede patronda fikir, Luke’ta hızlı motor kullanma yeteneği vardır.

Paranın tadı güzel geldikçe daha çok isteyen Luke yolculuğunda tek başına kalacak ve bir süre sonra da acemi polis memurunun köşeye sıkıştırması ve bir anda verilen kararla hayatı sona doğru yol alacaktır.
Avery adındaki acemi polis memuru başarısından dolayı bir taraftan kutlanırken bir taraftan kendini çirkin oyunların içinde bulur. Ve zekasının sonucunda yıllar sonra politikaya atılarak seçimlere katılır. Oğlu ile arasındaki ilişki bir zamanlar Luke ve oğlu ile arasındaki ilişkiden çok farklı olsa da çocuklar babalarının hayatlarından etkilenir.
Kuşak kuşak ilerleyen film, vicdan üzerine yoğunlaşıyor. İnsanda tebessüm bırakan sahneleri ile içimizi ısıtırken çoğunlukla iç burkan detaylarıyla yüreğimizi acıtan bir yapıya sahip. Blue Valentine ile sahiplenme duygusunu işleyen yönetmen Derek Cianfrance, bu hisleri olabildiğince ağırlaştırarak karşımıza çıkarıyor.
İnsan hayatının alınmış kararlarla nasıl yön bulacağının anlatıldığı film başarılı oyunculuklarla da şahlanıyor.

paylaş:

drive (2011)


Yönetmen: Nicolas Winding Refn
Senaryo: Hossein Amini, James Sallis (kitap)
Oyuncular: Ryan Gosling, Carey Mulligan, Bryan Cranston
Tür: Dram | Gerilim
Yıl: 2011
Süre: 100 dak.
Ülke: ABD
Dil: İngilizce

Seksenler, new wave akımından müzikler ile pembe fontlu yazılarla açılan bir film Drive. Kim ne derse desin tartışmasız yılının en iyi filmlerinden bir belki de en iyisi. Üstelik konu itibariyle çok da yenilikçi durmadığı halde, bu başarısını baştan sona kadar içeriyor.
Bilindik taksi sürücüsü, katiller, mafya ve aşk girdabında seyir etmesine rağmen benzerlerinden ayrı kılan özelliğe sahip aslında. Sağlam bir beynin elinden çıkmış, oyunculuktan tutun da sanatsal yönüne, kullanılan müziklerden kurgusuna kadar başlı başına bir sanat eseri.
Çoğu kimsenin ağır geçen sahnelerinden sıkılmasına rağmen bu türü seven ve farkındalık sahibi izleyicilerin yağlarının eriyeceği bir film. Tabii her iki koşulun dışında kalacaklar da olacaktır.
Şehrin içinde akıp giden yollar, yalnızlığa doğru emin adımlarla ilerleyen farlar, gece. Sükunet eşliğinde başlayan dakikalar yerini başlı başına karizmatik ve “cool” bir izlenime sahip bakışlara bırakıyor ve merkezdeki konu yavaştan şekillenmeye başlıyor. 

Adını bile öğrenemediğimiz, iki dudağının arasından kürdan düşmeyen ve akrep işlemeli montu efsane olacak karakterimiz Driver, iyi planlanmış bir soygunun kaçışını sağlayan biri. Boş zamanlarında dublörlük de yapan adam, kendi yalnızlığından hiçbir kötü hissi barındırmayan benliğiyle yaşamını sürdürürken, kaldığı apartmandaki yan komşusuyla başlayan sevimli, bir o kadar da içinden çıkılmaz masum ilişki, bir anda kendini muğlâk bir çemberin içinde buluyor. Kadının çocuğu ve kadınla yaşanan seviyeli ve anlamlı ilişki bir anda odak konunun etrafını çevreleyen ve ardından ana konunun iyice katmerlenmesine neden oluyor. Pis işlerden dolayı hapisteki kocasının tekrar eve dönüşü ve yeniden pis işlere bulaşmasıyla aileye tehdit unsuru haline gelen kişilerin Driver tarafından yardım edilerek aileden uzaklaştırılması planlanırken kadının kocasının bir anda öldürülmesi ve ele yüze bulaşan hikâyeyle sevilen kadın ve küçük çocuğun daha da ölüme yaklaşmalarıyla teker teker gelen belanın üstesinden gelen Driver’ın gösterdiği başarıyı izliyoruz bir nevi ve terk edilişleri, gidişleri ve soluk alışları.

Geri doğru saran zamanda hızlı olmanın ne demek olduğunu geçmek bilmeyen dakikalarla anlıyoruz filmi izlerken ve ister istemez geriliyoruz. Sade, yalın ve sanatsal dokunuşlarla bezenmiş filmde fışkıran kanları her gördüğümüzde “gore” olgusunu içten içe yaşıyoruz.
Yönetmenin başarısının yanında Driver ve komşu kadının suskunluğuyla gösterdikleri başarılı oyunculuk, hisler ve samimi ilişki çerçevesinde filmin başarıyı kucaklamasını anbean seyrediyoruz. Aslında tehlikeli görülen müzik seçimleriyle kült yapıya erişeceği gün gibi ortada.
Uzun uzun bakışlar, sözlere gerek duyulmayan anlatım ve muhteşem bir ürün. Stop-motion tekniğinin harikalar yaratması, özellikle akıllarda kalan sahne nedir diye sorulursa o da asansör sahnesidir denilebilir çok kesin bir ifadeyle. Kocasının ölümünden birkaç süre geçmiş bir kadın ve onu korumak, onunla yaşamak isteyen bir adamın konuşmasından sonra açılan asansör kapısı, içeride ölüme götürecek bir kişi, kapının kapanması ve ışık oyunları, öpüşme ve ardından gelen şiddet, kapının açılması, kadının ayrılışı ve kapanan kapılar. Demek istediğim sahneyi buradan izleyebilirsiniz.
Tanıtmak, ifade etmek ve ne derece başarılı olduğunu anlatmak için çok da söz sarf etmek gerekmiyor aslında Drive için, aldığı ödüller zaten bahsi geçen başarıyı taşlandırıyor lakin Akademi Ödülleri’nde adının pek geçmeyişi filmi izlemek için bile bir sebep haline getiriyor. Bu çok zor değil.
Bir süre önce bahsettiğimiz 2011 yılının en iyi 50 filmi listesinde de ilk sırada yer aldığını belirtmeden geçmeyelim.
İyi seyirler.

paylaş: