patrick wilson etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
patrick wilson etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

hard candy (2005)

Yönetmen: David Slade
Senaryo: Brian Nelson
Oyuncular: Patrick Wilson, Ellen Page
Tür: Suç | Drama | Gerilim
Yıl: 2005
Süre: 104 dk.
Ülke: ABD
Dil: İngilizce
Erkeklerin kadınlara göre etkilenme oranı daha yüksek bir film aslında Hard Candy. Brian Nelson’ın yazıp David Slade’in yönettiği film oldukça cesur. Çünkü film bir mekân iki oyuncu üzerinden ilerliyor. Hal böyle olunca mekânın klostrofobi içeriğinde olması ve oyunculukların üst düzeyde tutulması önemli, aksi halde içinden çıkılmaz bir hal alabilir. Hard Candy de tam bu durumdan sağ salim kurtulan ve ayaklarının üzerine sağlam adımlarla basan bir yapım.
Hayley adındaki on dört yaşındaki kız online chat odalarında gezinerek Jeff adında otuzlarında moda fotoğrafçılığı yapan bir adamla muhabbet etmeye başlar. Bir süre önce ortadan kaybolan bir kızın başına gelenlerden Jeff’i sorumlu tutan Hayley, Jeff ile kahve içmek için buluştuğu kafeden Jeff’in duvarları moda çekimlerinden karelerle süslü ve filmin neredeyse tamamının geçeceği evine gider. Kimsenin tanımadığı kişiden içki almamasını söyleyen Hayley, Jeff için bir içki hazırlamıştır ve olay bir anda tahmin edilenden fazlasına bürünür.
İçten içe rahatsız eden diyaloglar ve olan biteni görmediğimiz halde kadraja bizim de dâhil olduğumuz bir atmosferle film ilerler. Aslında bu konuda filmin negatif yönü ortaya çıkıyor. Çok da uzatmaya gerek duyulmaması gereken metnin varlığı, bu da filmi gereksiz yere uzatıyor diyebiliriz. Daha kısa ve öz olsaydı, havada kalan ve birbirine bağlanmayan öyküleri dinlememiş olurduk ve zaten gerçekçi olan yapısı bir anda şahlanabilirdi filmin.

Filmin en güzel yanı ise, sonlarına doğru bir tercih yapmamızı sağlaması. Kimi neyle suçluyoruz ve hangi suçu neyle cezalandırıyoruz? Bu soruları bize sorup bizden cevap istiyor film ve bittiğinde biz filmin enerjisiyle cevap verdiğimizde kendimiz de ne kadar cani ya da ağır suçlu birine melek yakıştırması yaptığımızın farkına varıyoruz.
Filmin fragmanını buradan izleyebilirsiniz.

paylaş:

insidious (2010)


Yönetmen: James Wan
Senaryo: Leigh Whannell
Oyuncular: Patrick Wilson, Rose Byrne, Ty Simpkins
Tür: Korku | Gerilim
Yıl: 2010
Süre: 103 dak.
Ülke: ABD, Kanada
Dil: İngilizce
Ödül: 6 adaylık
IMDb puanı: 6.8/10
Metascore: 52/100

Üç çocuk sahibi Josh ve Renai çifti klasik aile yapısında kendi yağında kavrulan bir birliktelik yaşarler. Josh çalışıp evine para getiren bir baba, Renai ise evi çeki düzene sokan, çocuklara bakan bir annedir. Yeni taşındıkları evlerinden günler su gibi akıp giderken garip olaylar bir anda patlak vermeye başlar. Josh evinden uzak olduğu sürece kafasını dinlerken genellikle çileyi çeken Renai olacaktır, son dem olarak çocuklarından biri uyanmamak üzere uykuya dalınca iş çığırından çıkar. Tıpta herhangi bir komplikasyon oluşmamış olsa da bir çare yoktur, beklemek de sinirleri tepeye çıkarır.
Renai ise evde durduğu sürece garip nesneler görmeye başlamıştır, hayaletler evlerini sık sık ziyaret etmektedir ve her defasında Josh’u bu fikre inandırmakla uğraşır.


Bir süre sonra çocuklarının hasta olmadığını aslında astral seyahat yaptığını öğrenirler. Karanlıktan, kabustan, daha doğrusu korkulması gereken herhangi bir şeyden korkmayan çocukları uykusunda başka boyutlarda gezinir ve bunların gerçek olduğunu düşünmektedir, korkmadığı için ve hayal olduğunu düşünmediğinden uykusundan uyanmaz. Josh’un annesi bu duruma el koyar ve medyum tipli birini eve çağırır. İki çalışanıyla olayı çözmeye çalışan medyum, evi ziyaret eden hayaletlerin uykusundan uyanmayan çocuğun bedenini kılıf gibi gördüklerini ve ona sahip olmak için uğraştıklarını öğrenir. Tek çözümün çocuğu uyandırmak olduğunu söyler, uyanması için ise çocuğun o anda gezmekte olduğu evrene birinin gidip, olayları ona açıklaması ve onu geri döndürmesi gerekmektedir. Bu iş için ise en uygun aday babadır, çünkü küçükken aynı sorunu o da yaşamış fakat olay kapandıktan sonra tüm deliller ortadan kaldırılarak olayı unutması sağlanmıştır.


Baba da astral yolculuğa çıkar ve olaylar daha da büyür.
Korku gerilim filmi dendiğinde eğer bir kriter varsa bu kategorideki filmi iyi yapan, o da teknik konuların haricinde izleyeni germesi ve korkutmasıdır kanımca. Hal böyle olunca korkutmayıp yer yer güldüren bir korku filmini izleyince insan ister istemez filmi kötüleyebiliyor. Açıkçası çoğu sosyal platformda her ne kadar çok beğenilip, izlenmiş olsa da, tavsiye edilip kokuttuğu söylense de aynı fikirde olduğumu söyleyemeyeceğim. Korkutma meselesi ekrana dikilmiş gözlerin bir anda ekranın orasından burasından fırlayan nesneden kaynaklanıyor yalnızca, klasikleşmiş korku öğeleri de yok değil, kimin çaldığı belli olmayan kapı ya da kendiliğinden açılıp kapanan kapılar, bazı eşyaların zaman içerisinden yer değiştirmesi, garipten gelen sesler, çocukların korkunç resimler çizmesi vs.
Hal böyle olunca diğer basit korku filmlerinden ne farkı kalıyor diye sormak geçiyor içimden. Yine de keyifli dakikalar da geçirmedim değil izlerken, ortala bir korku filmi diyerek de durumu kotaralım.
Siz yine de izleyin, kendi kararınızı kendiniz verin.
fragmanı izle
paylaş: